İÇİNİZİ daraltıyor muyum bilmiyorum… Bunalıyor musunuz cinsel istismar haberleri okumaktan? Ben başka şeyler de yazabilirim…
Kendi hayatımı, hayatımın renklerini, kızımı, Hindistan’ı, oradaki yaşantımızı, git-gellerimi, mesela şimdi “gel” kısmındayım, İstanbul dönemim başladı, kızımın 12 yaş delirmelerini, “ergenim gerginim” triplerini…
Bunları daha çok sosyal medyaya yazar oldum.
Oysa, bu köşeyi yazmaya başladığımda, kendi hikâyelerimi daha çok gazeteye taşıyordum.
Fakat kadınlar bu ülkede o kadar zülme uğruyor ki, o kadar çok mağdur ediliyor ki, her gün bana o kadar çok cinsel istismar vakası geliyor ki…
Anneler konuşmak istiyor…
Çocuklar konuşmak istiyor…
Kadın örgütleri arıyor, avukatlar arıyor…
“Lütfen yazın!” diyorlar…
Ve bir anda kendinizi, Türkiye’nin dört bir yanındaki cinsel istismar vakalarının içinde buluyorsunuz…
Ha, yazmak bir işe yarıyor mu?
Her zaman değil.
İğneyle kuyu kazmak gibi.
Ama bazen de yazdığınız haber etkili oluyor, evet, işe yarıyor.
O zaman benden mutlusu olmuyor.
Kısacası, mağduriyete uğrayan kadınların, çocukların başına gelenleri yazdıkça, az bile olsa, gazeteci olarak işe yaradığımı görüyorum.
O yüzden de sonuna kadar yazmak gerektiğine inanıyorum.
Çünkü meydanı biraz boş bırakınca, “Abartıyorlar! Böyle şeyler yok. Dinimizde yok!” filan falan deniyor.
Evet, dinimizde yok ama…
Sapıklığın dini yok.
Sapık, sapık!
Ve ülkemizde sapık çok.
Ve ne yazık ki, erkek egemen bir toplum olduğumuz için, kadınlar, ikinci sınıf varlıklar olarak değerlendirildiği için, yasa koyucu da, yasa uygulayıcı da genellikle kadından yana değil.
Kim ne derse desin, “bıyıklı bir hukuk sistemi”miz var.
Erkekleri koruyor.
O yüzden de ben, elimden geldiği kadar mağduriyete uğrayan kadınların sesi olmak istiyorum.
Yani mücadeleye ve vakaları tek tek yazmaya devam.
6 YAŞINDAKİ TORUNUNU İSTİSMAR EDEN SAPIK DEDEYE SADECE 8 YIL CEZA
İnsanı, dehşete düşüren bir istismar vakasıydı.
Dede, öz torununa cinsel istismarda bulunmuştu.
6 yaşında bir kere, 7 yaşında iki kere.
Yanlış okumadınız…
Sapık dede, kendisine bakması için teslim edilen torununa tecavüze kalkışmıştı!
Öğretmen anne durumu öğrenir öğrenmez, kendi öz babasından şikâyetçi oldu.
Dava yıllarca devam etti.
Tüm raporlarda cinsel istismar tespit edildi.
Adli Tıp raporu var, psikolog, psikiyatr görüşü var, hepsi de istismarı doğruluyor.
Çocuğun ifadeleri var.
Anne ve anneannenin, çocuktan kan geldiğine dair tanıklığı var.
Sonuç…
Sapık dede, 12.5 yıla mahkûm oldu.
Bu 8 yıl içeride yatması demek.
4 yıl yattı, 4 yılı daha var.
Fakat mahkeme, “Suç nitelikli değil, basit istismar!” dedi. Zaten o yüzden 12 yıl verdi, yoksa bu suça 24 yıl da verebilirdi.
Peki neden “basit istismar” dedi.
Kızlık zarı yüzünden!!!
Çünkü küçük kızın, kızlık zarı, anatomik olarak geride. Yani tecavüze uğradıysa bile yırtılmıyor, doğumda yırtılacak.
Mahkeme de “Kızlık zarı yerinde durduğuna göre bu basit bir istismar!” diye karar veriyor.
Aile de isyanlarda haliyle…
Öğretmen anne A.K.’yı buldum sordum…
HUKUKA GÖRE ÖNEMLİ OLAN KIZLIK ZARI KÜÇÜCÜK KIZIMIN YIRTILAN RUHU DEĞİL!
Karşı karşıya kaldığınız nasıl bir felaket?
– Tarifi yok! Mahkeme, “Suç nitelikli değil, basit istismardır” dedi. Biz temyize gittik. Yargıtay, yerel mahkemenin kararını önce bozdu. Ama yerel mahkeme kararında direndi. “Zar bozulmamış. Hâlâ duruyor!” dedi. Tekrar Yargıtay’a gittik, “Kızlık zarının bozulmama sebebi, çocuğun anatomik yapısıdır. Suç gerçekleşmiş, ama zar geride olduğu için yırtılmamıştır. Kan geldiğini hem anneanne hem anne ifadesinde belirtmiştir. Çocuk da defalarca böyle bir şey olduğunu söylemiştir!” diye kararın bozulmasını istedik. Ama Yargıtay, bu sefer mahkemenin, direnme kararının gerekçelerini uygun gördü…
Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Akıl alır gibi değil! Tabii ki itiraz edeceğiz. Anayasa Mahkemesi’ne ve gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. “Doktor raporu var. Kızlık zarı geride ve ancak doğum yaparken yırtılabilir!” diye. Buna rağmen bütün raporlar göz ardı edildi. Demek ki, “Türk hukuk sisteminde önemli olan kızlık zarı, küçücük kızımın yırtılan ruhu değil!” Onlar şöyle bakıyor, “Zar varsa, kızın pek fazla zararı olmamıştır!” Yani eğer çocuğun anatomik yapısı, sizin ona tecavüz etmenize uygunsa, istediğinizi yapabilirsiniz. Basit istismardan 3-5 sene yatar, çıkarsınız! Ama biz pes etmeyeceğiz. Sonuna kadar gideceğiz…
Kızınız kaç yaşında oldu?
– 11. Dört senedir bu davayla uğraşıyor. Tabii ki çok yıprandı. Tamiri imkânsız yaralar aldı.
Tüm bu süreçte kim yanınızda oldu?
– En fenası da bu: Yapayalnız oluyorsunuz! Biz karı-koca birbirimize dayandık. Ne bakanlık ne devlet ne de başka bir kurum yanınızda oluyor. Bu, aslında bizi cezalandırmak. Yargıtay da dosyaları hızlı hızlı inceleyerek, kapatma yoluna gidiyor. Bu meselelerin üzerini kapatmaya çalışıyorlar. Biz bu olayın en başından itibaren, çocuğumun yanında olduk. Bu rezilliği yapan kim olursa olsun, babam da olsa fark etmez, yanlış! Yanlışa doğru demek adiliktir, şerefsizliktir! Ben hayatım boyunca öğrencilerime bunu öğrettim. Nasıl olur da kendime aykırı bir şey yaparım? Nasıl olur bunu örtbas ederim? Biz çok zorlandık, çok yalnız kaldık. Olsun, yine de pes etmedik. Sonuna kadar da mücadele edeceğiz…