BABALIĞIN HAKKINI VEREN TÜM BABALARIN BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

Bugün özel bir gün. Hem bayramın ilk günü, hem de Babalar Günü.
Babalık sorumluluğunu yerinen getiren, çocuklarını koşulsuz seven, güven veren, şefkat gösteren, onlarla vakit geçiren, onları gerçekten büyüten, “Aaa siz ne zaman büyüdünüz bilmiyorum!” demeyen, olay mahalinde olan, emek veren, evlatlarıyla “aile” olmayı beceren, kısacası babalığı hakkıyla yapan bütün babaların Babalar Günü kutlu olsun.
Gerisine bir kutlama yok:))
Onlar taş yesin.
Yemesin ama babalık yapamayacaklar bu sevdaya kapılmasınlar. Bedelleri ağır oluyor. Ortalık biyolojik baba olduğu halde, babalıkla alakası olmayan adamlarla dolu.
Oysa babalık, biyoloji değil, kalp işi.
Ne mutlu bize ki, bir de Kalpten Babamız var. @kalptenbaba Serkan Özübek 
Türkiye’nin devlet korumasındaki bir çocuğu evlat edinen ilk bekar babası. Bekar erkeklere ve kadınlara 2002’de bu hak verildi. Ama 2002’den beri, Serkan dışında bekar bir erkek evlat edinmedi. Üzücü ama gerçek bu. Belki bilmiyorlar, belki cesaret edemiyorlar.
2020’de Serkan’la uzun bir röportaj yaptım. İnternet’te bulup okuyabilirsiniz. Bu Babalar Günü’nde yine Serkan’la röportaj yaptım.
Çünkü ebeveynliği sorgulayan, aileyi yeniden tanımlayan, evlat olmak isteyenlere oğlu Okan’a kavuşma hikayesini anlatarak yol gösteren bir kitap yazdı. Ayrıca tek ebeveyn olarak babalık deneyimlerini de anlatıyor.
Onu sevmemeye, saygı duymamaya olanak yok. Hahahaha ben hayranlık da duyuyorum o ayrı. Ve İnstagram’da @kalptenbaba hesabından onu sürekli takip ediyorum, etmiyorsanız siz de edin. Sağduyulu, samimi, çok güzel paylaşımlar yapıyor.
Baba-oğlu müthiş bir ikililer. Ve dünya güzeli iki kedileri var.
Keşke Serkan gibi babalar artsaa…
Serkan da, Literatür Yayınları’ndan çıkan Kalpten Baba/ Hayatıma Hoş Geldin kitabını bu yüzden yazdı zaten. Mutlaka edinin, okuyun. Devam postu da gelecekkkk…

BRAVO SERKAN EVLAT EDİNMEK İSTEYENLERE YOL GÖSTERMEK AMACIYLA YAZDI

Serkan, Babalar Günün kutlu olsun! 2020’de seninle röportaj yapmıştık. Türkiye’nin ilk ve tek evlat edinen babasıydın. O günden beri, instagram’daki Kalptenbaba hesabındaki paylaşımlarını ve seni hayranlıkla takip ediyorum. Oğlun Okan’la muhteşem bir ilişkiniz var. Babalar Günü’nde en çok kutlanması gereken babalardan birisin. Bu arada, evlat edinmek isteyenlere yol göstermek amacıyla yazdığın yeni bir kitabın çıktı Literatür Hayat Yayınları’ndan. Bunun için de ayrıca kutluyorum. Çabanı çok değerli buluyorum. O yüzden Babalar Günü vesilesiyle seninle yeniden röportaj yapmak istedim… Evet başlıyoruuuuz…

Hadi başla Ayşe. Seninle röportaj yapmak hep çok keyifli. Hem heyecanlanıyorum hem de bir sürü şey üzerine düşünme fırsatım oluyor. Bir de bana hep uğur getiriyorsun…

2020’DEN BERİ ÜLKEMİZ BEKAR BABALAR EVLAT EDİNEBİLİYOR AMA MAALESEF BEN HALA TEKİM ☹


Ülkemizde bekar erkeklere de evlat edinebilme hakkı ne zaman verildi?

Damardan girdin yine! Medeni Kanun 2002’de değişti ve evli çiftlerin yanı sıra, bekar kadınlara ve erkeklere de bu hak tanındı. Evlat edinme başvurusu yapmadan önce ilk baktığım bu oldu. “Yasal hakkım var mı?” diye kontrol ettim. Pek çok insan bilmiyor ama var. Bekar erkeklerin de böyle bir hakkı var. Kanunen kendimi sağlama alınca, ben de daha gönül rahatlığı ile başvurumu yaptım.

