BALAT’ın ara sokaklarında rastladım ona.
Minicik bir kafede.
O bir kanatsız melek.
Cerrah formunda.
Yardımcı Doçent Dr. İbrahim Alataş.
Alanı, beyin ve sinir cerrahisi.
Yani o söylemesi zor kelime: Nöroşirürji.
Çukurova Tıp Fakültesi mezunu. Bezmiâlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi’nde ihtisas yapmış. Uzun süre devlette çalışmış, hatta 2012’de Sağlık Bakanlığı tarafından yılın doktoru seçilmiş.
Ama mevcut şartlarda, ihtiyacı olanlara yeteri kadar yardımcı olamayacağını düşündüğü için devletten istifa ediyor ve özel bir hastaneye geçiyor. Daha doğrusu, onların transfer teklifini, ücretsiz ameliyat yapabilme şartıyla kabul ediyor.
Spina bifida onun alanı.
Sıkı durun, bu kanatsız melek, bugüne kadar tam 1740 spina bifidalı çocuğu ücretsiz ameliyat etmiş.
Bravo ona!
Ama iş bununla da bitmiyor.
Ortağı Barış’la spina bifidalı çocukların ihtiyaçlarını karşılamak üzere Balat’ta bir kafe açtılar. Ben gittiğimde o çocukların ikisi ve aileleri de oradaydı, onlarla da tanıştım. Çok güzel bir zaman geçirdik birlikte. Orada olmak bana çok iyi geldi. 2018’de iyiliğin bütün ülkede sudaki halkalar gibi çoğalması dileğiyle…
İyilik, iyiliği doğruyor. İki hafta evvel buraya gönüllü bir baba geldi, bize Mersin’de bir arsa bağışladı. Arsadan sonra duyarlı bir grup bize, o arsanın üzerine koymamız için on tane bungalov bağışı yaptı. Başka bir grup da o bungalovların içini donattı. Önümüzdeki yaz, inşallah Mersin’deki arsada spina bifidalı çocuklara yönelik tatil köyümüzü açmış olacağız.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben İbrahim Alataş. 71 doğumluyum. Çocuk beyin cerrahisi doktoruyum. 16 yıldır çocuk beyin cerrahisi ameliyatları yapıyorum…
Bu alanı seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Evet. Çocuk hastalıklarına karşı özel bir hassasiyetim var. Çocuklar söz konusu olunca, benim için akan sular duruyor. Ama çocuk beyin cerrahisi konusunda Türkiye’de çok büyük bir eksikliğimiz var. Özellikle de spina bifida alanında…
Nedir spina bifida?
Anne karnında gelişen bir hastalık. Gebeliğin ilk 2028 günleri arasında, annenin folik asit içmemesine bağlı olarak geliştiği düşünülen bir hastalık. Bebeğin sırtındaki kaslar ve kemikler gelişmiyor, sinir dokusu dışarıda doğuyor…
E peki n’apıyorsunuz?
Annelere, “Engelli adayı bir bebek doğurma ihtimaliniz var. Gebeliğinizin başındasınız, dilerseniz sonlandırabiliriz” diyoruz. Kimi, “Ne olursa olsun kabulümdür, doğuracağım” diyor. Bu arada biz, bir uygulama araştırma merkezi kurduk. Bu merkez sayesinde bebek doğduktan sonra ameliyat seçeneği getirdik. Ameliyatları ücretsiz yapıyoruz. Doğduğu ilk 8 saatte müdahale edebilirsek, başarılı sonuçlar alıyoruz…
Tamamen sağlıklarına kavuşabiliyorlar mı?
Evet. Elif’i mesela, doğduğu gün ameliyat ettik. Gayet iyi sonuç aldık. Şu anda hiçbir problemimiz, hidrosefalimiz yok. Yürüyebiliyor. Bacak hareketleri gayet iyi. Ama bu hastalığın, hafif ve ağır formları var. Mesela Nurçin, ağır bir formu. Omurga deformitesi var, böbreklerinde de problem var. Nurçin dünyada çok ender bulunan spina bifida örneklerinden.
Kaç çocuk ameliyat ettiniz bugüne kadar?
1740 tane ameliyat ettiğim çocuğum var. 5200 tane de uzun dönem takipli hastam. Hepsini de kendi çocuğum gibi hissediyorum.
