Kız kardeş dayanışmasını büyüten bir projeye imza attığımız için mutlu ve gururluyuz

Gerekli destek verilirse Türk gencinin, Türk kadının neler başarabileceğini hepimiz biliyoruz. İmkansızlıklarla dolu hayatlardan gelip, uluslararası arenada ülkemizi gururlandıran nice gencimiz var. İşte bu gençlerin artması için destek çok çok önemli!

Tam da bu noktada, Elidor ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın bir araya gelerek hayata geçirdiği #KendiYolumuzda projesi umudu büyütmeye devam ediyor. İkinci yılını tamamlayan projeyle genç kadınların hayalleri gerçekleştirmek için güçlü adımlar atmalarına destek oluyorlaarr.

Geride kalan iki yılda, binlerce genç kadının yararlandığı rehberlik ve mentorluk çalışmaları gerçekleştirdiler. 300 genç kadına üniversite hayatları boyunca burs verdiler.

Veee şimdi de afetten etkilenen genç kadınlara, geleceklerine, hayallerine giden yolda, yol arkadaşı olmayı hedefliyorlar.

Hepimizi derinden sarsan depremlerin ardından, yönlerini bölge çevirdiler. Genç kadınların yaralarını sarabilmesi, kendi yollarında güçlü adımlarla yürüyebilmesi için Elidor X TOG Genç Kadın Merkezleri kurdular.



Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya’da kurulan Kadın Destek Merkezleri‘yle eğitim, kariyer, ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında seminerler düzenleyerek genç kadınları desteklemeyi amaçlıyor. Bu anlamlı projede emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.

Ayrıca sanatın iyileştirici gücünden ilham alarak, ‘Kendi Yolumuzda Dayanışma Anıtı’ oluşturdular. Türkiye’den ve dünyadan gelen destek mesajlarını bölgeye ulaştırdılar. Umut ve dayanışma mesajları, depremzedelerin yaraların sarılmasına katkı sağlıyorlar. Yaraların sarılması uzun zaman alacak. Bu yüzden dayanışmanın, uzun soluklu, desteklerin sürdürülebilir olması gerekiyor. İşte bu yüzden böyle sosyal projeler çok kıymetli.

Genç kadınların güçlenmesine destek olmak amacıyla 2021’de TOG Vakfı ile bir araya geldiniz ve “Kendi Yolumuzda” projesini başlattınız. Proje, ikinci yılını tamamladı. Tebrik ediyorum….
-Teşekkürler. Tüm dünyada, genç kadınların, gelecekleri için hayaller kurmalarını teşvik eden bir markayız. Ne mutlu bize ki Toplum Gönüllüleri Vakfı gibi saygın bir sivil toplum örgütüyle güçlerimizi birleştirdik. Genç kadınların, hayallerini gerçekleştirmeleri için ihtiyaç duydukları kaynaklara ulaşmalarına katkı sağlamaya çalışıyoruz.

Nasıl doğdu “Kendi Yolumuzda” projesi…
-2021 yılında bir araştırma yaptık. Araştırmanın sonuçları endişe vericiydi: Türkiye’de her 10 genç kadından 6’sı, “Geleceğim için hayallerimle aramda engeller var!” diyordu. Eğitime erişimdeki maddi güçlükler, geleceklerini planlamak için kendilerini yeterli görmemeleri, bir yol göstericinin eksikliği ve gelişmek istedikleri alanlarda gerekli bilgiye erişememek karşılaştıkları engeller arasındaydı. Biz de “Kendi Yolumuzda” projesini hayata geçirmeye karar verdik. Genç kadınların, geleceklerine ve hayallerine giden kendi yollarında, onlara yol arkadaşı olmak istedik. TOG, bunu gerçekleştirebilmek için en uygun sivil toplum örgütüydü. Birlikte çok verimli çalıştık, halen çalışıyoruz. 300’e yakın genç kadına, üniversite hayatları boyunca burs verdik. Binlerce genç kadının yararlandığı rehberlik çalışmaları gerçekleştirdik. Yolumuz uzun, canla başla çalışmaya devam…

