Dünyanın bilime, bilimin de kadınlara ihtiyacı var!


“Bilim Kadınları İçin” programı, bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, başarılı bilim kadınlarını ödüllendirmek ve genç nesillere rol modeller yaratmak için hayata geçirildi. Ve ülkemiz 21 yıl, dünyada 25 yıldır devam ediyooooo 👏👏👏 Çünkü dünyanın bilime, bilimin de kadınlara ihtiyacı var!
.
“Yaşam ve Çevre Bilimleri” ile “Fiziki Bilimler” alanlarındaki projeleriyle ödüle layık görülen 40 yaşın altı dört bilim kadınımız konuğumdu. Şimdi de sözü L’Oréal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’e bırakıyoruummmm.

L’Oréal Türkiye olarak, 21 yıldır UNESCO ile harika bir destek projesi yürütüyorsunuz. ‘Bilim Kadınları İçin.’
Bu program tam olarak nedir?
-Bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, başarılı bilim kadınlarını ödüllendirmek ve genç nesillere rol modeller yaratmak için UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz bir proje. Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk projelerinden biri.
3 ayrı ayağı var: İlki, küresel çapta kendini ve hayatını bilime adayan kadınların ödüllendirildiği ‘Uluslararası Üstün Yetenek Ödülleri.’ İkinci kısmı, 110’dan fazla ülkede hayata geçirilen, yenilikçi ve ilham veren bilimsel araştırmalarıyla gelecek vadeden 40 yaş altı bilim kadınlarının ve onların projelerinin ödüllendirildiği ‘Ulusal Bilim Kadınları İçin Programı.’ Üçüncüsü de her yıl ulusal programlarda seçilen genç yetenek arasından en umut veren 15 bilim kadınını belirleyen ‘Uluslararası Yükselen Yetenek Programı.’

Bu programla 21 yılda, Türkiye’deki bilim kadınlarına ne tür destekler sağladınız…
-Bilimin gelişmesi ve daha çok bilim insanının yetişmesi, büyük ölçüde sağlanan fonlarla mümkün olabiliyor. ‘Bilim Kadınları İçin’ bursiyerlerimize, projelerini hayata geçirmek için finansal destek sağlıyoruz. Bununla beraber, onlara ve projelerine bilinirlik sağlamak da çok önemli bir önceliğimiz. Hem hak ettikleri başarıyı görünür kılmak hem de arkalarından gelen nesillere ışık olabilmelerini sağlamak için.

Şimdiye kadar kaç genç bilim kadınına dokundunuz?
-21 yılda 120 genç bilim kadınına destek olduk. Ülkemizden dördü üst üste olmak üzere toplam 5 bilim kadınımız, ‘Uluslararası Yükselen Yetenek’ seçildi. 1 bilim kadınımız da ‘Uluslararası Üstün Yetenek’ ödülünü kazandı.

40 YAŞ ALTI BİLİM KADINLARI, BAŞVURULARINI WWW.FORWOMENINSCIENCE.COM ADRESİNDEN ONLİNE OLARAK GERÇEKLEŞTİREBİLİYOR

Harika! Peki bilim kadınları bu programa nasıl katılabiliyor?
-Programa başvurmak isteyen ve özgün bilim projelerine sahip olan 40 yaş altı bilim kadınları, başvurularını belirlenen süre içinde www.forwomeninscience.com adresinden online olarak gerçekleştirebiliyor.

Katılım şartları nedir?

-Başvuranların, burs kuralları gereği 40 yaşın altında olması, bir de “Yaşam ve Çevre Bilimleri” ile “Fiziki Bilimler” alanlarında görev yapıyor olmaları gerekiyor. Bilim kadınları ve projeleri, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun bilim insanlarından oluşan bağımsız jürisi tarafından, akademik özgeçmişleri, araştırmalarının bilime sağladığı katkı, projenin uygulanabilirliği, sürdürülebilirliği ve bilimsel yeniliği gibi kriterler göz önüne alınarak değerlendiriliyor.

Sadece burs desteğiyle yetinmiyorsunuz di mi?
-Hayır. ‘Bilim Kadınları İçin’ çok yönlü bir program. Bursiyerlerimize, etkili ekip yönetimi, müzakere ve liderlik becerileri, itibarlarını artırma ve araştırmalarını teşvik etme konusunda koçluk içeren özel bir eğitim programı sunuyoruz. Onları her alanda güçlendiriyoruz. Ayrıca, birer rol model olarak, geniş kitlelere tanıtıyoruz. Daha fazla gencimizi bilime yönlendirmek için bu çok önemli. Küresel programa seçilen bilim kadınlarımıza ise ulusal kazanımlara ek olarak, 15 bin Euro’luk finansal destek, uluslararası tanınırlık, akademik geçmişlerini tamamlayıcı ve ayrımcılıkla mücadele etmeleri için gerekli olan bir liderlik eğitimi de sağlanıyor.

UNESCO, bu sosyal projenin neresinde duruyor?
-UNESCO, bilim ve toplum konusunda bizimle aynı vizyonu paylaşıyor. Ortak değerlerde buluşuyoruz. Programımızın sürdürülebilir başarısı, bu güçlü iş birliğine dayanıyor. Yıllardır süren destekleri için kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Programa yapılan başvuruları, bağımsız olarak değerlendirecek bilim insanlarından oluşan bir jüri seçiyorlar ve uygunluk kriterlerine göre, kazananları bu jüri belirliyor.
Bu sene projenizin kapsamını genişlettiniz ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’yla da (TOG) güçlerinizi birleştirdiniz.

Onlar ne gibi katkılar sağlayacak?
-Programın sürdürülebilir olmasının en önemli sebeplerinden birisi, her sene kapsamını ve etkisini artırmak için yaptığımız çalışmalar. Bu yıl, cumhuriyetimizin 100. yılına denk geldiği için programda yepyeni bir sayfa açtık. Toplum Gönüllüleri Vakfı ile iş birliği yaparak, üniversitede öğrenim gören kız öğrencilerin bilimsel eğitimlerine destek oluyoruz. Bununla birlikte, önceki yıllarda “Bilim Kadınları İçin” programından burs kazanmış bilim kadınlarının katkıda bulunduğu mentorluk programıyla üniversitede bilim okuyan genç kadınlarımıza ışık tutuyoruz. Biyokimya, Biyomedikal Mühendisliği, Biyo-tıp, Doğa Bilimleri, Fizik, Moleküler Biyoloji, Genetik, Nörobilim gibi bölümlerde eğitim gören üniversiteli kadınlarımız, 6 ay boyunca bilim kadınlarından mentorluk desteği alacak.

Kadın bilim insanlarının güçlendirilmesi ve desteklenmesi sizin için neden bu kadar önemli?
-L’Oréal’in kurucusu bir bilim insanı ve en büyük tutkumuz inovasyon. Her yıl, araştırma geliştirmeye en çok yatırım yapan şirketlerdeniz. Bilim, DNA’mızda var. Ayrıca varoluş amacımızın önemli bir odağı olarak, kadınları her alanda güçlendirmeyi çok önemsiyoruz. Dünyamızın karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünün ancak bilimle ve bilimde kadınların potansiyellerinin tam olarak kullanılmasıyla sağlanacağını biliyoruz. Maalesef bilim, cinsiyet eşitsizliğinin en çok göze çarptığı alanlardan biri. Araştırmalar gösteriyor ki bilimsel çalışmalarda kadınların bakış açıları, yaklaşımları ve öncelikleri çok farklı ve çeşitli. Çok yönlü düşünce şekilleri ve kapsamlı soru sorma yetenekleriyle kadınlar, bilimsel araştırmaları çok daha farklı, ileri bir boyuta taşıyabiliyor ve projelerini toplumun ihtiyacına daha uygun hale getirebiliyor. Kadınlar, yaratıcılıkta ve yenilikte sınır tanımıyor. Biz de ‘Dünyanın bilime, bilimin de kadınlara ihtiyacı var’ diyerek bu programı yürütüyoruz. ‘Bilim Kadınları İçin’ programıyla, bilimde cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele ediyor, kadınların bilimde hak ettikleri konuma gelmeleri için çalışıyoruz.

