Farah Zeynep Abdullah, bence önemli bi meseleye değiniyor. Alkışlıyorum
.
Hepimize dayatılan ‘ideal kadın bedeni meselesi’nin, sürekli kadınları dış görünüşleriyle, yargılamanın, yaralamaya çalışmanın, görür görmez, daha merhaba demeden, kilo mu aldın, kilo mu verdin muhabbetine dalmanın, küçücük çocukları, ergenleri zehirlediğini görüyorum. Hadi biz kazık kadarız, yırttık, yargılamalar bize vız gelir, tırıs gider ama onları etkiliyor.
.
Farah 30 yaşında, müthiş donanımlı, birikimli ve yetenekli bi oyuncu. İnanılmaz iyi işler çıkardı son on yılda. Çıkarmaya da devam edecek. Ona bile bu kilo meselesinden saldıranlar var. Açın sosyal medyayı, açın Ekşi Sözlük’ü, sayfalarca eleştiri, yargılama…
.
Neyse, onun aldırdığı filan yok, zaten kilolu da değil, olsa kaç yazar, yeri geldi sordum. O da anlattı✨
Millet, senin kilona takmış! Sinir oluyor musun? Oysa kilon-milon yok. Ben görüyorum şu an yakından. Ekran mı büyütüyor nedir?
-Sinir olmak değil de hayatta bunu mu sorun ettin kardeşim? “Hakikaten o kadar mı mutsuzsun?” diye sarılasım geliyor 🙂 Özellikle görünür insanları yererek kendilerini, daha iyi hissetmeye çalışıyorlar sanırım. Ama gerçekten hâlâ insanların, başkalarını, dış görünüşleriyle yargılıyor olmasına şaşırıyorum. İstersem 100 kilo olayım, kime ne?
BEN KİMSENİN YARGILARINA GÖRE DIŞ GÖRÜNÜŞÜMÜ ŞEKİLLENDİRMİYORUM
Yine de içinden, “Bari biraz zayıflayayım, çenelerini kapatayım!” diyor musun?
-Yok, hiç demedim. Kimsenin yargılarına ve düşüncelerine göre davranmıyorum. Dış görünüşümü de şekillendirmiyorum. Aşırı zayıf olduğum dönemde, kendimi güçsüz ve sağlıksız hissediyordum. Kilo almak için her sabah zeytinyağı içtim. Kaldı ki, oyunculuk yaptığımız için, kilo çoğu zaman karaktere göre belirleniyor. Vermem gerekiyorsa veriyor, almam gerekiyorsa alıyorum. Bu da şahsi görüşümün dışında mesleki bir gerçek. Şu anda yediklerimi kısıtlamıyorum. Sağlıkla ilgili bir neden olmadığı sürece niye kısıtlayayım ki?
ÇAĞAN IRMAK’LA ÇEKMEYİ PLANLADIĞIMIZ FİLM İÇİN EKSTRA KİLO ALMIŞTIM. O DOĞRU
Daha önceki dizilerde, beden hatlarını daha çok ortaya çıkaran, dar şeyler giyiyordun. ‘Masumlar’da daha bol şeyler giyiyorsun. Ondan olabilir mi?
– Dizideki giyim tarzı, İnci karakterini yansıtıyor. İnci öyle giyinen bir kadın. Çağan Irmak’la çekmeyi planladığımız film için ekstra kilo almıştım. O doğru. Bir de ameliyat oldum. Ameliyat, hareket kabiliyetimi sınırladı.
Nedir bu ameliyat meselesi?
-İki buçuk sene önce, ayağımda bir nasır var diye doktora gittim. “15 dakika” diye girdiğim ameliyattan iki buçuk saat sonra çıktım. Uyandığımda tendona dayanmış bir cam parçasını ayağımın üstünden keserek aldıklarını söylediler. Çok çektim sol ayağımdan. Onca zaman sonra, fizik tedaviler, sürekli ilaçlar, doktor kontrolleri falan… Daha geçen hafta ilk kez ayağımın üzerine tam basabildiğimi hissettiğimde sevinçten ağladım. “Çok şükür!” diye uyanıyorum artık, merdivenleri eskiden olduğu gibi zıplaya zıplaya inip çıkmayı ne kadar özlemiş olduğuma kendim bile şaşırdım. Gerçekten çok şükür.
