BEMBEYAZ PİSTLERİN TERTEMİZ KALPLİ ÇOCUKLARI

Ve şimdi de sıra, röportaj serimizin ikinci bölümündeee

Geldik, 8-15 Mart tarihleri arasında, Torino’da düzenlenen Özel Olimpiyatlar Kış Oyunları’nda, ülkemizi temsil edecek cesur ve yetenekli özel sporcularımızı tanımaya…

Bu bölümde, sadece pistte değil, hayatta da gerçek birer şampiyon olan özel sporcularımızla tanışacaksınız. Onların azmine, enerjisine ve tutkularına şahit olacaksınız… Ve tabii ki, bu başarıların arkasındaki dört değerli antrenörlerini de… Çünkü onlar, sadece birer teknik eğitmen değil, aynı zamanda ilham veren yol arkadaşları, hayat koçları…

Bu gençler ve hocalarıyla gurur duyuyoruz!!! İşte Türkiye’yi Torino’da temsil edecek kahramanlar:
Eda Nur Biçer, Şehriye Naz Koncalıoğlu, Sude Cihan, Beyza Kirenli, Berat Kömbeci, Batuhan Uludağ, Eren Kebapçıoğlu

Toyota gibi, engelli bireylere destek olan kurumların ve Özel Olimpiyatlar gibi canla başla emek veren sivil toplum örgütlerinin artması dileğiylee…
Unutmayalım: Oyun birlikte, hayat birlikte!

Sporcularımıza Torino’da şans diliyoruz: @toyota_turkiye #işbirliği

ŞEHRİYE NAZ KONCALIOĞLU: TORİNO 2025’TE ÜLKEMİ EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL EDECEĞİM

17 yaşındayım. Lise öğrencisiyim. Özel Olimpiyatlar Kış Oyunları’nda Alp Disiplini’nde yarışacağım. Çok heyecanlıyım. Benim atletizm il derecelerim var. Ama kayak bilmiyordum. Öğretmenlerim sayesinde başladım, yaptıkça sevdim. Kayak hayatıma renk kattı, pek çok arkadaşım oldu. Ailem beni destekliyor. “Kazanıp gel!” diyorlar. Her koşulda benim yanımdalar, başaracağıma inanıyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Özel Olimpiyatlar ailesinin bir parçası olmak harika. Çok gurur veriyor. Torino 2025’te ülkemi en iyi şekilde temsil etmek için sabırsızlanıyorum.

SUDE CİHAN: HOCALARIM DA AİLEM DE BANA İNANIYOR VE DESTEKLİYOR

2007 Kastamonu doğumluyum. Lise öğrencisiyim. Spor yapmayı hep sevdim. Hocalarımın teşvikiyle, Atletizm İl Şampiyonası’na katıldım. 100 ve 200 metre de yarıştım, dereceler aldım. Kayağa gelince, okuldaki hocam sayesinde Ilgaz ‘da başladım. Özel Olimpiyat Dünya Kış Oyunları’na katılma şansım olduğunu öğrenince çok heyecanlandım. “Yapabilir miyim?” diye düşündüm. Hocalarım yapabileceğimi söyledi, ailem de bana inanıyor ve destekliyor. Elimden gelenin en iyisini yapacağım.

ENVER EREN KEBAPCIOĞLU: KAYAK SADECE FİZİKSEL BİR MÜCADELE DEĞİL AYNI ZAMANDA SABRIN, CESARETİN VE KARARLILIĞIN SİMGESİ

19 yaşındayım. Üniversite öğrencisiyim. Kayağa hep ilgim vardı. Hocam böyle bir eğitime katılmak istediğimi sorduğunda çok mutlu oldum ve hemen kabul ettim. Torino’da Alp disiplini, kayaklı koşu alanında yarışacağım. Kayak benim için sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda sabrın, cesaretin ve kararlılığın simgesi. Spor sayesinde yeni arkadaşlarım oldu. Torino da müthiş bir deneyim olacak. Özel Olimpiyatlar ailesinin bir parçası olmak ise tarifsiz bir gurur kaynağı.

