BUGÜN o gün… Yürünmeyen yollarda yürüyen kadınları yazdığım gün…Onlardan biri de Ebru Özdemir.
Limak Vakfı Başkanı mühendis Ebru Özdemir. Geçtiğimiz günlerde, ‘Türkiye’nin Mühendis Kızları Buluşması’na davet ettiler beni. Limak Vakfı, UNDP Türkiye, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı paydaşlığında yürütülüyor bu proje. Türkiye’nin dört bir yanından gelen o pırıl pırıl, gencecik mühendis kızları görünce aklım uçtu. Bu proje, eğitim ve meslek hayatlarında onlara destek olmayı hedefliyor. Hepsi de ateş parçası. ‘Türkiye’nin Mühendis Kızları’ projesini anlatması için teybimi kaptım, Ebru Özdemir’e sordum…
– Tebrik ediyorum. “Türkiye’nin Mühendis Kızları” projesi müthiş. Kızlar müthiş. Enerji müthiş. Yapılanlar müthiş… Bu proje nasıl doğdu?
İlham kaynağı, rahmetli annem Gülseren Özdemir. Bugünkü Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümüne, döneminin tek kız öğrencisi olarak giriyor. Babamla da orada tanışıyorlar. Sonra Ege Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği yüksek lisansı yapıyor. Aynı bölümde asistan olarak akademik kariyerine adım atıyor. Sonra yıllarca öğretim üyeliği yaptı, pek öğrenci yetiştirdi. “Türkiye’nin Mühendis Kızları” onun eseridir.
– Ne güzel! Siz de annenizin misyonunu devam ettirmişsiniz…
Evet, annem çocuklara, gençlere, kadınlara ve ihtiyaç sahiplerine yardım elini uzatmayı bir yaşam felsefesi olarak benimsemişti. Yıllarca Ankara Atatürk Çocuk Yuvası’nda kimsesiz çocuklarla ilgilendi. Mehmetçik Vakfı’yla şehit ailelerine ve gazilere destek oldu. Ne yazık ki 2016’da kaybettik annemi. Ama onun vizyonunu, gelecek idealini ve hatırasını “Türkiye’nin Mühendis Kızları”yla yaşatıyoruz.
– Siz aile boyu mühendissiniz değil mi?
Evet. Annem, babam, kardeşim, ben… Babamın ortağı Sezai Bacaksız da babamla üniversitede aynı sınıftan. Onun çocukları da mühendis. Şirketteki herkes de neredeyse mühendis! Ben de bir mühendis olarak, tıpkı annem gibi kadın mühendisler yetiştirme alanını sahiplendim ve bunu kendi sorumluluğum olarak gördüm…
– Bu proje ne zaman başladı?
2015’te. Ama arkasında çok uzun bir planlama süreci var. Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nı nasıl yaptıysak, aynı şekilde uğraştık. “Nasıl artı değer yaratabiliriz?”, “Neyi daha farklı, daha yenilikçi ve daha etkili yapabiliriz?” diye çok çaba sarf ettik. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve UNDP’yle de paydaş olduk. 40 öğrenci ve bir avuç mentörle yola çıktık. Bugün kocaman bir aileyiz! 110 öğrenciye ulaştık, kızlarımızı mezun ettik. 300’den fazla öğrenciye burs verdik. Liselerde gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerle 20 bin öğrenciye eriştik…
2 ASIR BEKLEYECEK ZAMANIMIZ YOK!
“Hepimizin kadının iş gücüne katılımını arttırmak ve her alanda kadın-erkek arasında fırsat eşitliği sağlamak için yapması gerekenler var. Çünkü her gün eşitsizliklere tanık oluyoruz. Dünya Ekonomi Forumu’nun ‘2018 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, iş hayatında cinsiyetler arasında eşitliğin sağlanması için tam 202 yılın geçmesi gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz, iki asır! Maalesef iki asır bekleyecek ne zamanımız var, ne de lüksümüz! O yüzden ‘Türkiye’nin Mühendis Kızları’ gibi projeler artmalı…”
DEĞİŞİM İÇİN KADINLARIN LİDERLİĞİ ŞART!