Şimdiye kadar aralarında Zeynep Bastık, Ebrar ve Karsu’nun da yer aldığı pek çok başarılı kadınla iş birliği yaptınız. Bu isimleri tercih etmenizin özel bir sebebi var mı?
-Biz, ortak değerler üzerine kurulu iş birliklerinin yarattığı güce inanıyoruz. Bunu yakından deneyimliyoruz da. Ürünlerimizle sunduğumuz çözümler kadar, genç kadınların hayallerini gerçekleştirmek için attıkları adımları ve yolculuklarında onlara destek olabilmeyi de önemsiyoruz. Zeynep Bastık, Ebrar, Karsu gibi iş birliği yaptığımız tüm kadınların ortak noktası; hayallerinin peşinden giden kadınlar olmaları. Üçü de kendi alanlarında çok başarılı. Bizi buluşturan bir diğer etken ise paylaştığımız amaçlar ve değerler. Seslerini, yeteneklerini, kadınların hayatına değer katmak için kullanıyorlar. Sivil toplum kuruluşlarıyla da yan yana duruyorlar, sosyal fayda için emek sarf ediyorlar. İş birliğimizin temelinde, genç kadınlara ilham verme konusundaki potansiyelleri, yaklaşımları ve değer yaratma istekleri yer alıyor.

Elidor X TOG Genç Kadın Destek Merkezleri de bu amaçla yürüttüğünüz çalışmaların en yeni halkası. Elidor X TOG Genç Kadın Destek Merkezleri projesi nedir? Bu merkezleri kurma fikri nasıl doğdu?
-Kendi Yolumuzda projesiyle çalışmalarımız sürerken, bu yılın başında hepimizi derinden sarsan depremleri yaşadık. “Bölgedeki genç kadınlarımız için değer yaratabileceğimiz neler yapabiliriz?” diye düşünmeye başladık. Gelecek yolculuklarında pek çok engelle karşılaşan genç kadınların, depremden sonra da farklı engeller ve acılarla karşılaşacağını biliyorduk. Buradan hareketle uzun dönemli partnerimiz Toplum Gönüllüleri Vakfı’na, “Deprem bölgesindeki genç kadınlar için ne yapabiliriz?” diye sorduk. Aldığımız cevap, “Kendi Yolumuzda” projemize başlarken genç kadınlardan aldığımız cevaplar kadar çarpıcıydı. Genç Kadın Destek Merkezleri’ni işte bu yüzden hayata geçirmeye karar verdik.


Deprem bölgesindeki kadınlar ne durumda? Neler hissediyorlar?
-Dayanışma, umut ve dost eline ihtiyaçları var. Acılarını paylaşırken, içlerindeki umudu büyütecek bir topluluğa da ihtiyaçları var. Deprem sonrası, binlerce insan, yüzlerce kurum oraya gidip, işin bir ucundan tutmak istedi. Gidemeyenler, yaşadıkları şehirlerden, ellerinden gelenin en iyisi yapmaya çalıştı. Gönüllü olmak, dayanışma ağlarına destek olmak ya da depremden etkilenenlerin hüznüne ortak olmak, hepimizin ilk refleksiydi. Elidor olarak biz de acılarda birleşen insanların, acılardan ortak bir umut çıkartabilmesine aracı olmak istedik. Genç Kadın Destek Merkezleri projesi de işte bu duyguyla başladı.

Hangi şehirlerde, kaç merkezden söz ediyoruz…
-Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay ve Malatya’da kurulmakta olan toplam dört destek merkezimiz var. Bu merkezlerde, Toplum Gönüllüleri Vakfı, afetten etkilenen 17-25 yaş arası genç kadınlara, duygusal ve sosyal destek sağlayan programlar yürütecek.

