İşte bir seçim daha geliyor.
Manzaraya baktığımızda yine sırf erkek…“Bu ülkede kadınlar yok mu yahu” dedirtiyor!
TOBB’un fotoğrafına bir bakın sadece erkeklerin olduğu böyle fotoğraflar istemiyoruz
Bugünkü konuğum Türkiye İş Kadınları Derneği Başkanı Nilüfer Bulut’un da söylediği gibi, madem hayatın yarısını kadınlar oluşturuyor, karar mercilerinin yarısında da kadınlar olmalı.
Ama Meclis’in hali ortada.
Listeler de açıklandı biliyorsunuz. AK Parti’nin kadın aday oranı yüzde 28, CHP’nin yüzde 23 olduğu söyleniyor. Biz bu oranları yüzde 50’lilerde görmek istiyoruz. Ama bunda sadece erkeklerin suçu yok, biz kadınlar da cezalıyız. Daha fazla gayret etmeliyiz, daha fazla yönetimin kademeleri için mücadele etmeliyiz…
Geçtiğimiz günlerde TOBB’un içler acısı bir fotoğrafı yayınladı. 15 erkek yan yana dizilmiş vaziyette, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni temsil ediyor. Kadınları yok sayan bir fotoğraf. Ertesi gün de Türkiye İş Kadınları Derneği tam sayfa ilan verdi, ‘mecliste ve yönetim kademelerinde eşit temsil hakkı istiyoruz’ dedi. Ben de bunun üzerine teybimi TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut’a tuttum…
– Sizi tanıyalım…
Ben Nilüfer Bulut. Ekonomi eğitimi aldım. Çalışma hayatına finans sektöründe başladım. Sonra girişimci olarak devam ettim. Pek çok marka ve siyasi kampanya yönettim. Şu anda da, Bulut Holding Yönetim Kurulu Başkanıyım. Aynı zamanda Türkiye İş Kadınları Derneği Başkanlığı’nı yürütüyorum. En çok inandığım şey, iş hayatında kadınların güçlenmesi ve örgütlenmesi. O yüzden de 2004’te sermaye sahibi başarılı bir grup iş kadınını bir araya getirerek, TİKAD’ı kurduk.
– Ne kadar zamandır TİKAD Başkanlığı’nı yürütüyorsunuz?
14 yıldır. Tüzüğü hazırlayıp, iki dönem başkanlığını yapıp, daha sonra kendi işlerime dönmeyi planlamıştım ama maalesef şartlar beni bu günlere kadar başkan olarak getirdi. Bir kez omuzlarınıza o yükü aldınız mı, “Ben yoruldum, bırakıp gideceğim” deme lüksünüz de kalmıyor pek…
– Derneğinizin ana misyonu ne?
Ekonomik, sosyal ve siyasal alanda kadınların gelişimine katkı sunmak. Cinsiyet ayrımcılığına karşı her alanda mücadele ediyoruz. Adaletli gelir dağılımı ve kadınların karar mercilerinde daha fazla temsil edilmesi bizim öncelikli konularımız. Kadın liderliğinin daha fazla benimsenmesi ve yaygınlaşması gerektiğine inanıyoruz. Sorunlara kadın perspektifinden bakmak, barışçıl, eşitlikçi ve adil bir yapının gelişmesine zemin yaratacaktır…
Madem hayatın yarısını kadınlar oluşturuyor
KARAR MERCİLERİNİN YARISINDA DA BİZ OLMALIYIZ
– Önümüzde önemli bir seçim var… Kadınlarla erkeklerin Meclis’te eşit temsil edileceğine inanıyor musunuz?
Maalesef hayır. Kadınların siyasette temsil oranları hep çok düşük kaldı. Bakanlık düzeyinde de çok parlak bir sayımız olmadı hiç. Listeler açıklandı biliyorsunuz. AK Parti’nin kadın aday oranı yüzde 28, CHP’nin yüzde 23 olduğu söyleniyor. Yine kadın aday oranları beklenenden düşük. Bu oranların yarı yarıya olması gerekir. Madem hayatın yarısını kadınlar oluşturuyor, karar mercilerinin yarısında da biz olmalıyız…
HİÇBİR DONANIMA SAHİP OLMAYAN ADAYLAR SADECE ERKEK OLDUKLARI İÇİN LİSTELERDE YER BULUYOR
– Geçtiğimiz günlerde gazetelere tam sayfa ilan verdiniz, “Millete hizmetin cinsiyeti yoktur. Mecliste, kadın- erkek eşitliğini destekliyor, vekillerimizin ülkemizi temsil edecek liyakatte olmasını önemsiyoruz” dediniz. Türkiye’ye hangi mesajı vermek istediniz?
Amacımız, cinsiyetçi yaklaşımdan vazgeçilip, liyakatin öne çıkarılmasıydı. Çünkü sırf erkek oldukları için hiçbir donanıma sahip olmayan adaylar listelerde yer bulurken, birçok donanım ve vasıfa sahip olan kadın adaylar maalesef listelerde yer bulamıyor! İşte bu sebepten ötürü biz cinsiyete değil liyakate bakılmasına, kadın adayların sırf kadın oldukları için listelerin dışına atılmaması gerektiğine dikkat çekmek istedik!
SADECE ERKEKLERİN EGEMEN OLDUĞU KURUMLARIN KINANMASI GEREKİR!
– Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde seçim yapıldı ve bir fotoğraf yayınlandı. 15 erkek yan yana dizilmiş halde… Bu 21. yüzyıla yakışan bir görüntü mü?
Tabii ki değil! Bu yüzyılda yalnızca erkeklerin egemen olduğu kurumların kabul görmemesi ve kınanması gerekir. TOBB’un vermiş olduğu fotoğraf, bizi son derece rahatsız etti. Elbette itiraz ediyoruz! Ama şöyle de bir gerçek var, biz kadınlar da sorumluyuz bu durumdan…
– Nasıl yani?
Seçim sıralarına, yönetim sıralarına girmek için yeterince çaba sarf etmiyor, enerjimizi kendi alanlarımıza hapsediyor, çalışıyormuş gibi yapıyoruz. Biraz da biz kadınlar, hazıra konma arzusu içerisindeyiz. O nedenle de bu tür fotoğrafları daha çok görmeye devam edeceğiz. Çünkü erkekler evde olduğu gibi dışarıda da kendi arkalarını toplayan, işlerini kolaylaştıran ve alanlarına fazla girmek istemeyen kadınları istiyorlar…
– Ama kadını güçlendirmek için pek çok çalışma da yapılıyor…
Güçlü kadın, lider kadın gibi çalışmalar ve konferanslar gerçekleştiriliyor. Ama sonuca odaklı değil. O zaman da işe yaramıyor. Yalnızca kurumların veya kişilerin reklamı amaçlı bir alana dönüşüyor. Ve bence bu samimiyetsizlik kadınlara zarar veriyor. Hedeften uzaklaştırıyor. Kadınlar üzerinden yapılan söylemlerin ve eylemlerin değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir kere kadının devamlı desteklenmesi, güçlendirilmesi gereken bir varlık olduğu düşüncesinden kurtulmalıyız. Kadınları destekleyen bütün çalışmalar bunun etrafında dönüyor. Oysa bizim, kadınların olmazsa olmaz olduğunu ve yaşanılabilir bir dünya için gerekliliğini ve önemini görmemiz gerekir. Biz kadınlar da birisinden güç, destek alınca var olabileceğimiz düşüncesinden kurtulup yapabileceklerimize, yeteneklerimize ve kendimize güvenerek “talep eden konum”a geçmeliyiz…