Ulaş, 25 yaşında parlak, genç bir adam.
Babasını zaten kaybetmişti, annesini de pankreas kanserinden kaybetti. İki kardeş kalakaldılar. Geçtiğimiz günlerde kardeşine böbrek nakli yapıldı.
Ona destek olan Visa ve 22 bankanın desteğiyle gerçekleşen “Paramı Yönetiyorum” projesine teşekkür ediyorum.
Bu konu üzerine Merve Tezel ve Kazım Hasırcı’yla yaptığın röportajları hurriyet.com.tr/kelebek’te Yarım Kalan Hayatlar bölümünde okuyabilirsiniz…
Seni tanıyalım…
-Adım Ulaş Tepe. 25 yaşındayım. Orduluyum.
“Paramı Yönetiyorum”a (PY) dahil olmaya nasıl karar verdin?
-Annemi 17 yaşında kaybettim. Bir şeylere sarılmam, hayata tutunmam gerekiyordu. Baktım çevremdeki herkes PY’den söz ediyor. Sivil toplumda bir PY rüzgarıdır esiyor, ben de gittim PY eğitimi aldım…
Nedir PY?
-İşte “Paramı Yönetebiliyorum”un başharfleri…
Ha pardon…
-Visa’nın 6 yıl önce 22 banka ile başlattığı bir proje. Nerdeyse Türkiye’nin her yerinde, 15-30 yaş arası lise ve üniversite öğrencilerine ücretsiz eğitim veriyorlar. Kamunun ve sivil toplumun da desteğini alarak. Bir tür gençlere yönelik finansal okuryazarlık projesi. Bugüne kadar 1 milyon insana dokundular. Ben de onlardan biriyim. Bütçeni daha iyi yönetiyorsun, geleceğini daha iyi planlıyorsun. Gerçekten de bu eğitimi almadan önce, gelir–gider dengesi, bütçe yapmak, harcamalar, birikim ve yatırım, borçlanma ve borç ödeme planı, finansal hak ve yükümlülükler bana Çince gibi gelirdi. Şimdi hayatımın bir parçası. Dahası şu anda başka gençlere de bu konuda destek oluyorum…
Bu eğitimi almadan önce paranı idare edebilen biri miydin?
-Nerde? Elimizde avcumuzda pek bir şey yoktu, olanı da idare edemiyorduk. Dağ gibi annemizi de kaybetmiş, dağılmış gitmiştik. Babamı zaten daha önce kaybettik. Kardeşimle bir başımıza kaldık. PY sayesinde bütçe yapmayı öğrendim. Masraflarımı azalttım. Annem olsa, gurur duyardı bizimle…
Annen neden vefat etti?
-Pankreas kanseri. 53 günde gitti. Dünyanın en büyük şokunu yaşadık, üstüne bir de biriken faturalar… İşte o dönem aldım bu eğitimi. Gözünün önünde olan ama fark edemediğin şeyleri gösteriyor. Faturalara baktım, ev telefonu, internet, elektrik, su. Kardeşimin de benim de cep telefonumuz vardı; ev telefonuna boşuna para ödediğimiz ortaya çıktı. İptal ettik. İnterneti de başka türlü hallettik, onu da kapattırdık. Fındık kabuğuyla ısınıyorduk. Altına kömür koyuyorduk. Güzel de kokar. Ama evimizin pencereleri tahtaydı. 20 çuval yakmamız gereken yerde, 30 çuval yakıyorduk. Doğramaları değiştirdik. Harcamalardan bayağı kısmış olduk. Bunlar küçük şeyler gibi duruyor ama hepsini alt alta yazınca, epey tasarruf etmiş oluyorsunuz. En sonunda da doğalgaz yaptırdık eve zaten. Şimdi taksit taksit ödüyoruz. Önceden termosifon vardı; 170 lira elektrik faturası ödüyorduk. Ama doğalgazda böyle bir derdimiz kalmadı. Böyle bir sürü tasarruf gerçekleştirdik. Otobüse biniyorduk, yürümeye başladık, oradan da tasarruf ettik. Hatta para bile biriktirebilmişiz. Mesele, önce giderleri kısabilmekte. Ama yine de beklenmedik şeyler olabiliyor…
Ne gibi?
