Dezavantajlı çocukların eğitimine destek olmak için yola çıktık

Bosch Bursa çalışanlarına büyük alkış!
Çok çok değerli bir sosyal proje hayata geçirdiler. Bursa Nilüfer’de bulunan ve özel gereksinimli çocukların eğitim gördüğü İpek Özel Eğitim Uygulama Okulu’na destek oldular.
.
Destek olma biçimleri harikaaa!
Önce BirİZ Gönüllülük Kulübü’nü kurdular. Şirket bünyesinde birbirinden ilginç atölyeler düzenlediler.
‘Stres yönetimi için bilinçli farkındalık’, ‘Meyve ağacı yetiştirme incelikleri’, ‘Yeni başlayanlar için karavan ile yaşam’, ‘O anı yakalamak’, ‘Dağ yürüyüşü’ gibi müthiş yaratıcı 35 atölye…
Şirket bünyesinden 800 kişi bu atölyelere katıldı. Onlar sayesinde de bağış topladılar. Şirket de katkıda bulundu ve özel gereksinimli çocukların eğitim gördüğü İpek Özel Eğitim Uygulama Okulu’na destek oldular.
.
Neler mi yaptılar? Etkinlik odalarını yenilediler. Oyun parkına çocukların kullanabileceği özellikte oyun grupları aldılar. Trafik eğitim pistinde kullanılmak üzere akülü araçlar aldılar. Hatta, hızlarını alamayıp, okulun bahçe altyapısını yeniden düzenlenmesi için Bursa Nilüfer Belediyesi’ni de buna teşvik ettiler. Ben de bizzat Bursa’ya gittim, hepsini yerinde inceledim. Hatta, parkın açılışına dahil oldum. Çok da mutlu oldum!
.
Bu okulda 1. sınıftan 12. sınıfa kadar orta ağır ve ağır otizmli çocuklar eğitim görüyor. “Uygulama okulu” çünkü çocuklar, temel yaşam becerilerini bizzat uygulayarak öğreniyorlar.
.
Okulun içinde küçük bir de evleri var. O evde, televizyonu açmaktan, yataklarını toplamaya kadar birçok beceriyi öğreniyorlar. Bosch çalışanlarının onlara hediye ettiği oyun parkı da çok önemli. Çünkü eğitimlerinin bir parçası. Yenilenen Trafik Pisti, öğrencilerin tehlike yaşamadan yolda yürümeleri ve karşıdan karşıya geçmeleri için eğitim aldıkları bir yer. Aynı şekilde yeni alınan akülü araçlar. Binerek eğlenmelerinin yanında, araçları tanımaları açısından da çok önemli.
.
Bosch Bursa İç İletişim Yöneticisi Burcu Çalhan diyor ki:
“Bu parkı, sadece Bosch, Birİz Gönüllüleri ve Nilüfer Belediyesi olarak yapmadık. Okulumuzdaki öğrencilerin de müthiş desteğini aldık. Bahçede gördüğünüz kauçuk karoları onlarla birlikte döşedik. Nasıl keyif aldıklarını, nasıl özenle yaptıklarını anlatamam. Bu bahçe bizim değil, onların eseri… Hepsine güzel bir bayram hediyesi olsun, yüzleri hep gülsün!!!”

İyi ki beni de davet ettiniz İpek Özel Eğitim Uygulama Okulu’na! Ve oyun parkının açılışına! Çok çok teşekkürler. Sivil yönetim, okul yönetimi, öğretmenler, otizmli öğrenciler, aileleri hem de sizin atölye ekibi hepimiz bir aradaydık… Kocaman bir aile gibiydik… Önce çocukların hazırladığı özel gösteriyi izledik. Sonra okulu gezdik ve oyun parkının açılışı gerçekleşti. Her şey çok güzeldi. Siz, Bosch olarak, elinizi taşın altına koymasaydınız tüm bunlar olmayacaktı… Bugün neler hissettiniz?
-Müthiş bir huzur ve mutluluk! Sadece bugün değil, tüm süreç boyunca hepimizde tarifsiz bir mutluluk vardı. Bugün aynı mutluluğu çocuklarımızın ve ailelerinin yüzünde de gördük. Paha biçilmez bir şey bu!

