Geçen hafta da yazdım. Sosyal medyaya yansımasaydı kimsenin ruhu bile duymayacaktı. Babası tarafından şiddete uğrayan Tuğba’dan söz ediyorum. Çığlıkları hâlâ hepimizin kulağında. Bu hep böyle oluyor. Önce mağduriyet haberi/görüntüleri ortaya çıkıyor, herkes destek veriyor. Derken bir başka görüntü ortaya atılıyor ve bu sefer de arkasından küfür kıyamet…Tuğba’nın Hayko Cepkin’in konserine giderken bir fotoğrafını yayınlayıp kıza “satanist” dediler, “Uyuşturucu kullanıyor” dediler. Ben de açtım, avukatı Turgay Özcan’a sordum…
O görüntüler karşısında hepimiz dehşete düştük. Bir baba, kızına resmen girişiyordu, inanılmaz bir şiddet uyguluyordu. O kızın adı Tuğba’ydı. Sizin de müvekkiliniz…
Evet.
Tuğba nerede, ne durumda şu anda?
Haluk Levent’in, Ahbap grubunun ve belediyenin katkılarıyla ona tutulan evde yaşıyor. Yüzde 87 engelli annesiyle birlikte. Tuğba gece gündüz ona bakıyor. Hakkında çıkan yalan yanlış haberlere çok üzüldü tabii. Ama güçlü bir kız.
Nasıl bir hikâye onunki? 19 yaşında gencecik bir kızdan söz ediyoruz değil mi?
Evet, omuzlarında çok ağır bir sorumluluk var. Biz aslında bir çocuktan söz ediyoruz. 19 nedir ki? Annesi 11 ay önce beyin kanaması geçiriyor. Tuğba o sırada çalışıyor, işinden ayrılmak zorunda kalıyor ve önce hastanede annesine bakıyor. Annesinin her türlü ihtiyacını o karşılıyor. Annesini yediriyor, içiriyor, altını temizliyor… Hem hastabakıcısı hem hemşiresi hem de her şeyi. Bizzat tanık olduğum bazı şeyler var. Annesiyle ifadesi alınırken birlikteydim. 25 dakika filan sürdü, bana 25 saat gibi geldi. Normal ağızdan beslenemiyor, aldığı her şeyi geri çıkarıyor. Sürekli birinin yardımına ihtiyaç duyuyor. Otururken, yürürken, konuşurken, beslenirken, hareket ederken… Gece gündüz birinin onunla ilgilenmesi gerekiyor. Bütün o yük, 19 yaşındaki o kızın omuzlarında.
‘SATANİST O… UYUŞTURUCU KULLANIYOR’ DİYE İĞRENÇ İFTİRALAR ATTILAR!
Tuğba için bir sürü yorum yazıldı, çizildi. “Satanist” dediler, “Uyuşturucu kullanıyor” dediler. Aslı astarı var mı?
Elbette yok! Bunlar pes dedirten iftiralar! İnsanlığın geldiği noktaya ve şu acımasızlığa inanamıyorum. Severseniz sevmezsiniz, sizin tarzınızdır değildir, bu kız Hayko Cepkin hayranı. O sosyal medyada yayınlanan kostümlü fotoğraf da onun konserine giderkenki hali. Metrobüse binmiş, konsere gidiyor. Hayko Cepkin’in hayranlarının kendine özgü bir kıyafet anlayışı var. Bu yüzden kıza demediklerini bırakmadılar. Bunu da çok üzücü buluyorum. Kaldı ki giydiği kıyafetle, yediği dayağın bir alakası da yok!
Sadece sosyal medya da değil, gazetelerde de “metrobüsteki ilginç kıyafetli kız” diye haberler çıktı…
Bu kibarca bir ifade! Daha neler neler yazdılar. Efendim, neden o acayip hareketleri yapıyormuş. Çünkü kulağında kulaklık, müzik dinliyor…
Hayko Cepkin konserine gitmek suç mu oldu şimdi?
Evet, böyle tuhaf bir durum çıktı ortaya. Bu kızın satanist olduğuna dair, Drakula gibi olduğuna dair, uyuşturucu müptelası olduğuna dair ne gibi bir delil var, duyum var, bilgi var? Yok! İşkembeden sallıyorlar! Bir de işin şu boyutu var ki, bu çocuk annesinden dolayı kronik astım hastası. Sigara içilen bir ortamda dahi kalamayan bu kızı, nasıl olur da uyuşturucu kullanabilir? Nasıl insafsız bir iftira bu!
