Başarının arkasında anneler var

Cimnastik Dünya Şampiyonumuz İbrahim Çolak ve annesi Sultan Çolak….
.
Olimpiyatlar yaklaşıyor. Geçen sene pandemi yüzünden ertelenen dünyanın en büyük spor organizasyonu, bu yıl, inşallah Tokyo’da gerçekleşecek.
Beni en çok gururlandıran artık olimpiyatlarda geçmişte alışık olmadığımız dallarda da madalya peşinde koşacak olmamız.
.
Cimnastik bunlardan biri. İbrahim Çolak’ın adını cimnastikte tarihimizde ilk kez dünya şampiyonu olduğu zaman duymuştuk. Çok da şahane bir iş yaptı İbrahim. Artistik cimnastik halka aletinde dünya şampiyonu olarak bizi ağlattı… Çünkü bizim için bir ilki başardı.
.
Şimdi sırada olimpiyatlar var. Dünya şampiyonluğunun üzerine bir de olimpiyat şampiyonluğu eklenirse muhteşem bir sevinç yaşıyor olacağız.
.
İbrahim, sadece sporcu değil tam bir rol model. Efendiliği, çalışkanlığı ve azmiyle de örnek bir kişilik. Her başarılı sporcunun arkasında olduğu gibi onun da arkasında İbrahim’i sabırla ve inançla büyüten ANNESİ var.
.
Sultan Çolak öyle bir anne ki, oğluna doğru bir rol model olabilmek adına yıllar sonra uğraşıp lisanslı sporcu olmuş biri…
.
Sultan Çolak’ı gönülden tebrik ediyorum. İnanılmaz tatlı ve azimli. Bu öyle bir azım ki, P&G ‘Türkiye’nin ‘Olimpik Anneler’ projesinin yüzü olacak kadar örnek bir hikayenin kahramanı kendisi…


İbrahim’cim, sen bizim gururumuzsun. Dünya şampiyonu oldun. Üstüne, pek çok madalya kazandın. Şimdi de olimpiyatlarda bizi temsil edeceksin. Seninle iftihar ediyoruz, hepimiz seni çok seviyoruz…
-Çok çok teşekkür ederim. Ne güzel bunları sizden duymak. Elde ettiğimiz başarılar sayesinde cimnastik, Türkiye’de çok daha duyulan, takip edilen ve tercih edilen bir spor branşı olmaya başladı. Bunun bir parçası olabildiğim için, inanın çok mutluyum.

CİMNASTİĞE AİLEMİN YÖNLENDİRMESİYLE 5 YAŞINDA BAŞLADIM

Ne ifade ediyor cimnastik senin için?
-Açıkçası, hayatımın olmazsa olmazı! Küçüklüğümden beri bu camianın içindeyim. Aile, okul ve cimnastik disiplini sayesinde iyi karakterli bir sporcu ve birey olabildiğime inanıyorum.

Kesinlikle öylesin! Kaç yaşında başladın cimnastiğe? Ve kaç yaşında, “Ben bu konuda yetenekliyim, hayatımı bu spora adayacağım!” dedin?
-5 yaşında ailemin yönlendirmesiyle başladım. Yetenekli olduğum konusunda hiç öyle bir şey demedim. Ben sadece severek antrenmanlara gidip geliyordum. Çalışmayı gerçekten çok seviyordum. Ve disiplinliydim. Bunların devamında da yavaş yavaş başarılar elde etmeye başladım.

TEK BİR ANTRENMAN BİLE KAÇIRMAYAYIM DİYE AİLEM BÜYÜK FEDAKARLIKLARDA BULUNDU


Peki İzmir’de kolay oldu mu bu sporu yapmak? İmkanlar var mıydı?
-Benim en büyük şansım hem amcam Erkan Çolak’ın eski cimnastikçi olması hem de başta ailem olmak üzere çevremdeki herkesin, benim tek bir antrenman dahi kaçırmamam için büyük fedakarlıklarda bulunmasıydı. Aynı zamanda kulübüm olan Şavkar Cimnastik Spor Kulübü de bana olan inancını hiç kaybetmedi. Onlardan hep büyük destek gördüm. Yaşadığım yerin en büyük avantajı ise, evimin cimnastik salonuna olan mesafesiydi. Yakındı. Bu imkanlara sahip olabildiğim için de İzmir’de cimnastik yapmak benim için zor olmadı. Tabii ailemin desteği olmasaydı, o zaman işler zorlaşırdı.

ANNEM LİSANSLI KOŞUCU OLDU

Nasıl bir aile sizinkisi?
-Sporu çok seven ve ciddiye alan bir aile. Babam da gençliğinde, tekvando sporuyla uğraşmış. Hatta, ben 2000 yılında spora başladığımda, o da atletizme başladı. Sporu o kadar seviyor ki, çevresindeki herkese sporu aşılamak için çalışıyor. Zaten beni, ablamı ve iki kuzenimi cimnastiğe başlatan da o. Tabii annemi de koşuya başlattı, ablam ise evlendikten sonra eniştemi koşuya alıştırdı.

Harikaymış… Aile komple spor aşığı…
-Valla, doğru. Babam, tam ve yarı maraton, annem 10 km ve 15 km yarışlarına, eniştem ise ultra maratonlara katılıyor. Yani üçü de lisanslı koşucular. Tüm bunların yanı sıra, iki yeğenim var ki, onlar da şu an cimnastik yapıyor. Kız kardeşim ise triatlon sporcusu, o da lisanslı.

Sen küçükken, sabahları saat kaçta antrenmanlara giderdiniz? Kim götürürdü seni? Bu yolculuktaki eşlikçin kim? Hatıralarında neler var?
-Yaşım küçük olduğundan okula ve cimnastiğe tek başıma gidemiyordum. Babam da çalıştığından beni antrenmanlara götüren kişi çoğunlukla annem oluyordu. Annemin de işleri olduğu zaman ise ablam, yengem, amcam, rahmetli dedem veya babaannem, kısacası kim müsaitse o bana eşlik ederdi.

OLİMPİK ANNELER PROJESİNİN YÜZÜ OLMAK BİZİ ÇOK MUTLU ETTİ

Sen annenle birlikte P&G’nin Olimpik Anneler projesinin de yüzüsün. Annen, spor hayatının bu derece gelişmesinde ne tür katkılar yaptı sana?
-Annem bir tanedir! Bu, bütün anneler için öyledir ama ben ne kadar büyüsem de annemin gözünde hala o küçük çocuğum. Annem sadece spor yaşantımın değil, hayatımın tamamında büyük katkılar yaptı. Annemle çok vakit geçirirdik, hep bilinçliydi, kahvaltı yapmadan beni evden çıkartmazdı mesela. Sadece annemin yaptığı yemeklerden yerdim. Uyumadan önce hep bir bardak süt içer, öyle uyurdum. Beslenme konusunda bir annenin yapabileceği en iyi şekilde besledi beni diyebilirim. Tabii okul ödevlerimde de bana her zaman yardımcı olurdu. Her konuda destekti. Ardından cimnastikte güzel başarılar elde ettikçe biz de daha çok duyulan, takip edilen bir aile olmaya başladık. O sıralarda annem de spora başlamak istedi ve şu an lisanslı bir koşucu. Kondisyonu sağlamdır. Benim en büyük hedefim olimpiyatlar. Tokyo yolunda, annemle birlikte Olimpik Anneler projesinin yüzü olmak da bizi çok mutlu etti. Biz başından beri sporcu bir aileydik ve inşallah bu şekilde devam ederiz.

ÇOCUKLAR MÜMKÜNSE SPORA KÜÇÜK YAŞLARDAN İTİBAREN CİMNASTİKLE BAŞLASINLAR

Kendi hikayenden yola çıkarak, çocukları spor yapan annelere ne demek istersin? Nelere dikkat etsinler? Çocuklarına nasıl yaklaşsınlar?
-Bu konuda söylemek istediğim birkaç şey var: Bazen aileler, çocuklarından daha hırslı olabiliyor. Bu hırsları da çocuklarını, yaptığı spor branşından soğutmaya kadar gidebiliyor. Çocuğunuzun başarılı olmasını istemeniz çok normal ama bunu elde etmek için çok çalışma, sabır ve fedakarlık gerekli. Buna ek, spor da hayatlarının bir parçası olmak zorunda, hatta mümkünse spora küçük yaşlardan itibaren cimnastikle başlamalarını öneririm. Çünkü bütün sporların temelinde cimnastik yer alıyor. Bu ileriki yaşlarda cimnastikçi olmaları için değil, cimnastik sayesinde kazanacakları beceriler, onlara tüm spor branşlarında çok büyük fayda sağlayacaktır. Bunlara dikkat etmelerini öneririm.

“NASIL OLSA, CİMNASTİKTE BAŞARILIYIM” GİBİ BİR DÜŞÜNCEM OLMADAN, OKULUMA DEVAM ETTİM

“Spor yapanın, okul hayatı kötü olur” diye bir ön yargı var bizde. Bu sebeple de ne zaman kolej sınavları filan gelse, hooop başarılı çocuklar, o yaptıkları spordan vazgeçmek zorunda kalırlar. Sende nasıl oldu bu durum? Ders ve antrenman birlikteliğini dengelemekte zorluk çektin mi?
-İkisini birlikte yürütmek küçükken daha zordu. Çünkü 7 – 8 saat okulda olmam gerekiyordu. Ardından da cimnastikte 4 – 5 saat geçirmem… Yani hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok fazla yoruluyordum. Fakat cimnastiğe, okul hayatımdan 1 – 2 yıl önce başladığım için, spor; benim için okul yaşantıma göre hep bir adım daha öndeydi. Tabii eğitim hayatımda da elimden geldiği kadar başarılı bir öğrenci olmaya çalıştım. Yani “Nasıl olsa, cimnastikte başarılıyım” gibi bir düşüncem olmadan, okuluma devam ettim. Zor da olsa, ikisini bir arada yürütebildim. Kazandığım başarılar sayesinde de üniversiteye, sınavsız giriş hakkı kazandım, 4 yıl boyunca milli sporcu bursu aldım ki, bu da bir öğrenci için çok iyi bir motivasyon. Sporda kazandığım başarılar sayesinde de sınavsız olarak Beden Eğitimi Öğretmeni olarak atandım. Demek istediğim şu: Spor, çocukların hayatlarına bu ve buna benzer daha birçok avantaj sağlıyor. Onlara yeni kapılar açıyor.