-Kardeşim böbrek hastasıydı. Diyalize gidiyordu. Zor süreçlerden geçti. Teyzem ona böbreğini verdi. Nakil daha yeni gerçekleşti. O yüzden bu Yarım Kalan Hayat bize ilaç gibi gelecek. Teşekkür ederim.
Bir “Para Defteri”niz olsun. Eski usul. Benimki kara kaplı. Kurşun kalemle yazıyorum.
Eğer yapmıyorsanız, yapın. Siz de aylık harcamalarınızı, alt alta yazın. Görün yani, her ay nelere para harcıyorsunuz.
Harcamalarınızı “istek” ve “ihtiyaç” olarak iki gruba ayırın. Ve 10 Saniye Kuralı’nı hiç unutmayın. Altın değerinde bu kural. Hatta, herkese anlatın. Bir şey mi beğendiniz? Kredi kartınıza ya da cebinizdeki paraya davranmadan, 10 saniye bekleyin. Ve düşünün: “İstek mi ihtiyaç mı?” Ben bir de, “Onsuz yaşayabilir miyim?” diye soruyorum. “Evet”se cevabı, artık satın almıyorum. Fikrim değişmesin, duygularıma yenilmeyeyim diye koşarak dükkanı terk ediyorum! Siz de öyle yapın!
Gelirinizi ve giderinizi bir takvime yerleştirin. Bu haberden sonra gaza geldim. Ablam yaptı bana o takvimi. Oh be! Şimdi bütün hayatımı, ödemelerimi görebiliyorum. Artık daha az panikliyorum, “Eyvah ödemem var!” yapmıyorum. Sanki her şeyim kontrol altında…
Bir aylık zorunlu ihtiyaç harcamalarınızla sabit gelirlerinizi karşılaştırıp, bütçenizi görün. Gördüm! Bu benim için çok iç açıcı olmadı! Ama en azından nasıl savruk, dağınık yaşadığımı gördüm.
Bak, bu da çok önemli: Harcamalarınızı yapmadan önce gelirinizin en az yüzde 10’unu birikim için ayırın. Çünkü önce harcamalara yönelirseniz, biriktirecek para kalmayabilir. Ben henüz bu noktaya erişemedim. Ama iddialıyım.
Bütçeniz açık veriyor, yani geliriniz, giderlerinizi karşılayamıyorsa, harcamalarınıza dönüp bakın, onları azaltın.
Harcamalarınızı kısamıyorsanız, ek gelir yaratmanın yollarını düşünün.
Bütçeniz esnek olsun, beklenmedik durumlara göre yeniden şekillendirin. Bu madde aslında bana iyi gelmiyor, stres yapıyor, her an bütçeyi berbat edebileceğim anlamına geliyor. Bu konuda zayıfım ben.
Ama siz bana bakmayın. Zayıf-mayıf olmayın. Bütçenize sadık kalın. Kendinizi verdiğiniz sözleri mutlaka tutun. Kendi başınıza halledemiyorsanız, Visa’nın 22 banka ile gerçekleştirdiği, ücretsiz, “Paramı Yönetebiliyorum”, eğitimini alın. Aslında gençlere ama ne var, biz de genciz! Ben mesela, kendime tam olarak güvenmediğimden, o dersi alacağım. İki üç saat sürüyor. Size de haber veririm. Dilerseniz gelirsiniz. House Cafe’de ya da Bebek Kahve’de buluşalım diyorum, bir PEYE eğitmeni bize anlatsın. Bize bir sürü şahane fikir versin…