Evet şimdi huzurlarınızda, ilham veren hikayeleriyle özel sporcularımız. “Yapamazsın” “Evde kal” diyenlere inat, şampiyonluklar gören, madalyalar kazanan gerçek kahramanlar.
.
İlk konuğum Özel Olimpiyatlar Karma Basketbol Takımı Kaptanı Cem Kaya… Aynı zamanda da bir organizasyon şirketinde çalışıyor.
.
“İçe kapanık bir çocuktum. Kimseyle konuşmazdım. Kâğıttan top yapar, evde onunla oynardım” diyor. Hayatına basketbol girdikten sonrasını ise şöyle anlatıyor; “Kendime güvenim arttı. Aynaya baktığımda artık başarmış bir Cem görüyorum!”
.
Şahane bi rol model. Özel gereksinimli bireylerin eve mahkum bırakılmamasının, inanılırsa hayata karışabileceklerinin en iyi örneklerinden biri… Bravooo Cem bravooo.
Bu bölümde son konuğum, Özel Olimpiyatlar Türkiye Basketbol Teknik Branş Sorumlusu, Antrenör Ümit Yanar. O gittiği her yere basketbolu götüren, ulaştığı herkesi basketbolla tanıştıran, bu spora tutkuyla bağlı bi adam.
Özel gereksinimli sporcularla çalışmak, beni daha iyi bir insan ve daha başarılı bir antrenör yaptı! diyor ve tüm özel sporcularına teşekkür ediyor.
Cem seni tanıyabilir miyiz?
-27 yaşındayım. İstanbul doğumluyum. Annem ev hanımı, babam emekli. Küçükçekmece’de büyüdüm, güzel bir çocukluğum oldu. Ama içe kapanık bir çocuktum. Kimseyle konuşmazdım. En iyi arkadaşım toptu. Kâğıttan top yapar, evde onunla oynardım. Topla oynarken kendim olabiliyordum. Mutlu oluyordum. Mutlu oldukça da kendime inancım artıyordu. Sonrasında Tunçeri Spor Kulübü seçmelerine katıldım. “Acaba yeteneklerim gerçek mi?” onu anlamaya çalıştım. Gerçekten de yeteneğim varmış. Büyük çocuklarla oynadıkça, onlardan bir şeyler öğrenip, kendimi geliştirebildiğimi fark ettim.
Hayatına spor girmeden nasıl hissediyordun? Şimdi nasıl hissediyorsun?
-Hayatımda spor yokken, arkadaşlarım tarafından dışlanan biriydim. Genellikle ezilen taraftım. Kendimi ifade etmekte zorlanırdım. Ama basketbol hayatıma girince, kendime olan inancım ve güvenim arttı. Attığım her basket sonrası, sanki bir şeylerin yoluna girdiğini hissediyordum. Arkadaşlarım aralarına aldı beni, popüler biri bile olmaya başladım. Aynada kendime bakınca, başarmış bir Cem görüyordum.
Takımın kaptanısın. Bu nasıl bir sorumluluk?
-Ağır bir sorumluluk. Ama seviyorum kaptan olmayı. Arkadaşlarımla bildiklerimi, tecrübelerimi paylaşıyorum. Sorumluluk almayı bana öğreten 3 kişi var, benim için çok önemli onlar: Ümit Hocam, annem ve abim gibi sevdiğim Kerem İlgün.
Sana, “Dışarı çıkma, evde kal!” demişler. Sense pek çok şampiyonluk yaşamışsın! Kendinle gurur duyuyor musun?
-Evet. Ama “Tamam, ben başarılı oldum!” gibi bir şey yok ki hayatta. Hep devam etmek gerekiyor. Hep çalışmak, çabalamak gerekiyor. İçimizde duvarlar var. En önemlisi onları yıkmak. İçinizdeki duvarı yıkamazsanız, ilerleyemezsiniz.
Hangi şampiyonlukları yaşadınız?
-Türkiye şampiyonu olduk, bölge şampiyonu olduk. Ben bölgesel oyunlarda ödül bile aldım, elçi sporcu olarak.
Haziran’da da Berlin’e gidiyorsunuz. 2023 Özel Olimpiyatlar Dünya Yaz Oyunları’na. Neler hissediyorsun?
-Yeni bir heyecan, yeni bir macera! Ülkemizi en iyi şekilde temsil ederek dönmek istiyoruz, takım arkadaşlarıma güveniyorum.
Basketbol senin için ne ifade ediyor?
-Tutkuyla bağlıyım. Aslında nefes almak gibi bir şey benim için basket oynamak.
