Şunu hiç unutmayalım… En yakınımızdaki kişi çocuğumuzun istismarcısı olabilir!

İşte böyle olmalı.
Babalar, anneler böyle olmalı.
Eğer bu toplumda, cinsel istismara karşı bir savaş verilecekse böyle davranılmalı.
Çocuklara güvenmeli, onlara destek olmalı, onlarla birlikte mücadele vermeli…
Alanya’da bir anestezi uzmanı baba, 6 yıldır eskrim sporu yapan ve madalyaları olan milli sporcu kızının antrenörü tarafından istismar edildiğini öğrendi, tabii ki yıkıldı ama olayı örtbas etmek yerine şikâyetçi oldu…
“Aman kızımın adı çıkmasın” diye düşünmedi, yaşananları dile getirdi, kızının arkasında durdu…
“Benim kızımın bir suçu yok, o mağdur. Suçu olan, suçu işleyen o sapık ve cezasını çekmeli” dedi.
100’de 100 haklı.
Benzer istismarı, talepleri, sapıklıkları anlatan tam 5 kız var ortalık yerde. Bir değil, üç değil, beş kız…
Bu bireysel bir dava değil, sosyal bir mesele!
Çocuklarımızı korumak istiyorsak, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak istiyorsak bunlar emsal dava…
Anestezi uzmanı A.U.’nun dün başlayan röportajı bugün de devam ediyor…

– Kızınız nasıl?
Haliyle büyük bir travma yaşıyor. Her hafta sonu onu İstanbul’a götürüyoruz. Cinsel istismarla ilgili bir uzman bulduk, cuma ve cumartesi kızımız bu uzmanla görüşüyor. Tedavisi en az bir yıl daha sürecek. Ben neredeyse işimi gücümü bırakma aşamasına geldim.

– Kimler size destek veriyor?
Federasyon, kendi bünyelerinden bir antrenör olduğu için sorumlu hissetti. Federasyon başkanı aradı, sağ olsun, kendisi ilk günden beri destek veriyor. “Maddi manevi sizin yanınızdayız” dedi. Gerçekten de yanımızda durdular. Kadın örgütleri de yanımızda. Ama Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan temasa geçen herhangi biri olmadı…

– Sanık ne diyor peki?
Ne diyecek? Evet yaptım diyecek hali yok. “Çocukların hepsi yalan söylüyor! İftira atıyorlar. Bunların psikolojileri bozuk” diyor.

ŞİKÂYET ETMEKTİR ONURLU OLAN, BU PEDOFİLİN CEZA ALMASINI SAĞLAMAKTIR!

– Toplam kaç çocuk şikâyetçi?
5 mağdur çocuk var. Biri de bizimki. Bunlar bilinenler, daha bilinmeyen bir sürü çocuk var. Çünkü Alanya küçük yer, burada anlam veremediğim bir biçimde “Çocuğumun adı çıkmasın” muhabbeti var. Sessiz kalıyorlar bu yüzden. İnsanlara, “Niye çıkıp söylemiyorsunuz” dediğimde, sessiz kalıyorlar. Yeter ki çocuklarının adı çıkmasın! O ne demekse? Halbuki ben çocuğumun onuru için savaşıyorum. Şikâyet etmektir onurlu olan, bu pedofilin ceza almasını sağlamaktır! Toplum olarak hepimizin yapması gereken bu. Bu toplum bu pisliklerden kurtulmalı…

– Bu adam sizce pedofil mi?
Tabii ki. Biz veliler olarak şehirlerarası turnuvalara çocuklarımızla gitmek istedik. Hep “Hayır” dedi. Asla onlarla birlikte aynı otelde kalamıyorduk. İtiraz ediyordu. Çocuklarımızı kendi malı gibi görüyordu…

– Bütün bu anlattıklarınız çok ürkütücü! Bu dünya korkunç bir yer haline geldi. Artık kime güvenebileceğimizi bilemiyoruz. Sizce ne yapmak lazım? Okuyan bütün anne-babalar da tedirgin oluyor… Çünkü hepimizin başına gelebilecek şeyler…
Bakın ben şunu öğrendim: Çocuklar susar. Bu da doğal bir şey. Bilimsel veriler, çocukların yüzde 80’inin sustuğunu, anlatamadığını gösteriyor. Ama bizim anne-baba olarak susmamamız gerekiyor. Çocuğumuzun her şeyine dikkat etmemiz lazım ve kesinlikle çocuklarımızı eğitmemiz, bilinçlendirmemiz lazım. Okullarda eğitimler veriliyor filan ama fasa fiso! En yakınınızdaki kişi tarafından ihanete uğrayabileceğimizi ne bize ne çocuklarımıza anlattılar. Çocukların mahremiyeti ve dokunulmazlığı konusunda yeterli bir tedbir yok. Eğitimi, öğretimi yok. Ailelerin ve okulların bunu yapması lazım. Dediğim gibi çocukların susması doğal. Ama susmamaları gerektiğini, bedenlerinin özel olduğunu bilmeleri gerekiyor. Ve şunu hiç ama hiç unutmayalım: En yakınımızdaki kişi, çocuğumuzun istismarcısı olabilir! Biz de o antrenöre çok güveniyorduk, canımızı emanet ettik. Gönderdik, yurt dışına da gönderdik. Çok feci bir şekilde ihanet etti, önce çocuğumuza sonra bize ve eskrim sporuna, antrenörlüğe, her şeye ihanet etti…

SUSMAK, EN BÜYÜK İHANET!

“Benim içime o yangın düştü! Benim içindeki yangını kimse söndüremez! Benim için adımın çıkmasının, çocuğumun adının çıkmasının hiçbir önemi yok. Böyle bir olay karşısında susmak, bir anne-babanın sessiz kalması, çocuğuna yapabileceği en büyük ihanet… Sessiz kalmayarak sadece kendi çocuğumu değil, başka çocukların da yanmasını engellemek istiyorum!”

ALDIĞI HER NEFESTE, BU ÇOCUKLARA NE KADAR KORKU YAŞATMIŞSA AYNISINI KENDİSİ DE YAŞASIN!

– Nasıl bir ceza almasını istiyorsunuz?
Üst sınırdan ceza almasını istiyorum. Bu suçları yıllar içinde sistematik bir şekilde işledi. Ve çocukların ruhunda onarılmaz yaralar açtı. Gücünü, mesleğini kötüye kullandı. Affedilmez bir şey bu! Bunlar bir vatandaş olarak söyleyeceklerim. Bir baba olarak bana soruyorsunuz, bu kadar çocuğu mağdur etmiş biri ömrünün sonuna kadar cezaevinde çürüsün! Günyüzü görmesin! Aldığı her nefeste bu çocuklara ne kadar korku yaşatmışsa, aynısını kendisi de yaşasın!

Yorum Bırak