EVLAT EDİNEN BEKAR ERKEK SAYISI ARTMALI!

Sen ilksin… Senden sonra devamı geldi mi?

Hımmmmmm. Bu soruya, “Evet, çoğaldık!” demek isterdim ama bildiğim kadarıyla, maalesef hala tekim! Sanırım bir kişinin başvuru süreci hala devam ediyor. Umarım onaylanır ve çoğalırız. İlk olmanın gururu bir şekilde var ama daha gurur veren şey emsal olmak, cesaret vermek. Bu daha önemli benim için. Ve keşke artsak…

BIRAKIN ERKEKLERİ, “AAA BEKAR KADINLAR EVLAT EDİNEBİLİYOR MU? DİYE HALA ŞAŞIRIYOR İNSANLAR!

Peki sen nasıl açıklıyorsun hala ilk ve tek olmanı? Neden devamı gelmedi…

Çünkü pek çok insan hala bekarların evlat edinebildiğini bilmiyor. Bırakın erkekleri, hala, “Aaa bekar kadınlar, evlat edinebiliyor mu?” diyenler var. Örnekler çoğalmalı ve insanlar etrafında görmeli. Herkesin evlat edinmiş bir tanıdığı, arkadaşı olmalı. Evlat edinme ve koruyucu aile olma üzerine kamu spotları yapılmalı, eğitimler, seminerler verilmeli. Şimdi yavaş yavaş başladılar ama dizi filmlere, filmlere daha fazla evlat edinmiş ve evlat edinilmiş karakterler eklenmeli. Bunun yanında elbette cesaret edemeyenler de var. Biliyorsun zaten benim de öncelikli amacım, cesaret vermek ve ilham olmak.

AMACIM, KİTABIMIN BABALAR VE BABA ADAYLARI TARAFINDAN OKUNMASI! ÇÜNKÜ ARTIK BABALARIN DA EBEVEYNLİKTE DAHA FAZLA SORUMLULUK ALMASI GEREKİYOR


Kitabının (Kalpten Baba/ Hayatıma Hoş Geldin) birinci bölümünde, evlat edinmek isteyenlere ve süreç içinde olanlara, oğluna kavuşma hikayenizi anlatarak yol gösteriyorsun. İkinci bölümünde ise, tek ebeveyn olarak, babalık tecrübelerini anlatıyorsun. Sahi sen, bu kitabı esas olarak niye yazdın? Amacın neydi? Kimlere ulaşsın istiyorsun?

Hep kitap yazmak istiyordum. Hatta, 1-2 yıl önce başlamıştım bile ama disiplin olmayınca, bitmiyor o kitap. O yüzden Literatür Hayat’tan teklif gelince, havalara uçtum. Esas olarak, disiplinli yaklaşımları beni cezbetti. Bana dead line koydular. Şu kadar zamanda bitireceksin dediler, öyle uçsuz bucaksız zaman tanımadılar ve yol gösterdiler. Ciddi yaklaşımlarını sevdim, kabul ettim. İlk başta, elbette geleceğe oğlumdan ve benden bir anı bırakmak istedim. Hikayemizi merak edenlere anlatmak, evlat edinmeyi düşünenlere, yolun uzun ve zorlu ama sonunun güzel olduğunu anlatarak yardımcı olmak istedim. İkinci kısımdaki tecrübelerimle de ebeveynlere ışık olmayı, fayda sağlamayı istedim. Asıl amacım, kitabımın babalar ve baba adayları tarafından okunması! Çünkü artık babaların da, ebeveynlikte daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Ama tabii ki, anneler ve anne adayları da okuyabilir.

SÜREÇ, OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ ZORLU VE OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ UZUN. ÇÜNKÜ DEVLET, SİZE KENDİ KORUMASI ALTINDAKİ BİR ÇOCUĞU EMANET EDECEK. ELBETTE DETAYLI BİR İNCELEME YAPMALILAR!


Gerçi kitapta detaylı bir şekilde anlatıyorsun. Ama evlat edinmek, tüm o prosedürler ne kadar zorlu bir süreçti?

Olması gerektiği gibi zorlu ve olması gerektiği gibi uzun. Çünkü devlet, size kendi koruması altındaki bir çocuğu emanet edecek. Elbette detaylı bir inceleme yapmalılar. Kişilik testleri, alkol ve uyuşturucu testleri, ev ziyaretleri, kurum ziyaretleri, psikolog görüşmeleri, heyet raporu…Hepsi de zorlu ve gerekli bence. Her zaman diyorum, “Keşke bu testler biyolojik çocuk sahibi olmak isteyenlere de başta yapılsa ne güzel olur!”

OĞLUMLA İLİŞKİM, ÇOK SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE GİDİYOR ÖZELLİKLE “SAĞLIKLI” KELİMESİNİ KULLANDIM ÇÜNKÜ AZ SAYIDA DA OLSA, MUTLU ANLARIN YANI SIRA HER EBEVEYN-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE OLMASI GEREKEN TARTIŞMALAR, KIZMALAR BAZEN SES YÜKSELTMELER DE OLUYOR TABİİ Kİ SAĞLIKLI OLAN BU ÇÜNKÜ!


Ben seninle ilk röportajı yaptığımda, oğlun Okan 4 yaşında, sen de 46 yaşındaydın. Henüz 2 yıllık babaydın. Şimdi Okan 7.5 yaşında, sen de 50 yaşıma merdiven dayadın. Yaklaşık 6 yıllık ebeveynlik tecrübesine sahipsin. İlişkinizi nasıl tanımlarsın?

Oğlumla ilişkim, çok sağlıklı bir şekilde gidiyor. Özellikle “sağlıklı” kelimesini kullandım çünkü az sayıda da olsa, mutlu anların yanı sıra her ebeveyn-çocuk ilişkisinde olması gereken tartışmalar, kızmalar, bazen ses yükseltmeler de oluyor tabii ki. Sağlıklı olan bu çünkü. Okan’la ilişkimizin merkezine sevgimizi koyduk. Bazen durup dururken bana, “Canım babam, seni çok seviyorum” diyor. Nasıl mutlu oluyorum, anlatamam. Ben de sık sık, “Seni çok seviyorum oğlum” diyorum. Bizim jenerasyon, bu sözcükleri pek sık duymadı. Anne-babalarımız bizi sevdiklerini belli etseler ve hissettirseler bile, bize sarılıp “Seni çok seviyorum” demedi. İleride ben hayattan göçünce oğlumun, “Babam bana hep seni çok seviyorum oğlum” derdi ve sevgisini de gösterirdi” desin istiyorum.

BİR EVLADIM OLDUĞUNU UNUTMADAN ARTIK ADIMLARIMI DAHA DİKKATLİ ATIYORUM MESELA DAHA AZ PARA HARCIYORUM SAĞLIĞIMA DAHA DİKKAT EDİYORUM TATİL PLANLARIMI OKAN’A GÖRE YAPIYORUM VAKTİMİ DAHA İYİ PLANLIYORUM

OKAN’DAN ÖNEMLİ HİÇ BİR ŞEY YOK!


Okan, seni nasıl bir insana dönüştürdü?

Güzel soru! Kendimi daha dingin, daha sakin ve babalığa daha alışmış buluyorum. Sorumluluğunu aldığım, canım kadar çok sevdiğim bir varlığın olduğunu bilerek, bunun farkında olarak, yani bir evladım olduğunu unutmadan, adımlarımı daha dikkatli atıyorum. Mesela daha az para harcıyorum. Sağlığıma daha çok dikkat ediyorum. Tatil planlarımı Okan’a göre yapıyorum. Vaktimi daha iyi planlıyorum. Okan’dan önemli hiç bir şey yok hayatımda. Her gün ondan yeni bir şeyler öğreniyorum. Muazzam bir yolculuk. Her güne şükrederek uyanıyorum.

EBEVEYN KOÇLUĞU EĞİTİMİ ALDIM


Bu arada sen, ebeveyn koçluğu eğitimi de almışsın. Bunu niye aldın? Neden böyle bir şeye gereksinim duydun? Ve ne faydasını gördün?