– Babanız Nihat Özdemir’in projeye tavrı ne oldu?
Bayıldı! Babam mühendisleri sever. “Ne olursan ol, önce mühendis ol!” der. Her karşılaştığını, kadın-erkek, mühendis yapmaya çalışır. İlk sorusu, “Mühendis mi?” olur. Sadece babam değil, tüm grup şirketlerimiz de projeyi gönülden destekliyor. Kızlarımızı eğittikten sonra, projelerimizdeki ihtiyaçlar çerçevesinde işe alıyor, staj imkânı da sunuyoruz.
– Bir de kadın liderler yetiştiriyorsunuz…
Evet. Artık dünyada kabul gören bir gerçeklik var: Değişim için kadınların liderliği şart! Çünkü değişim için gerekli olan bakış açısı, duyarlılık, işbirliği, yenilikçilik, sorumluluk bilinci, duygusal zekâ kadınlarda çok daha güçlü, çok daha kuvvetli. Dolayısıyla toplumsal gelişme konusunda, sürdürülebilir adımlar atılmasında kadın liderler tetikleyici role sahip! İşte bu proje, bu amaca hizmet etmek için de yola çıktı…
MÜHENDİSLİK BİR ERKEK MESLEĞİ DEĞİL
– Mühendislik hâlâ erkek mesleği gibi mi algılanıyor?
Evet ve bu önyargı yıkılmak zorunda! Artık “değişim” bir zorunluluk. Küresel araştırmalar şunu ortaya koyuyor: Yakın gelecekte birçok meslek ortadan kalkacak ama mühendislere, bilim insanlarına olan talep azalmayacak, aksine artacak! Bu pencereden bakınca, nasıl olur da toplumun yarısını oluşturan kadınları bu yarıştan mahrum bırakırız?
KADIN KADININ KURDU DEĞİLDİR!
– Kızları nasıl seçiyorsunuz?
Çok titiz yürüttüğümüz bir süreçle. Öğrencilerimizin bölümlerine, sınıflarına, okul başarı oranlarına, gelir durumlarına bakıyoruz, en son aşamada ise mülakatımızı gerçekleştiriyoruz. Bir de bazı özel kontenjanlarımız var. Geçen sene programımıza iki Suriyeli öğrenci dahil oldu. Bu yıl engelli bir mühendis adayımızı programımıza dahil ettik. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın koruması altındaki gençlerimizle Darüşşafaka mezunları için özel kontenjanlar da var. Her bakımdan kapsayıcı olmak var projemizin temelinde…
– Sonra iş de buluyor musunuz?
Önce staj. Mühendislik eğitiminde staj çok önemli. Mühendisliğin hangi dalı olursa olsun, tüm genç mühendis adaylarının sektörde staj yapması gerekiyor. Sonra elbette duruma göre de iş de buluyoruz. Zaten bu yüzden yetiştiriyoruz bu genç kızlarımızı…
– Bir tür “kız kardeşlik ağı” mı?
Kesinlikle! İş dünyasında erkekler birbirlerini çok iyi destekliyor ve koruyor. Yükselmelerine ve ilerlemelerine destek oluyor. Ancak kadınlar için bu söz konusu değil. Henüz… Dolayısıyla iş dünyasında kadınların en büyük destekçisi yine kadınlar olmak zorunda. Bu da kadınlar arasında bir “kız kardeşlik” ruhunun oluşmasıyla mümkün. Kadınların birbirine destek vermesi gerekiyor. “Kadın kadının kurdudur” lafını asla kabul etmiyorum, kızıyorum da. Biz “Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi”de bu söze inat, kız kardeşliğini, birliği ve birlikteliği temsil ediyoruz!