Vayyy! Siz gerçekten kanatsız bir meleksiniz…
Teşekkür ederim ama değilim. Hasbelkader bu yavruları iyileştirebilecek bilgiye ve tecrübeye sahibim. Evet, zaman zaman işe yarıyorum, onları sağlıklarına kavuşturabiliyorum, sonra da “İbo Doktor” deyip boynuma sarıldıklarında benden mutlusu olmuyor. Aileleriyle aramızda bir bağ oluşuyor. Ben zaten hekimlik denilen şeyi de bu yüzden yapıyorum. Ömrüm boyunca da buna devam etmek istiyorum. Ben devlette çalışıyordum. Devlette bunları yapabilmek zordu, sırf bu yüzden özel bir hastaneye geçtim. Bir de son 4 yıldır, bu ameliyatları yapabilmek için yurtdışına de gidiyorum; Almanya, İsviçre ve Polonya’ya. Anne karnında çocuk ameliyatlarına da yapıyoruz artık. Anne 26 haftalık hamileyken, aletlerle içeriye anne rahminden girip çocuğun gelişmeyen sinirlerini mikrocerrahiyle tedavi edebiliyoruz. Dünyadaki üçüncü, Türkiye’deki tek ekibiz. Bütün bu ameliyatları da hastanemizde ücretsiz yapıyoruz…
Bu hastalığın tek sorumlusu folik asit eksikliği mi?
Hayır, şu ana kadar 67 nedeni saptandı. Epilepsi ilaçları kullanan annelerde gelişebiliyor. Hamilelik döneminde yüksek ateşli hastalık geçiren annelerde de görülebiliyor. Ve hamilelikten önce ve hamilelikte folik asit içmeyip düzenli tedavilerini yaptırmayan annelerde olabiliyor. Tabii bir de genetik faktörler var. Ama yine de en yaygın nedeni, folik asit eksikliğine bağlı.
Ameliyat, komplike bir ameliyat mı?
Sayılır. İşimiz sadece tek bir ameliyatla bitmiyor. İlk 8 saatte ameliyatı yapıyoruz. Beyninde sıvı birikimi varsa, aynı seansta beyne, kafadaki sıvıyı karın boşluğuna alan özel bir alet takıyoruz. Hem belinden hem beyinden ameliyatı oluyor. Bazen birinci ayın içindeyken, ikinci ameliyatını oluyor. Ardından uzatma ameliyatları da gerekebiliyor.
Peki zihinsel gerilik?
Hayır, zihinsel gerilik yok, sadece motor hareketlerinde sorun olabiliyor. Şu an benim takip ettiğim çocuklarımdan bilgisayar mühendisi olan var, ziraat mühendisi olan var, bankacı olan var. İlla ki ağır deformite olacak ve yürüyemeyecek gibi bir şey söz konusu değil. Yürüyen, koşan pek çok çocuğumuz var…
Ve siz çalıştığınız enstitüde, spina bifida hastalarına tamamen ücretsiz hizmet veriyorsunuz?
Evet. Biz ‘Spina Bifida Uygulama ve Araştırma Merkezi’ olarak YÖK’ten onaylı tek merkeziz. Türkiye’deki ilk ve tek merkeziz. Bu yüzden İstanbul dışındaki pek çok ilden hasta sevk de oluyor bize. Ortağım Barış da hastanecilik sektöründen, pek çok spina bifida hastası ona baş vuruyor. O bana yönlendiriyor, ben ücretsiz ameliyat ediyorum. Ama bu çocukların ihtiyaçları bitmiyor. O yüzden düşündük taşındık, Balat’ta bir kafe açtık. Elde ettiğimiz gelirle, bu çocukların ihtiyaçlarını karşılamayı düşündük. Hafta içi hastanede çalışıyorum, ameliyat yapıyorum, hafta sonu kafemizi açıyoruz. Geçen ayki paramızla mesela, akülü bir sandalye aldık. Bir de on çocuğa mont ile bot temin ettik. Anneleri devamlı evdeler, çocuklarının durumundan dolayı çalışamıyorlar, sabah fizyoterapiye gidiyorlar, sonra eve dönüyorlar. Ama şimdi bizim kafede evde ürettiklerini, salçaları, reçelleri, turşuları satıyorlar. Hem aktif hayata katılıyorlar hem de az da olsa bir gelir elde ediyorlar.