Gurur? Mutluluk? İşe yarama hissi? Başka kurumlara örnek olma isteği… Öne çıkan duygu en çok hangisiydi?
-Aslında hepsi! Biz ekip olarak yola, eğitime, özellikle dezavantajlı çocukların eğitimine destek olmak amacıyla çıktık. Bir hayal kurduk. Ve bugün, hayalimizin çok ötesinde bir sonuca ulaştık. O zaman dedik ki… Bunu paylaşalım. En zorlu pandemi döneminde bile bunu yapabildiysek, herkes yapabilir. Amacımız, iş dünyasına örnek olmak. Umuyoruz ki, bizim hikâyemizden ilham alan şirketler, bambaşka yüreklere dokunur!

Bu güzel sosyal proje nasıl doğdu?
-Bu projenin esin kaynağı, bundan üç yıl önce gerçekleştirdiğimiz bir etkinlik. Bosch Bursa çalışanları, stantlar açarak kendi yaptıkları yiyecekleri, kullanılabilir durumdaki eşyalarını ve giyilebilir kıyafetlerini sattılar. 7’den 70’e tüm aile bireyleri en çok satışı yapabilmek için kıyasıya yarıştı. Hem keyif aldığımız hem de bağış topladığımız bir organizasyon oldu. Toplanan yardımın tamamını Bursa’da özel gereksinimli çocukların eğitim gördüğü Kayapa Özel Eğitim Uygulama Okulu’na bağışladık. Bu bağışı, okulun gösteri salonunun sıfırdan yapımında kullandılar. Çocuklarımız, üzerinde oyunlar oynayıp, şarkılar söyledikleri çok şirin bir salona kavuştu. Bu başarı bize güç verdi. “Sıra bir sonrakinde…” dedik.

Peki pandemide zorlanmadınız mı?
-Zorlandık. Ama umutsuzluğa kapılmadık. O dönem, ’müzü, yeni yeni kuruyorduk. İletişim sorumlumuz Sena Yaprak’ın müthiş fikriyle, yüz yüze yaptığımız etkinliği, dijital atölyelere dönüştürme kararı aldık. Adını, “İyilik Atölyeleri” koyduk. İsteyen gönüllülerin yetenekleri doğrultusunda, dijital atölyeler açabileceğini duyurduk. Müthiş ilgi gördü. Birbirinden farklı 35 atölye açtık. Atölyelere katılım için tek yapmaları gereken, okulun aile birliği hesabına bağış yapmaları oldu. Beklediğimizin çok üstünde bağışlar geldi. 800’den fazla kişi atölyelere katıldı.

Altında yatan felsefe ne? Bosch çalışanları olarak neden böyle bir şey yapma gereği hissettiniz?
-Kuruluş felsefemizde, yaşadığımız topluma fayda sağlamak var. Biz eleştiren değil, geliştiren olmak istiyoruz. Umutsuzluğa kapılmadan, pes etmeden “Peki ben ne yapabilirim?” Sorusunu sordurmak istiyoruz. İstisnasız her birimizin, içinde yaşadığımız toplum için yapabileceği o kadar çok şey var ki. Önemli olan hareket geçmek. Bizim tek yaptığımız harekete geçmek oldu. Gerisi zaten kendiliğinden geldi…

BirİZ Gönüllülük Kulübü nedir? Gönüllüleri ne yapar?
– Birİz Gönüllüleri, bizim sosyal sorumluluk kulübümüz. Sevgili İK yöneticimiz Şefiye Özgür’le kurduk. İsmini özenle seçtik. “Birİz” adı hem birlikte başarmak hem de ülkemizin geleceğine anlamlı izler bırakmak anlamına geliyor. Birİz gönüllüleri, özellikle eğitim alanında sosyal projeler geliştiriyor. Hedefimiz; daha çok özel eğitim gereksinimi olan ya da eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kalan dezavantajlı çocuklar.