Basketbol konusunda seni en çok destekleyen kim oldu?
-Annem! Çok istersem yapabileceğimi söyledi. Bana hep inandı. Ümit Yanar Hoca’mın da bana çok yardımı dokundu, hatalarımı nasıl düzelteceğimi öğretti. “Özel Olimpiyatlar Türkiye de beni ben yaptı” diyebilirim.
Şu anda bir organizasyon şirketinde çalışıyorsun. Basketbolun şu andaki mesleğini seçmende etkisi var mı?
-Evet. Basketbol, meslek açısından gelişimime katkı sağladı. Bir şeyleri kurmayı, yönetmeyi hep basketbolla öğrendim. Çalıştığım firmada başarılı biriyim. Sahada basket atarken, saha dışında sözleşme imzalıyor, müşterilerle bire bir ilişki kuruyorum. O çekingen çocuk gitti. Artık çok daha sosyal biriyim.
Hedefin, hayallerin neler?
-Hedef koymayı çok sevmiyorum. İsteğimi aklıma kazırım. Onu yaptığımı, ulaştığımı anlayınca, “Zaten isteğim buydu!” deyip mutlu oluyorum. Hedefe ulaşamayınca demoralize olmamak için böyle bir yöntem geliştirdim kendime.
Ümit Hocam, özel sporcularınızla müthiş işler yapıyorsunuz. Sizi tebrik ederim. Basketbol sizin için ne ifade ediyor?
-Bence yaşamın ta kendisi basketbol. Ailemden sonraki en büyük tutkum. İlkesel olarak gittiğim her yere basketbolu götürüyorum. Ulaştığım her kişiyi de basketbolla tanıştırıyorum. Sporcularımın okuduğu okula atanmam sonucunda, onlarla tanışma fırsatım oldu. İyi ki kesişmiş hayatımız!
Özel sporcularla çalışmanın en zor tarafı ne?
– Sabırlı olmanız gerekiyor. Bazı şeyleri zamana yaymanız gerekiyor. Ama bir süre sonra onların dilini, huyunu, suyunu öğreniyorsunuz. Sadece kendilerini doğru zamanda ve doğru yerde ifade edemeyebilirler. Ama eğitmenler de bunun için var zaten. Empati kurma becerisi olan eğitmenler, bunun üstesinden kolaylıkla gelebilir.
Peki onlarla çalışmak size neler kazandırdı?
-Onları dinlemek, onları anlamaya çalışmak, moralleri bozulduğunda becerilerini, yeteneklerini ısrarla hatırlatıp, tekrarlatmak… İstediğimiz sonucu alamadığımızda, sabredip yeniden denemelerini sağlamak… Her şeyi paylaşmak… Beni de çok geliştirdi… Daha iyi bir insan, daha başarılı bir antrenör yaptı. Oyunun da hayatın da birlikte yaşanabileceğini öğrendim. İnsan ilişkilerinde empatinin ne kadar önemli olduğunu biliyordum ama onlardan çok önemli katkılar aldım. Bütün özel sporcularıma yürekten teşekkür ederim.
Özel Olimpiyatlar Karma Basketbol Takımı’nın hikayeleriyle ilham olan diğer kahramanları Berke Kalaylı ve Akın Bayraklı…
.
Berke’ye “oynayamazsın” dediler. O Basketbol Avrupa Sayı Kralı oldu. Akın’a “kenarda otur bekle” dediler. O olimpiyatlarda madalya topladı.
.
Basketbol sayesinde hayata karışan bu gençler, hikayeleriyle başka gençlere ışık olmak istiyor. En çok da onlara inan, her zaman destek olan anneleri, aileleri için Berlin’den başarılarla dönmek istiyorlar. Bu şahane projede emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. En büyük alkışsa yılmadan, pes etmeden gelişim gösteren bu gerçek kahramanlara…
.
Röportaj serimizin son bölümünde Özel Olimpiyatlar Türkiye Spor Direktörü Kerem İlgün de aramıza katıldı. İlgün, “Özel sporcuların gelişimlerine ve başarılarına tanıklık etmek tarifsiz bir duygu” diyor.
Berke seni tanıyabilir miyiz?
-25 yaşındayım. Annem ev hanımı, babam kuaför. Yalnız bir çocukluk geçirdim. Meraklıydım, teknolojik aletler ilgimi çekerdi. Yerimde hiç durmaz, sürekli oradan oraya koşardım. Ama pek arkadaşım yoktu. Dışarda top oynayan çocuklar, beni aralarına almazlardı. Fakat basketbolla tanışınca her şey değişti.