“Dünya güzel kız, şahane de oyuncu… Ama kilo almış, versin!” diyenleri nasıl püskürtüyorsun?
-Püskürteceğim bir şey yok ortada, isteyen istediğini diyor. Eğer bu soruyu attığım tweet’le ilgili soruyorsanız, o sadece, o an için atılmış bir şeydi. Şu an ne yazdığımı hatırlamam için açıp okumam gerekir. Hayatımı, hakkımda denilenleri düşünerek geçirmiyorum. Zaten tweet’lerimin çoğu da çok düşünmeden, kafama göre attığım şeyler.
Diziler, o kadar kürdan gibi kızlarla dolu ki, ben seni görünce, “Oh işte normal biri, yaşasın diye!” seviniyorum. Ve kız çocuklarına doğru örnek olduğunu düşünüyorum…
-Valla, ne güzel doğru örnek olduğumu düşünüyorsanız. Sizin de söylediğiniz ‘’dayatılan güzellik algısı’’yla ilgili, benim de dertlerim var. Sadece dizi sektöründe değil, medyanın her alanda topluma dayattığı güzel kadın, uzun saç, pürüzsüz cilt, zayıf vücut algısının, çocukların üzerinde yanlış bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Kendi güzelliklerinin farkına varmalarını engelliyor bu baskı. Bu çok üzücü çünkü özellikle sosyal medyada zorbalıkla karşılaşıyorlar, bu yüzden depresyona sürükleniyorlar. Ben bütün çocukların aynaya bakınca, gördükleri insanın ne kadar biricik, tek ve kendine has olduğunu fark ederek büyümelerini çok isterim.
YANIMDA GÖRMELERİNE GEREK YOK UZAKTAN SELAMLAŞSAK BİLE SEVGİLİ DİYORLAR
Sevgili seçimine de karışmış insanlar. “Kendisine uygun olmayan erkeklerle beraber oluyor!” diyenler var. Yakıştıramamışlar ne diyorsun?
-Göz önünde olunca, insanlar özel hayatınız hakkında da konuşuyorlar. Ben bu konuda bir şey diyemem, ne diyeyim ki…
Yanında gördükleri herkesi sevgilin mi yapıyorlar?
– Yani, yanımda görmelerine gerek yok, uzaktan selamlaşsak bile yeterli olabiliyor bazen. Bir erkek ile bir kadının arkadaş olmasına zaten ihtimal vermiyorlar. Bunun dışında, iki insan sevgili olmadan flört edebilir, bu bir tanıma sürecidir. Hemen “sevgili” diye etiketleyince, ileri geri konuşulmaya başlanınca, iki insanın arasındaki o sürece de zarar verebiliyorlar.
Seni öyle yukarı bir yere koyuyorlar ki, adı, seninle anılan adamları beğenmiyorlar! “Onlar sıradan, sen özelsin. Sen daha iyilerine layıksın!” gibilerinden… Bu konuda ne düşünüyorsun?
-Burada insanların atladığı şey şu ki, kimse dışarıdan göründüğü gibi değil. Beni de göründüğüm kadarıyla biliyorlar. Onların mükemmel diye tarif ettiği birinin gerçekte nasıl biri olduğunu kim bilebilir? Mesela Han! Ne kadar mükemmel gözüküyor değil mi? Ama dışı sizi, içi İnci’yi yakıyor.
Aşık olunca nasıl bir Farah çıkıyor içinden?
-Ben her duyguyu yüksek yaşayan biriyim. Dolayısıyla bir insana karşı duyduğum aşkı da yüksek yaşıyorum sanırım. Çok net bir tarifi yok bende bunun.
İyi bir aşık mısın?
-İnandığım duyguyu sahiplenirim, yaşadığım şeye saygı duyarım. Bu “iyi bir aşık” tanımına uyuyor mu bilmiyorum. Biraz karşınızdaki insana göre de şekilleniyor bence. Zaten birbirinize iyi gelmediğiniz yerde, yollar ayrılmalı. Aşk da fazla abartılıyor.
En uzun aşkın ne kadar sürdü?
-Üç dört sene sürdü.
ARKADAŞ OLAMADIĞIM BİRİYLE İLİŞKİ YAŞAYAMAM
Bir adamda neye bakarsın?
-Karşımdaki insanın önce insani değerlerine bakarım. Bu bir görev ya da inceleme gibi değil ama içgüdüsel olarak oluşan bir durum. Hayatıma giren herkes için, ilk önce ona bakarım. Arkadaş olamadığım bir insanla ilişki de yaşayamam. Doğru iletişim kurabilen, dinleyen, herkese saygılı davranan, başkalarını yargılamayan, merhamet duygusu gelişmiş, dürüst, olgun ama çocukluğunu kaybetmemiş biri mi, ona bakarım. Bu noktalarda buluşamazsak hayatımda olmazlar zaten.
Komedyenlerle birlikte olmuşsun. Öyle okudum. Bir erkeğin komik olması önemli mi senin için?
-Ya sanki hep komedyenlerle birlikte olmuşum gibi bir algı var ama yanlış bir genelleme bu. Ayrıca komedyenler aşırı komik insanlar da olmayabiliyor, etrafta sürekli şaka makinesi gibi gezen insanlar değiller. Bir insanın komik olmasından çok, mizah duygusu önemli benim için. Şaka yapamadığım bir ortamda kendimi çok rahat hissedemem. Beraberken eğleniyor olmak, iyi vakit geçirebilmek zamanı değerli kılıyor.
BAZEN AŞK BİTİYOR BAZEN YANLIŞ ZAMANDA, YANLIŞ KARŞILAŞMALAR OLUYOR
Neden bitiyor ilişkilerin genellikle?
-Genelleyemem. Bazen aşk bitiyor, bazen yanlış zamanda yanlış karşılaşmalar oluyor.
30’larındasın, nasıl geldi 30’lar sana…
-Daha yeni girdim. “Artık ne istediğimi biliyorum, kendimi daha iyi tanıyorum’’ gibi bir cevap vermek isterdim. Ama farklı bir şey varsa, ben henüz bir şey anlayamadım. Akışında devam ediyorum hayatın. Daha bin ton soru var aklımda, tam olarak kendimi tanıyorum da diyemem. Genellikle yaşla ilgili soruların muhatabı hep kadınlar oluyor, ciddi ve olgun şeyler söyleme isteği oluşuyor sanırım buna cevap olarak. Muhtemelen 60’ımda da sorsanız yine böyle bir cevap veririm. Bunlar sadece rakamlar. Rakamlara, etiketlere bağlı yaşamak, aslında hayatı kendi hayatınız yapmanıza engel oluyor.
HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLU BİR MACERA HAKKINI VEREREK YAŞAMA NİYETİNDEYİM!
Etrafında düzenli bir ilişki yaşayanları, anne olanları görünce ne hissediyorsun? Yoksa sizin oyunculuk camiasında işler farklı mı?
-Açıkçası bizim oyunculuk camiası örgüt gibi bir şey değil ve ben de onun bir üyesi değilim 🙂 Hiçbir şey hissetmiyorum görünce, ben kendi yolumda ilerliyorum. Mutlularsa, onlar adına mutlu olurum ben de.
Peki aile kurmak, çoluk çocuğa karışmak istiyor musun?
-Bilmiyorum ki. İstemekle veya istememekle olacak şeyler değil gibi geliyor bana. İlla, gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Bunların hepsi, kişisel tercihler, biraz da nasip, kısmet. Yolda karşıma çıkacak kişiler ve olaylar ne getirir bilemem. Ama umutlu bir insanım. Hayatı, sürprizlerle dolu, bir macera olarak değerlendiriyorum. Veeee hakkını vererek yaşamak niyetindeyim!