Peki atölyeleri nasıl belirlediniz? Hepsi birbirinden ilginç…
-Atölyeleri biz değil, atölye açmak isteyen gönüllüler belirledi. Konu seçiminde özgür bıraktık. Herkes kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda atölye açtı. Tek şartımız ilgi çekici olmasıydı. Ki o sayede katılım artsın.

Siz pekâlâ, atölyelerden elde ettiğiniz geliri toparlayıp bir okula bağış yapabilirdiniz. Ama öyle yapmadınız… Hem atölyelerle birbirinize fayda sağladınız hem çocuklara dokundunuz hem de tıkır tıkır işleyen bir “iyilik hareketi” yarattınız, tebrik ederim…
-Teşekkürler. Biz sosyal sorumluluk konusuna, yalnızca “bağış yapmak” olarak bakmıyoruz. İhtiyaç sahibi kurumu belirledikten sonra, sürecin başından sonuna tüm aşamalarında yer alıyoruz. 7000’den fazla çalışanımız var. Ailelerimizi de katınca 30.000 kişilik kocaman bir aile oluyoruz. Sadece gönüllülerimizin değil, çalışanlarımızın, hatta aile üyelerinin de iyilik hareketinin bir parçası olması için çaba gösteriyoruz.

Peki bu inci gibi okulu nasıl buldunuz?
-Aslında okuldan önce Reyhan Hoca’yı bulduk. Şu an İpek Özel Eğitim Uygulama Okulu’nun müdür yardımcısı olan sevgili Reyhan Çelikbilek’le daha önce görev yaptığı okullarda birçok ortak proje yapmıştık. Onun adanmışlığı, güler yüzlülüğü ve çocuklar için faydalı bir şeyler yapabilme azmi bizi buluşturdu. Yeni görevi sebebiyle atanınca, bu güzel okul ile tanıştık. O günden beri de kendimizi bu okulun bir parçası gibi hissediyoruz. Öğretmen, öğrenci, veliler ve Bosch gönüllüleriyle kocaman bir aile olduk!!!

TEV VE ÇYDD BURS DESTEĞİ KONUSUNDA ÇALIŞTIĞIMIZ İKİ ÖNEMLİ KURUM… SADECE BURS VERMİYOR, İSTEYEN ÖĞRENCİLERE MENTORLUK DA YAPIYORUZ

Anladığım kadarıyla Bosch Bursa olarak eğitimin her kademesine elinizden geldiğince destek olmaya çalışıyorsunuz…
-Evet. TEV ve ÇYDD burs desteği konusunda çalıştığımız iki önemli kurum. Sadece burs vermiyor, isteyen öğrencilere mentorluk da yapıyoruz. Bunların dışında köy okullarına yönelik birçok proje yaptık. Yine meslek liselerine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak projeler yürütüyoruz. Ve tabii üniversite öğrencileriyle. Özellikle mühendislik alanında eğitim gören üniversite öğrencilerine, hem atölyelerinin yenilenmesi konusunda hem de katıldıkları yarışmalarda başarılı olabilmeleri adına destek oluyoruz.

ULU ÖNDER ATATÜRK’ÜN DEDİĞİ GİBİ “EĞİTİMDE FEDA EDİLECEK TEK BİR FERT BİLE YOKTUR!”

Neden özellikle eğitim kurumlarını seçiyorsunuz?
-Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün muhteşem bir sözü var. “Eğitimde feda edilecek tek bir fert bile yoktur!” Eğitim kurumlarını neden tercih ettiğimizin en net cevabı bu. “Eğitimde fırsat eşitliği” temel önceliğimiz. Özellikle dezavantaj yaşayan çocuklarımızın, eğitimden en iyi şekilde faydalanabilmeleri için projeler geliştirmeye önem veriyoruz. Bir çocuğun bile hayatına dokunmak bizim için büyük başarı. Çünkü gönülden şuna inanıyoruz: Bir çocuk gelişir, tüm dünya değişir!