‘Bilim Kadınları İçin’ programının Türkiye’ye katkıları ne oldu?
-Çok uzun bir süredir bu programı istikrarla sürdürüyoruz. Bunun Türkiye’de bilimin tüm seviyelerinde yüzde 40’a yaklaşan kadın temsiliyet oranına ulaşılarak, küresel ortalama ve Avrupa ortalamasının üzerine çıkılmasında önemli bir katkısı olduğuna inanıyoruz. Doğal bilimler ve mühendislik alanlarında yüzde 35, sosyal ve beşeri bilimlerde yüzde 43 olacak şekilde kayda değer bir ilerleme sağlandı. Eşitliği sağlayana kadar var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz! 21 yılda çok önemli bir mesafe kat ettik. Cam tavanları kırma konusunda çok ilerledik. Ve en önemlisi bilim kadınlarına, ihtiyaç duydukları takdiri ve görünürlüğü sağladık, yeni nesillere çok önemli rol modeller yarattık. Bursiyerlerimizin kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde, büyük başarılara imza atmaları, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en etkili bilim insanları listelerine girmeleri ise en büyük mutluluğumuz. Global programda da çok başarılı sonuçlar var. Uluslararası Üstün Yetenek Ödülleri’nde ödül alan 7 bilim kadınımız, kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde, Nobel Ödülü’ne layık görüldüler. Bu sene tıp ve fizik alanında Nobel Ödülü kazanan iki bilim kadınının (Katalin Karikó ve Anne L’Huillier) bu isimlerden olması çok mutluluk verici. Genç bilim kadınlarının, hiçbir engele ve ayrıma maruz kalmadan, yarının Nobel Ödülü kazananları olabilmeleri için var gücümüzle bilimde cinsiyet eşitliğini destekliyoruz.

‘Bilim Kadınları İçin’ programına katılan veya bu programla desteklenen kadın bilim insanları, şu anda nerelerde?
-21 yılda birbirinden değerli bilim kadınları tanıdık. Mesela, “Türkiye’nin En Genç Profesörü” unvanına sahip olan ve yakın zamanda bir bilim dergisi tarafından “Dünyanın En Seçkin 20 Bilim Kadını” listesine dahil edilen 2011 bursiyerimiz Seda Keskin Avcı, hepimizi gururlandıran bir isim oldu. 21 yıl önceki ilk bursiyerlerimizden, bugün Türkiye’nin önde gelen isimlerinden olan Prof. Dr. Günnur Dikmen de bir başka başarı hikayesi olarak karşımızda duruyor. Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü alan 5 bilim kadınımızdan da söz etmek isterim. Kanseri kendi hücrelerimizle yenmek üzerine bir proje geliştiren Duygu Sağ, mesane kanserinin tanı ve tedavisinin kişiselleştirilmesi üzerine çalışan Serap Erkek, uydu teknolojilerindeki radyasyon etkileri üzerine çalışan Bilge Demirköz, kanser hücrelerindeki karmaşık etkileşim ağlarının sırrını matematiksel formüllerle ortaya çıkaran yazılımlar geliştiren Nurcan Tunçbağ, ilaçların etkinliğini hastalar üzerinde test edilmeden görebilmek için yapay hücre zarı şeklinde deneysel platformlar geliştiren Ahu Arslan Yıldız… Ayrıca MIT Technology Review Dergisi’nin yayınladığı “35 Yaş Altı Yenilikçiler” listesinde tıp ve biyolojide çığır açan 35 öncüden biri olarak yer alan ve Stanford Üniversitesi’nde görev yapan, kanda kanser teşhisi üzerine çalışan Gözde Durmuş. Hepsi de ilham verici çalışmalarıyla bizi ve ülkemizi gururlandıran isimler.

Programın gelecekteki hedefleri neler?
-Ana hedef, bilimde gerçek cinsiyet ve fırsat eşitliğini sağlamak. Atılması gereken daha çok adım var. Çok çarpıcı bir veriyle özetlemem gerekirse; 1901’den beri verilen 640 Nobel Ödülü’nden sadece 26’sı kadınlara verilmiş durumda. L’Oréal Türkiye olarak, programa bugün her zamankinden daha çok önem veriyoruz. Neden derseniz; önümüzdeki 10 yıl içinde bilim, yalnızca güzellik için değil, gıda güvenliği, sağlık, su, hijyen, enerji, okyanusların güvenliği, eko-sistemlerin korunması ve iklim değişikliği gibi Birleşmiş Milletler’in “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” için mücadele edilmesi açısından da çok önemli olacak. Özellikle tüm dünyayı derinden sarsan pandemi sürecinde de bir kez daha emin olduk ki insanlığın karşılaştığı tüm sorunların çözümü yalnızca bilimden gelebilir. Bilim; dünyamızın geleceği için ne kadar önemli ve vazgeçilmezse kadınların bilimdeki varlığı da o denli önemli ve vazgeçilmez. Bizce dünyanın bilime, bilimin de kadınlara şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

Yorum Bırak