Bu mesleğe devam ettiğim müddetçe, cinsel istismar vakalarını yazmaya devam edeceğim, söz veriyorum. Bu ülkenin topraklarından sökülüp atılsın bu sapık zihniyet. Birkaç tanesinin bile ceza almasına katkım olursa ne mutlu bana…
Allah belalarını versin bu adamların! En ağır cezaları alsınlar! Hiçbir çocuğa, hiçbir kadına, izni olmadan dokunamayacaklarını anlasınlar. Zorla da olsa öğretelim onlara, kafalarına kakalım.
Kimsenin isteği hilafına, kimseye dokunamazsın! Mahrem yerlerini elleyemezsin, okşayamazsın! Zorla cinsel ilişki kurmanla, zorla bunları yapman aynı şey. Yani ‘duhul’ gerekmiyor.
Sen bir aşağılıksın. Bunun cezasını çekeceksin. “Bekâretini bozmadım”la yırtamayacaksın. Zorla yapılan her cinsel eylem, istismardır. Ensende olacağız. Bütün kadınlar. Hele öz çocuğuna tüm bunları yapan babalar… Geberin!
Yargı bu işi yeteri kadar ciddiye almıyorsa, bu ülkenin kadınları, anneleri, sivil toplumcuları alacak…
Alın bugünkü dava. Anne H.C. muhtar. 15 yıllık evli. Üç çocuğu var. Akıllı, bilinçli bir kadın. “Ben 14 yaşındaki evladımı, babası olacak sapıktan nasıl koruyamadım” diye, kendini suçluyor. Aşağılık sapık baba, 14 yaşındaki kızına sarkıyor.
Geceleri battaniyesini alıp kızının yanına gidiyor. Ve pislik fantezilerine kızını alet ediyor. Rapora bakarsanız, kızın bekâreti bozulmamış ama ne fark eder ki; her bir yerine dokunmuş, onu bunu yapmış. O kız bu travmayı yaşamış mı, yaşamamış mı? Hem de öz babası tarafından? Bundan daha ağır bir suç olabilir mi?
Şimdi bu adam nasıl yırtar? Bu adam neden tutuksuz yargılanır? Bu adam nasıl salıverilir? Dün davası vardı, yine tutuklanmadı. Sizi anneyle baş başa bırakıyorum…
– Başınıza gelen nedir?
(Ağlamaya başlıyor) Kocam olacak sapık, 14 yaşımdaki kızıma cinsel istismarda bulunuyormuş. Şikâyetçi olduk, mahkeme sürüyor. Yaptığı tüm rezilliklere rağmen, 4 ay tutuklu kaldı, sonra serbest bırakıldı, şimdi tutuksuz yargılanıyor. Kızım için perişanım. Yavrumu nasıl koruyamadım, ben bu rezelati nasıl daha önce fark edemedim diye kendi kendimi suçluyorum. Ama kimin aklına gelir?
– Nasıl öğrendiniz?
Ben yakaladım.
– Nasıl yani?
Kafe işletiyor bu adam. Geç geliyor genelde. Yine geç gelmişti. “Meyve tabağı hazırla, rakı içeceğim” dedi. “Tamam” dedim. Gece 12 gibi geldi, 2’ye kadar içti. Ben de iki yaşındaki minik oğlumuzla ilgileniyordum, emziriyorum hâlâ. Saat 2’ye doğru, “Hadi yat artık, yarın iş günü” dedim. Battaniyesini aldı, “Ben salonda yatacağım” dedi. Kucağımdaki çocuğu uyandırmasını istemediğimden, “Tamam peki” dedim. Sonra, “Yok ben kızımın yanına gideyim bir beş dakika sarılayım” dedi. “Rahatsız etme kızı! Alkollüsün!” dedim. “Ben onu bir seveyim, öpeyim” dedi. Baba bu, insanın aklına gelir mi? Gitti.
– Diğer iki kızınız aynı odada mı uyuyor?
Evet. Ranzaları var. Küçük üstte, büyük altta. Sonra ben oğlumu emzirmeye başladım. Giderken odanın kapasını kapattı, ben hiç kapatmam oğluma ışık gelsin diye. Kapıyı çekince birden, hayatımda hiç yaşamadığım bir şeyi yaşadım. Annelik içgüdüsü müdür nedir, bir kötü oldum. Oğlumu emzirmeyi bırakıp, bunun peşinden gittim. Baktım, kızların odasına girmiş, büyük kızımın yanına yatmış, battaniyeyi de kafasına kadar çekmiş. Karşısında beni görünce birden panik oldu. “Ne yapıyorsun, korkuttun kızımı” falan demeye başladı. Kızıma baktım, öyle acı ve çaresiz bir ifade gördüm ki gözlerinde.
O zaman anladım…
– Nasıl anladınız?
