Accouchée’nin (Akuşe) yaratıcısı Ilgın Özdemir Yazgan’a bravooo
İŞTE ben böyle kadınlara bayılıyorum! Ilgın Özdemir Yazgan gibi. Ankara Kolejli, ODTÜ’lü, Bilkentli. Zeki, iyi eğitimli ama aynı zamanda kendini güzel ve bakımlı hissetmeyi seven biri. Uzun süre kurumsal hayatta çalıştıktan sonra anne oluyor. Ve şunu fark ediyor: “Tamam, annelik dünyanın en müthiş şeyi ama biz bu çocuğu iki kişi yaptık, sosyal hayattan kopan sadece kadın oluyor!” Çünkü o bakımlı Ilgın, pijama benzeri salaş şeylerle gezmeye başlıyor.
İstatistiklere göre kadınların yüzde 43’ü doğum sonrası iş hayatına dönmüyor. Tabii ki pek çok farklı sebebi var ama emzirme dönemlerinde en büyük sıkıntılardan biri de kıyafet. İçinde kendinizi güzel hissedebileceğiniz kıyafetler bulmak zor. İşte Ilgın, kendi deneyiminden yola çıkarak, emzirme döneminde işe giderken ya da bir davete katılırken de kadın şık olabilmeli ve sütünü rahat sağabilmeli diye “Accouchêe” markasını kuruyor. Arkasında da bir felsefe yatıyor. Çok tebrik ediyorum. Kıyafetler de gerçekten çok şık, yeniden anne olup giyesim geldi. Sizi Ilgın’ın hikâyesiyle baş başa bırakıyorum…
– Vayyyy! Sizi tebrik ediyorum. Emzirme kıyafeti gibi durmayan çok şık giysiler bunlar. Bir kere ezik değil! Başka bir enerjisi var, “Ben sadece anne değilim, fazlasıyım!” diye meydan okuyan bir hali var. Nedir hikâyesi?
Ne güzel tanımladınız, teşekkürler! Ben kurumsal hayattan geliyorum. TED Ankara Koleji sonrası ODTÜ, Bilkent ve K.U. Leuven üniversitelerinden mezun oldum. Avrupa Yatırım Bankası, Accenture Yönetim Danışmanlığı ve Petrol Ofisi gibi farklı kurumlarda ve pozisyonlarda 14 sene boyunca çalıştıktan sonra… Doğum yaptım! Evet, dünyanın en mutlu kadını olmuştum ama bocalıyordum da. Birkaç ay olmuştu. “Süt geldi gelmedi, emdi emmedi” derken, pijama benzeri salaş kıyafetlerle gezmekten sıkılmış, içinde bulunduğum durumdan bunalmıştım. Hayatımın bir numarasına oturan oğlumu çok seviyor ama onunla bir yerlere gidemiyordum…
– Neden?
E bir yanlışlık vardı! Giyinirken kendimi hasta gibi hissettiğim kıyafetlere mahkûm olmuştum. Üstelik pejmürde giyinmek, aynı zamanda beni sosyal hayattan da koparmaya başlamıştı. Şık bir etkinliğe katılamaz olmuştum. “Emzirme önlüğü” denilen üründen ise hep nefret ettim. 1 kere bile kullanamadım. Kısacası şunu fark ettim: Evet, çocuğu iki kişi yapıyor ama doğum sonrası sosyal hayatı zarar gören yalnızca kadın oluyor!
– Peki n’aptınız?
Prens William’ın 2. çocuğunun olduğu zamanlardı… Birden aklıma geldi! Tamam, biz bu kadar acı çekiyoruz ama prensesler de netice de anne… Onlar n’apıyor? Prenses Kate nereden giyiniyor mesela? Bir de baktım ki doğum öncesi ve sonrası giyim alanında çok tanınmış markalar varmış. Prensesler, Hollywood yıldızları, Avrupa sosyetesi hamilelik döneminden başlamak üzere bu markaları giyiyormuş…
– Peki ne farkı varmış bu ürünlerin?
Sadece işlevsel değil aynı zamanda stil sahibi ürünler… Hemen birkaç örnek sipariş ettim. En ucuz ürün bile gümrük sınırına takıldı, kargo firmasıyla uğraştım, bekledim. Saçma sapan durumlar. Sonunda gelen ürünlerin bir kısmı Çin malı çıkmasın mı?!? Ha işte o zaman, birden bir ışık yandı kafamda! Niye uğraşıyorum ben elin Çin malıyla? Tekstil cenneti olan Türkiye’de neden böyle bir marka kurulamasın ki? Hem de daha kaliteli ürünlerle ve daha iyi tasarımlarla. İşte böyle yola çıktım…
– Sonra?