Evet, Uluslararası Koçluk Federasyonu’ndan onaylı, iki ayrı kurumdan toplam 200 saat koçluk eğitimi aldım. 6-7 ay süren ciddi bir eğitimdi. Önce kendi ebeveynliğime, sonrasında diğer ebeveynlere faydalı olmayı amaçladım. Ebeveyn koçluğu yapabileceğime inanıyorum, yapmak da istiyorum, çünkü ben çok faydasını gördüm. Kendimi ve kendi ebeveynlerimi daha iyi anladım. İçe yolculuk çok önemli. Bu da oğlumla olan ilişkime çok fayda sağladı. Kendim gibi, onu da daha iyi anladım. Kızdığında, bağırdığında, ağladığında bunun altındaki asıl meseleyi gördüm. Kendim için de geçerli bu. Neden sonuç ilişkisini çözünce, her şey daha kolay hallediliyor.

“Mükemmel babalık” diye bir şey var mı sence?

Mükemmel babalık da, mükemmel ebeveynlik de, mükemmel çocuk da yok. Bazen hatalar ve yanlışlar da yapan ama yine elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan ebeveyn ve bu şekilde yetişen, kendi kişiliğini bulmaya çalışan, arada tökezleyen çocuklar var. Sosyal medyadaki, “Ben mükemmel ebeveynim, çocuğum da mükemmel bir prens/prenses” gösterisi sadece bir şov.

KALPTEN BABA SERKAN ÖZÜBEK; YUVA BEKLEYEN YAKLAŞIK 15 BİN ÇOCUK VARKEN, “İLLE DE BİYOLİK ÇOCUĞUM OLSUN” DEMEK BANA MANASIZ GELİYOR


HEM ARKADAŞIM, HEM PATRONUM SAFİYE BANA ANNE-BABA KISALTMASI OLARAK “ANBA” DİYOR


Sen hem anne hem babasın. Bu seni zorlamıyor mu? Özellikle nerelerde duvara tosluyorsun?

Hem arkadaşım, hem patronum Safiye, bana anne-baba kısaltması olarak, “Anba” diyor. Elbette zorluyor, her şey toz pembe değil. Sesimin yükseldiği, kızdığım dönemler de oluyor. Aynı şekilde, oğlumun da bana. Ona her zaman şunu diyorum “Ben sana, sen bana kızabiliriz, bağırabiliriz ama bu başka bir şey, sevmek başka bir şey. Biz, birbirimizi her zaman çok seviyoruz. Ve bu asla değişmeyecek!” Bunu kesinlikle anladı. Arada bana kızdığında, “Baba sana çok kızdım ama seni çok seviyorum” diyor. Çok hoşuma gidiyor bu, “Başarmışım!” diyorum. En çok yorgun ve moralsiz olduğum zamanlarda, küçük bir erkek çocuğunun enerjisi ile baş etmek zorunda kaldığımda zorlanıyorum. Evde paslaşacak birisi olmuyor çünkü.

OKAN’A DEDİM Kİ… BİR OĞLUM OLSUN İSTİYORDUM, SEN DE BABAN OLSUN İSTİYORDUN. YUVAYA GELDİM ORADAKİ ÇOCUKLAR İÇİNDE EN ÇOK SENİ SEVDİM. KOŞTUM SARILDIM VE” OĞLUM OLUR MUSUN?” DEDİM. SEN DE BANA SARILDIN, SEN DE “BABAM OLUR MUSUN?” DEDİN


Okan’a durumun ne kadarını izah ettin? Nasıl ettin? Bunu yaparken yardım aldın mı?
Hayatıma girdiği andan itibaren söyledim. Küçükken, gece uykusundan önce bir masal gibi anlattım. Büyüdüğünde biraz daha detaylı olarak ve biyolojik ailesini kötülemeden anlattım. “Bir oğlum olsun istiyordum, sen de baban olsun istiyordun. Yuvaya geldim, oradaki çocuklar içinde en çok seni sevdim. Koştum sarıldım ve ‘Oğlum olur musun?’ dedim. Sen de bana sarıldın, ‘Sen de babam olur musun?’ dedin” diyerek, onu “biricik” hissettirerek anlatıyorum. Çünkü biricik. Hepimiz biriciğiz. Hep dürüst oldum. Yalanlara başvurmadım. Samimiydim. Aklına, sağduyusuna inandığım birtakım insanlar konuştum. Ama profesyonel yardım almadım, gerek görmedim. Ama bu, ileride gerekirse almayacağım anlamına gelmiyor tabii.

EVRENSEL ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ’NDE BİR MADDE DİYOR Kİ “HER ÇOCUĞUN AİLESİ İLE BİRLİKTE YAŞAMA HAKKI VAR” BU AİLE, BİYOLOJİK OLAMIYORSA “KALBİYOLOJİK” OLABİLİR VE HATTA OLMALI!!