Bosch yönetiminin, sizi desteklemesi de bir takdiri hak ediyor. Böyle kurumların artmasını diliyorum…
– Bu projeyi “İyilik Atölyeleri” ile Birİz gönüllülerimiz başlattı. Sonra fabrika müdürlerimiz Karin Gilges ve Mustafa Bulut, gönüllülerimizin başlattığı bu inisiyatiften çok etkilendiler. “Biz de şirket olarak destek olmak istiyoruz!” dediler. Onların duyarlılığı sayesinde bugün, bu güzel parka kavuştuk. Bosch’un sosyal sorumluluk projelerine gösterdiği hassasiyet ve sağladığı destek, kuruma bağlılığımızı kat be kat artırıyor. Hayattaki anlam arayışının karşılık bulmasına neden oluyor.


İyilik Atölyeleriniz de birbirinden yaratıcı ve faydalı! ‘Stres yönetimi için bilinçli farkındalık’, ‘Meyve ağacı yetiştirme incelikleri’, ‘Yeni başlayanlar için karavan ile yaşam’, ‘Müzik prodüksiyonu’, ‘O anı yakalamak’, ‘Dağ yürüyüşü’ gibi 35 farklı atölye… Nereden geldi bunlar aklınıza?

-Bunlar gibi daha nice atölyenin tamamı, çalışma arkadaşlarımızın ilgi alanları. Biz de bu sayede, bir kez daha bünyemizde ne büyük bir çeşitliliği barındırdığımızı fark ettik. Atölyelerin hepsi birbirinden keyifliydi. Atölyelerin ismi kadar onları açan eğitmenler de birbirinden farklı idi. Örneğin; en küçük atölye eğitmenimiz 12 yaşındaydı. ‘Canvas kullanarak tasarım nasıl yapılır?’ atölyesi açıp, kendinden yaşça büyük katılımcılara eğitim verdi. En büyük eğitmenimiz ise 67 yaşındaki, yine Bosch Tiyatro Kulübü’müzün tiyatro hocasıydı. ‘Diksiyon ve etkili konuşma’ atölyesi açtı.

PANDEMİ HEPİMİZE TOPLUMSAL DAYANIŞMANIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ!

Pandemi süreci işinize mi yaradı? Dezavantaj gibi görünen bir şeyi, avantaja mı çevirdiniz?
-Aynen öyle oldu! Pandemi, hepimize toplumsal dayanışmanın önemini bir kez daha gösterdi. Yüz yüze etkinlikleri, dijital atölyelere dönüştürdüğümüzde biz de önce ‘Acaba?’ tereddüdü yaşadık. Ama kısa sürdü. Çünkü pandemi sayesinde daha çok kişiye ulaşma şansımız oldu. Ve atölyelerimiz, pandemi yüzünden eve kapanan herkese çok iyi geldi! Dijital de olsa sosyalleşme şansı tanıdı!

Şimdi sıradaki hedef ne? Başka neler yapmayı planlıyorsunuz?
-Artık çok daha büyük bir hedefimiz var! Maltepe Üniversitesi SOYAÇ (Sokakta Yaşayan ve Çalışan Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi) ile ortak bir projeye başladık. Amacımız, ilkokul çağındaki çocuklarda “okul terki”ni önlemek. Eğitim hayatlarına kesintisiz devam etmelerini sağlamak. Bunun için Bursa’da pilot bir okul belirledik. Maltepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileriyle, okul öğretmenlerimiz ve Bosch Birİz gönüllüleri ortaklaşa çalışıyor. Marmara Üniversitesi’nden diyetisyenler, çocukların beslenme programını belirliyor. Proje kapsamında, çocukların ailelerinden okuma-yazma bilmeyenlere de okuma yazma öğretiyoruz.

Yorum Bırak