Önce eşime kapsamlı bir sunum yaptım. Kolay kolay hiçbir şeyi kabul etmeyen eşim, ikna olmuştu, Accouchée de ilk yatırımcısını bulmuştu!
– Allah aşkına bu ismi çok mu düşündünüz? Tamam, Fransızca “doğum yapmış kadın” anlamına geliyor ama söylemesi zor…
(Gülüyor) Haklısınız! Bırakın doğru söylemeyi, doğru yazabilene aşk olsun! Ama yıllara meydan okuyan markalara bakın, kurucuları hep birer hayalperest! Bu markayı kurarken iki hayalim vardı. 1- Türkiye’den global bir marka çıkarmak. 2- Doğum yapmış kadınlar için yeni bir sayfa açmak… Fransız devrimi gibi, öncesi ve sonrası olan bir marka benimki! Bu yüzden Fransızca bir kelime olsun istedim. Bu kadın, doğum yapmış bir kadın ama doğumdan daha da güçlü çıkmış bir kadın demek istedim. Adı Fransızca olan markaların global ölçekte daha çok tercih edildiğine dair bulgular da içimi rahatlatmadı değil tabii!
ARTIK ÜRÜN DEĞİL, DENEYİM SATILIYOR
– Giyim markasından çok bir felsefe olarak tanınmasını istiyorsunuz Accouchêe’nin. Neden? Nedir markanızın felsefesi?
Giyim sektörüne baktığınızda, hamilelik ve doğum sonrası için sunulan opsiyonlar giyinmek değil, örtünmek üzerine! Oysa, anne olmak, kadınlıktan vazgeçmek değil! Bilakis kadının, fizyolojik olarak bedenini daha çok sevmesi gereken bir dönem. Bebeği kadar kendine de özen gösterebilirse çok daha rahat geçirebileceği bir dönem. Ben sadece şunu söylemek istiyorum: “Kadının, yaşamının her evresi aslında kutlanmaya değer. Bu dönem de çok önemli bir dönem!” Çünkü mutlu ve güçlü bir kadınla başlar her şey ve ancak onun yetiştireceği mutlu bir çocuk değiştirebilir dünyayı. Bu yüzden kadının güçlendirilmesi, doğumdan sonra hayatına devam edebilmesi çok önemli! İş hayatında ve sosyal hayatta var olabilmeli! Geçen yılki World Economic Forum bilgilerine göre kadınların yüzde 43’ü doğum sonrasında işe dönmüyor. Bunların yüzde 60’ı pişman! Ben doğumdan önceki hayatını sürdürebilmek isteyen kadınlara özel tasarlanmış kıyafetler sunarak aslında bir “topluluk” yaratmaya çalışıyorum.
– Tüm bunlar birdenbire mi aklınıza geldi?
Hayır. Bir kitap okudum, hayatım değişti. Adı: “Start Something That Matters”. Toms ayakkabılarının kurucusunun hikayesi. Alınan her bir ayakkabı için ayakkabısı olmayan bir çocuğa ayakkabı hediye edilmesi… Artık ürün değil, deneyim satılan bir dünyada yaşıyoruz. Bir fonksiyonalite veya katmadeğer olmadan en iyi tasarımın bile para etmediği bir dünyada. Okurken “Demek ki başarı şans değil!” demiştim. “Çok çalışmak da yetmiyor. Bir amacın olmalı! Çünkü artık insanlar, değişimin mümkün olabileceğine inanıyor ve ‘Daha iyi bir dünya olabilir’ diyen bir nesil geliyor!”
KADIN YARATMA GÜCÜNÜN YERYÜZÜNDEKİ YANSIMASI
–
Kadın sizin için ne ifade ediyor?
Ben güçlü bir kadının çocuğuyum. Hem işinde hem evinde başarılı olmuş doktor bir annenin kızıyım. Benim için kadın, yaratma gücünün yeryüzündeki yansıması. Bir kadın mutluysa, evini, hatta hayatına dokunduğu herkesi mutlu eder. Beni mutlu eden şeylerden biri de iyi giyinmek ve iyi hissetmek oldu hep. Aynanın karşısında vakit geçirmekten, kendimi dinlemekten hoşlanırım. Bence iç sesini duyabilen kadın durmadan üretebiliyor. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum.