Bütün Covid hastalarına acil şifa dilerim. Onları tedavi eden sağlık personeli cennetlik gerçekten… Gonca Vuslateri’ni dinleyince bi kere daha emin oldum
Gonca, dünya tatlısı, dünya sahicisi bi kadın. Şu anda büyük acılar çekiyor. Hem Covid hem yanık tedavisi görüyor. Bacağı boydan boya yandı. Sebebini röportaja okuyacaksınız. Yarın yanıkla ilgili üçüncü operasyonuna girecek.
Her şeyi çok Gonca’nın. Derinliği çok, yeteneği çok, bilgisi çok, merakı çok, tutkusu çok, hüznü çok, sevinci çok, zekası çok, sevgisi de öyle…
Seni seviyoruz Gonca’cığım, şifa diliyoruz, iyi olacaksın, yanındayız unutma…
BENİ YALNIZ BIRAKMAYAN, İLGİSİNİ ALAKASINI ESİRGEMEYEN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM
Gonca’cığım, çok çok geçmiş olsun. Acil şifalar dilerim. Hastanedesin günlerdir. Bütün kalbimizle, senden gelecek iyi haberleri bekliyoruz…
-Çok teşekkür ederim. Beni yalnız bırakmayan, ilgisini, alakasını esirgemeyen herkese teşekkür ederim. İnsan çok hassas ve kırılgan oluyor. Sevildiğini hissetmek, özellikle böyle bir zamanda, inanılmaz iyi geliyor. Ben biraz yoruluyorum konuşurken. Bir de ağır ilaçlar alıyorum. Saçmalarsam affet… Covid’den ve bacağımdaki ağrıdan dolayı konsantrasyonum bozuluyor. Böyle, dura dura konuşabiliyorum. Çünkü devamlı, vücudumdaki ağrıyı dinliyorum. Bacağım boydan boya yandı biliyorsun. İki kez operasyon geçirdim, çarşamba üçüncüsüne gireceğim…
Dur, dur, baştan anlat… Başına gelen felaket nedir?
-Sorma, her şey Covid’le başladı, sonra devamı geldi.
O KLASİK SEMPTOMLAR BENDE OLMADI
Nasıl kaptın virüsü?
-Hiçbir fikrim yok. Aslında bende o klasik semptomlar başta olmadı. Sadece teşhisten bir hafta önce, sırtım ve kürek kemiğim ağrımaya başladı. Hani “kulunç” denir ya, birilerinin ovmasını isteriz, işte orası… Ama ne ağrıma… Çılgınca ağrıyordu! Önce pek önemsemedim. C4 ve C6’da küçük bir fıtığım var benim, ona bağladım. Bir de 10-11 yaşından beri tiyatroyla ilgiliyim, sahnedeyim, buna bağlı olarak, kas ağrılarım olur. Yine öyle bir şey zannettim.
ATEŞ YOKTU, ÖKSÜRÜK YOKTU. E TABİİ HİÇBİR ŞEYDEN ŞÜPHELENMEDİM… SONRA KULUNCUM ÇILGINCA AĞRIMAYA BAŞLADI
Korunaklı mı yaşıyordun…
– Maske takıyordum, sosyal mesafeye dikkat ediyordum. Evdeydim çoğunlukla ama herkes gibi bir miktar trafiğim vardı tabii. Çalışan ablamız geliyordu. Kız arkadaşım geliyordu. E bazen dans hocam geliyordu. Ben sebze yemekleri yapmayı severim, Cihangir’deki komşularıma ikram ederim. Sosyallik dediğin bu kadar. O kulunç ağrısı dışında hiçbir şey yoktu. Ateş yoktu, öksürük yoktu, kas ağrısı yoktu. E tabii başta hiçbir şeyden şüphelenmedim.
Sonra?
-Sonrası fena… Ertesi gün, yeni başlayacağım bir projenin çekimlerine gidecektim… O da ne! Kalkamadım yataktan. İnanılır gibi değil. Sopayla dövülmüş gibiydim! Kasıklarımda ağrı, ayak bileklerimde ağrı… Felaket… Bütün vücudum kırılıyordu. Yumruklamışlar gibiydim. Anladım ki, bu başka bir şey… Kendimi zorladım, sürünerek yataktan kalktım ve test yaptırmaya gittim. Birinci test, pozitif çıktı. Tekrar yaptılar, ikinci de pozitif çıktı. Bir tane daha yaptırdılar. Üç kez yapıldı yani! Sonuncusu da pozitif çıktı…
DERKEN COVID SÜRECİ BAŞLADI EVDEYDİM, İLAÇLARIMI ALIYORDUM
Ve süreç başladı…
-Evet, Sağlık Bakanlığı’ndan aradılar. Çok kibar ve bilgilendiriciydiler. “Pozitif çıktınız. İlaçlarınız gelecek, şöyle şöyle bir süreç izleyeceğiz!” dediler. Her gün arayacaklarını söylediler. Gerçekten de aradılar. Ama ben anksiyete yaptım. Biraz paniğe kapıldım. Telefondaki sağlık personeli hanım, beni yatıştırdı. “Çok naif semptomlar bunlar, çok daha ağırlarına rastlıyoruz. Rutin hayatınıza devam edin Gonca Hanım. Sakın evden çıkmayın! Ve lütfen ilaçlarınızı alın” dedi.
