Kanser Savaşçıları Derneği’nin başlattığı “Saçım Saçın Olsun” kampanyası dalga dalga büyüyor.
Fevkalade önemsiyorum bu kampanyayı: “Saçım Saçın Olsun.” Sosyal medyada nasıl hızla yayıldığını görünce de çok mutlu oluyorum. İnsanlar, kanser hastalarına destek olmak için 30 santim saçlarını kestiriyorlar, kemoterapi görmüş bir hastaya peruk olsun diye. Bu da benim kalbime dokunuyor, ağlamak istiyorum.
Kızımın bir arkadaşı, İdil mesela, kestirdi saçlarını, küçücük çocuk, bunu çok inanarak, isteyerek yaptı. Bunu çok değerli buluyorum. Avuçlarım patlayıncaya kadar bu kampanyaya katılanları alkışlıyorum. Ama ille de saçınızı kestirmenize gerek yok. Kampanyanın hashtag’lerini paylaşmak da önemli. Aslında her şey farkındalık yaratmak için, birlikte güçlü olduğumuzu göstermek için…
Kanser Savaşçıları Derneği’nin başlattığı, Elidor’un desteklediği kampanyanın sözcüsü Belçim Bilgin. “Kanser, sadece tanı alanın ya da onun yakınlarının omzuna bırakılacak bir yük olmamalı! Bu hastalık hepimizi ilgilendiriyor. Birbirimize destek olmalıyız. Farkında olmalıyız. Kanserle savaşanların yanında durmalıyız. Biz, birlikteyken güçlüyüz!” diyor. Çok inanarak, hissederek söylüyor çünkü kendi annesi de kanser…
Sorduğum her soruya açık yüreklilikle yanıt verdi, teşekkür ederim.
Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
İşte karşımda Belçim Bilgin… Duruşunu, yeteneğini, anneliğini, duyarlılığını ve oyunculuğunu çok seviyorum. “Rüzgar”ı izlemedim ama “Cebimdeki Yabancı”daki performansın müthişti!
– Ne güzel senden bunları duymak, çok teşekkür ederim.
Bu son proje de beni kalbimden yakaladı: “Saçım Saçın Olsun.” Nedir? Sen nasıl dahil oldun?
– Kanser Savaşçıları Derneği’nin başlattığı, Elidor’un da desteklediği bir sosyal proje. Amacı da kanser hastalarına destek olmak. “Fi Çi” dizisinde yaptığımız entegrasyon ile projeyi daha da büyüttük.
Ben diziye kanser hastası bir kadın olarak girdim. Saçları kemoterapiden dökülmüş bir kadını canlandırdım. Kısa ama etkili bir roldü. Tabii altını çizmek istediğim şeyler vardı…
Nelerdi onlar?
– Kanser sadece tanı alanın ya da onun yakınlarının omzuna bırakılacak bir yük olmamalı. Bu hastalık hepimizi ilgilendiriyor. Hem de çok… Kafamızı kuma gömmekten vazgeçmeliyiz. Birbirimize destek olmalıyız. Farkında olmalıyız. Fark ettirmeliyiz. Kanserle savaşanların yanında durmalıyız. Biz birlikteyken güçlüyüz!
Harika…
– Ve inan bu söylediklerime bütün kalbimle inanıyorum. Kanser konusundaki farkındalığı artırmak için her zaman canla başla uğraşırım. Elimden ne geliyorsa da yaparım. Çünkü benim için başka bir anlamı da var. Ben bizzat yaşıyorum. Çekirdek ailemden biri, canım gibi sevdiğim biri kanser…
“Heykel satıldı ama destek vermek isteyenler Hande Şekerciler’in 100 adet limitindeki çizimini Kanser Savaşçıları Derneği’nin web sitesindensatın alarak destek olmaya devam edebilirler.”
ANNEM TANIDIĞIM EN GÜÇLÜ İNSANLARDAN
Kim o?
– Annem Ayşecim. Yaklaşık 5 yıldır kanserle mücadele ediyor. Meme kanseri, şimdi kemiğe de sıçradı. Dolayısıyla zaten içinde olduğum bir şey. Böyle değerli bir projede farkındalık yaratma konusunda küçücük bir payımın olma ihtimali bile beni çok heyecanlandırdı…
Çok çok geçmiş olsun…
– Sağ ol ama annem çok güçlüdür. Projemizin sloganlarından biri “Güç Doğamızda Var” ya, annem tam da böyle işte!
Tanıdığım en güçlü insanlardan biri. Bunu da aşacağına ve tekrar sağlığına kavuşacağına eminim. Diğer sloganımız da “Saçım Saçın Olsun.” İnsanlar, kanser hastalarına saçlarını bağışlayabiliyorlar. Derneğin, sosyal medya hesaplarında bütün ayrıntılar yazıyor. Gidip derneğin anlaşmalı olduğu gönüllü kuaförlerde saçlarını kestirebiliyorlar. Onlardan peruk yapılıyor. Hijyenik bir şekilde, doğal saçlardan oluşan bu peruklar da, Kanser Savaşçıları Derneği tarafından kanser hastalarına iletiliyor. Dahası da var, hastaların tercihlerine göre kâkül ya da kat kesim şeklinde kişiselleştirilerek iletiliyor.
Süpermiş! Oğlun Rodin’e de söyledin mi “Böyle bir sosyal sorumluluk kampanyasında yer alıyorum” diye?
– Tabii… Anneannesinden dolayı kanser hakkında bilgi sahibi zaten. Dizide de plastik makyajla saçsızmışım gibi yapıldım. Gördü o fotoğraflarımı. Sevdi o halimi. “Yakışmış” dedi. Rodin henüz küçük ama yeni jenerasyon bize göre çok daha farkında birtakım şeylerin. Algıları çok açık. Tüm bunları kanser hastalarına destek olmak için yaptığımı anladı.
Nasıl geri dönüşler aldınız?
– Müthiş! “Saçım Saçın Olsun” kampanyası dalga dalga yayılıyor sosyal medyada. Pek çok insandan, “Kızım da dahil olmak istiyor, o da saçlarını kestirip yollamak istiyor!” mesajları alıyorum. Yolda durdurup soruyorlar. Bu kampanya bize bir taraftan “Kemoterapi yüzünden saçın dökülebilir. Saç, her şey değildir. Aslında kökü bizde. Nasıl olsa geri çıkar. Bu kadar da takma” mesajını veriyor. Diğer taraftan da “Tedavi gören birçok insan var. Biz onlara farklı davranırsak izole olurlar, evden dışarı çıkamazlar. Birlik olalım, dayanışma içinde olalım. Birbirimize koruyalım, kollayalım” diyor. Kısacası verilmek istenen mesaj şu: Saç bahane, dayanışma şahane!
Dernek Türkiye’de kaç kuaförle anlaşma içinde?
– 200 kuaförle… Saçlar çok hijyenik koşullarda kesiliyor ve hastalara ulaştırılıyor. Ama dediğim gibi saç bir metafor, “Saçım Saçın Olsun” aslında “Biz, hepimiz senin yanındayız ve bu mücadeleyi verirken kendini yalnız hissetme” anlamına geliyor.
Kızım Alya’nın çok yakın bir arkadaşı var İdil. Bu kampanya dahilinde, saçlarını 30 santim kestirdi, inanılmaz etkilendim, hatta fotoğraflarını görünce ağladım…
– Tam da bu Ayşecim! Bu ülkede İdil’lerin artması gerekiyor. Onu kimse zorlamamıştır, o kendisi istemiştir. İşte şimdi, biz de “Saçım Saçın Olsun”u daha da çok duyurdukça, nice İdil çıkacak!
Bu röportajı okuyanlar daha çok detay öğrenmek isteyecektir…
– Saçlarda kimyasal açıcı olmaması gerekiyor, tek şart bu. Yoksa boya filan etkilemiyor. Tabii ki her yerde kestirebilirsiniz ama Kanser Savaşçıları Derneği’nin işbirliği içinde olduğu kuaförlerde kestirmek daha sağlıklı. Onlar, bütün hijyen kurallarına uyarak bunu yapıyorlar. 30 santim yeterli. Daha fazla bilgi almak isteyenler www.kansersavascilari.org’dan alabilirler. Ayrıca derneğin Facebook ve Instagram sayfalarında da bütün bilgiler yer alıyor.
RODİN’DEN SONRA DEĞİŞTİM
Annenin tepkisi ne oldu?
– Annem çok mutlu oldu! “Kalbime dokundun kızım!” dedi. Şunu da belirtmek isterim; saçları kemoterapi yüzünden dökülmüş birini canlandırmış olmam, bir kanser hastasının ne hissettiğini anlayabileceğim anlamına gelmiyor. Böyle bir iddiam da yok. Ama en azından bir farkındalık yaratılmasına vesile olabilirim.