Destek Merkezleri’nin yanı sıra, Beşiktaş Akaretler’de “Kendi Yolumuzda Dayanışma Anıtı” adını verdiğiniz bir çalışmanız daha oldu…
-Evet. Yaşadığımız felaket, hepimize dayanışmanın önemini ve gücünü gösterdi. Ama üzerinden sadece 5 ay geçti. Daha yaralar sarılmadı. Sarılması daha epey zaman alacak. Bu korkunç afetten etkilenenlerin çok insani bir talebi var: Unutulmamak, yalnız bırakılmamak. Kaderlerine terk edilmemek… Biz de buradan yola çıkarak, “Kendi Yolumuzda Dayanışma Anıtı” projesini hayata geçirdik. Deprem bölgesinden sekiz güzel sanatlar fakültesi öğrencisi, duygularını ve dayanışma duygusunun onlar için ne ifade ettiğini anlatan resimler çizdiler. Bu resimler, Karsu’nun projemize özel hazırladığı “Umut” adlı bestesi ve Elidor’un Instagram hesabına gönderilen dayanışma mesajlarıyla yapay zekâ öğrenmesi aracılığıyla birleştirildi. Ortaya resim, müzik ve mesajlardan oluşan ve sürekli güncellenen bir dijital eser çıktı. Bu eserin fiziksel olarak sergilenmesi için ekranlardan oluşan bir anıt enstalasyonu oluşturduk ve İstanbul Beşiktaş’ta, Akaretler’de sergiledik. Eş zamanlı olarak, deprem bölgesinde kurulan ekranlar aracılığıyla da ülkenin, hatta dünyanın farklı yerlerinden gelen mesajları genç kadınlara ulaştırdık.

SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜYLE BİR DAYANIŞMA KÖPRÜSÜ KURULDU
DEPREM BÖLGESİNDEKİ GENÇ KADINLARA, TÜRKİYE VE DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN BİNLERCE DAYANIŞMA MESAJLARI GÖNDERİLDİ

“Kızılcık Şerbeti” dizisiyle de iş birliği yaptınız sanırım. Öyle bir şey hatırlıyorum…
-Evet. Çünkü dayanışmayı büyütmek istedik. Dizi akışı içerisinde, senaryoya entegre olarak, Elidor X TOG Genç Kadın Merkezleri’ni anlattık ve Kendi Yolumuzda Dayanışma Anıtı’na mesaj gönderilmesi için çağrı yaptık. Bu sayede, deprem bölgesindeki genç kadınlara Türkiye ve dünyanın dört bir yanından binlerce dayanışma mesajları gönderildi.

Peki bu anıtın, genç kadınlar üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
-Muazzam bir etkisi oldu. Bölge ve Türkiye arasında sanatın iyileştirici gücüyle bir dayanışma köprüsü kurulmuş oldu. “Kız kardeş dayanışması”nı böylesine büyüten bu projeye imza attığımız için mutlu ve gururluyuz. Bu anlamlı projenin hayata geçmesinde emeği olan Toplum Gönüllüleri Vakfı’na ve emeği geçen herkese ve tabii iletişim elçimiz Karsu’ya teşekkür ediyorum.

Gençlerin, genç kadınların deprem öncesinde zaten köklü sorunları varken, deprem bu durumu nasıl etkiledi?
-Doğru. Gençlerin, genç kadınların zaten köklü sorunları vardı. Toplum Gönüllüleri Vakfı da 21 yıldır bu sorunlara çözüm üretmek için gençleri eğitim ve burs programlarıyla güçlendirmeyi, onların sosyal fayda yaratan projelerine destek olmayı hedefliyor. Bir yandan gençleri güçlendirirken, diğer yandan da toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele ediyoruz. Bu alanda eğitimler veriyoruz. Elidor’la 2021’de başladığımız Kendi Yolumuzda projesi, tam da bu amaçla hayat buldu. Gençlerin gelecek hayalleriyle aralarında ne yazık ki engeller var. Afetin yıkıcı boyutu sebebiyle toparlanma sürecinin en az iki yıl alacağını öngörüyoruz. Bu nedenle dayanışmanın, uzun soluklu ve desteklerin sürdürülebilir olması gerektiğine inanıyoruz. Destek Merkezleri fikri, işte bu inançla ortaya çıktı.

FARKINDALIK YARATMALI VE BİLİNÇ OLUŞTURMALIYIZ. HEPİMİZİN DAHA FAZLA SORUMLULUK ALMASI GEREKİYOR!

