O benim meslektaşım.
Arkadaşım.
Yıllarca birlikte habere gittik.
Birbirinden güzel fotoğraflar çekti.
Harika bir gözü vardır.
Sonra Hürriyet’ten ayrıldı, bir daha da görüşemedik.
Öğrendim ki, siroza yakalanmış.
Çok saçma geldi, çünkü Senih içki içmez, spor manyağıdır, bisiklete atlar Tuzla’ya gider.
Şimdi 5 merdiveni iki postada dinlenerek çıkabiliyormuş.
Çok üzücü tabii.
Siroza yakalanma sebebi de, askerde olduğu bir ameliyat. Kan nakli sırasında, virüs vücuduna girmiş ve uykuya yatmış. Yaş alıp bağışıklık sistemi biraz zayıflayınca da çoğalıp vücudu ele geçirmiş.
Tehlikesi ise, sirozun, Allah korusun karaciğer kanserine dönüşmesi…
Ama Senih güçlü bir adam, mücadele edip hastalığı atlatacaktır.
42. Yarım Kalan Hayat, Senih Gürmen.
Birlikte hayata geçirdiğimiz “sosyal proje” kapsamında Memorial Sağlık Grubu, Senih’e destek oluyor.
Bugün hurriyet.com.tr/ Yarım Kalan Hayatlar’da Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu’yla yaptığım röportajı okuyabilirsiniz…
Yıllarca iş yaptık birlikte… Kısmette seninle de röportaj yapmak varmış! Neler yapıyorsun?…
-Son 1 yıldır hayatımın en güç sınavlarından birini veriyorum. Sağlığım bozuldu. Hastalandım ben. Meğer sağlık en önemli şeymiş hayatta. İnsanın ayağının altındaki halı birdenbire çekiliyormuş. Kafayı taktığımız her şey boşmuş. Ben şu anda eski ben olabilmek için var gücümle çabalıyorum…
Sana konulan teşhis ne?
-Siroz.
Çok geçmiş olsun…
-Sağ olasın.
Peki ne durumdasın?
-İyileşeceğime dair tıbbi olarak kesin bir şey söylemek için erken ama gidişat fena değil. Verilen ilaç tedavisini harfi harfine uyguluyorum. Bu süreç bitince, böbreklerle karaciğerin onarımı süreci başlayacak. İlaçların da vücuduma yaptığı olumsuz etkiler var tabii ki…
DURUM ÇOK CİDDİ
İnsan siroz deyince korkuyor. Durum ne kadar ciddi?
-Çok ciddi. Ama yapacak bir şey de yok. Öğrendiğim zaman hastalığımı, ‘Hoş geldin’ diyerek kabullendim. Onunla barışık olmazsam, iyileşemeyeceğimi düşündüm. Korkmamaya çalışıyorum. Çünkü bu, benim şu anda içimde duran bir şey. Ve ben onu hızla atmaya çalışıyorum…
Ne zaman ortaya çıktı?
-Geçtiğimiz ocak ayında. 4-5 ay oldu yani. Ama evveliyatı geçen marta uzanıyor. Beş gün süren aşırı baş ağrısı ve yoğun gribal semptomlar yaşamıştım ki, ben yıllardır grip bile olmamıştım. Yapılan testler sonucu, HCV RNA pozitif çıktı. Yani Hepatit C (Genotip 1A) hastası olduğum… Ve zincirleme aşamalarla bugüne gelindi.
Karaciğerinin durumu nasılmış?
-Bir sene boyunca yapılan onlarca kan testi, MR, ultrasonlar ve son olarak da FIBROSCAN ve FIBROMETER testleri sonuçlarına göre, F3-F4 aşaması. Yani karaciğerimde iltihap başlamış. İlaç tedavisi görmezsem, Allah korusun, karaciğer kanserine dönüşebilirmiş… Uykuda beklemiş
Sen içki içen bir adam da değilsin ki, nereden çıktı bu?
