Geçen yıl planladıklarımı büyük ölçüde başarmışım. Şimdi yeni planlar var sırada. İşte Ayşe’nin 2017 ajandası.
Heyecanlıyım yeni bir yıla gireceğimiz için. Umutluyum da… Şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun, yine de umutluyum. Elimde değil… Ben iflah olmaz bir iyimserim. Yaşayamam başka türlü…
Yine öyle yapacağım. Umudumu sonuna kadar koruyacağım.
Ve yaptığım her şeye bir anlam yüklemeye çalışacağım.
Yine yılın o zamanı!
Yine kişisel hayalleri sıralama zamanı.
“Küçük salak şeyler” demişim onlara geçen yıl.
Ama n’aber çoğunu hayata geçirmişim!
Geçen yılki yazıyı buldum, okudum ve kendime güvenim arttı.
Belki de hayallerimi çok yüksek tutmamışımdır ama olsun, ben niyet etmeye ve evrene üflemeye inanıyorum.
Ve tabii kalbine not etmeye…
Ama ayrıca bir deftere filan da not etmek faydalı tabii.
Hiç yanımızdan ayırmadığımız defterlere inanırım ben, kendi kendine yaz, yazarken hayal et, gözünü kapat, hayal et.
Kalpten iste.
Kendine söz ver.
Bir tür büyü gibi.
Bence hayalleri, hedefleri hayata geçirmenin birinci adımı bu, onları tanımlamak.
Sadece kafamızda uçuşan düşünceler olmaktan çıkarıp, kelimelerin, duyguların içine taşımak.
Onları ‘doğurmaya’ hazırlanmak.
Ve sonra da doğurmak.
Ancak biz istersek olur onlar.
Biz de yeteri kadar istiyorsak, onlara ulaşmak için gereken çabayı gösteririz.
Çaba harcamadan, emek vermeden hiçbir halt olmuyor şu hayatta.
Bu sene içime dönmek istiyorum…
2017’nin kanun hükmünde kararları :))
Geçen sene bu zamanlar…
“Önümüzdeki yıl umreye gideceğim” demişim, ne mutlu bana ki gitmişim Selman Okumuş Hoca’yla…
Bu sene de gitmek istiyorum, üçüncü kez.
Kutsal Topraklar bana hep iyi geliyor. Ama bu sefer çok sevdiğim arkadaşım Banu Zeytinoğlu’yla gitmek istiyorum, hadi bakalım, onun haberi yok ama hayal ettim, niyet ettim…
Borç-harç içinde bir eve daha girmişim geçen yıl. Taksitlerini ödeyebilmeyi hayal ediyorum. Bunun için de eşek gibi çalışmayı… Ben anlamıyorum, yaşlandıkça daha çok çalışıyorum, tam tersi olması gerekmiyor mu? Neyse bu yılın, üretken bir yıl olmasını diliyorum.
Geçen sene “Gitmediğim bir ülkede, yaşamadığım bir macera yaşamayı hayal ediyorum” demişim, Süha Derbent ve Mustafa Seven’le Ruanda’ya gittim, gorillerin peşine. Şahaneydi. Bu sene de böyle manyak tecrübeler yaşamak isterim.
Benim kaderimde var galiba iki ülkede birden yaşamak. Hindistan-Türkiye arası yaşamaya bu sene de devam. Hızımı alamadım, Emre Yunusoğlu’yla Hindistan’ı keşfetmeye başladım. Altı bölge var belirlediğimiz; oraları da görüntüleyip, hikâye biriktireceğiz, sonra da inşallah kitap yapacağız.
Bu sene içime dönmek de istiyorum. Bu kadar ülke arasında Hindistan’da yaşamaya başlamamızın bir sebebi olmalı, bunu bir şans olarak değerlendirip, o kültürü daha fazla tanımaya çalışacağım.
Başarısız olduğum maddeler de var tabii. Ömer’i Küba’ya götürememişim mesela. Yeteri kadar kilo verememişim mesela. Daha doğrusu vermişim, almışım, vermişim almışım. Belki de kendimi böyle kabul etmem gerekiyor, ben ufak tefek bir kadın değilim, küçülüp de kimsenin cebine giremiyorum.
Belki de bu yıl, defolarımı gizleyip, nispeten daha iyi yerlerimi ön plana çıkaran giysilere abanmam gerekecek. Mesela sayfanın ortasındaki fotoğrafta fena durmuyorum, çünkü “Cambaza bak!” diyorum aslında, bacağı feda edip, diğer hataları gözden kaçırıyorum.
Belki de bu sene, sakin olmalıyım bu kilo konusunda, yürümeye, pilatese ve yogaya ağırlık verip cool olmalıyım.
