Kadın cinayetleri önlenebilir konferasından notlar


Yazıya başlarken…
“İyi şeyler de oluyor bu ülkede” cümlesini kurmak istedim. Çünkü o kadar kötü gelişme üst üste yaşanıyor ki, üzülmemek imkansız. Ama en azından şuna sevinebiliriz, bu ülkede, kadın cinayetlerinin önüne geçmeye çalışan, bunun için kafa patlatan, kararlı kadınlar var.

Çoğunluğu da kadın örgütlerinden.

Bence hepsi çok saygın kadınlar.

Onlara şapka çıkarıyorum.

Ben, yaşım ilerledikçe, kadınlarla daha iyi anlaşıyorum, işlerimi de mümkünse kadınlarla yapmak istiyorum. Erkekler alınmasın ama kadınlar daha pratik, daha yapıcı, daha yaratıcı, daha leb demeden leblebiyi anlıyor. Ve daha problem çözücüler.

Biraz cinsiyetçi bir yaklaşım olabilir ama öyle hissediyorum.

Ülkeleri de, şirketleri de, partileri de kadınlar yönetmeli bence.

Bu ülkedeki kadın cinayetlerine çözüm bulunacaksa yine kadınlar sayesinde olacak.

Filmmor tarafından düzenlenen “Kadın Cinayetleri Önlenebilir” kampanyasının ilk adımı olan “Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Eylem Konferansı” geçen hafta yapıldı.

2009-2013 yıllarını kapsayan “Kadın Cinayetleri Eylem Araştırması”nın sonuçlarının ve kadın cinayetleriyle mücadele deneyimlerinin paylaşıldığı konferansta, Acil Eylem Planı oluşturuldu. Ve “Kadın Cinayetlerini Haberleştirme Kılavuzu” dağıtıldı.

Ben de bir gazeteci olarak, konuşulanları ve alınan kararları sizinle paylaşmayı ödev bildim.

Hadi başlayalım…

Bir cinayetin “kadın cinayeti” olduğunu nasıl anlarız?

*Şu basit soruyu sormak gerekir. ”Maktul erkek olsa öldürülür müydü?” Bu sorunun cevabı “Hayır” ise, o cinayet bir “kadın cinayeti”dir.

5 SENELİK ÖLDÜRÜLEN KADIN BİLANÇOSU

2009-2013 yılları arasında bu ülkede 949 “kadın cinayeti” işlendi.

Kadınları en çok kimler öldürüyor?

Kadın katillerinin yüzde 75’i koca-eski koca, sevgili-eski sevgili. Yüzde 20’si erkek akraba.

Kıskandım, öldürdüm…Çok seviyordum, öldürdüm…Beni aldattı, öldürdüm…

Katillerin en çok öne sürdüğü “bahaneler” ayrılma, reddedilme, kıskançlık ve “Namus.” Ama bu gerekçelerle kimse, kimsenin canına kıyamaz. Bunlar, toplumu etki altına alabilmek için uydurulan bahaneler!

Cinayetler daha çok evde işleniyor

Kadın cinayetlerinde mekan, yüzde 38 çiftin evi. Yüzde 26 kadının mekanı. Yüzde 29 da kamuya açık alan

Kadın cinayetleri hep “Geliyorum!” diyor

*Kadın cinayetlerinde öldürülen kadınların tamamına yakını, cinayet öncesinde şiddet görüyor. Çoğu zaman çevresi ve kolluk güçleri bu durumdan haberdar ama yeterince ciddiye alınmıyor. Kadın cinayetleri ‘Geliyorum’ diyor. Takan yok, önlem alan yok. Yani o kadınların göz göre canlarına kıyılıyor!

*Kadın katilleri, cinayet sürecinde kadınları kendilerine destek olacak çevrelerden koparıyor, yalnızlaştırıyor. Ki öldürebilsin diye…

*Cinayetlerin asıl nedeni kadınların güçlenmesi. Erkek iktidarına “hayır” demesi ve kendi yaşamları hakkında kararları kendisinin vermek vermek istemesi.

*Kadın katili erkekler, cinayet ve yargı sürecinde, kendilerine adeta kadınları ‘öldürme ehliyeti’ veren tüm çevrelerce korunuyor. Çeşitli bahanelerle, kolluk güçlerinden ve bir kısım medyadan destek alıyorlar.

Medyada kadın cinayetleri yeteri kadar görünür değil

*Kadın cinayetleri, medyada herhangi bir 3. sayfa haberi olarak yer alıyor. Yani sıradan bir adli olay. Oysa öyle olmamalı.

*Gerek sayısı, gerekse konumu itibariyle pek görünür değil.

*İnternet haberleri nispeten daha iyi durumda. Televizyon haberleri ise kadın cinayetlerine en olumsuz söylemi üreten mecra.

*Haberler, özellikle başlıklarda kullanılan dille, kadın cinayetlerini sıradanlaştıran, hatta meşrulaştıran ifadeler içeriyor.

Yasalar yetersiz değiluygulamadan sorunlar var

*Kadın katilleri, cezalarını azaltmak için kimi zaman kendilerini tutuklayan kolluk güçlerinden akıl alıyor. Kimi zaman da, cinayet haberlerini meşrulaştıran medyadan esinleniyor. Bu cinayetlerin neredeyse tamamı, anlık öfke patlamaları sonucu oluşan şeyler değil; incelikle düşünülmüş, planlanmış taammüden “infazlar.”

*Kadın cinayetlerinin engellenmesi ile ilgili mevcut yasalar yetersiz değil, uygulamada sorunlar var. Sorun hukukçuların bakışı ve yorumlamasında.

Kadın cinayetlerini haberleştirme

*Gazeteciler psikolog, yargıç, falcı veya hikaye yazarı değil. Haberi sunarken söylentilerden, yakıştırmalardan, kalıplaşmış formüller ve yargılardan uzak durmalı.

*Cinayet gerekçesi olarak, cinnet, iflas, psikolojik sorun gibi klişe kolaycılığa başvurmak yerine, gerçek sorumluları bularak yazmalı. Bıktık artık cinnet geçirdiği için kadınları öldüren adamlardan!

*Kadınları korumayan devlet, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, gelenekler, destek olmayan aile mutlaka haberlerde yerlerini almalı.

*Melodramdan, sansasyon ve pornografiden kaçınmalı.

*Fotoğraf kullanımında dikkatli olunmalı.

*Öldürülen kadın yerine zanlıyı ve zihniyetini teşhir etmeli.

*Fikri takip yapılmalı. Cinayet haberleri ertesi gün unutulmamayı, failin yakalanması ve yargılanma sürecini takip edilmeli.

Yorum Bırak