-Doğru, içki içmem. Biz de “Bu nasıl oldu?” diye düşündük. Geriye dönüp bakınca, 80 yılında askerdeyken geçirdiğim apandisit ameliyatı sonucu kapmış olabileceğime kanaat getirildi. Çünkü bu virüs, yani Hepatit C, sadece kan temasıyla, ameliyat, kan nakli vesaireyle bulaşıyor. Cinsel ilişki, vücut sıvılarıyla asla bulaşmıyor. Otuz beş yıl gibi uzun bir süre bile karaciğerde uykuda bekleme riski olan bu virüs, ta ki yaş ilerleyip, bağışıklık sistemi biraz zayıfladığında uyanıp, acilen çoğalıp vücudu ele geçirebiliyormuş. Benim durumum da buymuş!
Neler yapıldı şimdiye kadar?
-Siroz başlamış olduğundan, benim gücümü kat kat aşan bir ilaç tedavisine karar verildi. 90 günlük 3 ayrı ilaçtan oluşan oldukça pahalı bir tedavi…
Ne kadar pahalı?
-Çok pahalı Ayşecim. Bir kutusu 35-45 bin lira arası. Benim böyle bir parayı ödeyebilmem mümkün değil…
ONA ÖMRÜMÜ BORÇLUYUM
İlaç tedavisi ne zaman bitiyor?
-18 Haziran’da. Bu sefer böbrek ve karaciğer onarım tedavisi başlayacak. Kimyasal ilaçların ardından doğa ve doğanın sunduğu tüm şifalı ürünlerle inşallah iyileşeceğim…
Tedavinin devamı için gerekenler neler?
-Benim direncimin yanı sıra, para…
İlaçlarda devletin yardımı oluyor mu?
-Ne yazık ki hayır! Devlet, Eylül 2014’te bu pahalı ilaçları ödemeyi reddetti. Sadece Hepatit C, Hepatit B ve türev hastalara yarayacak ilaçları SGK’lıya bedava veriyor. Ama siroz olunca, iş değişiyor. Tedavide, sadece dünyanın artık hiçbir ülkesinde kullanılmayan, onlarca ağır yan etkiye sahip ilaçlar veriyor. Tedavinin başarıya ulaşması için gereken benim kullandığım üçüncü ilacı vermiyor. Bense bu üç ilacın karışımından oluşan bir doz ile tedavi oluyorum…
E peki nasıl altından kalkıyorsun? Sana kim destek oluyor?
-İlaçlarımı karşılıksız temin eden bir arkadaşım var. Onun hakkını ödeyemem. 10 yaşımdan beri arkadaşız. Benim 40 bin liralık iki kutu ilaç alabilmem mümkün değildi, o aldı. Ona ömrümü borçluyum. Bu karşılıksız iyiliğin altında da aslında eziliyorum. Biraz para kazanarak onun yükünü hafifletmek istiyorum. Sevgilim ve kedilerim ise moral desteğim…
İş yapabiliyor musun peki?
-Tek tük iş yapıyorum ama komik paralara. Sadece emekli maaşım var. Onun da çektiğim krediler yüzünden önemli bir miktarı kesiliyor. 20 senede alınterimle aldığım ve bir sürü objektifimi -ki hepsi gözbebeklerimdi- yok pahasına satmak durumunda kaldım geçinebilmek için…
BU KADAR DUYARLI OLMAK İYİ BİR ŞEY DEĞİLMİŞ
Sen deli gibi bisiklete binen, sportmen bir adamdın… Hayatın birdenbire nasıl değişti?
-Sorma. Şu an ilaç etkilerinden dolayı 5 basamak merdiveni 2 kez dinlenerek çıkabiliyorum. Yokuş yürürken bacaklarım ve nefesim kesiliyor. Tam bir yıl önce havada, karada, su altında, vinç tepelerinde gezer ve fotoğraf çekerdim. Şu an hiçbirini yapamıyorum.
Çıkardığın hayat dersleri var mı?
-Elbette! Ben bunca yıl kendimi hep ikinci planda hissederek yaşadım. Bundan sonra öncelik benim hayatımda. Olamam gerçi ama biraz olsun bencil olabilmek istiyorum. Ve bu kadar duyarlı bir insan olmak iyi bir şey değilmiş…
Yine birlikte habere ne zaman gideceğiz?
-En kısa zamanda! Derdime çare, sesime ses ve ortak olduğun için çok teşekkürler!
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu