ATİLLA TAŞ

Sıfır karizma magazin figürüydüm Twitter fenomeni oldum

O şimdi fenomen! İnternetteki bütün sözlüklerde o tartışılıyor: Atilla Taş.

Bir zamanların ‘ham çökeleği’, şimdinin iflah olmaz muhalifi.  AK Parti aleyhine tweet’ler atıyor, protest şarkılar yapıyor, binlerce takipçisi var. Her attığı tweet olay oluyor. RT yapılıyor, TT oluyor… Ama bir taraftan da samimiyeti fena halde sorgulanıyor. “Yandaş olamadığı için mi muhalif oldu?” deniyor. Top ten tweet’leri ortalıkta dolaşıyor.  Değişmiş. Ruhen de fiziken de. Büyümüş. Bana samimi geldi. Artık şarkılarıyla değil, fikirleriyle anıldığı için hayatından memnun. Şu yaşadığımız dönemde en kolayı yandaş olmak. Cesaret isteyense muhalif olabilmek. Bakın, Atilla Taş bütün yaşadıklarını nasıl anlatıyor.

ATILLA-TAS-2015-1Biz seni, ‘Ham çökelek Atilla Taş’ olarak tanıdık. O dönem zirve yaptın. Kimilerine sempatik, kimilerine antipatik geliyordun. Ama müthiş popülerdin. Sonra ortadan kayboldun. Ve karşımıza bir ‘Twitter fenomeni’ olarak çıktın…

-Evet ya, öyle oldu! Kendimi buldum Twitter’da. Ben buymuşum. Kısa cümlelerin adamıymışım. 140 karaktere bir sürü şey sığdırabiliyormuşum. Sarkastik bir dil benimki. Aslında hep öyleydim. İğneleyici konuşurum. Lafımı esirgemem. Ama ah, o ham çökelek! Benim için hayatımın en büyük tren kazasıdır.

Tren kazası mı?

– Evet, öyle maalesef. O güne kadar 3- 5 lirayı bir arada görmemiş 23 yaşındaki bir çocuk, bir anda üne ve servete kavuşursa n’olur? Salaklaşır! Bana da öyle  oldu. ‘Kıç kalkması’ denilen şeyin şahikasını yaşadım. Saçmaladım. Eşimden ayrıldım. Çocuğumdan ayrıldım. İdare edemedim şöhreti. Ben hep zannederdim ki parayı bulunca, ünlü olunca çok mutlu oluyorsun, sorunlar ortadan kalkıyor. Tersine bunalıma girdim.

ATILLA-TAS-2015-7Ve n’aptın?

-Kaçtım! Dil öğrenmek için İngiltere’ye gittim. Ardından New York Film Akademisi’ne girdim. Paralı bir okul, sınavla girmiyorsun. Ama bir sürü şey öğrendim. Kendime ve hayatıma uzaktan bakma fırsatım oldu. Sonra 28 yaşında geri döndüm. Aaa o da ne! Dikiş tutturamıyorum. Elimi attığım her şey, elimde kalıyor. Film yaptım olmadı. Bir sürü kapı aşındırdım. Yine karşıma ‘Ham Çökelek’ çıktı! “Sen Atilla Taş’sın, popüler bir figürsün” dediler. Benim oynayacağım hiçbir şey, inandırıcı olmazmış çünkü insanlar bana baktıklarında ‘Ham Çökelek’ görüyormuş.

