Selçuk Şirin Hoca’yı hepiniz tanıyorsunuz, New York Üniversitesi profesörlerinden. Davranış bilimi ve istatistik dersleri veriyor. Hiç bir zaman Türkiye’yle bağı kopmadı. Bebeklikten yetişkinliğe çocuk yetiştirme klavuzu olan o nefis kitap, “Yetişin Çocuklar”ın da yazarı. Hoca, bir dev hizmete daha imza attı. Diyor ki, “İlk 36 ayda bebeğinizin kelime haznesini geliştirmezseniz, kendisini ifade etmekte yoksun çocuklar yetiştirmiş olursunuz, bebeğinizle kitap okumak bu kadar hayati önem taşıyor. Ama ülkemizde bir milyon çocuk, kitaplara ulaşamıyor!” O yüzden de Selçuk Şirin bir seferberlik başlattı. Hedef, 1 milyon çocuğa ulaşmak! Bu seferberliğe hepimizin destek olması gerekiyor. Sadece online alışveriş yapanların değil, büyük kurum ve markaların da…
Bir hayaliniz daha gerçekleşti. Nedir bu “1 Milyon Kitap Projesi?” Hangi ihtiyaçtan doğdu?
-Türkiye’de her yıl 1.3 milyon çocuk dünyaya geliyor. Bu çocukların 300 bini, doğduğu gün, kitapla tanışıyor. Geriye kalan 1 milyon çocuğunsa, evinde kitaplık yok. O çocuklar, kitapla, okula gittikleri gün tanışıyor. Bu iki grup arasında, daha hayatlarının başında derin bir uçurum var. “1 Milyon Kitap Projesi”, işte bu uçurumu ortadan kaldırmak için yola çıktı. Hedefimiz, evinde kitap olmayan 1 milyon çocuğun, ilk kitaplığını kurmak ve o çocukların anne ve babalarına, çocuklara kitap okumanın önemini anlatmak.
Sizin aklınıza bu proje ilk ne zaman düştü?
-Kendi çocuklarım dünyaya geldiğinde! Onlara piyasadan Türkçe bebek kitapları ararken, şaşkınlıkla fark ettim ki, bizde böyle bir pazar yok. O zaman, kendisi de bir psikolog doktor eşimle oturduk, kendi çocuğumuz için bir çocuk kitabı yazdık. Bu dediğim 10 yıl kadar önce. O kitap, piyasada da epey satıldı ama bir gün Türkiye’de kitapçıda fark ettim ki, bizim okulöncesi seti çok pahalı. Bebek kitapları da öyle. Bir karton kitap, 20-30 lira. 5 tane alsan, eder 150 lira. Türkiye’de çocuğuna okula başlamadan önce, kitap okunması gerektiğine inanan, kitapçının yolunu bilen ve cebinde bu iş için parası olan ailelerin oranı en fazla yüzde 20, ama geri kalan yüzde 80’in böyle bir şansı yok. O da, 1 milyon çocuk ediyor! Hal böyle olunca, baktım ki, ben okulöncesi kitaplarımla Türkiye’de bu iki grup arasındaki makasın açılmasına katkıda bulunuyorum. Bu yüzden oldukça rağbet gören okulöncesi setimin yayınını durdurdum. Depodaki kitapları da alıp, ücretsiz olarak köy çocuklarına dağıttım. Hala sosyal medyada sıkça soruyorlar, “Nerede hocam, okulöncesi kitaplarınız?” diye. Pek çok yayınevi de geldi tabii bu arada, “İlle de basalım bu kitapları!” diye. Kabul etmedim. Çünkü benim derdim bu makası açmak değil, kapatmak!
Sürekli bebeklerin ilk 36 ayını vurguluyorsunuz. Neden önemli bu 36 aylık dönem?