İnsan anne olduktan sonra daha mı duyarlı oluyor?
– Bence öyle. Tamam, kendimce hep duyarlıydım. Ama Rodin’den sonra değiştim. Bir başkasını kendinden daha çok sevebilmeyi öğrendim. Tuhaf bir şey annelik, yeri gelince kendinden bile vazgeçebilmek. Bir de tabii koşulsuz sevgiyi öğrendim.
İki ülkede birden yaşıyorsun. Ve inanılmaz üretken bir dönemindesin…
– Evet ya… Çocuk insana enerji de veriyor! Karşında onun güzel gözlerini görünce, “Her şeyin üstesinden gelirim ben” diyorsun.
Rodin çok bilinen bir isim değil…
– Hamileydim, isim arıyorduk Yılmaz’la. Rodin’i duyunca çığlık attık, “Tamam budur!” dedik. “Aydınlığın habercisi, ışığın müjdecisi” anlamına geliyor. Oğlumuzun bize ışık getirdiğine inandığımız için isminin ona yakıştığını düşünüyoruz.
Peki Belçim ne anlama geliyor?
– Çim yaprağı. Benim ismimin hikayesi de ilginç. Babamın kanser hastası olmuş bir arkadaşı var. Hastalığın ileri evrelerinde. Annemin hamilelik haberini duyunca diyor ki, “Benim hiçbir zaman çocuğum olamayacak. Oysa hayalim, hep Belçim isminde bir kız çocuğun olmasıydı!” Babam da, ona sevgisinden benim ismimi Belçim koyuyor. Ben de hep çok sevdim ismimi…
ANNE, ÇOK ACIKLI KALBİM AĞLADI
Rodin aşık mı sana?
– Rodin, tam babasının oğlu. Her şeyi biraz ti’ye alan bir hali var. Aslında çok derin bir çocuk ama kendine saklıyor. Bir gün Londra’daki evde şöyle bir şeye denk geldim. O beni görmüyordu. Sırtı bana dönüktü. Baktım pencereden dışarı bakıyor ve ağlıyor. Fonda da Justin Bieber’in en acıklı şarkısı çalıyor. Bir de küçükken Nemo’yu izlerken bana döndü ve “Anne benim kalbim ağladı, bu çok acıklı!” dedi. Oğlumu bilemem ama ben oğluma aşığım!
Nasıl bir ilişkiniz var?
– Tatlı bir ilişkimiz var. Her şeyi konuşuyoruz.
Bir yıldır İngiltere’desiniz.
– Evet, tam bir yıl oldu. Okuluna da alıştı. İki kültürde büyümek onu geliştiriyor diye düşünüyoruz.
Senin Londra’da, kocanın Köyceğiz’de olması genellikle şaşkınlık yaratıyor. Bir şeyler yolunda değilmiş duygusu uyandırıyor. Çünkü biz tek ilişki biçimine inanıyoruz. Oysa farklı ilişki biçimleri de olabilir. Araya mesafe girmesi, insanın ilişkisine nasıl bir katkıda bulunuyor?
– Oh iyi ki sordun bu soruyu! Ben kategorize edilmiş ilişkilere inanmıyorum. Kuralların boğucu olduğunu düşünüyorum. Bir ilişkinin bütün dinamikleri oturduktan sonra, aile olmayı da tüm hücrelerinde benimsemişsen kime ne… Mesafe kaç yazar?
Sürekli açıklama yapma durumunda mı hissediyorsun?
– Aslına bakarsan, artık nasıl algılandığı umurumuzda bile değil. Konuşmamayı tercih etmek gerekiyor. Çünkü söylenecek her şeyi söyledik. “Biz böyle tercih ediyoruz” deyip geçiyorum.
YAŞASIN KADIN GÜCÜ VE DAYANIŞMASI!
Kanserle mücadele edenlerin yanında olduğunu göstermek için Hande Şekerciler, “Ecstasy” serisine ek olarak özel bir heykel tasarladı. Yaşadıkları zorluklar karşısında birbirine destek olmak isteyen kadınların gücünü ve dayanışmasını ifade eden bu heykel birkaç gün önce bir müzayedede satışa sunuldu. Satıştan elde edilen gelirde -ki az buz bir para değil 20 bin dolar- Kanser Savaşçıları Derneği’ne bağışlandı! Şu ana kadar da 221 kişi saç bağışladı. Bu da 1 haftada yaklaşık 70-75 kişiye peruk yapılabilmesi demek. Çok çok mutluyum.