O, en tanınmış ekonomi yazarlarından. 13 yıl Hürriyet’te çalıştı. Ekonomiyi seksileştiren yazar! İçine hayatı katan, eğlenceli yapan, çaktırmadan büyük büyük patronlara her şeyi soran, zeki, güzel ve çok eğlenceli bir kadın. Bir gazetenin her bölümünde yazabilecek biri. Ekonomi yazarları da sadece ekonomi yazacaklar diye bir şey yok. Nitekim bu sefer, Demet Cengiz bir aşk kitabı yazdı. Matrak bir kitap. İçinde patron olmayan kitap. Kendisi var. Bu, bir anlatı. Hayatından iki buçuk yıllık bir kesiti anlatıyor. Üstelik bütün samimiyetiyle. Tebrik ediyorum onu, önümüzde soyunduğu, böyle bir kitabı yazmaya cesaret edebildiği için. 2014 yazı, onun hayatındaki, taşıyıcı kolonların hepsinin 10 günde yıkıldığı bir yaz. Büyük aşkından ayrılıyor; Hürriyet’ten ayrılıyor; sağlığı bozuluyor vesaire vesarie. İşte bu kitap, biraz da, o enkazın altından kalkmaya çalışan bir kadının söylediği şarkı!Bize diyor ki, “Her zaman ayağa kalkabilirsin. Herkes kalkabilir!” Bir ayrılma kılavuzu gibi kitap. İyileşmek için yazmış. Ona âşık olan bir Fransız adam var. Bir iş seyahatinde tanışıyorlar. Demet, o sıralarda evli ama evliliği iyi gitmiyor, Fransızın kendine âşık olduğunu da anlamıyor. İki yıl uzaktan seviyor adam Demet’i. Ne zaman boşanıyor Demet, adam soluğu İstanbul’da alıyor. İki yıl birlikte yaşıyorlar, sonra büyük aşk bitiyor. Aşk acısından kurtulmanın yollarını da anlatıyor Demet. “Bir düşün daha önce kimleri kimleri unuttun. Herkes unutulur, telaşa lüzum yok. Biri için acı çekmek, ondan yana olmak demektir. Kendinden yana ol!” diyor.
Sen çok deneyimli bir ekonomi yazarısın. Bu, dördüncü kitabın. Ama içinde patron olmayan ilk kitap. ‘Aşk Seni Bulur’ nereden esti?
– Ekonomi sıkıcı Ayşe! Bu kitap, büyük bir aşkın ardından gelen ayrılıkla ortaya çıktı. Çok yükselmiştik, o yüzden düşüş de sert oldu. Ben, beni üzen şeyleri pek anlatamam. İnsan içinde ağlayamam. En mahremim gözyaşlarımdır. Türkçesi, çok canım yandığı için yazdım. Geçsin diye yazdım. Başta, kitap yapma fikrim de yoktu. Hatta, bir ara, rumuzla çıkarmayı bile düşündüm. Çünkü çok farklı bir kulvar bu. Ertuğrul Özkök, “Ekonomi yazarı âşık olmaz! Aşk kitabı yazamaz diye bir kural mı var?” deyince, farkında olmadan gaz vermiş oldu. Ben de her şeyi yazmaya ve yayımlamaya karar verdim…
“Aşkı çağırma! Ya hiç gelmez ya da yanlış insan gelir!” derler. Katılır mısın?
– Yüzde 100! Aşk sana istediğini vermez. O ne verirse razı geleceksin. Aşk, sipariş almaz! Çağırınca gelmez. Git dersen de gitmez.
KİTABI ASLINDA KENDİME YAZDIM
İlle de o mu bizi bulacak yani? Biz bulsak olmuyor mu?
– Ara ki bulasın! Başına buyruktur aşk. Zıpzıptır, dengesizdir. Ama bak, bu kitabı kim okuduysa, aşkı buldu. Ön okumasını yapan üç kişi bir ay içinde âşık oldu. İddia ediyorum, tılsımı var bu kitabın.
Kime yazdın peki bu kitabı?
– Kendime! Ayrılıktan söz ettiğim birkaç sayfa var ki gerçekten çok acıklı, okurken beni bile hâlâ üzüyor ama onun dışında matrak da bir kitap. Ben manyak seyahat eden bir kadınım. Başıma da hep abuk sabuk şeyler geliyor. Dışsal ve içsel yolculuklarımın bir bütünü bu kitap. Bir de tabii bitmez tükenmez sorgulamalarımın…
40 yaşında tavan mı yaptı sorgulaman?
– Evet. Çok soru sordum, çoooook. Hâlâ da soruyorum. Bir gün tüm cevapları buldum ama bu sefer de sorular değişti! Meksika’da insanın Tanrı olduğu yer olarak anılan Teothiuacan Vadisi’ni tek başıma gezerken tüm cevapları buldum ama sorular neydi unuttum. Aslında neyi anladım biliyor musun? Cevaplar kolay, zor olan sorular…
Senin aynı zamanda yaptığın, bir kadının 35 yaşından sonra aşk olasılığını irdelemek mi?
– Evet, o da var. Ben 34 buçuk yaşında boşandım. Sanki aşk seçeneği masadan çekiliyormuş gibi davrandı herkes ama hiç de öyle değil!
UMUDUN RENGİ PEMBEDİR
“35 yaşından sonra bir kadının başına meteor düşmesi ihtimali, gerçek aşkı bulmasından daha yüksektir” diyenlere inat, sen umut mu aşılıyorsun kadınlara?