Ben “Kalk oradan” deyince battaniyenin altındaki hamlesini gördüm. Kızımın pijamasını yukarı çekiyordu. Çok net gördüm. Battaniyeyi kaldırmak istedim, izin vermedi. Sonra tuvalete gitti. Hemen kızımın yanına diz çöktüm, “Annecim” dedim, “Bir terslik mi var”. İçeriden bana bağırıyordu, “Çocuğun yanında ne bekliyorsun? Rahatsız etme onu.” Kızım ise bana donmuş bir ifadeyle bakıyordu, “Anne git, yarın konuşuruz” dedi ama ağlamaya başladı. Bana sarıldı. O an emin oldum.
– Peki siz o geceyi nasıl geçirdiniz?
Sabaha kadar saçlarımı yoldum, uyuyamadım, deli oldum. Sabahın 7’sinde yine gittim kızımın yanına. Yine ağladı, “Okula gitmeyeceğim” dedi. Birden o anda, nereden aklıma geldiyse, “Bana anlatamaz ama belki rehber öğretmenine anlatır” diye düşündüm. “Okula gidip rehber öğretmeninle konuş kızım” dedim, “Peki” dedi. Ben hemen muhtarlığa geçtim, rehberlik öğretmenini aradım, “Bir sıkıntısı var, ben de bilmiyorum ne olduğunu. Sizi çok sever ve güvenir, sizinle konuşmak istiyor, yanınıza geliyor” dedim, “Tamam” dedi.
– Sonra?
Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Beni okuldan aradılar. Rehberlik öğretmeni konuşmak istediğini söyledi.
– Ne dedi?
“Kızınız, eşinizin cinsel istismarına uğruyor ve yeni değil, bir süredir devam ediyor. Eşiniz, kızınızla yetişkinlerin kurduğu türden ilişkiler kuruyormuş. Kızınız, bana her şeyi anlattı” dedi.
– Çok fena…
Evet. Sonra yargı süreci, karakolda da ifade verdi kızım, savcılığa da gittik. Ve baba tutuklandı ama sonra tutuksuz yargılanmasına karar verildi…
– Nasıl oluyor?
Oluyor, burası Türkiye! Baba tabii reddediyor. “Bana kumpas kurdular” diyor. “Kızıma çok baskı yapıyordum ondan bana iftira atmıştır. Kaynanam ve baldızım sevmez beni, eşimle de problemlerimiz vardı, beni başka kadınlardan kıskanmıştır, ondan böyle bir iftira atmıştır” diyor. Dediklerinin hiçbiri de birbirini tutmuyor…
– Üçüncü duruşmada nasıl bir iftira attı?
Avukatı, onun 7-24 beraber olduğu bir adamla ilişkim olduğunu söyledi. Daha neler! O adam ve karısı, bizim aile dostumuz. İftiranın daniskası. “Madem böyle bir şey söylüyorsunuz, o kişi tanık olarak dinlensin” dedim. Reddedildi. “Telefon kayıtlarımın içeriği istensin” dedim, o da reddedildi. Karısı da, kendisi de gelip mahkemede konuşmak istedi. Onun da üç çocuğu var. Kızımın, babasının ona cinsel istismarda bulunduğuna dair ifadesi var ama benim biriyle ilişkim olduğunu iddia edip, konuyu ‘zina’ya getirmeye çalıştılar. Ve maalesef mahkeme, zina iddiasını cinsel istismardan daha önemli bir şey olarak değerlendirdi!
– Kızınız nasıl bir durumda?
İnişler çıkışlar yaşıyor. Kasım sonu yaşandı bu olay. İlk 20 gün okula gitmedi. Aile olarak iyileşmesi ve toparlaması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ama zor tabii…
Sadece kendi kızına değil 15 yaşındaki dayısının kızına da
– Eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Var. Bu adam, yanında çalıştırdığı dayısının 15 yaşındaki kızına da istismarda bulunmuş. Bizim olaydan sonra tabii ben insanlara sordum. “Abla, şunu da dinle” dediler, “Abla, bunu da dinle”. Dayısının kızı da şikâyetçi oldu. Onun için de, “İş yerinde paramı çalıyordu, onu kovdum, onun için iftira atıyor” dedi. Kafede çalışan başka bir kadına da benzer şeyleri yapmış, “Maaşını vereceğim ama benimle ilişkiye gir bu gece” demiş. Böyle bir sürü hadise. 20 yıl önce de ağabeyinin karısına tacizde bulunmuş, kadın buradan kaçmış gitmiş. Ağabeyi kendisini söyledi. “Kardeşimin şerefsiz olduğunu biz biliyoruz. Sana da inanıyoruz. Ama biz onu çıkaracağız, tahliye olacak” dedi. Gerçekten de 4 ay tutuklu kaldı, sonra 22 Mart’ta tutuksuz yargılanmak üzere bırakıldı…