BEYZA KİRENLİ: TORİNO BENİM İÇİN YENİ HAYALLERİN VE HEDEFLERİN BAŞLANGIÇ NOKTASI

15 yaşındayım. Lise öğrencisiyim. Torino’da Alp disiplini’nde yarışacağım. Sporun hayatımda hep önemli bir yeri oldu. Atletizm yaptım, yarışmalara katıldım, dereceler aldım. Ilgaz’da ise kayakla tanıştım. Çok sevdim. Özel Olimpiyatlar Dünya Kış Oyunları’nda Türkiye’yi temsil edeceğini öğrendiğimde şaşkınlık, mutluluk ve gurur hissettim. En büyük hayalim, Torino 2025’te altın madalya kazanarak aileme ve sevdiklerime bu gururu yaşatmak. Torino benim için sadece bir yarışma değil, aynı zamanda yeni hayallerimin ve hedeflerimin başlangıç noktası.

BERAT KÖMBECİ: ÜLKEMİ TEMSİL ETME FİKRİ, HEM BANA İLHAM VERDİ HEM DE HAYALLERİNE BİR ADIM DAHA YAKLAŞMAMI SAĞLADI

2008’de Çorum’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren spora ilgi duydum. Kayağa ise, bir öğretmeninin teşvikiyle başladım. Özel Olimpiyatlar Dünya Kış Oyunları’nda Türkiye’yi temsil etmek fırsatımın olduğunu öğrenince havalara uçtum. Büyük bir heyecan ve gurur hissettim. Ülkemi temsil etme fikri, hem bana ilham verdi hem de hayallerine bir adım daha yaklaşmamı sağladı.

EDA NUR BİÇER: SPOR, BENİM HAYATIMDA BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM YARATTI

Çok hareketli biri olduğum için, ailem hep beni hep spora yönlendir. Sporla ilk tanışmam 5. sınıftayken voleybolla oldu. Spor, benim hayatında büyük bir dönüşüm yarattı. Birçok yeni yer görme ve gezme şansı buldum, sosyal çevrem büyüdü, kendime güvenim arttı. Kayak sporuna ilgim ise televizyondaki kayak yarışlarından. Sonra gittim öğrendim ve çok sevdim. Kayak bende tutkuya dönüştü. Özel Olimpiyatlar Dünya Kış Oyunları’na katılma fırsatı elde ettiğimi öğrendiğimde çok sevindim. Tabii ki en büyük hayalim, dereceye girerek hem hayallerini gerçekleştirmek hem de ülkemi gururlandırmak.

BATUHAN ULUDAĞ: ZORLANDIĞIM ANLARDA YARIŞMAYI KAZANDIĞIMI HAYAL EDEREK KENDİMİ MOTİVE EDİYORUM

2009 Karabük’te doğumluyum. Lise öğrenciyim. Okul gezisinde Ilgaz’a geldim, burada kayak yapmayı öğrendim. Kayak, bana özgüven kazandırdı. Kendini geliştirme fırsatı sundu. Özel Olimpiyatlar Dünya Kış Oyunları’na katılma şansım olduğunu öğrenince, hem çok heyecanlandım, hem de biraz endişelendim. Zorlandığım anlarda yarışmayı kazandığını hayal ederek kendimi motive ediyorum. Sonuç ne olursa olsun, bu deneyimin hayatımda unutulmaz bir yere sahip olacak.

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ-KAYAKLI YÜRÜYÜŞ ANTRENÖRÜ LEVENT ASLANTAŞ

HEYECANLIYIZ SPORCULARIMIZA GÜVENİYORUZ

Torino’daki Dünya Şampiyonası’na az kaldı. Neler hissediyorsunuz?

Heyecanlıyız. Sporcularımıza güveniyoruz.

Hazırlık süreci nasıl geçti?