Bir tartı manyağına dönmemeliyim.
Hoşuma giden işler yapmışım, içime sinen röportajlar attırmışım, kendi çapımda yaratıcı numaralar çekmişim. Bir sürü Instagram projesi geliştirmişim. Sosyal medyayı seviyorum, bir tür terapi benim için, eğleniyorum, devam edeceğim bu tür işlere.
Geçen sene kadınlarla buluşmuşum. Türkiye’nin her yerindeki kadınlarla. Çok. Buna da devam etmek istiyorum, bayılıyorum kadın enerjisine… Ve kadın haberlerine de devam.
Korkularımın üstüne gitmişim. Gide gide sahne korkum kalmadı artımk. 1500 kişinin önüne çıkabiliyorum. Marka Konferası’na ve Ayşegül’e teşekkürler.
“Enerjik bir yıl olsun!” demişim, Allah’ı var, olmuş.
Oradan oraya koşturmuşum. Kendime de, evrene de, beni böyle kabul eden eşime de, kızıma da teşekkür ediyorum.
Şimdi gelelim bu yılaaaa… 2017’ye…
– İki hafta Mumbai, iki hafta İstanbul hattı devam. İki ayrı hayat, iki ayrı hız… Orada hayat yavaş, burada manyak gibi hızlı. Bazen beni hırpalıyor ama genel olarak iyi geliyor, dinamik kılıyor. Orada ful anne ve ev kadını, burada kariyer kadını. Biri üzerime gelirken, öbürü imdadıma yetişiyor…
– 2017’de enerjimi de gazeteciliğimi de daha çok kadınların işine yarayacak şekilde kullanmak istiyorum. Sosyal sorumluluğa yine ağırlık vereceğim. Ve Türkiye’nin her yerinde kadınlarla bir araya geleceğim.
– Cumartesileri daha çok kendimle yüzleşen yazılar yazacağım.
– Geçen sene, bir arkadaşımla tahta kolye yapmak istediğimi yazmışım. Beceremedim Eli’yle o işe girmeyi. Amaaaaa iş olarak değil de, hobi olarak Hindistan’da kendim tahta kolye yapmaya başladım. Tek tek tahtaları dizmek, bir model ortaya çıkarmak müthiş bir şey. Birilerine kendi yaptığın bir şeyi hediye etmek de öyle. Bu tahta kolye tutkumu devam ettireceğim.
– Geçen sene hep Alya ve Yaso’lu seyahatler yapılmış. Bu sene bir aile tatili, bir sevgili kaçamağı.
– Sürekli mutsuz olan insanlardan uzak duracağım. Ben zaten çok sosyal değilim. Az biraz asosyallik iyidir. İnsan zehirlenmesi bana göre değil.
– Daha çok okumak istiyorum. Daha çok konser, daha çok kitap, daha çok film, daha çok tiyatro.
– Kendimi geliştirmek istiyorum. Hindistan’da almak istediğim bazı eğitimler var. Onları alacağım.
– Yüzümü ihmal etmeyeceğim. Hiç komplekse kapılmayacağım, lazer-mazer Allah ne verdiyse yaptıracağım, iyi geliyor.
– Ömer’in ve Alya’nın her şeyden önemli olduğunu hiç unutmayacağım.
– Mami’nin 75. yaşını kutlayacağız haziranda, sonra da yazın annemle tatil yapacağım.
– Uyku çok önemli, şarj oluyoruz, uykuma dikkat edeceğim.
– Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışacağım.
– Şekerden uzak duracağım. Yalan yapamam! Bari eskisinden az tüketeyim.
– Su şişemi yanımdan ayırmayacağım. Lıkır lıkır her gün iki litre içeceğim.
– Daha çok sarılacağım. Ve daha çok sevişeceğim.
– Sokaklarda avare avare gezeceğim.
– Teflon olacağım… Yani şu: Kafamı kuma gömmeyeceğim, başımıza gelen bütün felaketleri okuyacağım, takip edeceğim ama ruhumu ele geçirmesine izin vermeyeceğim.
– Şükredeceğim.
– Daha fazla insanı mutlu etmeye gayret edeceğim.
– Bu hayallerin bir kısmı gerçekleşmese de olur. Yine de kabulümdür. Ben kendimi ve yaşadığım hayatı seviyorum. Ülkemi seviyorum. Şanslı olduğumu düşünüyorum. Bu topraklarda doğduğum için de…
Sağlıklı, huzurlu, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, insanların özgür olduğu, özgürce seviştiği, bombaların patlamadığı ve evlerimize tıkılmak zorunda kalmadığımız bir 2017 diliyorum.