Serkan Çayoğlu… Son derece sempatik. İyi niyetli ve çok yakışıklı.
Ama bunun farkında değil gibi. Nasıl göründüğüyle değil, işini nasıl yaptığıyla ilgileniyor. Yükselen oyunculardan. Star’da gösterilen Börü’de oynuyor. Aksanı bozuk değil. Ama konuşurken biraz düşünüyor. Çünkü Türkçe düşünmeyi sonradan öğrendi. Tüm formasyonunu Almanya’da aldı. Orada ekonomistti, burada oyuncu oldu…
– Hikâyen nerede başladı?
Almanya’da. Dedem çalışmak için gidiyor. Birinci kuşak. Babam o yıllarda 8-9 yaşlarında. Babam tüm eğitimini orada alıyor. Annem babamla evlenince Almanya’ya yerleşiyor, ben orada doğuyorum…
– Tek çocuk musun?
Hayır, ikizim var. Çift yumurta. Karakter olarak da, dış görüntü olarak da benzemiyoruz.
– Sen hep Almanya’da mı yaşadın?
Evet. 25 yaşıma kadar. Üniversite biter bitmez Türkiye’ye geldim…
– Almanya’da üniversite okumak falan zor işler. Sen bayağı başarılıydın o zaman…
Evet, fena değildim. Almanya’da meslek okullarına da gidebiliyorsunuz. Ben üniversiteye gitmeyi tercih ettim. Ekonomi okudum…
– Sen aslında bayağı Alman’sın. Tüm formasyonunu orada almışsın…
Doğru. Ana dilim Almanca. Bir de, benim yetiştiğim yerde pek Türk yoktu. Çocukluğumda arkadaşlarımın yüzde 80’i Alman’dı. Dolayısıyla Alman kültürünü çok iyi aldım. Ama evde her zaman Türkçe konuştuk. Yine de Almancam daha iyi. Türkçem, Türkiye’ye geldikten sonra gelişti. Diksiyon dersleri aldım. Okuma yazma bilgimi geliştirdim. En önemlisi Almanca düşünüyordum ben, onu değiştirmek zaman aldı…
– Ben neyim: “Türk müyüm, Alman mıyım, Alamancı mıyım” diyor musun?
“Alamancı” deyince, böyle arada kalmış bir şey oluyor. Ne Alman ne Türk. Ben arada kalmış değilim. Her ikisiyim, hem Türk hem Alman…
– Ekonomist bir adam neden mankenlik yapar?
Biraz tesadüf oldu. Noel market zinciri var Almanya’da. Oraya bir fotoğrafçı gelmişti, ben de alışveriş yapıyordum. Beni görünce, “Model misin” dedi, “Hayır” dedim. “Modellik, mankenlik yapmayı düşünür müsün” dedi, “Böyle bir şey yok aklımda. Ama neden olmasın” dedim. O dönem biraz daha kiloluydum. Zayıfladım ve birkaç ajansa başvurdum. İlk başvurduğum ajans beni işe aldı…
– Kaç kilo verdin?
Toplam 16 kilo verdim. Sonra da hem üniversiteyi hem modelliği bir arada yürütmeye başladım. “Paris’e gider misin 3 günlüğüne? Şu şu tarihlerde?”, “Tamam” diyordum. Bir sonraki hafta Lizbon, bir sonraki hafta Londra. Böyle böyle başladı, hem Avrupa’yı gezdim, hem para kazandım…
TÜRKİYE’YE TATİL İÇİN GELDİM 5 YILDIR BURADAYIM
– Peki Türkiye nereden çıktı?
O da tesadüf! Ben aslında dünyayı gezecektim. Üniversite bitince bir yıl kadar seyahat edecektim. İlk durağım da Türkiye olacaktı. Plan yapmamıştım. Nereye gideceğimi anlık belirleyecektim. Ama geliş o geliş, Türkiye’de kaldım. 5 senedir buradayım. Çünkü çok sevdim. Burada kendimi çok iyi hissediyorum. Önceleri Almanya’ya gidip geliyordum, şimdi hep Türkiye…
– Oyunculuğa geçiş nasıl oldu?
Önce oyunculuk yapabilir miyim, yapamaz mıyım bilmiyordum. Denedim. Benim için hayat deneyimlerin toplamı. Gayet cesurum, yeniliklere karşı tutucu değilim… Ders aldım, birçok oyuncu koçuyla çalıştım, “Devam et” dediler.
– Hedefin ne? Ünlü olmak ve kadınların sana bayılması mı?
Yok hayır, ben iyi bir oyuncu olup iyi projelerde yer almak istiyorum. Yaptığım işten keyif almak istiyorum. Ünlü olacaksam da oyunculuğumla bilineyim, fiziğimle değil…
– Senin yakışıklılığın her şeyin önüne geçiyor mu? Güzel kadınların öyle bir laneti vardır ya, sadece güzelliklerinden bahsedilir…
Hayır, bu kadar abartılacak bir yakışıklılığım yok. Bu mesele bazen avantaj oluyor, bazen dezavantaj. Dezavantajı şu, hep jön rolüne uygun görüyorlar, oysa ben karakter oyuncusu da olmak isterim…
ALMANYA’DA OYUNCU OLAMAZDIM
– Türkiye’de bulunma sebebin, para kazanmak mı, burada bazı şeyler daha kolay olduğu için mi? Almanya’da bu kadar kısa sürede 3 dizide oynayabilir miydin?
Hayır! Almanya’da muhtemelen oyuncu bile olamazdım. Çünkü orada diploma istiyorlar. Evet doğru, Türkiye’de daha kolay bir yerlere gelebilmek. Ama burada da tutunmak kolay değil. Bir diziyle belki bir noktaya kadar gelirsiniz, ünlü olursunuz ama o kadar, sabun köpüğü gibi uçar gider. Hep çaba sarf etmek, kendini yenilemek gerekiyor…
– Bir gün Almanya’da oyuncu olmayı deneyecek misin?
Evet, bunu istiyorum. Ama şu anda daha kendimi hazır hissetmiyorum. Daha pişmem lazım…
– Börü’yle ilgili neler söylemek istersin?
Türkiye’de diziler biliyorsunuz, 120-160 dakika. Börü, 60 dakika. Bir kere bu, sektörde yeni bir şey. Ve 6 bölüm. Senaryonun başı belli, sonu belli. Arada reytingi düşerse bir ünlü sokmuyorlar.
ÖZGE GİBİ KENDİNE GÜVENEN KADINLARDAN HOŞLANIRIM
– Bu kadar güzel bir adam olunca kadınlar seni rahat bırakıyor mu?
Benim zaten bir sevgilim var. Özge Gürel. O da oyuncu. Üç yıldır birlikteyiz.
– Nasıl kadınlardan hoşlanırsın?
Özge gibi, kendine güvenen kadınlardan. Ne yapmak istediğini bilen, kendi kendine yeten, kafasını yanındaki adamla bozmayan, kendi hedefleri, hayalleri olan, esprili, sevecen kadınlar… Özge öyle… Zaman zaman bana da akıl fikir veriyor, beni yönlendiriyor. Her açıdan.