İNANILIR gibi değil!
İllegal örgüt üyeliğinden içeride!
Aslı Erdoğan’dan söz ediyorum.
Pek çok insan bu konuda görüş bildirdi.
Benim de kanıma dokunuyor, yazmadan edemedim, “Evet, böyle şeyler de oluyor Türkiye’de!” deyip geçemeyeceğimiz kadar feci!
Dünyaca ünlü, eserleri 17 dile çevrilmiş, barış yanlısı olmakla tanınan değerli bir edebiyatçı içeride…
“Mucizevi Mandarin”i yayınladığı zaman Murakami, Joyce Carol Oates, Vaclav Havel gibi uluslararası ünlü edebiyatçılarla anıldı ismi…
Ve bu kadın, yazdığı 4 yazı yüzünden içeride!
“Sen devletin birlik ve bütünlüğünü bozuyorsun!” diyorlar.
“Sen terör örgütü üyesisin!” diyorlar.
Nedir bu?
Aslı Erdoğan üzerinden gözdağı vermek mi, “Sen de kalkışma! Bak, sonun böyle olur!” demek mi?
Aslı’nın hapse atılmasına sebep olan o yazıları buldum, okudum… Siz de okuyun… Ve kendiniz değerlendirin…
O yazılara istinaden birilerini terör örgütü üyesi ilan etmek ve onu hapse tıkmak için, insanın gerçekten hayal gücünün çok geniş olması gerekiyor…
Ayrıca birine, illegal örgüt üyeliği cezası vermek için yargı kesin ilkeler belirlemiş…
Aslı’nın yazılarına bakıldığında, günlük gazete haberlerini köşesinden aktardığını görüyorsunuz.
Genellikle edebi yazılar.
Ha tamam, eleştirel yazılar da var.
Evet ama şiddete yakın tehlike oluşturabilecek şekilde çağrı ve övgü içermiyorsa, ırkçılık ve hakaret içermiyorsa, eleştirel yazı yazmak, hukuki koruma altında değil midir?
Aslı Erdoğan’ın satırlarının, devletin bütünlüğünü, birliğini bozduğunu düşünmek için hukuku, aklı ve mantığı gerçekten bir tarafa bırakmak lazım…
Vicdanım beni dürttüğü için ve işin ayrıntılarını merak ettiğim için avukatı Erdal Doğan’la konuştum.
Hepimizin anlayacağı şekilde anlatır mısınız, bu ülkenin en önemli edebiyatçılarından biri, romanları 17 dile çevrilmiş Aslı Erdoğan neden içeride?
Hukuki bir cinayet diyorum, başka bir şey diyemiyorum!
Tam olarak hangi gerekçeyle tutuklandı?
Özgür Gündem’e yazdığı 4 yazı yüzünden. Ve danışma kurulu üyesi olduğu için…
Bir insanın, gazete danışma kurulu üyesi olması, terör örgütü üyesi olması ve tutuklanması yeterli bir sebep mi?
Basın Kanunu 11. maddeye göre danışma kurulu üyelerinin hiçbir hukuki sorumluluğu ve gazete pratiğinde hiçbir işlerliği yok. Ama yine de Aslı şu an içeride…
Gelelim yazılara…
Suçlama konusu dört yazıdan ikisi ulusal basında çıkmış haberleri, hiçbir yorum katmadan tırnak içine alarak, alt alta sunmasından ibaret. Diğer ikisinde ise, güncel insan hakları ihlallerini ve güvenlik önlemlerini ironik bir dille yazıyor. Bu yazılarla devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak, örgüt üyeliği ve örgüt propagandası yapmakla suçlandı…
Bu nasıl olabiliyor?
Akıl alacak gibi değil ama Aslı bu yazılarıyla, devletin güvenlik elemanlarının, özellikle Cizre ve Sur’daki operasyonlarını zaafa uğratmakla suçlanıyor. Bu dört yazıyla, devlet güvenlik politikasını tartışılır ve hatta eleştirilir kılarak, güvenlik politikasını zafiyete uğratmış veya uğratmakta! Bunu da yapsa yapsa bir terör örgütü üyesi yapar! Onun terör örgütü üyesi olduğuna sadece kendileri inanıyor ama bunu yeterli görüyorlar. Kendileri dışındaki dünyaya, hukuki dayanak göstermek zorunluluğu hissetmiyorlar. Bu da korkunç tabii. Ülkemdeki bu korkunçluğu, hukukçu olarak anlatamamak ise daha korkunç. Hukuki temel ilkelerin tamamı yok sayılıyor şu anda…
Benzer suçlamalar Necmiye Alpay için de var değil mi?
Evet. Onun da danışma kurulu üyeliğini gerekçe gösteriyorlar. 70 yaşında bir hanım Necmiye Alpay. Dediğim gibi, danışma kurulu üyeliği denilen şeyin hiçbir fonksiyonu yok. Belki de ‘tanınan bir Türk yazar olan Aslı Erdoğan’ın bu gazetenin danışma kurulunda ne işi olur’un cezalandırılmasıdır. Hukukla biraz mesaisi olmuş kişiler çok iyi bilirler ki, örgüt üyeliğinden bir kişiyi suçlamak için, bunun Yargıtay’ca da onaylanmış şartları olmalıdır…
Neler o şartlar?
Mesela örgütün hiyerarşik yapısı içinde organik olarak bulunması, öncesinden düzenli disipliner bir eğitim alması, süreklilik arz eden şekilde örgüt içinde tespit edilmiş faaliyetlerde bulunması, kod adı kullanması, gizlilik içinde yaşamını sürdürmesi vesaire… Allah aşkına bunlardan bir tanesini bile, dünya edebiyatında Kafka ile karşılaştırılan Aslı’ya ya da 70 yaşındaki, yaşamını dile ve dil etimolojisine adamış Necmiye Alpay’a atfetmek mümkün müdür?
