Dün başlayan Reynmen sohbeti bugün de devam ediyor. Dün ‘Derdim Olsun’ klibi 75 milyon izlemedeydi, bugün 80 milyon olmuş! Çok tartışılıyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Buyurun buradan okuyun…
– Cem Yılmaz dayının oğluymuş… O sana “Yürü ya kulum!” demiş. Kimin dayısının oğlu Cem Yılmaz olursa yürür gidermiş… Doğru mu?
Ne alakası var! Dayımın oğlu değil bir kere. Annemin kuzeni. Üstelik 16 yılda bir kere görüşüyorlar.
– Haberi var mı Cem Yılmaz’ın yaptığın işlerden?
Yok abla, nereden olsun? Hem 4-5 yıldır yaptıklarımı birine mal etmek, bana haksızlık değil mi?
ACUN’U REDDETTİM ÇÜNKÜ BİRİNİN ADAMI OLARAK ANILMAK İSTEMİYORUM
– Acun’u niye reddettin? Çok hızlı para kazanabilirdin…
Çünkü birinin adamı olarak konumlanmak istemiyorum. Burası bizim, bizim kalsın istiyorum.
– Her kafadan bir ses çıkıyor, kafan karışmıyor mu?
Hayır abla, ne istediğimi, ne yaptığı biliyorum ben.
– Senin için “Yeni Türkiye’nin vasıfsız, cahil tiplerinden biri!” diyorlar. “Eğitimsiz, sığ, yaratıcılığı olmayan işler yapıyor. Araklıyor ve bunu marifet sayıyor!”
Birinin beni eleştiriyor olabilmesi için, ya uzun süredir beni takip ediyor olması ya da sosyal/dijital medyaya hâkim olması gerekiyor. Asıl olayı bilmeden ahkâm kesmek cehalete girer. Bir de kardeşim, sen böyle diyerek sadece beni değil, beni izleyen o 75 milyonu da b.klamış olmuyor musun? Hepsine aynı şeyleri söylemiş olmuyor musun? Bir sen akıllısın da milletin geri kalanı salak mı? Hep hayatta A plus’a mı hitap etmek gerekiyor? İnsanı delirtecek yorumlar yapıyorlar.
– Bir gün gelecek senin de rüzgârın bitecek mi?
Herkesin bir dönemi var. Hayat bitiyor, rüzgârımız bitmiş çok mu? Mesele, yenilikçi olup sürekliliğini koruyabilmek. Ben de bunun için uğraşıyorum…
SAMİMİYETE AÇ KALMIŞLAR
– Klibinin 75 milyon izlenmesini sen nasıl açıklıyorsun?
Bugün 80 oldu abla. Bence insanlar, özellikle de gençler hep aynı şeylerden sıkıldı. Onlar da benim gibiler. Daha fonksiyonel ve farklı olduğunu düşündükleri bir platformda, daha farklı bir arayış içindeler…
– Ama YouTube’a senin gibi klip yükleyen binlerce genç var… Niye senin videoların milyonlarca izleniyor?
Olay ne biliyor musun, bin tane sosyal medya fenomeni var. Hepsi “Merhaba arkadaşlar…” diye takılıyor. Hepsi kasıntı. Hayatlarını olduğundan farklı göstermek için kendilerini parçalıyorlar. Bense farklı olmaya çalışmıyorum. Yer sofrasında yemek yerken video ya da fotoğraf paylaştığım zaman adam diyor ki,“Ulan işte bu be! Bu çocuk bizden!” diyor. Öyleyim de…
– Yani sırrını “samimiyet”le açıklıyorsun…
Evet, resmen samimiyete aç kalmışlar. Bir de o influencer’ların paylaştıkları şeylerin gerçek hayatta karşılığı yok. Bense hitap ettiğim kitleyi biliyorum. Her biri çok farklı sosyokültürel ortamlardan gelen, farklı aile yapılarıyla büyümüş takipçilerimle ortak kesişenim var…
– Nedir o?
Kültürümüz. Ben kendi gerçeğimi yansıtıyorum. Ve bu aynı zamanda beni takip edenleri gerçeği. Ve sana yemin ederim abla, bu kadar yükselmeme neden olan şey de televizyon…
– Nasıl yani?
Yıllarca hayatları farklı gösterdi. Zengin çocuklar, fakir kızlar filan… Olayları ajite etti, dramatize etti. Sahte, yalan hayatlar gösterdi. Televizyon bıktırdı insanları. Sosyal medyada benim gibi bir karakter görünce sahiplenip benimsediler. Ben hiçbir şeyi dramatize etmiyorum. “Çok farklı bir hayat yaşadım, farklı bir hikâyem var!” da demiyorum. Herkes gibi bir hikâyem var, bana bakıp kendilerini görüyorlar.
ALEYNA TİLKİ’YLE DERDİM YOK TANIMIYORUM BİLE
– Aleyna Tilki’yle bir derdin var mı?
Hayır, asla. Tanımıyorum bile. Allah herkesin gönlüne göre versin. Herkes kalbinin ekmeğini yer…
– Senin yaptığın şimdi kadar yerleşmiş statükoya meydan okumak mı?
Bak bu doğru, mevcut kitle iletişim dünyasına biraz kafa tutuyorum.
DWAYNE JOHNSON’LA GÖRÜŞTÜM
– Sen başka işler de yaptın, hepsi de milyonlarca izlenmiş…
Evet. Bir gün boyunca belediye başkanı olmuştum. Hollywood yıldızlarıyla görüşme diye bir videom vardı. Dwayne Johnson’la görüşmüştüm. O, bir filmin PR’ı için Hong Kong’da. Survivor’a gittim, sonra Cenk Tosun’la İngiltere’de playstation oynadım. Bunun gibi işler…
MARKETTE KARPUZ SALLADIM
– Peki şöyle bir korkun yok mu: Bugün Reynmen’im, yarın Reynmenlik biter, Yusuf olarak dımdızlak kalırım…
İşte benim en korkmadığım şey o! Çünkü yıllardır hayatımı bir şekilde idame ettirdim. Sürekli hayatı kovaladım. Her işi yaptım. Babamla yıllarca hale gittim geldim. Hamallık yaptım, kabzımallık yaptım. Pazarda tezgâhtarlık yaptım. Markette reyoncu oldum, karpuz salladım. O yüzden benim “Sosyal medyadaki ünüm biterse, yarın hayatıma nasıl devam ederim?” diye bir kaygım yok. Şunun farkındayım: Bugün internetin fişini çekseler kim takar Reynmen’i! Bunu diyebiliyorum. Yarın bir gün sosyal medya kapanırsa, Reynmen biter. Ama dijital asla ölecek bir şey değil. Sadece şekil değiştirebilir. Ben de o yeniliğe uyum sağlarım…