‘Kafası Karışık Kontrtenor’ Sezen’le düet yaptı

 ADI Nuri Harun Ateş. İzmirli. Anne Girit, baba Selanik göçmeni. İkisi de eczacı, ama o bir müzik tutkunu. O bir kontrtenor.

Müthiş bir sesi var. Kontrtenor, ses kası yapısı ve rengi nedeniyle kadın ses aralığında şarkı söyleyebilen erkek opera yorumcularına verilen ad. Çocukluğu annesinin kıyafetleriyle ayna karşısında şarkı söyleyip dans ederek geçiyor. 6 farklı konservatuvara devam ediyor. Çok çalışıyor ve hep hayal kuruyor. Ve bugün, o hayalleri bir bir gerçekleşiyor…

– Şu aralar Sezen Aksu’yla yaptığın “Geçmişe Susmasını Söyle” single’yla anılıyorsun. Üstelik DNR’da en çok satılan single’larda bir numarasınız. Nedir hikâyesi?

Şarkımızın temelleri canım dostum Çağlar Yerlikaya’yla birlikte atıldı. Geçmiş üzerimize geliyordu ve ağırdı. Çağlar, bu sohbetimiz üzerine bu şahane şarkı sözlerini yazdı, ben de besteledim.

– Sonra?

Sonra hayatımı değiştiren müzik yazarı Naim Dilmener’le karşılaştım. 2016’ydı ve Sezen Aksu yeni albümünü çıkarmak üzereydi. Dilmener’e şarkıdan bahsettim, “Sezen’e yollayalım mı? Belki sever şarkımızı, söyler albümünde” dedim. O da “Neden olmasın, bir şansımızı deneyelim” dedi. Ve o gece cevap geldi, “Albümü tamamladım, ekleme yapamam fakat şarkıyı çok sevdim, Harun ne isterse yapmaya hazırım!”

– Sen n’aptın peki?

Kafayı yedim! Düşün, Sezen Aksu’dan söz ediyoruz, “Harun ne isterse yaparım!” diyor. Şaka gibi… Beni tanımıyor bile ama şarkımı beğenmiş, sesimi beğenmiş! Aman Allah’ım, mutluluktan öldüm. İşte düet fikri böyle doğdu. Ve ben sonra Sezen Aksu’yla düet yapma mutluluğunu yaşadım. Hâlâ da rüya gibi geliyor, arada “Ya uyanırsam?” diye korkuyorum.

SEZEN’LE DÜET YAPTIM YA ÖLSEM DE GAM YEMEM

– Sahi, Sezen’le single yapmak nasıl bir şey?

Kızıyor ben böyle söyleyince ama cidden tek bir cümlem var: “Ölsem de gam yemem artık!” Hayatımın en zor zamanlarında, sesiyle, sözüyle elimden tutmuş, acıma ortak olmuş, sanatıyla yolumu aydınlatmış, ilham vermiş kahramanımla sesim yan yana geldi… Daha ne olsun?

6 KONSERVATUVAR DEĞİŞTİRDİM

– İnanılmaz bir sesin var. Ağlatacak kadar insanın içine işleyen bir ses…

Teşekkür ederim. Çok çalıştım. Ailemde müzisyen olmadığı için bana inanan, destekleyen kimse yoktu. Desteklemeyi bırak, engel olmak için her şeyi yaptılar. “Dünya yansa, yine de söyleyeceğim!” dedim. Kendi fırsatlarımı yarattım. 6 konservatuvar değiştirdim. İçime sinmeyen hocalarla çalışmadım, hep en iyisini aradım ve buldum. Ama uzun bir yolculuk bu, her gün müzikle ilgili yeni bir şey öğreniyorum.

– Sesin gözünü kapatıp dinlediğinde kadın sesi gibi geliyor…

Sesimin az rastlanır kadınsı rengi ve kas yapım doğuştan. Ama üzerine onu en iyi hale getirmek için delice çalışmak bölümü benden…

KADIN SESİ ÇIKARABİLEN ERKEKLER

– “Kontrtenor” nedir?

Ses kası yapısı ve rengi nedeniyle kadın ses aralığında şarkı söyleyebilen erkek opera yorumcularına verilen ad. Barok dönemde -bizdeki Lale Devri’ne denk geliyor- kadınların sahneye çıkması yasakmış. O yüzden kadın rollerini de kadın sesi çıkarabilen erkekler seslendiriyormuş. Hatta kilise, kimsesiz ve sesi ince olan çocukları sesleri kalınlaşmadan önce, yani ergenlik öncesi hadım ediyormuş. Böylelikle bir “soprano performansı” gösterebilen “kastrat yorumcular” dönemi başlamış. Tabii bu uygulama yasaklanınca, kontrtenorlar bu şarkı söyleme geleneğini devam ettirmişler…

– Dünyada çok yaygın olan bir şey mi?

Hayır değil, az rastlanan bir ses türü.

– Sen kendini neden “kafası karışık kontrtenor” olarak tanımlıyorsun?

Ülkem sağ olsun, kafamı hep karıştırdı çok şükür! Şaka bir yana, acayip bir coğrafyada dünyaya gelmenin güzel karışıklığına gönderme bu ironik isim. “Kafası Karışık Kontrtenor” adlı bir kabare-şovum var. Her janrdan şarkıyı, eklem yerleriyle birbirine bağlayıp söylüyorum. Yani bir opera aryasından alaturka bir esere, bir müzikal parçasından bir Sezen Aksu bestesine ya da bir Ajda Pekkan şarkısına, caz standardına bağlanarak şahane bir karmaşa yaratıyorum. Tıpkı ülkemiz gibi… Bu kabare-şov çok ilgi görüyor. Başımdan geçerken sinirimi bozan şeyleri güle oynaya anlatıyorum ve hep beraber eğleniyoruz. Orkestramın adı da pek güzel: “Kalp Kırmayan Erkekler”.

RUHUMUN CİNSİYETSİZ SESİ

“Seneler evveldi. Rahmetli dedem, Ajda Pekkan konseri için İstanbul’a getirdi beni. Ve Ajda şahane barok kostümleriyle sahneye çıkıp Farinelli filmindeki bir aryayı seslendirdi. Aman Allah’ım, ben büyülendim tabii! İzmir’e döndüm. Filmi buldum ve o aryaları çalışmaya başladım. Baktım, söyleyebiliyorum. Sonra hocalarıma sorup durumu araştırınca kontrtenor olduğumu öğrendim. Ruhumun cinsiyetsiz sesini böylelikle keşfetmiş oldum. Minnettarım.”

ZÜRİH’TEN ÖDÜL ALDI

– Müzik yolculuğun nasıl ilerledi? Nerelerde eğitim aldın?

İzmir 9 Eylül Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü, oradan Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı. Sonra Yıldız Teknik, İstanbul Devlet Konservatuvarı derken, Zürih Uluslararası Tiyatro Festivali’nin performans ödülünü kazandım. Ve burs alıp Zeynep Yerdelen’in de desteğiyle İsviçre Schola Cantourum Basiliensis eski müzik okuluna başladım ve 2 yıl sonra yeniden profesörüm Güzin Gürel’le İstanbul Devlet Konservatuvarı’na devam ettim. Şimdi de yine onun öğrencisi Mustafa Arabacı’yla çalışıyorum…

Yorum Bırak