Siz, TOG olarak 2022’de “Gençlerin İhtiyaçları Araştırması” yaptırdınız…
-Evet. Bu araştırmaya göre, gençlerin yüzde 60’ı burs desteğine, yüzde 54’ü psikolojik desteğe, yüzde 32’si bilgisayara, yüzde 31’i kitaba ve yüzde 27’si mentorluğa ihtiyaç duyuyordu. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem, bu ihtiyaçların daha da artmasına neden oldu. 11 afet ilinde, 17-25 yaş arasında yaklaşık 990 bin genç kadın bulunuyor. Yine afet bölgesinde, istihdamda yer alan kadın oranı yüzde 21 iken, istihdamda yer alan erkek oranı yüzde 40. Bu veriler bize bir şey yapmamız, daha fazla sorumluluk almamız gerektiğini söylüyor.

Depremden etkilenen illerde okuyan kaç öğrenci var?
-300 binden fazla öğrenci. Bu sayının hemen hemen yarısı genç kadınlardan oluşturuyor. Bu bölgede, okullar kapalı olduğu için gençler sosyalleşemiyor. Teknolojik imkanları olmadığı için online eğitime erişemiyor. Yıkılan şehirlerde gençlerin vakit geçirebilecekleri bir yer yok. Çadır ve konteyner kentlerde, özel alanları da bulunmuyor. Afetten etkilenen insanların yaşadığı ekonomik koşullar ve depremin neden olduğu zorluklar, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin de artmasına neden oluyor. Türkiye, zaten dünyada bakım emeğine ayrılan zaman açısından, kadınlarla erkekler arasındaki farkın en büyük olduğu ülkeler arasında. Kadınlar, ev işlerinin yanı sıra hanelerde çocuk, engelli ve yaşlı bakımını da üstleniyor. Buna karşın; bir mesleği icra etme, kendi ayakları üzerinde durma şansını verecek bir işte çalışma, para kazanma ve emeklilik hakkı kazanmaktan yoksun kalıyor. Bu sebeple kariyer yolculuklarında, genç kadınların önündeki engelleri kaldırmak gerekiyor. 11 il, depremden evvel de kadın istihdamının en az olduğu illerdi. Bölgedeki tarım işçiliğinin yüzde 78’ini kadınlar yapıyordu. Bu kadınların desteklenmesi, sigorta ve sağlık güvencelerinin sağlanması çok önemli. Farkındalık yaratmalı, bilinç oluşturmalıyız.

Genç kadınların, kendi yollarında, güçlü adımlarla yürüyebilmeleri için kariyer, eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda seminer çalışmaları yapacaksınız değil mi? Doğru mu anlıyorum…
-Evet. İş yaşamına atılırken mülakat, CV hazırlama, iş yaşamında karşılaşabilecekleri farklılıklar üzerine oturumlar yapılacak. Zaman zaman alanında uzman ve ilham veren kadınlarla bir araya getirmeye çalışacağız. Eğitimine devam etmek isteyen kadınlarla etüt, burs ve kurs imkanları planladık. Ayrıca merkez içinde ders çalışmalarına olanak sağlayabilecek planlamalar da yaptık. Genç kadınların, hayatın her alanında aktif rol alması için eğitimin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu biliyoruz. Kadın hakları, gündelik yaşamda toplumsal cinsiyete dayalı roller, şiddete ilişkin başvuru mekanizmaları, gençlerin sıklıkla karşılaştığı dijital şiddet, pozitif ayrımcılık gibi birçok oturum planlıyoruz. Kadın Destek Merkezleri, genç kadınların bilgilendikleri kadar, birlikte ve yan yana vakit geçirebilecekleri bir yer de olacak. Onlara; kız kardeşleriyle bir araya gelerek, farklı etkinlikler yapabilecekleri, kendilerini biraz olsun afetin yarattığı olumsuz etkilerden uzaklaştırabilecekleri güvenli bir alan yarattık. Biz, her zaman “Umutsuzluğa kapılırsan, dayanışmayı hatırla” dedik. Demeye de devam edeceğiz. Afetten etkilenen tüm gençlerin yanındayız!

Yorum Bırak