Peki sizce, Aslı Erdoğan gerçekten ne için tutukladı?
Tutuklamanın hukuki ve mantıki bir sonucu yoksa tek sebep geriye kalıyor: İktidarın, Kürt meselesinin çözümü amacıyla, son yıllarda uyguladığı güvenlikçi politikalarına ilişkin Türk aydınlarının eleştirel yaklaşımını cezalandırmak. Ve onlara Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay üzerinden gözdağı vermek. Biliyorsunuz daha önce de yüzlerce akademisyene, yayınladıkları barış bildirisi nedeniyle soruşturma açılmış yüzlercesi işten çıkarılmıştı. Aynı şekilde geçen haftalarda binlerce öğretmen de… Demek ki bu soruşturmalar, işten çıkarmalar gözdağı için yeterli görülmemiş ki, eserleri 17 dile çevrilmiş, Türkiye’nin edebiyat elçilerinden biri olan Aslı Erdoğan’ı tutuklamak da gerekmiş…
GELECEĞİN 50 YAZARINDAN BİRİ SEÇİLDİ
Aslı Erdoğan’ın özgürlüğüne düşkün, aykırı, başına buyruk, narin ve yalnız kişiliğinin neresi terör örgütü üyesi ve destekçisi suçlamalarına uygun?
Hiçbir yeri! Eğer o bu suçlamalara maruz kalıyorsa, hiç kimse kurtulamayacak demektir.
Onu suçlayanlar, Lire dergisinin “Geleceğin 50 yazarı” arasında sayılan biri olduğunu biliyorlar mı?
Bence bilmiyorlar. Oysa 5 dakika Google taraması yapsalar, Aslı’nın tüm yaşamı ortaya çıkıyor. Hükümet, bazen uluslararası alanda yaptıkları iyi şeylerin anlaşılmadığından yakınıyor. 3 milyon Suriyeli sığınmacıyı kabul eder ve gereğini yaparsanız, övgü alırsınız. Ama dünya çapında bir yazarınızı -ki o yazar barış yanlısı ve şiddet karşıtlığı da tanınıyor – hukuk, akıl ve mantık dışı suçlamalarla tutuklarsanız, dünyadaki algınız maalesef değişir!
TÜRKİYE, MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL Kİ!
Peki yazılarında hükümetin Güneydoğu politikalarını eleştirmesi, terörist sayılması için yeterli?
Türkiye, üç-beş yıllık bir muz cumhuriyeti değil! Hukuki içtihatlarını, evrensel hukukla oluşturmuş ve o dünyanın bir parçası. Siyasal iktidarın hoşuna gitmeyecek politikaları eleştirmek, tartışmasız biçimde düşünce ve ifade özgürlüğü hukukun koruması altındadır, öyle olmalıdır. Bu yüzden hiç kimse terörist sayılamaz.
YAZILARDA NELER VAR?
“Tunanak, bu senin babandır” /29/03/2016 tarihli yazısı Hcimrad Böcker’in “Tutanak” adlı şiir kitabından esinlenerek, “Ayların en zalimi” 08/07/2016 tarihli yazısı da T.S.Eliot’un “Ayların En Zalimi Nisan” adlı şiirinden esinlenerek yazdığı yazılar. Tümüyle ulusal günlük gazete haberlerinden bir araya getirilmiş alıntılar olduğu içinde tümü tırnak içine verilmiş.
20/05/2016 tarihli yazısı bütünüyle hikaye diliyle kaleme alınmış bir makale. “Bir delinin tarih okumaları” 17/06/2016 tarihli yazısı ise, komik ve ironi bir dille birlikte kaleme alınan bir başka makale.
Bu yazılarda ne şiddet çağrısı yapılmakta ne de şiddet övgüsü. Tam tersine, güvenlikçi politikaları eleştiren, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında edebi dille kaleme alınan yazılar. Tüm bu yazılardan, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozacak bir suç işlediği sonucuna varmak mümkün değil. Hele örgüt üyeliği akıl alacak gibi değil!
ASLI ERDOĞAN 4 AĞIR AMELİYAT GEÇİRDİ
Yeni bir ödül de aldı Aslı Erdoğan, İsveç PEN Kulübü Kurt Tucholsky ödülünü aldı…
-Evet. Aslı’nın şiddet karşıtlığı eserleri ve yaşamı dikkate alınarak İsveç PEN Klübü Hapisteki Yazarlar Komitesi 2016 yılı ‘Tucholsky Ödülü’nü bu yıl Aslı Erdoğan’a verdi.
Şu an Aslı Erdoğan ne durumda?
Dört ağır ameliyat geçirdi. Bunlardan biri omurilikten. Ayrıca boyun fıtığı var ve pankreas enzimleri problemli. Bunlarla baş etmeye çalışıyor. Hukuku katleden suçlamalarla suçlanması ve tutuklanması da ruhen onu zorluyor. Umarım en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur ve bu suçlamalar düşer.
Annesi peki? O ne durumda?
Mine Hanım, tüm bu hukuksuzluklar karşısında Aslı için çırpınıyor. Kızından gelen kısa umut içeren bir mesaj, not bile onu çok mutlu ediyor. En çok da Aslı’nın sağlığı için kaygılanıyor. Cezaevi ziyaretleri dışında Bakırköy Kadın Tutukevi önünde Aslı ve Necmiye Hanım için haftada iki gün yapılan özgürlük nöbetlerine katılıyor…