FUNDA Yurtören çok cesur bir anne. Yel değirmenlerine karşı tek başına savaşan bir anne.
10 yaşındaki kızının başına korkunç bir şey geldi. İnsan yazarken bile rahatsız oluyor.
Aklı, havsalası böyle kötülüğü almıyor.
Antalya’da yaşadıkları apartmanın kapıcısı, küçük kıza cinsel istismarda bulundu.
Sistematik bir şekilde başlayan tacizler, sonunda tecavüze kadar gitti. Annesi, çocuğun bedenindeki izleri görünce aklı başından gitti. Beyninden vurulmuşa göndü. Hemen karakola başvurdu ve yasal süreç başladı.
Her türlü rapor mevcut, Adli Tıp “Çok net fiili livata var” diyor. Psikiyatrist raporları da var. Küçük kızın defalarca ifadesi alınmış, o yaşta bir çocuğun asla bilemeyeceği detaylar anlatmış.
Ama yine de mahkeme, 90 yıl ceza istenen kapıcının tutuksuz yargılanmasına karar vermiş. Çaresiz anne, derdini anlatabilmek için geçenlerde Serap Ezgü’nün programına çıktı. Orada bana da çağrı yaptılar. Ezgü’nün yayını sayesinde, sapık kapıcı dün tutuklandı.
Hepimiz Funda Yurtören’e destek vermeliyiz ki, kızının ve kendisinin hayatını kaydıran bu sosyopat hak ettiği cezayı alsın…
– Gerçekten ne denir bilmiyorum… Kızınızın başına gelenler korkunç, sözün bittiği yer…
Evet. Ben de içimde paramparçayım. Bir ölüyüm. Kızım ise çok ağır travma yaşıyor. Hakikaten yaşadığımız acının tarifi yok…
– Sizi tanıyalım…
38 yaşındayım. Üniversite mezunuyum. Müzik öğretmenliği okudum. Solistlik yapıyorum.
– Kaç yıldır evlisiniz?
Evli değilim. Hamileyken eşim benden ayrıldı. “Başkasına âşığım!” dedi. Bebeği de istemedi. Ben de cana kıyamadım, kürtaj olmayı reddettim. Ama eşimden bir şey de talep etmedim. O günden beri hayatımızda yok.
– Kızınız kaç doğumlu?
2007. Kızım benim için dünyanın en değerli varlığı. Böbrek hastası olarak doğdu. Böbrek yatağı çalışmıyor. Pek çok kez ameliyat olmak durumunda kaldı. 2016’da Antalya’ya yerleştik. Annem, kızım ve kedimiz. Küçük bir dünya kurduk kendimize…
– İş?
Kızım kolejde okuduğu için masraflarımız biraz daha arttı tabii. Malum ekonomik kriz, Antalya’da iş bulamadım, Bursa’da buldum. Bütün düzeni değiştirmek istemedik. Kızımı anneme bırakıp Bursa’ya çalışmaya gittim. İki hafta Bursa, bir hafta Antalya şeklinde idare ediyorduk. Ta ki bu feci olay yaşanana kadar…
– Peki bu tecavüz olayı nasıl oldu?
Kızım, kapıcının 2 yaş büyük kızıyla arkadaştı. Kızı bize geliyordu, benim kızım da onlara gidiyordu. Birlikte ders çalışıyorlardı.
– Sonra?
Bu trafiğin içinde tacizler başlamış. Ben şehir dışında olduğum için kızım bana bir şey söylemedi. Sadece son zamanlarda hırçınlaşmıştı. Ben ses tonunda bir gariplik fark ettim, hemen atlayıp Antalya’ya geldim.
– Nasıl öğrendiniz başına gelenleri?
Öğretmeni beni aradı, derslerinde bazı sıkıntılar varmış, “N’oldu kızım?” dedim, “Kapıcının kızıyla artık ders çalışmıyor musunuz?” Birden inanılmaz tepki gösterdi, “Ben bir daha o eve gitmem!” dedi. “Neden, ne oldu anneciğim?” dedim. “Anne, gitmek istemiyorum ne olur beni zorlama!” dedi. “Zorlamam ama ne oldu söyle” dedim. “Korkuyorum söylemeye” dedi.
– Aklınıza geliyor mu böyle bir şey!
Asla! Böyle sapıkça bir şey nasıl gelebilir? Kimin gelir? Arabadayız, oyun oynuyor, “Şu bina da geçsin söyleyeceğim, iki bina sonra söyleyeceğim!” Eve 200 metre falan kala dedi ki, “Anne, kapıcı bana kötü bir şey yaptı! Canım çok acıdı!” dedi ve ağlamaya başladı. Ben ne yapacağımı şaşırdım. Aklım başımdan gitti. Dumura uğradım. Sonra anlatmaya başladı, o alçak adam, bu el kadar çocuğa, “Sen benim küçük karım olur musun?” demiş ve zorla türlü türlü rezillikler yapmış. Eve geldim onu hemen banyoya soktum ve çocuğumun bedenini gördüm ve o anda bittim, mosmordu. Son iki aydır sistematik olarak yaşıyormuş bu tacizleri, en son bir hafta önce de sapık adam kötü emeline ulaşmış. Sonra süreç başladı. Karakol, Adli Tıp, raporlar alındı, mahkemeye başvurduk.
– Peki nasıl oluyor da 90 yılla yargılanan bir adam serbest dolaşabiliyor?
İsyan ettiğimiz şeylerden biri de bu. Bu ülkede oluyor. O yüzden Serap Ezgü’nün programına çıktım. Çok şükür ki, dün tutuklandığı haberi geldi. Şimdi en ağır cezayı almasını bekliyoruz. Çünkü kızımın hayatında onarılmaz yaralar açtı.
– Kızınızın psikolojisi nasıl?
E çok kötü tabii. Bazen içine kapanıyor, bazen agresif oluyor. Bir de ne zaman o iğrenç adama benzeyen birini görse, çığlık çığlığa ağlamaya başlıyor.
İNSAN AKLINI KAYBEDER!
– Peki kapıcı ne diyor?
Benimle hiç görüştürmediler. Bakın, suçsuz bir insanın, “İftira miftira!” diye ortalığı yıkması lazım di mi? Size böyle bir iftira atılsa, dünyayı yıkmaz mısınız? Adamdan hiç ses seda yok. Sesi bile çıkmıyor. Öyle duruyor. Avukatı üzerime saldırdı, karısı saldırıyor. Kaç defa dayak yedim onlardan biliyor musunuz? Onlar, “Ortada bir fiili livata var ama kapıcı yapmadı!” diyor. Ama benim kızımla defalarca psikologlar, uzmanlar konuştu. Niye yalan söylesin? Anlatıyor her şeyi. Ben niye iftira atayım kapıcıya? Herhangi bir menfaatim söz konusu olamaz. Kızımın anlattığı ayrıntılara inanamazsınız. İnsan aklını kaybeder.
CAYDIRICI EMSAL CEZA OLMALI
– Kızınız ne diyor?
“Anne cezasını alsın, serbest olursa bizi öldürecek!” diyor. Onu çok korkutmuş. Demiş ki, “Ben kapıcıyım. Herkesin kapısının anahtarı bende var. Birine söylersen, gelir eve seni keserim!” Ben bu davanın emsal bir dava olmasını istiyorum. Erkekler, “Böyle bir rezillik yaparsam hayatım kayar!” diye düşünsün istiyorum. Bir daha böyle acılar yaşanmasın istiyorum.