Sidni Karavil, Üsküdar Amerikan Lisesi ve Koç Üniversitesi İşletme mezunu. Pek çok marifeti olan bir kadın. Yeni bir kadın. Kafası yeni. New York’ta moda stilistliği eğitimi de almış. Gelişmiş bir estetik zevki var. Çeşitli dergilerde sanat editörlüğü yapmış. Yazmak da en büyük aşkı. Şu anda Sanayi313’ün online yayını Paper’ın yayın yönetmeni. Renkli, komik, iyi eğitimli, kendini sürekli geliştirmeye meraklı biri. İlgilendiği bir başka konu ise ‘farkındalık’. Londra’daki Bangor Üniversitesi’nin Farkındalık Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde eğitim almış. İşte bu tatlı kadın, çok eğlenceli bir hamilelik güncesi yazdı. Gebelik sırasındaki cinsel hayatlarını bile anlattı. Sahiciliğine ve samimiyetine bayıldım. Kızı Alize dünyaya geldi, şimdi de bir bebek daha yolda. Hamile kalmaya niyetiniz varsa ya da hamileyseniz okumanızı tavsiye ederim…
– Eğlenceli, sıcacık bir kitap “Mucizeyi Taşımak”. Esprili, sahici bir hamilelik güncesi… Yazma fikri nereden çıktı?
Yazmak benim tutkum! Bana iyi geliyor, ruhuma iyi geliyor. Belirlediğim amaçlara ulaşmak için her gün disiplinli bir şekilde yazı yazmanın çok faydasını gördüm. Hamile kalmak için çok çabaladım. Sonra o dönemi yazmaya karar verdim. Belki birilerine faydası olur diye. Ve ortaya bu kitap çıktı.
– Hamile kalabilmek için ne tür badireler atlattın?
Evlenmeden önce Gökçeada’nın biraz kuzeyinde Samothraki isimli bir Yunan adasına gittik, eşim ve arkadaşlarımızla. Ada şelaleleriyle meşhurmuş. Şelalelerdeki suyu içmek kadınların hamile kalmasına yardım ediyormuş. Şehir efsanesi olarak dinledim bu hikâyeyi, çok da ciddiye almadım. Güldüm, geçtim. Ama o da ne! Bir süre sonra fark ettim ki gerçekten de hamile kalmışım. Nikâhımıza de iki ay vardı. Nikâh-düğün hazırlıkları derken, maalesef o koşuşturmanın içerisinde, düğünümüzden iki hafta önce düşük yaptım. Tabii çok sarsıldım. Düşükten bir buçuk yıl sonra, tekrar hamile kalmak istedim. Ama bu sefer olmadı. Farklı doktorlardan, arkadaşlardan öneriler, hamilelik aplikasyonları derken, kendimizi her türlü yolu denerken bulduk. Seviştikten sonra döllenmeyi kolaylaştırdığı için bacaklarımı yukarı kaldırarak beklemeler mi desem, ABD’den ısmarlanan, spermin gücünü arttıran ve sürtünmeyi kolaylaştıran kayganlaştırıcı jel mi dersin, yoksa yumurtlama günlerini öğrenip, saat kurup seks denemelerine girişmeyi mi desem, valla her şeyi denedik. Deneyip deneyip olmadıkça, insan paniğe kapılıyor! Tüp bebek doktorları araştırmaya başlamıştım sonunda…
– Günümüzde hamile kalmak sence daha mı zor?
Bence öyle! Evlilik ve dolayısıyla hamile kalma yaşı git gide ilerlediği, tükettiğimiz besinlerin kalitesi günbegün düştüğü ve çevre kirliliğin de giderek arttığı bir çağda yaşadığımız için hormonların şaşırdığını ve doğru çalışmadığını düşünüyorum. Tüm bu sebeplerden dolayı, hamile kalmak eskiye nazaran daha zor. Annelerimizin döneminde olduğu gibi değil yani. Tüm bunların üzerine bir de sabırsız bir nesiliz! Mevsimleri beklemeye sabretmeden her meyveye ulaşmak istiyoruz! İstediğimiz bir bilgiye veya kişiye anında erişmek istiyoruz. Doğanın kendi akış hızını “yavaş” buluyoruz. Teknolojinin hızıyla kıyasladığımızdan her şey yavaş geliyor bize. Bence tüm bunların da etkisi var. Hamilelik süreci, başlı başına bir “sabır testi” gibi. Hamile kalmak için sadece beklemek yetmiyor, ruhuna, “beklemenin o yavaş rölanti halini” de öğretebilmen gerekiyor.
– Sen neler yaşadın peki? Kitapta anlatıyorsun gerçi… Sevişme saatlerini, pozisyonları ayarlamakla da epey uğraşmışınız, öyle mi?