– Aynen öyle Ayşeciğim! Umudun rengi pembedir. Kitabım da pembe. Çok rahat başınıza düşmeyen meteorlara nanik yapabilirsiniz!
HANGİ ADAMLARLA HAYATTA VE YATAKTA OLMAZ!
Arada gidip danıştığın bir kadınlar kurulu mu var? Kim onlar?
– Evet. Sürekli anket, pazar araştırması yaptığım kadınlar… İçinde işkadınları, sanatçılar, aktrisler, doktorlar, güzellik uzmanları, manikürcüler, tasarımcılar ve temizlikçiler var. Benim doğal çevrem…
Onlar “Hangi adamlarla olmaz!” diyor? Tek tek saysana…
– Çok selfie çeken adamla olmaz! WhatsApp’ta last seen’i kapalı adamla olmaz! Analarının paşa oğullarıyla olmaz! Kendine âşık adamla olmaz! Zaten o, kendini sevmekten seni sevmeye fırsat bulamaz. Böyle kendini çok sevenler, başkalarına onları sevecek yer de bırakmıyor! Özeline çok düşkün adamla olmaz. Bırakın kendi özelinde yaşasın! Emojide cömert adamla olmaz. O utanan maymun nedir öyle Tanrı aşkına!
Peki yatakta iyi performans beklenmeyecek adamlar kimler?
– Aşırı titiz adamdan yatakta iyi performans beklemeyin! Çok konuşan adamdan, çok yemek yiyen adamdan, iştahsız adamdan, içkiyi ağzıyla içemeyen adamdan, egosu yüksek adamdan iyi performans beklemeyin!
Komikmiş bunlar… Eylemlerin devam edecek mi?
– Benim kendi öyküm bu kadar ama başkalarının hikâyeleri var. Bundan sonra da onları yazacağım…
HERKES UNUTULUR TELAŞA LÜZUM YOK!
Peki bu büyük aşk, nasıl oldu da sona erdi?
– Ne yazık ki dikkati dağıldı. Ben de kalbimin kırılacağını anlayıp, ona fırsat vermeden aceleyle kendim kırdım kalbimi…
O böyle bir kitap yazdığını biliyor mu?
– Ben ayrıldığım kimseyle görüşmem! Onunla da görüşmüyorum ama kitaptan söz etmek için kahve içtik. Biz ayrıldıktan sonra da Türkiye’de yaşadı. Referandumdan önce ayrıldı. Kitap için mutlu oldu. İmzalı bir kitap istiyor…
Fransız ve havalı diye, Türk kadınları onu havaya mı soktu?
– E biraz fazla ilgi gördü. Bu da onun dengesini bozdu. Ben de kendimi biraz fazla ona adadım galiba. O benim için çok büyük fedakarlıklar yapıp vatanını, ailesini, arkadaşlarını bırakıp geldiği için hep borçlu hissettim. E bu da hataymış. Ama bu kitabın çıkış noktası, ayrılık ve ayrılığın ardından bir kadının iyileşme çabaları…
Sen ayrılan kadınların el kitabını mı yazdın?
– Leyla Alaton öyle düşünüyor! Evet, kullanabilirler kılavuz olarak. Erkekler de kullanabilir. Ama bu kitap ‘Aşk’, ‘Ayrılık’, ‘Yaşam’ ve ‘Mana’ olarak üç bölüm.
Hadi söyle, ayrıldıktan sonra bir kadın tekrar kendini nasıl iyi hissedilir?
– Bir kere, acıdan zevk alma şehvetine kapılmayacaksın! Önce acıyı iyice bir yaşayacaksın. Kendine, “Tamam bir hafta çok üzüleceğim, sürüneceğim sonra ayağa kalkacağım” diye telkinlerde bulunursan işe yarıyor. Beynimiz çok aptal bir hayvan! 20 dakika yürüyüş yap daha iyi hissetmeye başlıyorsun! Böylece haz ve mutluluk hormonu salgılayacaksın. Seyahat et. Arkadaşlarınla görüş. Acıklı şarkılar dinleme! Nefes terapisi yap. Meditasyon yap. Ayrıldığın kişinin sosyal medya hesaplarını karıştırma. Kontak kurma. Kesip atman gerekiyor o insanı. Bu iradeyi gösterirsen toparlıyorsun. Bir de düşün daha önce kimleri kimleri unuttun. Herkes unutulur, telaşa lüzum yok. Biri için acı çekmek, ondan yana olmak demektir. Kendinden yana ol!
EVLİ BİR KADINA DA ÂŞIK OLUNABİLİR
Bir saniyeden bile kısa bir sürede, iki çift gözün çarpışmasıyla çıkan kıvılcım seni yakabilir! Aşk, o kıvılcım işte. Nereden çakacağı da belli olmaz. Evlilik mevlilik de takmaz!
DÜNYANAN HER YERİNDE İNSANLARIN EN ÇOK DİLEDİĞİ ŞEY AŞK
Hindistan’a, Tayland’a, Kudüs’e, Mekke’ye, Peru’ya, Meksika’ya ve insanların kutsal saydığı pek çok yere gittim. Her yerde insanlar en çok ‘aşk’ diliyor. Ve sağlık. Tabii para pul, iş güç dileyen de var ama insanlığın en çok dilediği şey aşk.