Gayet verimli. İki hazırlık kampı yapıldı. Birinci kamp, sporcu seçimleri ve eğitimleri, ikinci kamp ise, kategorilere göre sporcu seçimleri ve eğitimleri. Dolu dolu geçen kamp dönemleriydi. Takıma seçilen 7 sporcumuzla da özel olarak ilgilendik. Her gün, saat 08.00- 17.00 arası sıkı bir çalışma temposuna girdik. Bu sırada, Türkiye Kayak Şampiyonu’nun bize eşlik etmesi, gençlere müthiş bir motivasyon oldu. Kamp 4 gün sürdü. Şimdi de, Kastamonu Ilgaz Kayak Merkezi’nde, Torino öncesi, son hazırlıklarımızı tamamlıyoruz.

ÖZEL ÇOCUKLARIN EN BÜYÜK PROBLEMİ, SOSYAL HAYATA ADAPTE OLMAKTA GÜÇLÜK ÇEKMELERİ

Özel sporcular için, bu şampiyonaya katılmanın anlamı nedir?

Özel çocukların en büyük problemi, özgüven eksikliği ve sosyal hayata adapte olmakta güçlük çekmeleri. Dünya Şampiyonası’na katılacak olmaları, yaşadıkları özgüven eksikliğinde müthiş olumlu bir fark yaratıyor. Kendilerini kahraman gibi hissediyorlar, bizim için zaten öyleler. Ayrıca hiçbiri daha önce yurt dışına çıkmamış, kendi akranlarıyla yurt dışına gidip, ülkelerini temsil etmeleri unutamayacakları bir deneyim oluyor.

Fiziksel hazırlığın yanı sıra, mental hazırlık da önemli di mi?

Hem de nasıl! En zor süreçlerden biri bu aslında. Özel çocukların özgüven eksiklikleri ve potansiyelleriyle ilgili bir önyargıları oluyor. Daha hiç denemeden, ‘Ben yapamam’ diyebiliyorlar. Ama biz, pes etmiyoruz tabii. Onların da etmesine izin vermiyoruz. İlk olarak yapılacak faaliyetler ne ise o etkinlikler ile ilgili güzel örneklerden bahsediyoruz ve rol model önce kendimiz oluyoruz. Bilerek hata yapıyoruz. Herkesin hata yapabileceğini ama bunun, vazgeçmeyi gerektirecek bir durum olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Sonra yine deniyoruz, yine hata yapıyoruz… En sonunda başarıyoruz. Öğrenci bunu gördükçe, hata yapmak korkusundan -ya da hata yapacak diye o işe kalkışmak korkusundan uzaklaşıyor. Çünkü önünde, hata yaptığı halde, yola devam eden bir rol model var. Bu süreçlerden sonra, yapacakları faaliyetle ilgili, basitten zora doğru, ince ince çalışmaya başlıyoruz. Öğrenci yapabildiğini gördükçe, motivasyonu artıyor ve mentall olarak hazır hale geliyor.

Neler yapıyorsunuz peki? Mental olarak onları nasıl hazırlıyorsunuz?

İlk olarak, yapılacak faaliyet ne ise (spor, müzik v.s.) o etkinlikle ilgili güzel örneklerden bahsediyoruz ve rol model önce kendimiz oluyoruz. Bilerek hata yapıyoruz. Herkesin hata yapabileceğini ama bunun, vazgeçmeyi gerektirecek bir durum olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Sonra yine deniyoruz, yine hata yapıyoruz… En sonunda başarıyoruz. Öğrenci bunu gördükçe, hata yapma korkusundan -ya da hata yapacak diye o işe kalkışma korkusundan- uzaklaşıyor. Çünkü önünde, hata yaptığı halde, yola devam eden bir rol model var. Bu süreçlerden sonra, yapacakları faaliyetle ilgili, basitten zora doğru, ince ince çalışmaya başlıyoruz. Öğrenci yapabildiğini gördükçe, motivasyonu artıyor ve mental olarak hazır hale geliyor.

MÜTHİŞ İYİ KALPLİLER KİRLENMEMİŞ SAFLAR

Özel sporcularla çalışmakla, diğer sporcularla çalışmak arasındaki en büyük fark ne?