Evlat edinme konusunda farkındalık yaratmak ve cesaret vermek senin için ne kadar önemli?

Çok önemli. Yuva bekleyen yaklaşık 15 bin çocuk varken, “İlle de biyolojik çocuğum olsun!” demek bana manasız geliyor. Evrensel çocuk hakları bildirgesinde bir madde diyor ki “Her çocuğun ailesi ile birlikte yaşama hakkı vardır.” Bu aile biyolojik olamıyorsa, “kalbiyolojik” olabilir ve hatta olmalı. Her çocuk bir evde, mutlu bir yuvada yaşamalı.

Bu konuda neler yapıyorsun? Ve yapmayı hedefliyorsun?
Instagram hesabım, blog sayfam ve hatta ilk kitabım, “Kalpten Baba”, hep bu amaca yönelik. Hedefim, daha geniş kitlelere ulaşabilmek ve anlatabilmek. Bu konuda çalışan dernekler var. Kurucu üyelerinden olduğum Kalben Derneği gibi. Onlarla projeler gerçekleştiriyoruz. Seminerler, konuşmalar yapıyoruz.

KONUŞMALARIMDA EVLAT EDİNME VE KORUYUCU AİLE OLMA FARKINDALIĞI YARATMANIN YANI SIRA, KOÇLUK EĞİTİMİMDEN VE ELBETTE OKUDUĞUM ONCA KİTAPTAN EBEVEYNLİK ADINA ÖĞRENDİKLERİMİ ANLATIYORUM


Ebeveynlere farklı bir bakış açısı kazandırmak adına, bazı kuruluşların, STK’ların ve okulların davetlisi olarak konuşmalar yapıyorsun. Bunların devamı gelecek mi? Bu konuşmalarda en çok neye şaşırıyorlar? En çok neyi soruyorlar?

Evet gelecek çünkü artık sosyal sorumluluk adına çok güzel şeyler yapılıyor. Özellikle de toplumsal cinsiyet eşitliği ve ebeveynlik adına. Bu anlamda da tek ebeveyn bir baba olmak, üstelik Türkiye’de evlat edinen ilk bekar erkek olmak ilgi çekiyor tabii. Konuşmalarımda evlat edinme ve koruyucu aile olma farkındalığı yaratmanın yanı sıra, koçluk eğitimimden ve elbette okuduğum onca kitaptan ebeveynlik adına öğrendiklerimi anlatıyorum. Her şey gibi, ebeveynlik anlayışı da çok değişti. Artık çocuk yetiştirmek ödül-ceza üzerinden gitmiyor. Tek erkek olarak, evli bir çiftin bile çok zorlandığı çocuk yetiştirmeyi nasıl böylesine başardığıma çok şaşırıyorlar. En çok da Okan’ın onu evlat edindiğimi bilip bilmediğini soruyorlar.

TEK BAŞIMIZA OLSAK DA ELBETTE ÖNCELİKLE AİLEMDEN, ÖZELLİKLE DE ANNEMDEN, SONRASINDA ARKADAŞLARIMDAN ÇOK DESTEK GÖRÜYORUM


Babalık serüveninde sana en çok destek olan kimdi?

“Bir çocuğu köy büyütür” derler. Tek başımıza olsak da elbette öncelikle ailemden ve hatta özelde annemden, sonrasında arkadaşlarımdan çok destek görüyorum. Babanne-torun çok iyi anlaşıyor. Çok mutluyum bunun için. Geniş bir aile olmanın tüm güzelliklerini yaşıyor Okan. Amcalar, yengeler, yeğenler, kuzenler çok bizde.

OKAN TABİİ Kİ BİYOLOJİK ANNE BABASINI MERAK EDECEK. BİR GÜN BİYOLOJİK ALESİNİ SORDUĞUNDA VE YAŞI DA UYGUNSA, “KURUMA BERABER GİDELİM VE ÖĞRENELİM” DİYECEĞİM. SAĞLIKLI OLAN BU


Okan senin çocuğun, velayeti de sende… Ama bir gün biyolojik anne ve babasını merak ederse ne yapacaksın?

Etmezse garip olur diye düşünüyorum. Biliyorsun e-devlette soy ağacı uygulaması çıktı, “Mısırlı bir milyarder torunuyuzdur belki” diye hepimiz girip sistemi çökerttik! Şaka bir yana, oğlum biyolojik ailesini sorduğunda ve yaşı da uygunsa, “Kuruma beraber gidelim ve öğrenelim” diyeceğim. Sağlıklı olan bu.