Yapıştı yani üzerine

-Hem nasıl! Hazıra dağ dayanmaz, para da suyunu çekti. Önce araba gitti, sonra ev ve elimde avcumda ne varsa. Dibe vurdum. E yedim tabii kafayı, içkiler, âlemler, orada burada sapıtmalar. Bir dönem, 15-20 gün Balıklı Rum’da depresyon tedavisi gördüm. İntihara meyilli durumlar yaşadım. Felaket bir dönemdi. Otobüse, minibüse binerken şapka takıyordum. “Ham Çökelek otobüse biniyor!” demesinler diye. Şöhret bela bir şey, işin kötüsü, para gidiyor ama şöhret kalıyor. Üstünden çıkartıp bir yere asamıyorsun. Acayip kötü 2-3 yıl yaşadım. Pavyon tarzı yerlerde şarkı söylüyordum. Sonra ufak tefek albümler çıkardım, yurtdışı konserlere gittim, belimi biraz doğrulttum. Bu anlattıklarım 6-7 yıl önce. Kimseye muhtaç olmayacak bir duruma geldikten sonra ufak ufak sosyal medyada takılmaya başladım. ‘Nickikolog’ diye bir nickle. Bir arkadaşım dedi ki, “Sen manyak mısın, niye kendi isminle girmiyorsun?”  “Atilla Taş dediğim anda takipçiler gider oğlum!” dedim.

ATILLA-TAS-2015-4Eeee?

-Haklı çıktım! Takipçilerin yarısı gitti. Çünkü Atilla Taş karizması sıfır bir magazin figürü. Bir gün stüdyodayız, ‘Gangnam Style’ şarkısı çıkmış, ortalık yıkılıyor. “Türkçe söz yazacağım buna!” dedim. Ama işin gırgırındayım. Yazdım. Bizimkiler videoyu YouTube’a koydular. İki saat sonra telefon geldi, “Abi TT’deyiz!” Ben TT’nin ne olduğunu bilmiyorum. Bir girdim baktım, ortalık yıkılıyor. Ama şarkının altında ne küfürler. “Allah belanı versin, şerefsiz, ulan böyle şarkı mı yapılır?” derken, birileri de “Yunan sanatçı diye iteleyelim Yunanistan’a”  demiş. Sonra baktım, ikinci bir TT. Bu sefer de Atillas Tasos diye TT olmuşum!

ATILLA-TAS-2015-6Kimin icadı bu Atillas Tasos?

-İnci sözlükçülerin. ‘Best Greek singer’ diye yazmışlar. Yunanlar da “Böyle bir Greek singer yok” demişler. Sanki şarkıya söz yazmadık da birini öldürdük! En iyi ceza, dalga geçmek, ciddiye almamaktır ya ben başladım makara yapmaya. “Yunanca dersi alacağım!” dedim, millet baktı, “A adam eğlenceliymiş! Kendisiyle dalga geçiyor!” dedi. Oradan bir sempati oldu. Derken Gezi patladı. “Bu kadar biber gazına gerek yok! Olayların ilk günü ben Taksim’de konser verseydim dağılırdı zaten herkes” dedim. Baktım bu tweet’i de sevdiler, yine RT’liyorlar. Bu sefer tamamen kendimle dalga geçmeye başladım. Başka çarem de yoktu. Kariyerim dibe batmış. Ya kendimle alay edeceğim ya da Ajdar gibi, “Ben starım!” diyeceğim. Birinde eğleniyor diyecekler, diğerinde deli. Birinci şıkkı tercih ettim. Giderek politikleşti tweet’lerim..

ATILLA-TAS-2015-3Neden?

-Nihayetinde solcu bir ailenin çocuğuyum. AK Partili olup, sonradan bu tarafa kaymış biri değilim yani. Diyorlar ki AK Parti’den döndü. Asla!  Ben sadece Kanal 7’de gezi programı yaptım. Ama yalan söyleyecek halim de yok, AK Parti’nin yaptığı bazı demokratik açılımları da destekledim. AK Parti ilk başladığında böyle miydi? Değildi. Sonradan cozuttular.

Sen evrim mi geçirdin?

-Tabii ki. 15 sene önceki adam değilim. Kendimi geliştirdim. Belki de kompleksten. Param vardı, giyinmeyi bilmiyordum. Param vardı, yemeyi bilmiyordum. Param vardı, gezmeyi bilmiyordum. Para gitti, akıl geldi! Allah ikisini bir arada vermiyor! En azından bana vermedi.