Nasıl tanıştın basketbolla?
-Lisedeki beden eğitimi hocamız Ümit Yanar sayesinde tanıştım. Basketbolun bana katacaklarını anlattı. Haklı çıktı. Gerçekten de bütün hayatım değişti. Neleri başarabileceğimi gördüm.
Hayatına spor girmeden önce nasıl hissediyordun? Şimdi nasıl hissediyorsun? Farklı bir Berke mi oldun?
-Kesinlikle! Eskiden kimseyle konuşmazdım. Çok çok içime kapanıktım. Ama şimdi insanlarla rahat iletişim kurabiliyorum. İnsanlar da artık beni daha rahat anlıyor.
Sana “Oynayamazsın!” demişler. Sense basketbol Avrupa sayı krallığını kazanan bir sporcu olmuşsun. Çok tebrik ederim. Basketbol sana neler kazandırdı?
-Şimdi daha öz güvenliyim. O öz güvene de spordaki başarım sayesinde kavuştum. Ama tabii bunun için de çok çalıştım, çabaladım. Hala çabalıyorum. Önümüzde Berlin var, 2023 Özel Olimpiyatlar Dünya Yaz Oyunları…
Heyecanlı mısın?
– Evet çok. Hem ülkem hem de gelecek nesiller için önemli bir şey bu. Bizim durumumuzda olan özel sporculara da ilham verecektir. Çoktan kazanacağımız kupaya odamda yer ayırdım. Takım arkadaşlarımı çok seviyorum. Kaptanımızı da. O, harika bir kaptan. Bir hata yapınca, “Başarı hepimizinse, hata da hepimizin!” diyor. İdmanlarda ve saha dışında birbirimize çok yardımcı oluyoruz.
Basketbol sana neler kazandırdı?
-Hayat bilgisi, hayat beceresi, mücadele arzusu ve öz güven kazandırdı.
Basketbol oynaman için seni en çok destekleyen kim oldu?
-Annem, harika hocam Ümit Yanar ve Kerem İlgün. Hocalarımız dikkatimizi geliştirme konusunda çok yardımcı oldular.
Basketbol dışında nelerle ilgilenirsin? Ne iş yapıyorsun?
-Basketbol dışında tiyatro ve sinema. Bir de arkadaşlarımla sokak basketbolu oynarız, gazozuna.
Hedefin, hayallerin neler?
-Bir firmada yönetici olmak istiyorum. Basketbola devam etmek istiyorum. Aslında başarılı olmak ve arkadaşlarıma ışık olmak istiyorum!
Akın seni tanıyabilir miyiz?
-24 yaşındayım. İstanbul doğumluyum. Yalnız bir çocuktum. Küçükken pek arkadaşım yoktu. Onları anlamakta zorlanırdım, onlar da beni… Ama basketbol oynamaya başlayınca her şey değişti.
Peki basketbol hayatına nasıl girdi?
-Televizyon sayesinde! Basket maçlarını izliyordum, oradaki sporcular kadar güçlü olmayı hayal ediyordum. Sonra sokakta havası inik bir topla kendi kendime basket oynamaya başladım. Gittikçe geliştirdim kendimi. Öncesinde kavgacı bir Akın vardı. Basketbol beni sakinleştirdi. Arkadaş edinmemi sağladı. Daha mutlu bir insanım şimdi.
Sana, “Kenarda otur bekle” demişler. Ama sen şimdi olimpiyatlarda madalya toplayan bir sporcusun! Neler hissediyorsun?
-İyi hissediyorum. Eskiden ne arkadaşım ne de çevrem vardı. Basketbolda başarılı oldukça, arkadaş edindim, çevrem oldu. İnsanlar beni aralarına kabul etti. Başka bir Akın oldum.
Haziran’da da Berlin’e gidiyorsunuz. Heyecanlı mısın?
– Çooook. Yeni insanlar, yeni yerler, yeni tecrübeler kazanacağım. Yeni bir madalyayla annemi mutlu etmek istiyorum.
Hayatında basketbol olmasaydı ne olurdu?
-Evde tek başıma televizyon izleyen biri olurdum. Kendi başarılarım olmaz, başkalarının başarılarına bakar dururdum.
Basketbol konusunda seni en çok destekleyen kim oldu?
-Annem ve babam. Ve koçumuz Ümit Yanar. O bana çok yardımcı oldu. Gerçekten bir duayen basketbol konusunda. Sevgisi, sevgimize güç kattı.