– Çünkü insan beyninin en hızlı geliştiği, bizim duygusal gelişimimizin kodlarının yazıldığı dönem bu ilk üç yıl. Tıpkı yeni dikilen bir fidana can suyu vermek gibi bir şey bu dönemde kitap okumak. Daha çok diyalog kurulan çocuklar daha sağlıklı gelişiyor. Kitaplar işte bu diyaloğun aracı. Çünkü okulöncesi dönemde, “zeka” demek, “kelime haznesi” demek. Bu cümle çok önemli.
Bize okumadılar ne oldu? Bizdeki yanlışlık nedir?
– Okuduğunu anlamayan, kendisini ifade edemeyen bir nesil olduk! Bakın MEB’in bu sene açıkladığı verilere göre 8. sınıftaki çocuklarımızın yüzde 66’sı okuduğunu anlamıyor. Bu oran, yetişkinlerde, yüzde 90’ları geçiyor. Yani çocuklarımız anlamıyor ama yetişkinler hiç anlamıyor! Doktorda derdini anlatamadığı için yanlış teşhis koyulan bireylerden, işyerinde yönergeleri anlamadığı için yapılan hata ve kazalara, hatta eşler arası şiddetten sosyal medyadaki kavgalara kadar hayatımızın her alanında karşılaştığımız problemlerin kökeninde yatan bir sorun bu.
Peki, yeni nesil aileler, bu ilk 36 ayın öneminin farkında mı?
-Valla, işte farkında olsunlar diye koşturuyoruz. Yıllardır, “Eve, arabaya değil, kelime haznesine yatırım yapın!” diyorum. “Her ile bir üniversite açacağınıza, her mahalleye kaliteli bir kreş açın!” diyorum. Güzel olan, bu çağrı karşılığını buluyor. Son yerel seçimlerde pek çok başkan adayı bu kreş meselesini gündeme aldı. Artık bu konu benden çıktı, herkese maloldu. Bence önümüzdeki birkaç yıl içinde, bir daha kimse, “Bebeklere de kitap mı okunur abi!” demeyecek.
Ama siz aslında, “Bebeklere kitap okuyun!” demiyorsunuz, “Bebeğinizle kitap okuyun” diyorsunuz? Bebeği olaya dahil etmekle ne kast ediyorsunuz?
-Evet. Çok önemli bir ayrıntı bu. “Kitap okumak” diyorum ama aslında kitaplar üzerinden, bebekle “duygusal diyalog” kurmaktan söz ediyorum. Biz buna literatürde “diyaloğa dayalı okuma” diyoruz. Bebeğin dahil olduğu, yönlendirdiği bir okuma pratiği. Zaten bizim hazırladığımız set de, bu amaçla, kitaptan ziyade bir nevi resim albümü. Bizim sitede bir bebek kitabında olması gereken özellikleri ve diyaloğa dayalı okuma pratiğini detaylıca anlattık.
HAZIRLAMAK YILLARIMIZI ALDI
6 kitaptan oluşan bu sette, ebeveynler ve bebeklerini nasıl içerikler bekliyor?
– Setin her bir kitabı, 6 aylık dönemler için çocukların gelişim aşamaları dikkate alınarak hazırlandı. Örneğin setin ilk kitabı -ki adı İlk Kitabım- siyah beyaz ve karton baskı çünkü bebekler doğduklarında renklerden ziyade kontrastları görüyor. Karton, çünkü o yaşta bebeğin eline aldığı her şey, doğrudan ağzına gidiyor. Kitabın köşeleri bombeli, çünkü keskin köşeler yeni doğmuş bebeğin elini yüzünü tahriş edebilir. Sonraki her bir kitap, giderek hem renkleniyor hem de anlatım örgüsü, yaşa göre zenginleşiyor.
Son kitaba geldiğimizde, artık fotoğraflarla baştan sona bir hikaye var çünkü 3 yaşındaki çocuk artık sebep-sonuç ilişkisini rahatlıkla kavrayabiliyor. Bu setleri hazırlarken hem yurtdışındaki uzmanlardan hem de Türkiye’deki anne- babalardan epey fikir ve öneri aldık. Zaten setteki kitaplardan birinde yer alan tüm resimleri, ebeveynlerle yaptığımız anketlere dayanarak seçtik. O nedenle seti hazırlamak yıllarımız aldı.