“Annesine şiddet uyguluyor” diye haberler de çıktı…
Bu da başka bir iğrenç iftira! İnsanların nasıl bu kadar kötü olabildiğine inanamıyorum. Sahipsiz, tek başına, şu hayatta yapayalnız bir kız. Baba pavyonda çalışıyor. Annesiyle tanıştığında 52 yaşında, annesi o sırada 17. Adam, “Bana bir erkek evlat verir misin?” demiş. O da “Tamam, sana çocuk doğururum!” demiş. “Sokakta kalmamak için onunla evlendim!” diyor. Sevgiden söz eden yok. İki çocuk dünyaya getiriyor. Kızın, yani Tuğba’nın esamisi okunmuyor. Babasıyla hiçbir zaman bir baba-kız ilişkisi olmamış. Herhangi bir yakınlık, bir sevgi bağı yok. Üstüne üstlük şiddet uyguluyor. Başka şeyler de var.
Haluk Levent, Ahbap grubu ve belediye olmasa kim sahip çıkacaktı bu kıza?
Valla açıkça şunu söyleyeyim, o görüntüler basına yansımasaydı, kimse Tuğba’nın başına gelenleri bilmeyecekti. Seslerini duyuramayanlar, kendi kaderleriyle baş başa kalıyorlar.
Olayda cinsel istismar da var mı? Ne tür ifadeler verdi Tuğba?
Birtakım şeyler anlattı. Mahkemede gündeme gelecek. Mesela ne zaman banyo yapsa, baba kapıyı açıp giriyormuş. Başka şeyler de anlattı. “Hep tepki gösterdim ama hep de yaşamak zorunda kaldım!” diyor. Cinsel istismar davalarının bir özelliği vardır. Bu, ileri aşama dahi olsa mağduru genel anlamda anlatma konusunda sıkıntı yaşar. Anlatamaz. Ve deliller de kaybolur gider. Ama buna rağmen bunların anlatılmaması, Yargıtay içtihatlarında bunların olmadığı anlamına gelmez.
KAYIP HAYATLAR
Bizim bu hikâyeden nasıl bir ders çıkarmamız gerekiyor?
Kayıp ve yazık hayatlar bunlar. Aile yapısının iyi temeller üzerine oturtulması gerekiyor. Burada aile bağları diye bir şey yok. Anne, çocuklarına sahip çıkamamış. Baba, erkek evlat kavramını öne çıkarıp kız evlat kavramını yok saymış. Kıza yapmadığı eziyet de yok. İlkokula ait bir fotoğrafını gördüm, o fotoğraftan da net anlaşılıyor, göz çevresi kıpkırmızı, o zaman da dövermiş kızı.
EMİNE BULUT’UN DA AVUKATI
Siz aynı zamanda Emine Bulut’un da avukatısınız. O dava ne durumda?
Şu anda hiçbir indirim istenmeden, “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istedi iddia makamı. 21 Ekim’de karar çıkacak. O davada her türlü done net olarak yerine oturdu. Sanığın bu fiili bilerek, tasarlayarak, isteyerek yaptığı belli. Ağırlaştırılmış müebbet alacak.
SENİ EMİNE BULUT GİBİ ÖLDÜRECEĞİM!
“BUGÜN Torba Asli Ceza Mahkemesi’nde bir duruşmaya girdim. Eski polis memuru söz konusu sanık. Müvekkilim olan karısına, ‘Şimdi eve geliyorum, seni Emine Bulut gibi öldüreceğim ve ibreti âlem yapacağım!’ diyor. Cephanelik şeklinde bütün kesici aletleri alarak yola çıkıyor. Müvekkilim hemen durumu polise bildiriyor. Adam yakalanıyor. Üzerinde gerçekten de bir sürü silah, bıçak, her şey var. Tutuklanıyor. Mahkemede 3. celseye girdik, tutukluluğunun devamına karar verildi. Düşünün, Emine Bulut gibi yaşanan korkunç örnekler dahi, erkeklere kadınları korkutmak için tehdit aracı olarak kullanılıyor. Durum içler acısı yani…”