ATILLA-TAS-2015-2Kafana saksı mı düştü, yoksa AK Parti mi?

-İkisi beraber düştü aslında. Ondan önce zaten yerin dibini görmüştüm. Kimseyi de suçlamadım,  “Sorumlusu sensin. Bu kariyeri sen mahvettin!” dedim.

Çocuk ve eş ne oldu?

-Eşimden o zaman ayrıldık, 16 sene oldu. Kızım 22 yaşında şu anda. Evlendi. Bebek bekliyor. Yakında dede olacağım!

Ne kadar babalık edebildin kızına?

-Edemedim. Büyümeye çalışıyordum. Hatalarım say say bitmez! Ama şu anda iyi bir insan olabilmek için çabalıyorum…

ATILLA-TAS-2015-8İstesem çok rahat yandaş olabilirdim

İflah olmaz bir muhalif misin?

-Kesinlikle! İflah olabilmem için iktidar partisinin bazı hatalarını, tıpkı benim hatalarımı kabul ettiğim gibi kabul etmesi lazım. Bu ne kibir ya! Hâlâ yaptıkları her şeyi CHP’ye, oraya, buraya yıkıyorlar. Hiçbir eleştiriye tahammülleri yok. Basına zincir vuran, insanları kendi malı gibi otokratik bir sistemle yöneten bir iktidar bu. E bunlar beni rahatsız ediyor. Ortada herkesin korktuğu, çekindiği bir diktatör var. Bir partinin karakteri olmalı, partinin içinde demokrasi olmalı. AK Parti’de bunlar yok. Bir adamın sözüyle hareket eden, “Otur!” demesiyle oturan, “Kalk!” demesiyle kalkan insanlardan söz ediyoruz. Benim kaç çocuk yapacağımdan ne içip ne içmeyeceğime, nerede içip, nerede içmeyeceğime karar veren bir yapı. Muhalefet etmemek mümkün mü? Peki ya “Yandaş olamadığı için, muhalefet kanalını sömürüyor” diyenler… -Halt etmişler! İstesem çok rahat yandaş olabilirdim. Gezi döneminde, “Hükümet istifa!” diye bağıranların bir kısmı, sonradan diz çöküp özür dilemediler mi? Berkin’in ölümüne üzülüp daha sonra, “Onlar da Erdoğan’ın annesini yuhalamasalardı” demediler mi? Başbakan’ı telefonla arayıp, “İşsiz güçsüz kaldık bize yardım et!” diyenleri bile biliyoruz. En azından benim çizgim hiç değişmedi.

“Önce kedini öldüreceğiz”

Attığın tweet’lerin samimiyetinin sorgulanması seni rahatsız ediyor mu?

-Hayır. Ne dedikleri umurumda bile değil. Yaklaşık dört yıldır tweet atıyorum. Bunun 3 buçuk yıldan fazlası muhalif. Yakında kitabım da çıkacak, hepsini okuyacak insanlar. Bir baksınlar en ufak bir kayma ya da tutarsızlık var mı?

Hiç korkmuyor musun? Langur lungur dalıyorsun, ‘Hırsız’ diye şarkı yapıyorsun…

-Evimin kapısına kâğıt bıraktılar. “Önce kedini öldüreceğiz!” diye. Yolumu kesmeye kalktılar. Bir sürü dosyam var savcılıkta. İnsanlar zannediyor ki ben bedavadan ‘klavye kabadayılığı’ yapıyorum. Benim orada tabak gibi ismim yazıyor. Evim, yurdum belli. Ama Adana çocuğuyuz biz, korkuyorsam bile üzerine giderim. Bu tweet’ler bana bir sürü iş de kaybettiriyor. Televizyon programım başlıyordu, attığım Davutoğlu tweet’i yüzünden program daha başlamadan bitti.

ATILLA-TAS-2015-12Güvendiğin bir şey var mı peki?