Sporcular, kazanma hırsıyla motive oluyor. Özel sporcular için, kazanmaktan daha önemli bir şey var: Oyuna iştirak etmek ve çabalamak. Bu çabalarının karşılığı olarak, onları desteklerseniz, inanılmaz seviniyorlar. Bunu da size gösteriyorlar. Siz de mutlu oluyorsunuz. Biz antrenörlüğün yanında, özel sporculara bir nevi yaşam koçluğu da yapıyoruz. Çünkü birçok özel sporcumuzun günlük yaşam becerileri, akran ilişkileri, sosyal ilişkileri zayıf. Çoğu zaman antrenör olarak, onların mentoru da oluyoruz.

Siz, özel sporcularınızın en çok hangi yönlerinden ilham alıyorsunuz?

Müthiş iyi kalpliler. Kirlenmemişler. Saflar. Karşılıksız sevebiliyor ve bu sevgiyi gösterebiliyorlar. Fırsat verildiğinde de, inanamayacağınız kadar çok şeyi başarabiliyorlar. Birbirlerinin çabalarını de inanılmaz bir samimiyetle destekliyorlar. Biri kayarken düştüğünde ona yardımcı olmak için bütün takım seferber oluyor. Bu da onların arasındaki sevgi bağını güçlendiriyor.

BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ, ALP DİSİPLİNİ ANTRENÖR MEHMET ALİ KURT
‘MÜDÜR BABA KAZANDIM!’

Özel sporcularla çalışmaya nasıl başladınız?
2009-2010 Eğitim öğretim yılında Özel Eğitim Uygulama Okuluna okul müdürü olarak atandım.

Bu süreçte sizi en çok etkileyen deneyiminiz ne oldu?

İlk defa yarışmaya katılıp, derece elde eden bir özel sporcumun sevinçten titreyerek ve ağlayarak bana sarılıp, “Müdür baba kazandım” demeye çalışması… Hayatım boyunca unutamam.

BİZİM SPORCULARIMIZIN BEDENİ DEĞİL RUHU ŞAMPİYON

Özel sporcularla çalışmakla diğer sporcularla çalışmak arasında en büyük fark nedir?

Özel sporcular ile çalışmak, insanın ruhunun yıkaması gibi! Evet meşakkatli ama aynı zamanda insanı dinlendiriyor. Bizim sporcularımızın, “bedeni değil, ruhu şampiyon.” Normal bireyler, sonuca odaklı oldukları için, 100 öğreti verildiğinde, yüzde 85 başarı sağlarlarsa, kalan yüzde15’lik eksiğin hangi basamakta olduğunu araştırırsın. Özel sporcularda ise 100 öğreti verip, 10 olumlu dönüş aldığında, gözlerindeki mutluluğu hissedersin. 0 10’da, 100’ lük başarıya giden yoldaki kazanımları fark edersin.

Onlara nasıl yaklaşıyorsunuz?

Önce kendinizi, lider olarak kabul ettirip, saf sevgiyi vereniz gerekiyor. Daha sonra, yetenekleri doğrultusunda çalışmalara yönlendiriyoruz. Siz rol-model olarak kabul etmeleri gerekiyor, devamında başarı geliyor ama bu başarı, olimpik anlamda olmayabiliyor. İstendik davranış değişiklikleri de bir başarıdır sonuçta.

Nasıl yani?

İstenmedik davranışları oluyor bazen özel çocukların. Bu istenmedik davranışların, istendik davranışlarla değişmesini sağlıyoruz.

MUCİZE YARATAMAM AMA HEP DENİYORUM

Özel sporcularla çalışmak doğru bir şekilde iletişim kurmak için nasıl bir eğitim aldınız?