TAMAMEN DİKKATSİZLİĞİMDEN KAYNAKLANAN BİR KAZA YAŞADIM… DÜŞÜNÜNCE HALA AĞLIYORUM
Denilenleri yaptın…
-Evet… Ama işte, burnum tıkanmaya başladı. Ben eski insanlar gibi, sıcak su, vicks filan yapan biriyim. İlle de buhar çekeceğim içime… İyi gelir. Toza, polene, her şeye karşı hassas bir burnum var. Sürekli tıkanma belası yaşıyorum. Sonra, tamamen dikkatsizliğinden kaynaklanan bir kaza yaşadım. Düşündükçe hala ağlıyorum…
Dur sakin ol ve anlat… Covid’in üçüncü günündesin, evdesin…
-Evde, bir kız arkadaşımla karantinadayız. Ben arka odaları aldım. O, salonu aldı. Arada bir, uzaktan birbirimizi mutfakta görüyoruz. Burnum tıkalı ya, tencerede su kaynattım, içine de kekik yağı damlattım… Anam-babam usulü, kafama havlu atıp, yüzümü buhara tutacağım, burun tıkanıklığım bir güzel açılacak… Hayalim bu… Sonra, içi kaynamış su dolu tencereyi bir güzel ocaktan aldım…
13 YAŞIMDAKİ KÖR KÖPEĞİM, TENCEREYE ÇARPARSA, YANAR DİYE DÜŞÜNDÜM. ONA ZARAR VERMEMEK İÇİN KAYNAR TENCEREYİ, YERE DEĞİL, YATAĞIN ÜZERİNE KOYDUM
Nereye götürdün?
-Yatak odasına. Aslında yere koyacaktım. Ama 5 hayvanım var evde. Benim 13 yaşımdaki kör köpeğim, kazara tencereye çarparsa, yanar diye düşündüm. Ona zarar vereceğimi düşünmek bile öldürür beni… Hassasiyet gösterdim yani. Ve tencereyi yatağımın üzerine koydum.
Yapmaaaa…
-Yaptım valla! Kafama örteceğim havluyu da aldım, bağdaş kurar gibi yatağa oturdum. O da neee! Şiltenin esnekliğini hesap edememişim… Benim oturmamla, o koskoca kaynar su dolu tencere, bacaklarımın üzerine devrildi… Sol bacağım boydan boya yandı… Kasığından ayak bileğime kadar… Öyle bir acı ki, önce nefesim kesildi… Sonra çığlık çığlığa bağırmaya başladım…
SOL BACAĞIM, TAMAMEN EŞOFMANA YAPIŞMIŞTI… SÖKER GİBİ ÇIKARDIM, DERİMİ GÖRDÜM EŞOFMANIN ÜZERİNDE…
Çok çok geçmiş olsun. Yaşadığın kaza korkunç…
-Teşekkür ederim. Hissettiğim acının tarifi yoktu. Bacağım cayır cayır yanıyordu. Çığlık çığlığaydım. Arkadaşım gözleri büyümüş şekilde, koşarak salondan geldi. Ben yerdeyim. Birlikte eşofmanımı çıkarmaya çalıştık. Sol bacağım, tamamen eşofmana yapışmıştı… Söker gibi çıkardık… Derimi gördüm eşofmanın üzerinde! Arkadaşımın yardımıyla banyoya gidip, buz gibi duşun altında durdum…
AMBULANSLA HASTANEYE GETİRİLDİM, HEMEN AMELİYATA ALINDIM
Sonra ne yaptınız?
-Hastaneyi aradık. Taksim Acıbadem. Daha önce geçirdiğim fıtık operasyonlarında, aile gibi olduk onlarla. Ama hiçbir şey anlatamadım telefonda. Çığlık çığlığa yardım istiyorum. Bir şekilde anladılar ve hemen ambulans yolladılar. Yaşamayı çok istemekle, duyduğu acı karşısında ölmeye razı olmak arasında bir yerdeydim. Sanki ölecekmişim, sanki çok az bir zamanım kalmış gibi hissediyordum. İnan, yanarak ölmüş olan herkes aklımdan geçti o an. Korkunç bir şey! 2. derece yanık benimki, çok büyük bir bölge. Sol bacağımın tamamı yandı…
Ambulans hemen geldi mi?
-Evet. Acilden giriş yaptık. Mehmet Veli Hoca, Türkiye’nin en iyi plastik cerrahlarından biri. Sağ olsun, evinden koştu geldi. Asistanları da geldi. Bütün hastane seferber oldu. Mehmet Veli Hoca, yanık kısmını, Çağrı Hoca, Covid kısmını ele aldı. Ama yanık o kadar fenaydı ki, Covid’den rol çaldı…
Hemen mi operasyona alındın?