-Yok ya! Belki de kaybedecek bir şey olmadığı için bu kadar cesurum. Bana, “Sen cemaatten para alıyorsun!” dediler. Ne cemaati! Onlarla ne işim oldu ne de muhabbetim. “Bu adam neye güveniyor da ‘Hırsız’ diye şarkı yapıyor” diyorlar. Ben kimseye hakaret etmiyorum, saygısızlık yapmıyorum. Ne yapıyorsam akıllı yapıyorum.

Peki memnun musun hayatından?

-Çok. ‘Ham çökelek’ yaptığımda, Hakkâri’deki dağın tepesindeki çocuk da tanıyordu beni. Zirveye çıkmıştım. Ama şu gördüğüm saygıyı, sevgiyi hayal bile edemezdim.

Normalde sana, yaptığın müziğe, hayattaki duruşuna daha önce inanmayan insanlar bu muhalif tavrından dolayı sempatiyle bakıyor ve saygı duyuyorlar…

– E ne güzel işte! Elini vicdanına koy söyle, bir insan, bu ülkede bu kadar güçlü bir iktidar varken neden muhalefet etmeyi tercih etsin? Ben her sene en az 25-30 AK Partili belediyeye konsere gidiyordum, Gezi’den beri sıfır. Olsun, şimdi en azından saygı görüyorum. Ben hep dışlandım ya, ne yaparsam yapayım ‘çökelek’ dediler ya, yıllar sonra doğru bir amaç edindim, zekâmı kullanabiliyorum şu anda, mutluyum yani. Günde en az 20 şöyle tweet okuyorum: “Biz seni çok yanlış tanımışız. Sen çok farklı bir insanmışsın!” Hoşuma gidiyor.

ATILLA-TAS-2015-11İki kere milletvekilliği teklif edildi

Kendini saygınlık açısından, sınıf atlamış gibi mi hissediyorsun?

-Evet ya, parayla, pulla, şöhretle atlayamadığım sınıfı atladım. Ama öyle olsun diye de yapmadım. AK Parti’ye saplantılı bir şekilde uyuz oluyorum!

Bütün derdin alkış ve onaylanmak mıydı yani?

-Hayır, hepimiz daha iyi bir şekilde yönetilmeyi hak ediyoruz. Atilla Taş’a bir gün milletvekilliği teklif edilecek desek, seni bilmem ama ben gülerdim! İki yeni kurulmuş partiden milletvekilliği teklifi aldım. Birinin barajı geçmesine kesin gözüyle bakılıyor. Tabii ki kabul etmedim. Ama beni Kürtler de takip ediyor, Aleviler de başka gruplar da. Partiler üstü bir kişilik oldum.

Sende bir takıntı mı Twitter?

-Evet. ‘Starmetre’ diye bir şey var. Şu an üçüncü durumdayım. Birinci Fuat Avni, ikinci Cem Yılmaz. Cem Yılmaz’ın 8 milyon takipçisi var. Adam ‘Merhaba’ yazsa zıplıyor zaten. İster istemez rekabet oluyor. Benim binden aşağı RT’li tweet’im yok. Genel olarak bir stil yakaladım. Çıtamı aşağıya düşürmemeye  çalışıyorum.

ATILLA-TAS-4AK PARTİ’YLE  SEÇMENİ ARASINDA SUÇ ORTAKLIĞI VAR

Önümüzdeki seçim için beklentin ne?

-Ne yalan söyleyeyim bir ümidim yok. Yine alacaklar. İnsanlar, iktidara göbekten bağlanmışlar. Kimi yardımlar kesilir diye oy verecek, kimi kömürü, maaşı, kimi de başka şey için. Müthiş bir suç ortaklığı var seçmenle parti arasında. AK Parti seçmenine ‘koyun’ diyorlar bence çok yanlış. Ortada müthiş bir çıkar ilişkisi var. 13 senedir iktidar olan partinin pat diye bitmesi beklenemez. Her yere yerleşmişler. Ama tabii şu da var: Yine AK Parti gelirse, o zaman, Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Zerrin Özer, Şafak Sezer, Yavuz Bingöl gibi insanları nasıl değerlendiriyorsun?