Yönetici olarak atandıktan sonra, özel gereksinimli bireyler ve ailelerin eğitimi, davranış değişikliği analizi kursları, özel eğitim de yeni yaklaşımlar eğitimleri aldım. Mental Reterdasyon, Otizm Spektrum bozukluğu veya Downsendromu gibi farklı engel grupları bulunuyor. Her bireyin kendine özel davranış özelliği var. Sporcularımla ilk temastan önce aileler ve rehber öğretmen ile iletişime geçer, ‘istenmedik’ davranışlar ile değiştirme yoluna gideliim.

Sizce özel sporcuların en büyük süper gücü ne?

Sanırım şu söz bu sorunuzun tam karşılığı: “Mucize yaratamam ama hep deniyorum!”

Gelecekte daha fazla özel sporcunun bu tür şampiyonlara katılması için ne gibi desteklere ihtiyaç var?

Daha fazla geniş kitleler tarafından fark edilmelerinin sağlanması gerekiyor. “Oyun birlikte, hayat birlikte” sloganımız ile;bir gün değil, her gün toplumun hafızasında yer edinmeliyiz.

Bu sporcuların başarılarını ve hikayelerini izleyen ama evde oturan özel çocukların ailelerine ne söylemek istersiniz?

Ebeveynlerine şöyle seslenmek isterim: “Çocuğunuzun engelini kabullenin! Özel çocuklarımızın şu çığlığına kulak verin: ‘Bana kazanma şansı verin, kazanamasam da çabamda cesur olmama yardım edin…”

ÖĞRETMEN VE KAYAKLI KOŞU ANTRENÖRÜ GAMZE DERDİYOK
ÖZEL SPORCULARLA ÇALIŞMANIN YAŞATTIĞI DUYGU PAHA BİÇİLEMEZ!

Meslek hayatınızın yaklaşık 15 yılını farklı özel eğitim kurumlarında öğretmen ve yönetici olarak geçirmiş özel çocuklarla çalışmışsınız…

Evet. Çok farklı yeteneklere sahip öğrenci gruplarına denk geldim ve birçok etkinlikte birlikte görev aldım. Onların toplumda kabul görmesi ve bundan duydukları mutluluk, başarma ve kendi ayaklarının üzerinde durma istekleri benim için de büyük bir motivasyon kaynağı.

Özel sporcularla çalışmak ile diğer sporcularla çalışmak arasında en büyük fark nedir?

Özel sporcularla yaptığınız çalışmaların verdiği sonuçlar ve yaşattığı mutluluk, normal gelişim gösteren bireylerle bence karşılaştırılmamalı. Zaten karşılaştırılamaz. Çünkü özel sporcuyla çalışmanın size yaşattığı duygu paha biçilemez.

SAF SEVGİYİ HİSSEDİYORSUNUZ

Onlara hem bir antrenör hem de bir mentor gibi mi yaklaşıyorsunuz?

Özel sporcuyla rahat çalışabilmeniz için, sizi sevmesi, bağ kurması ve size inanması gerekiyor. Sizi sever ve inanırsa, tüm zorlukları beraber aşabilirsiniz. Özel sporcularla çalışmanın en güzel tarafı, an be an, sosyalleşmelerine tanık oluyorsunuz, saf sevgiyi hissediyorsunuz, sizi rol-model olarak almalarını gözlemliyorsunuz. Devamında başarı geliyor fakat bu başarı olimpik anlamda olmayabiliyor. Ama ille de olimpik bir başarı elde edecekler diye bir şey yok. Özel sporcularla çalışmanın zor taraflarına gelince; her birey engel gurubuna göre farklı davranış değişikliği gösterebiliyor. Bazen sosyalleşmek istemeyebiliyor, bazen yarışmak istemeyebiliyor. O anki ruhsal ve psikolojik durumu çok etkili oluyor.

KARŞILIK BEKLEMEN SEVMEK İNANMAK VE GÜVENMEK

Sizce özel sporcuların en büyük süper gücü ne?

Karşılık beklemeden sevmek, inanmak ve güvenmek… Saf temiz duygularıyla ne kadar zor olursa olsun, sabırla çalışmaya devam ediyorlar.

