Yalan da olsa Kraliçe’yle röportaj

BARIŞ Ekinci aradı.Sinpaş GYO’nun genel müdür yardımcısı.

Ve dedi ki…“Kraliçe’yle röportaj yapmak ister misin?”

“Deli misin? Kim istemez? Tabii… Hadiiii” dedim, sonra makineli tüfek gibi devam ettim, “Nasıl izin aldınız? Şahaneymiş! Türkiye’ye gelmiyor herhalde Kraliçe? İngiltere’de mi yapıyoruz?”

O zaman durdu.

Bir sessizlik oldu, “Kraliçe ama gerçeği değil!” dedi, “Hayatı boyunca kraliçeyi canlandıran Mary Reynolds!”

Önümde iki seçenek vardı.

“Sağ ol, ben almayayım!” demek.

Ya da ‘b’ şıkkı, merakıma kulak vermek.

Tabii ki ‘b’ şıkkı, hep ‘b’ şıkkı!

Kraliçe’nin benzeri olarak dünyaya geliyorsun ve bundan bir kariyer yapıyorsun, onun dublörüsün, çeşitli filmlerde onun gibi giyiniyor, oturuyor, gülümsüyor ve halkı selamlıyorsun…

Acaba nasıl bir şeydir kraliçenin “benzeri” olmak?…Mrs. Mary’le 5 çayında buluştuk…
30032016

Sizi tanıyalım…
– 10 Ağustos 1933’te Londra’nın kuzeyinde doğdum. Babam kilisede yazmandı, annem ise ev hanımı…

Sizin de çocukluğunuz Kraliçe’ninki gibi miydi?
– Aman Allah korusun! Benim çok mutlu bir çocukluğum oldu…

Nasıl yani?
– E kraliçe olmak zordur, meşakkatlidir. Ben çok özgür bir çocukluk yaşadım. Sizce Kraliçe’nin böyle bir şansı olmuş mudur? Kraliçeysen, hayatı kendin için yaşamıyorsun, ülken için yaşıyorsun. Hep ömrün boyunca uyman gereken kurallar, protokoller var…

Ne zaman ona benzediğinizi fark ettiniz?
– Tuhaf bir şekilde, hep benziyordum. Ama 17 yaşımda gereğinden fazla benzediğimi fark ettim. Herkes de bunu görüyordu, “Merhaba” dedikten sonraki ilk muhabbet bu oluyordu. Çok ciddiye almıyordum, ta ki oğlum okula başlayana kadar. O bile sonunda, “Anne sen feci şekilde Kraliçe’ye benziyorsun!” dedi…

Bu sizi mutsuz mu etti?
– Yoo, hayır ama sebepsiz bir şöhret bu. Bunun bilincindeyim. Her yerde, herkes fotoğrafımı çekiyor.

Bu benzerlik hayatınızı nasıl etkiledi?
– İtiraf etmeliyim, olumlu etkiledi. Bir kariyer yaptım bundan. Yaşlandıkça da daha çok benziyorum galiba, şimdilerde daha fazla teklif alıyorum. Bütün dünyayı gezip görüyorum. Bu sayede güzel İstanbul’u da görme fırsatım oldu.

Peki sizin gerçek mesleğiniz nedir?
– Ben gençken bankacıydım. Eşim de muhasebeci. Ne yazık ki onu kaybettim. Şimdilerde ise tek işim, dünyanın dört bir yanına gidip, Kraliçe’nin benzeri olmak! Bugüne kadar pek çok filmde ve reklam filminde oynadım, bir Bollywood yapımında bile Kraliçe’yi canlandırdım!

Fiziksel benzerlik dışında Kraliçe’yle ortak yanlarınız var mı peki?
– Ben de onun gibi inci takmayı severim. O da doğayı ve köpekleri seviyor. Ben de. Ayrıca bahçıvanlığı seviyorum, bildiğim kadarıyla gençliğinde o da yaptı…

Tanıştınız mı?
– Hayır, ne yazık ki hiç tanışmadım.

Tanışma isteğinizi ona iletseniz kabul eder mi?
– Hiç zannetmiyorum. Kraliçe o! Öyle çat kapı randevu almak filan mümkün değil. Ben bu benzerlikle yaşamımı sürdürüyorum. Bazen trafik duruyor ben yürürken düşünün… En komiği de 2.5 yaşındaki torunum, mağazalardaki Kraliçe fotoğraflarını görüp ben zannediyormuş!

Korkuyor musunuz bir gün Kraliçe’ye bir şey olur diye?
– Evet, bu benim sonum olur! İşsiz kalırım! Bu, işin esprisi tabii, çok üzülürüm Kraliçe’yi kaybedersek. Biz İngilizler ona çok bağlıyız.

KİM BU MARY REYNOLDS?
* Herkesin bir ikizi olur derler ,Mary’ninki de İngiltere Kraliçesi Elizabeth! Benzerlik 17 yaşından itibaren giderek artıyor.

*80’li yıllarda eşinin ve oğlunun ısrarıyla fotoğraflarını bir cast ajansına gönderiyor ve “Kraliçe benzeri” olarak oyunculuk kariyerine başlıyor.

*Kraliçe dublörlüğünü yapan 2 kadın oyuncu daha var. Fakat onlardan Mary Richard, ismine bir de Elizabeth eklediği ve kendini Kraliçe zannetmeye başladığı için, ajanslar onunla çalışmak istemiyor! Bizim Mary ise sıcakkanlı ve doğal. Ayrıca Kraliçe olmadığının fena halde farkında! “Look a like” olarak hayatını sürdürüyor ve oldukça iyi para kazanıyor.

*Epey geniş bir kostüm gardırobu var. E kolay değil tabii. Hem Kraliçe’nin özel davetlerde giydiği tuvaletlere benzeyen kostümler hem de günlük hayatta kullandığı döpiyes, şapka, çanta ve eldivenlerden oluşan kıyafetler.

*İngiltere sınırları içinde bu işi çok yapmıyor. Ama neredeyse bütün dünyayı gezmiş.

*82 yaşında olmasına rağmen tek başına yaşıyor, hâlâ arabasını kendisi kullanıyor, herhangi bir sağlık sorunu yok. 1 oğlu ve 3 torunu var. Türkiye’yi ve İstanbul’u ilk defa ziyaret etti. Galata Kulesi’ne ve Yerebatan Sarnıcı’na bayıldı.

 

Fotoğraf: Emre Yunusoğlu

Yorum Bırak