-Onlar bir tercih yapmışlar. Kendi hallerini düşünmüşler. Bana da “Şimdi özür dilesen Cumhurbaşkanı seni affeder. Üstelik onun yanındakilerden çok daha ilgi görebilirsin!” diyenler var. Çok duydum bu sözleri.

Sen amacına ulaştın mı?

-Bir amaç için çıkmadım yola. Attığım tweet, o an sosyal medyada gündemi belirleyebiliyor. Bu bana yetiyor.

Çoğunluğun yandaş olduğu bir toplumda muhalif olmak her şeye rağmen alkışlanacak bir şey midir?

-Kesinlikle öyledir.

ATILLA-TAS-2015-10AÇIK TEHDİT

8 bin kişilik timleri var. Sosyal medyada bizim gibi muhalif insanları yıldırmak ve sindirmek için. Hakaret, küfür, kıyamet… Çok ciddi psikolojik savaş açtılar. Üstelik açık açık tehdit ediyorlar. “Seni yazdık bir kenara! Bundan sonra yolda yürürken dikkat et!” gibi…

‘Bir Delinin Kapak Defteri’ isimli kitabım çıkıyor. Sadece tweet zannediyorlar. Hayır! Aslında dört yıllık bir gündemin belgesi.

Yakışıklı olmak palavra Kadınlar beyne bakıyormuş!

Bir ekiple mi çalışıyorsun?

-Yok ya. Yatakta veya koltuğumda uzanırken tweet atıyorum. O kadar garibanım. Bir tek ‘Çıtırım’ yanımda, kedim yani..

ATILLA-TAS-2015-9Sana ‘Kemalist ve ırçkı’ diyenler de var.

-Büyük yalan! Ama ‘Kemalist’ dedikleri şey Atatürk’ü sevmekse, elbette seviyorum ve saygı duyuyorum. Kemalist’in ne olduğunu hâlâ anlamış değilim. Sanki bir küfürmüş gibi söz ediyorlar. Atatürk’ün yıllar önce yaptığı yanlışlar olabilir ama bunu kendi içinde değerlendirmek lazım. O zamanki şartlar içinde. Irkçılığa gelince, “Kürt çocuklarına ağlamadıkça bu ülkeye barış gelmez!” diye yazıyorum. Irkçı bir insan böyle tweet atar mı?

“Aman açık vermeyeyim, troller saldırırlar!” dediğin oluyor mu?

-Yok, ben öyle şeylerden korkmam. Zaten Google’da benimle ilgili eski ne kadar yalan dolan haber varsa hepsini söylediler. Söyleyebilecekleri hiçbir şey kalmadı! Annemi güya sokağa atmışım. Ölünceye kadar annemin yanındaydım, kucağımda vefat etti zaten. Bu iftiraları başkasına atsalar kafayı yer. Bazen ben de çıldırıyorum.

Kadınlar daha mı çok ilgi duyuyor şu anda sana?

– Yakışıklı olmak, çirkin olmak palavraymış, kadınlar beyne bakıyormuş bunu anladım! Kadınlar için fikirler önemliymiş. Fikir adamlarını, şarkıcılardan daha çok seviyorlarmış. Keşke yazar olarak başlasaydım hayata.

Şarkıcılık ne olacak şimdi?

-Protest tarzda yapıyorum. Kendim için, eğlenmek için. Zaten şarkıcılık bitmiş Türkiye’de. Beş-altı kişi dışında kimse para kazanamıyor.

Kimlerle yazışıyorsun?

-Mesela Uğur Abi (Uğur Dündar) çok güzel şeyler yazdı benimle ilgili. DM’den yazışıyoruz. Gazetede de yazdı. Fuat Avni’yle yazışıyoruz. Annem vefat ettiğinde Yasin okuttu. Enver Aysever ve Ertuğrul Günay’la da yazışıyoruz…

Yorum Bırak