Hedefin, hayallerin neler?
-Güzel bir işte çalışarak hayatıma renk ve düzen getirmek. Yarısını başardım, iş kısmını da başaracağım!
Özel sporcularla çalışmaya başlayan, bir daha bırakamaz diyorsunuz?
-Doğru. Onların gelişimlerine ve başarılarına tanıklık etmek, tarifsiz bir duygu. Bu duygudan kopamıyor insan. Özel sporculara katkı sağlamak, toplumda kabul gören bireyler olmaları için çaba göstermek, benim için çok değerli bir misyon. Uzun bir yol bu. Toplumun özel gereksinimli bireylere bakış açısını değiştirmeye çalışıyoruz. Onların da kendilerine şans verildiği zaman başarabildiğini, normal gelişim gösteren bireylerin yaptıkları şeyleri yapabildiğini ve aynı şekilde keyif aldıklarını topluma kanıtlamaya uğraşıyoruz. Gerçekten fayda sağlayabilmek için profesyonel çalışandan öte, gönüllü olmanız da gerekiyor. Kendinizi bu ailenin bir parçası olarak hissedebilmeniz gerekiyor. Ben 17 senedir Özel Olimpiyatlar Türkiye ailesinin bir parçasıyım.
Neler kazandırıyor insana özel sporcular?
– Dezavantajlı, ötekileştirilmiş, şans verilmemiş bireyler için çalışmak benim için başlı başına gurur kaynağı. Ben vazgeçmemeyi ve sabırlı olmayı öğrendim onlardan. İyi şeyler yapabilmek için çok çabalamak gerektiğini, başarının tesadüf olmadığını gördüm. Özel sporcuların tüm duyguları gerçek. O yüzden bize pek benzemiyorlar. Olduğu gibi olması gerektiği gibiler. Anlamsız egoları, hırsları ve bizim gibi kavgaları yok. Bence bunun için özeller. Ben çabalamayı, cesaret etmeyi, vazgeçmemeyi, kim ne der diye düşünmemeyi, herkesin farklı ama herkesin eşit olduğunu ve en önemlisi koşulsuz gerçek sevginin nasıl olduğunu öğrendim. Bir özel sporcu yanıma gelip bana sarıldığı zaman, her şeyin iyileşeceği hissi kaplıyor içimi.
Berlin için ne kadar umutlusunuz?
-Sportif başarıdan önce bu bir deneyim. Olimpiyatların bir parçası olmak, belki önceden adını bile bilmediğiniz ülkelerin insanlarıyla bir araya gelmek ve onlarla sohbet etmek… Çoğu sporcumuz ailelerinden bağımsız seyahat etmemiş, yurt dışına çıkma fırsatı bulamamış durumdalar. 200’e yakın ülkeden 7 bin sporcu oyunlara katılacak. Farklı kültürler, ortaya inanılmaz güzel bir ahenk çıkartıyor. Sporcularımız eşsiz bir deneyim yaşıyor. Tabi bunların yanı sıra bir sürü madalyayla döneceğimizden de kuşkumuz yok.
Bu olimpiyatların, paralimpik olimpiyatlardan farkı ne?
-Her iki organizasyonda da engellilerin sporda rekabet edebilmeleri için platformlar oluşturuyor ancak niyetleri farklı. Paralimpik oyunlar rekabete ve elit beceri seviyelerine değer verirken, Özel Olimpiyatlar, sporcuların tam potansiyellerine ulaşmalarına değer veriyor.
Türkiye kaç yıldır katılıyor? Hangi branşlarda?
-Özel Olimpiyatlar Türkiye, 1982’den beri uluslararası oyunlara katılım gösteriyor. Atletizm, bocce, bowling, masa tenisi, yüzme, kayak, futbol, basketbol ve voleybol branşlarında katılım sağlıyor.
TOYOTA’NIN DESTEĞİ TOPLUM FARKINDALIĞINI ARTIRMAK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Toyota gibi kurumların varlığı ne kadar önemli?
-Toyota Türkiye’nin desteği, görünürlüğümüz ve toplum farkındalığını artırmak için çok önemli. Bu iş birlikleri, sporcularımızdan antrenörlerimize, sporcu ailelerinden gönüllülerimize önemsenme duygusunu ortaya çıkarıyor. Sporcularımızın öz güven kazanımı noktasında ayrıca önemli. Ciddiye alınmakla başlıyor gelişim süreci. Fon sağlayıcıların destekleriyle etki alanımızı genişletip, daha fazla özel sporcuya dokunabiliyoruz.