-Evet. Hoca, bazı yanık vakalarında kök hücreyle tedavi yöntemi denemiş. Ve çok iyi sonuçlar almış. Ekibiyle, bacağıma bakıp bir konsültasyon yaptı. Bu arada ben, oturamıyorum, yatamıyorum. Sadece yürüyorum, ağlıyorum, inliyorum. Bana, “Bu bacak iyileşecek. Sen güçlü bir kadınsın. Akıllı bir kadınsın. Çılgın, özel bir kadınsın. İyileşmeden buradan çıkmayacaksın! Bırakmayacağız seni… Şimdi sıkı dur, şu damara bir girelim. Sedasyon veriyoruz, seni bayıltıyoruz, bu acıdan kurtarıyoruz ve operasyona alıyoruz!” dediler. İlk kök hücre operasyonum gelir gelmez yapıldı. İkincisi daha sancılıydı. Sonuçta aynı bölgede işlem yapıldığı için deride hassasiyet oluşmuştu. Çok ağladım. Anestezi uzmanlarıyla birlikte tekrar konsültasyon yapıldı. Ama sağ olsun, hiç elimi bırakmadılar. Hep moral verdiler.
İLK ÜÇ GÜN, “NASIL YAPTIM BÖYLE BİR ŞEYİ? NASIL YAPTIM!” DİYE ÇIĞLIKLAR ATARAK AĞLADIM
Kendime yüklenmemem gerektiğini söylediler, inanılmaz şefkat gösterdiler. Elimi tuttular, saçımı okşadılar, sırtımı sildiler, Covid’li olmama rağmen. Tuvalete gittiğimde anne gibi kapıda beklediler. Ne yapsam haklarını ödeyemem.
HER GECE MEDİTASYON YAPIYORUM, BACAĞIMLA KONUŞUYORUM, “SENDEN UTANIRSAM KÖR OLAYIM!” DİYORUM. İZ KALIRSA DA BİR ÖNEMİ YOK
Şu anda ne durumdasın?
-Covid devam. Yanık tedavim de sürüyor. Çarşamba günü, üçüncü operasyona gireceğim. Bir iki hafta daha hastanedeyim. Ama başıma gelenleri, bir “felaket” olarak değerlendirmiyorum. Bana ait çünkü. Benim hikayemin bir parçası. Bu bacak da bana ait, dışlayamam ki… Her gece meditasyon yapıyorum, bacağımla konuşuyorum, “Senden utanırsam kör olayım!” diyorum. İz kalırsa da bir önemi yok. Sol bacağımı, kendini iyileştirmek için elinden geleni yaptığı için, takdir ediyorum. Bedenen, ruhen onu desteklemek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
HAYATIMIZA GİREN EN BASKIN DUYGULAR BİLE VÜCUDUMUZDA, 45-50 DAKİKA YAŞAYAN MOLEKÜLLER SADECE. HANGİ MOLEKÜLÜ YAŞATMAK İSTEDİĞİMİZ İSE BİZE BAĞLI…
O yüzden doğru şeyle, empati kurmak önemli. Bu başıma gelen, bana, kendimi daha yakından tanıma fırsatı verdi. Farkındalığım arttı. Başkalarının gözünden nasıl göründüğümü önemseyerek, kendimle ilgili pek çok şeyi kaçırdığımı fark ettim. Hep sevilmek istedim ben. Sevilmek isteyen bir kız çocuğu oldum. Bu konuda da biraz arsız oldum. Şimdi fark ediyorum da insanlar bizi sevmeyebilir. Böyle bir zorunluluk yok. Onların bizi sevmiyor olması da bizim değil, onların hikayesi…
GERÇEKTEN SEVEREK ÇALIŞTIĞIM İŞLERDE BAŞARILI OLABİLİYORUM
2 yıldır dizi yapmıyorum. Çünkü içime sinecek bir şey arıyorum. Ben şunu öğrendim. Mış gibi yapamıyorum. Durumu idare de edemiyorum. Ancak gerçekten severek çalıştığım yerde, mutlu olabiliyorum, başarılı olabiliyorum. Ve ancak aynı masada oturabildiğim, sohbet edebildiğim insanlarla çalışabiliyorum. O zaman iyi sonuçlar alınıyor. Ama sektörde böyle yapımcılar varmış. Şimdi onlarla şahane projeler üzerine konuşuyoruz, bir iyileşeyim, inşallah çok güzel işler yapacağız.
Yanmış olmayı bir talihsizlik olarak görmüyorum. Covid’i bir talihsizlik olarak görmüyorum. Yaşadığım hiçbir şeyi öyle görmüyorum. Hepsi, bana bir şey öğretecek deneyimler. Sadece şu anda canım çok acıyor. Çarşamba günü operasyondan sonra acı hafifler belki. Doktorlarım yeni bir yol haritası çıkaracak. Dayanacağım, direneceğim. Bu süreçte bana destek olan herkese teşekkür ederim.