OĞLUM ARKADAŞLARINA “SEN DELİRDİN Mİ BENİM ANNEM Mİ VAR? BENİM BABAM VAR!” DİYOR


Okulda, parkta, orda burda ona, “Annen nerede?” dediklerinde ne cevap veriyor?

Bununla ilgili en son yaşadığımız olayı anlatayım. Okulda bir arkadaşı Okan’a, “anne” ile ilgili bir konuşma yaptığında “Oğlum sen delirdin mi, benim annem mi var? Benim babam var” dedi. Gayet doğal bir biçimde. Çok hoşuma gitti. İçselleştirmiş artık. Kızmıyor, üzülmüyor. Çat çat cevabını veriyor. Güçlü olacaktır bu konuda diye düşünüyorum. Tüm ebeveynlere de çok iş düşüyor bu konuda. Her çocuğun anne-babası olmayabileceğini çocuklarına düzgün bir şekilde anlatmalılar. Bu, sadece evlat edinmeyle ilgili de değil. Boşanmış olabilir, eşlerden birisi vefat etmiş olabilir.

KURUM ÇALIŞANLARI DOĞRU ÇOCUK, DOĞRU AİLE EŞLEŞMESİ YAPMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYORLAR


Sen, evlat edinmek için kuruma başvurduğunda, cinsiyet belirtmemişsin, hatta “fiziksel gereksinimli bir çocuk da olabilir” demişsin… Peki hiç korkmadın mı? “Yahu ben böyle bir sorumluluğunda altına nasıl girerim?” demedin mi? Kendinde bu cesareti nasıl buldun?

Benim için bir çocuğun yuvası olması çok önemliydi. Kız-erkek fark etmezdi ama gönlümden geçen, daha iyi bir rol model olmak adına erkek çocuktu. Öyle de oldu. Evet, “Fiziksel olarak özel gereksinimi olan bir çocuk da olabilir” demiştim. Enerjim, maddi imkanım, ilgim, bilgim, sevgim, şefkatim yeterli olurdu diye düşündüm. Hala da öyle olabileceğini düşünüyorum ama buna elbette kurum karar veriyor. Doğru çocuk, doğru aile eşleşmesi yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu vesile ile özverili ve titiz çalışmaları için tüm kurum çalışanlarına tekrar teşekkür ederim.

BEN BİYOLOJİK ÇOCUK İLE EVLAT EDİNİLEN ÇOCUK ARASINDA RİSK OLARAK HİÇBİR FARK GÖREMİYORUM!


İnsanlar, evlat edinme konusunda ne yazık ki hala çeşitli tedirginlikler yaşıyorlar. O yavruların ne tür travmalara maruz kaldıklarını bilemedikleri için ileride sorunlar yaşayabileceklerini düşünüyorlar. Bu konuda neler söylemek istersin?

Biyolojik çocuk olunca, her şey mükemmel mi olacak? Üç nesil evvelinden gelen bir hastalık ortaya çıkabilir, çocuk ileride bir travma yaşayabilir, büyüdüğünde ailesine kızıp evi terk edebilir. Ben biyolojik çocuk ile evlat edinilen çocuk arasında risk olarak hiçbir fark göremiyorum. Bu yönden tekrar bir düşünsünler isterim.

Babalık ve Okan, senin hayatta başına gelen en iyi şey mi?

Okan’dan önce de mutluydum. Zaten pozitif, her şeyin olumlu tarafını gören birisiyim. Güzel yaşadım. Ancak babalık ve dahası Okan, benim mutluluğumu zirveye taşıdı. Bir çocuğu hayata hazırlamak, onun büyümesine tanık olmak, ilmek ilmek işlemek çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı. Düşünsene evde, “Seni çok seviyorum canım babam” deyip boynuna sarılan bir çocuk var! Ötesini düşünemiyorum! Bu arada bugün hem bayramın ilk günü hem de Babalar Günü. Herkesin bayramını kutluyorum. Hakkını vererek babalık yapan babaların -ve çocuğuna babalık da yapan tüm annelerin- Babalar Günü’nü kutluyorum. Patili dostlarımıza babalık yapanları da unutmayalım, bizim de iki kedimiz var. Onların da günü kutlu olsun.

Yorum Bırak