Özel sporcularla çalışmak için belirli bir eğitim aldınız mı?

Evet Özel Eğitim Okulu’na atandığımda, eğitimler aldım ama en güzel eğitim, sahada deneyimleyerek öğrenmek. 15 yıl özel çocuklarla çalışmış olmak bu konuda iyi bir deneyim sahibi olmanızı sağlıyor.

Evde oturan ve spor yapmaya cesaret edemeyen başka engelli bireylere ne söylemek isterdiniz?

Burada görev, velilere düşüyor. Bu tarz orginasazyonlar ya da farklı şehirlerdeki kursları takip edip, evde olan çocuklarını dışarı çıkarmaları, sosyalleşmesini sağlamaları gerekiyor. Özel çocukların kendilerine olan güvenlerinin arttırması için çaba sarf etmeleri gerekiyor. Onların sosyal hayat içinde yer almaları, ailelerin sosyal yaşantıları için de önemli.

BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ, ALP DİSİPLİNİ ANTRENÖR SEVDA KETENCİ
YETENEK SADECE MADALYA İLE ÖLÇÜLMÜYOR

Özel sporcuların katılımıyla gerçekleşen Torino Dünya Şampiyona’sı tüm dünyaya ne diyor? Nasıl bir mesaj veriyor?

Yeteneğin sadece madalya ile ölçülmediğini söylüyor. Özel sporcular, özel olmanın getirdiği becerilerle de bir takım şeyleri yapabiliyorlar. Hem de çok iyi yapabiliyorlar. Yeter ki o fırsat verilsin onlara. İşte bu tür organizasyonlar başarılı olabildiklerini önce kendilerine, sonra tüm dünyaya gösterebilecekleri yerler. Ama ille de madalya kazanılacaklar diye bir beklenti yok, oraya katılmış olmak, o havayı solumak, çaba sarf etmiş olmak bile başlı başına bir başarı.

28 YILDIR ÖZEL ÇOCUKLARLA ÇALIŞIYORUM ÖZEL SPORCULAR HIRSLARDAN ARINMIŞ ÖZEL KİŞİLİĞE SAHİP BİREYLER VE ONLAR, SAF YÜREKLERİYLE AYAKTA DURURLAR EN BÜYÜK GÜCÜ DE BURADAN ALIRLAR

Özel sporcularla çalışmaya nasıl başladınız? Bu süreçte sizi en çok etkileyen deneyiminiz neydi?

Özel öğrenciler ve özel sporcularla, 28 yılda pek çok kurumda çalışma imkanım oldu. Bir çocuğun gülümsemesi ve kendini mutlu hissetmesi, benim için en değerli şey. Mücadelenin rakibiyle değil de, hayatla ilgili olduğunu bilmek ve bu süreçte yanlarında olmak muhteşem bir his.

Sizce özel sporcuların en büyük süper gücü ne?

Sporda başarının yere düşmemek değil, düştüğü her seferinde kalkmak iradesi olduğu söylenir. Özel sporcular hırslardan arınmış özel kişiliğe sahip bireyler. Ve onlar saf yürekleriyle ayakta dururlar. En büyük gücü de buradan alırlar.

ARALARINDA HARİKA BİR BAĞ VAR ETKİLENMEMEK MÜMKÜN DEĞİL!

Bu takımın en güçlü yanı ne? Birbirlerini nasıl motive ediyorlar? Birbirlerine nasıl destek oluyorlar?

Başarıda alkış, başarısızlıkta tekrar denemek için birbirlerini sürekli motive ediyorlar. Aralarında harika bir bağ var. Etkilenmemek mümkün değil!

Özel sporcularla çalışmak için belirli bir eğitim aldınız mı? Onlarla doğru bir şekilde iletişim kurmak için neler öğrendiniz?

Yönetici olarak atandıktan sonra özel gereksinimli bireyler ve ailelerin eğitimi, davranış değişikliği analizi kursları, özel eğitim de yeni yaklaşımlar gibi eğitimler aldım. #işbirliği

Yorum Bırak