Evet. Biz sekse düşkün bir çiftiz. Tabii bu dönemde işler bizim için tuhaflaştı. Spontane değil de belli zamanlarda seks yapmak gerekince önce tedirgin olduk. Eşim Amir’e “Haydi, bana dokunarak işe başla istersen” gibi şeyler söylüyordum. O da talimatla bir şey yapmayı sevmez. Ama sonra bir baktık ki başlangıç doğal olmasa bile, ilişki hiç de fena sonlanmıyor. Hatta seks hayatımıza yeni bir renk geldi o dönem. Döllenme daha hızlı gerçekleşsin diye spermin yer çekimine ayak uyduracağı pozisyonları denemeye özen gösteriyorduk. Arada gülüşmeler, kahkahalar…
– Ben çok samimi buldum yazdıklarını, genelde bu kadar açık anlatmıyor kimse…
Başta yazarken “Acaba bunları yazmam uygun olur mu?” diye sorguladığım oldu ama samimiyet hayatın her alanında benim çok önem verdiğim bir duygu. Eğer kitabımı içimden geldiği gibi yazamayacaksam neden yazıyorum ki? Yaşadıklarımı tüm çıplaklığıyla, benim gibi bu sürecin içinden geçen kadınlarla paylaşmak, onlara arkadaş olmak istedim. Biz erkeklerin deneyimleyemedikleri çok kutsal bir süreçten geçiyoruz. Hamileliğimizi, “Millet ne der?” çekincelerinden uzak konuşabilmeli, yazabilmeli, paylaşabilmeliyiz. Hamilelik öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan cinsellik de bu sürecin doğal bir parçası. Gebelikte yaşananlar, emzirme, bebeğin gaz problemleri, annelikte psikolojik dalgalanmalar gibi her türlü konu konuşulurken, tüm bu dönemde aşırı derecede inişli çıkışlı olan, pek çok soruna yol açabilecek cinsellik neden konuşulmasın ki? Bir insanın belki de cinsel olarak en aktif olduğu döneminde, bir-iki yıl boyunca düzenli bir cinsel ilişki içerisinde olamaması problem değil midir? Bence öyle. Biz kadınlar, ilişkimiz adına tedirginlikler içerisinde yaşayacağımıza bunu birbirimizle paylaşsak, pek çok ilişkinin aynı yollardan geçtiğini bilsek, rahatlayacağız. Ben de elimden geldiğince deneyimlerimi diğer kadınlarla paylaşmak istedim.
HAMİLELİK KADININ LİBİDOSUNU ARTTIRIYOR
– Hamilelik kadının libidosunu arttırıyor mu?
Kesinlikle! Ama pozisyonlar kısıtlanıyor. İster istemez yatak işlerine bir yavaşlama geliyor. Ama o libido artışı gelip de yatağa girildi mi hem yapılan güzel sekslerin özlemiyle hem de uzun süredir ilişkiye girmemiş olmanın verdiği hevesle çok sık olmasa da güzel ilişkiler yaşanıyor!
– Peki ya erkekler?
Erkekler için durum biraz daha kısıtlayıcı. Bebeğimizi beklediğimiz o dönemde eşim ve arkadaşlarımızla bir meyhaneye gitmiştik. Eski Türkçe şarkılar eşliğinde eğlenmiştik. Dönüş yolunda Amir, çakırkeyifti. Ona gecesinin nasıl geçtiğini sordum. Bana eğlendiğini ama bir şeylerin de eksik kaldığını söyledi. Seks yapmak istediği her halinden belliydi. Ben de konusunu açtım. Çılgınca sevişmek istiyordu. Yedi aylık hamile bir kadınla bu mümkün müydü? Elimden geldiğince ona ayak uydurmaya çalıştım. Seks sonrası sohbetimizde, çılgın gecelerimizi özlediğini söyledi. İçinde fırtınalar kopuyordu, biliyordum. İşte böyle bir süreç bu…
HAMİLE KALMAK İSTEYENLERE KÜÇÜK TÜYOLAR
* “Hayattaki en önemli şey, kişinin kendiyle barışık ve pozitif olması. Her zaman pozitif olmak kolay değil elbette ama mümkün. Çözüm bence meditasyon.”
* “Herkesin meditasyonu farklı tabii. Klasik nefes egzersizleri, farkındalıkla çıkılan yürüyüşler, farkındalıkla yenen bir yemek, müzik dinlemek, bir hobiyle uğraşmak vesaire. Kısacası insanı ‘an’da tutan şey meditasyon bana göre. Cinsel ilişkiyi yaşarken de ‘an’da kalabilmek önemli. Görevmiş gibi sevişmektense, seksin tadını çıkarmaya özen göstermek lazım. Zihni o yönde ayarlamak mümkün.”
* “Ruh sağlığımızı hallettiysek, sıra vücut sağlığına geliyor. Sağlıklı ve organik beslenmenin kişinin vücut sağlığını dengelediği gibi, ruh sağlığına da iyi geldiğini düşünüyorum. Hareket etmek de aynı şekilde. Yoga ve yürüyüş hareket için favorilerim. Uykuya da dikkat etmeli. Bir de Demir, D vitamini, B12 değerlerinin sık sık kontrol edilmesi ve gerekirse takviye alınması önemli.”
‘HAYIR!’ DEMEYİ ÖĞRENİN
– Hamilelikte yaşama dair en önemli keşfin ne oldu?
“Hayır” demeyi öğrendim ve bu hayatımı değiştirdi. Önceden yaşadığım düşükten, hamileliğim süresince kanımdaki pıhtılaşmadan ötürü kullandığım kan iğnelerinden, hamilelik şekerinden ötürü etrafımdaki insanlar çok dikkatli davranmam konusunda sürekli bir şeyler tembih ediyordu bana. “Hayır!” diyebilmeye başladığım zaman, onlar da vazgeçtiler. Hamilelik başıma gelen en iyi şeylerden biriydi. Her anını çok güzel yaşadım. Farkında yaşamayı, küçük problemleri büyütmemeyi, daha verici olmayı, kalbimizi açmayı öğrendik. O kadar güzel hislerle haşır neşir olduk ki hayata dair, darısı isteyen herkesin başına. Bu arada ben, şimdi ikinci bebeğime hamileyim…