Ya işte böyle…
Photoshopsuz Ayşe huzurlarınızda!!!!
Ben beğendim, bakalım siz de beğenecek misiniz?
Ben kolay beğenmem.
Üstelik kendimle ilgili bir şeyi.
Oldum olası, kendimi en ağır ben eleştiririm.
Manyaklık işte, hep bir eksik bulurum.
İçimde, acımasız, sinir bir eleştirmen yaşıyor.
Ya da “aşırı gerçekçi biri” diyelim.
Kandıramıyorum kendimi.
İçimdeki hep doğruyu söylüyor.
Bana ayar çekiyor!
Cem Talu’yla Çağan Irmak röportajı yaptık, Çağan’ın fotoğraflarını Küçük Akkum Plajı’nda çekti Cem, “Burası çok güzel, gel seni de çekeyim!” dedi.
Bir tarafım istiyor, bir tarafım ıh ıh.
Çünkü Cem, vur deyince öldürür.
Bitmez.
Kendini alamaz, çeker de çeker.
“Bak ışık çok güzel!” dedi, “Bak, denize gir” dedi, “Bak yan dön” dedi, “Buraya dayan, oraya dayan!”
Dedi de dedi.
Bir süre dediklerini yaptım, sonra sıkıldım.
Ve fakat bu fotoğraflar çıktı kameradan.
İlk tepkim, “Vayyy be!” oldu.
İçimdeki hiçbir şeyi beğenmeyen kadın, bu kadını beğendi.
Ama sonra “Bu, ben değilim ki!” dedim.
“Nasıl yani?” dedi Cem.
“Benim belim daha kalın!” dedim.
“Bu, ham hali fotoğrafların” dedi. “Bırak edit etmeyi, ışığıyla bile oynamadım. Oynasam şahane olur…”
“Yok istemem, böyle kalsın!” dedim.
Doğru ya doğru, bu fotoğraflarda olduğumdan daha iyi çıkmışım.
Tuhaf tabii, normalde bu cümleyi photoshop yapıldığında kullanırsın.
Hayır, bunlarda yok, tamamen organik.
Phtoshopu bırak, filtre bile yok.
Hiçbir halt yok.
Cem’in gözü var sadece.
Bir de güzel ışık!
Aslında mesele bu galiba.
Bakmayı bilen biri ve ışık.
Cem’e teşekkür ediyorum.
Veeee…
Allah, hepimize doğru ışığı versin diyorum.