Bu hafta röportaj yok.
Memleketim Adana’dayım.
24. Uluslararası Adana Film Festivali Kapanış ve Ödül Töreni’ni Meltem Cumbul’la birlikte sunmamı istediler.
Valla, söz konusu Adana olunca akan sular durur.
Durdu!
Ben Adana’ya uçtum, bu hafta röportajcı değil, sunucu oldum!
Güzel Adanam, sadece coğrafyasıyla, kebabıyla, şalgamıyla, bici bicisiyle, şırdanıyla, portakal çiçeğiyle sınırlı bir şehir değil; sanatıyla, sanatçısıyla, kültürüyle de bu ülkenin en önde gelen şehirlerinden biri.
Geçen hafta sanatın ve sinemanın başkentiydi.
Sinemaseverler, 7 gün boyunca, 180 filmi, 8 sinema salonunda, 840 gösterimle izlediler.
Film gösterimi dışında ‘Sinema ve Kültür’ kasabası kuruldu.
Film endüstrisinden önemli isimler geldi, atölye çalışmaları, söyleşiler, sergiler, konserler düzenlendi…
Pek çok etkinlik sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Gerçekten iyiydi yani.
Meltem de dünya şahanesi bir kadın.
Normalde bir erkekle sunması gerekirken, “Kadın enerjisi daha iyi olur. Bana Ayşe’yi getirin, Adanalı Ayşe’yi!” demiş.
Onu kıracağıma kafamı kırarım, gittim.
O yüzden röportaj yok.
Birlikte sahnede pek eğlendik.
Adana Büyükşehir Belediyesi’ne, festival komitesine, emeği geçen herkese ve Adanalı sinemaseverlere çok çok teşekkür ederim.