Parası olan satın alıyor… Elde edilen gelirle, ihtiyaç sahiplerine ücretsiz kitap seti gidiyor!
Peki, bu sete nasıl ulaşıyoruz? Nereden alabiliyoruz?
-1milyonkitap.com adresi üzerinden ulaşabilirsiniz. Satış yalnızca Hepsi bu site üzerinden yapılıyor. Başka hiçbir yerden satışımız yok.
Sistem nasıl işliyor peki? İhtiyaç sahibi aileleri nasıl belirliyorsunuz?
-Parası olana, seti parayla satıyoruz. Oradan elde ettiğimiz gelir doğrultusunda da ihtiyaç sahiplerine ücretsiz set gönderiyoruz. Ne kadar çok satış, o kadar ücretsiz dağıtım! Sitemize gittiğinizde, sizi 4 ayrı seçenek bekliyor. “Satın Al” ile isteyen herkese seti, neredeyse ertesi gün teslim ediyoruz. “Talep Et” ile formu dolduran herkes ücretsiz set için sıraya giriyor. “Havuza At”ileyse, isteyen herkes istediği sayıda seti, ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere havuza atıyor. “Hoş Geldin Bebek” seçeneğiyle de, isteyen herkes bir yakınına bizim seti hediye olarak gönderebiliyor.
KAZANCIM ANNEMİ DUASI BABAMIN TAKDİRİ
Sizin bu projeden kazancınız nedir? Siz, telif almıyorsunuz. Tamamen sosyal sorumluluk projesi…
-Kazancım annemin duası, eski bir köy öğretmeni olan babamın takdiri! Telif almak bir yana proje, kuruluş masraflarını cebimden karşılıyorum ama sadece ben değil başta projeyi yürüten Artisan’daki arkadaşlar olmak üzere herkes elini taşın altına koymuş durumda. Tabii Türkiye’de kimse kimseye güvenmiyor. O nedenle daha ilk günden Mazars Denge’den yardım istedik, sağolsunlar tüm süreci onlar denetliyor. Sosyal medya için de RealWorks aynı şekilde imdadımıza yetişti. Yoksa 75 liraya, ikisi karton 12 kitabı, adrese teslim etmek imkansız.
Biz bu harika projeye nasıl destek olabiliriz?
-Üç şekilde destek olabilirsiniz. Parası olan siteye girsin ve kitap alsın ya da havuza kitap bıraksın. Parası olmayan siteye girsin ve ücretsiz talep formunu doldursun. Bir de kurum ve markalarda yetkili olan arkadaşlarımıza seslenmek istiyorum. Bu projenin sadece bireysel satışlarla 1 milyona ulaşması zor. Şu an bizim siteye başvurup kitap bekleyen onbinlerce aile var. Türkiye’nin her yerinden talep var. O nedenle kurum ve markaların toplu sponsorluğuna ihtiyacımız var. Bu işin bir toplumsal seferberlik boyutuna ulaşması lazım!
HEP BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ!
Bir sonraki reklam bütçenizde, yılbaşı ya da bayram alışverişlerinizde, kurum olarak bizi de değerlendirin. Ben New York’ta yaşıyorum, gelip projeyi size tek tek anlatamıyorum. Ayrıca kimsenin de kapısını sponsorluk için çalmak istemiyorum. Derdimizi bilen, etrafına anlatsın. Projeye nasıl destek olunacağı detaylı bir şekilde sitemizde var. Orada bir de sponsorluk için iletişim formu var. Bize başvuran herkese, arkadaşlarımız anında bilgi veriyor. 1 milyona ne ben tek başıma ne de elinde sınırlı kaynağı olan genç anne- babalar tek tek set satın alarak ulaşabilir. O yüzden toplumsal seferberlik boyutuna ulaşması lazım…