Cimnastik, enteresan bir spor. olimpiyatlarda neredeyse diğer bütün dallarda herkesin şahit olduğu bir ispat konusu var. Ya birinci bitiriyorsun koşuyu. Ya en uzağa atlıyorsun. Veya en yükseğe sıçrıyorsun. Ama sizde öyle değil. Bir jüri var ve size puanlar veriyor. Bu, sana garip geliyor mu?
-Evet. Zaten o yüzden, hareketleri yaparken, her şeye daha çok dikkat etmeniz gerekiyor. Tam da bu yüzden, “mükemmel”e ulaşana kadar antrenmanlarda o hareketleri yüzlerce defa yapıyoruz. Ancak bu şekilde müsabakalarda jürilerden iyi puan alabiliyoruz. Tabii hata yaptığımızda da hiç affetmiyorlar. Bu da işin zor tarafı. Her müsabaka bize çok şey öğretiyor. Ben 21 yıldır bu sporu yapıyorum ama hala tecrübe kazanmaya devam ediyorum.

ANTRENÖRÜM YILMAZ GÖKTEKİN’LE BİRLİKTE OLUŞTURDUK

Yarıştığın halka dalında bir harekete senin adın verildi. Biz bunu bir çırpıda söylüyoruz ama çok kıymetli bir şey bu. İnsan bu genç yaşında kendi hareketini nasıl yaratabiliyor?
-Antrenörüm Yılmaz Göktekin’le birlikte oluşturduk ama öncesinde onun önünde yaptığım güzel hareketlerim bulunuyordu. Benimle birlikte rahmetli Murat Canbaş, Federasyon Başkanı Sayın Suat Çelen ve takım arkadaşım Ferhat Arıca’nın da hareketleri var. Ben onlar sayesinde böyle bir şey yapmak istedim ve bu sayede The Colak Hareketi’ni oluşturduk.

ANNEM İÇİN UMUTLA TOKYO’YA

“Annem için Umutla Tokyo’ya” sloganıyla yola çıkıyorsun. Geçen seneki erteleme seni nasıl etkiledi?
-Benim için iyi oldu çünkü omzumdan ameliyat olmuştum. Dolayısıyla, iyileşip eski performansımı yakalamam için önümde az bir zaman vardı. Her şeye rağmen olimpiyatlara hazır olabilecektim ama açıkçası ertelenme, bana derin bir “Oh” çektirdi. En azından eski sağlığıma kavuşmam ve performansımı çok daha iyi noktaya getirebilmem için yeterli zamanı elde etmiş oldum. Artık “Annem için Umutla Tokyo’ya” diyerek çok daha güçlü bir şekilde olimpiyatlara gidiyorum.

Korona, olimpiyatları bile durdurdu. Korkudan bir yere çıkamaz olduk. Zaten devlet de yasakladı çıkmayı. Ama sen sporcusun, cimnastikçisin, parandeler atman lazım. En önemlisi halka aletinde çalışman gerekli. İnsanın evinde halkası olmaz ki…
-Pandemi süreci herkesin olduğu gibi benim de bütün düzenimi bozdu. Başlarda iki ay kadar cimnastik salonundan uzak durduk, sanırım 21 yıllık kariyerim boyunca jimnastik salonundan ilk defa bu kadar uzak kaldım. O kısa süreçte, online antrenmanlar yaptık, bizi formda tutan da oydu diyebilirim. Yine de bir cimnastikçinin kendini geliştirebilmesi için salona gidip, orada saltolar atıp, yer çekimine meydan okuyan hareketler yapması gerekiyor. Sonra tekrar başladık.

ANNEM DE BU ANTRENMANLARA KATILDI BU DA BENİ ÇOK MUTLU ETTİ. DİĞER OLİMPİK ANNELERE DE ÖRNEK OLDU

Pandemi döneminde annenle beraber oturma odasında spor yapıp videolar paylaştınız…
-Annem, spor konusunda kendisine bir hedef koyar ve ona ulaşmak için çok çabalar. Gerçekten çalışkan biri. Karantina döneminde de benimle online antrenmanlara katılmayı kendisi istedi. Annemle beraber spor yapmak beni çok mutlu etti. Bir de Olimpik Anneler projesinin bir üyesi olarak, diğer annelere örnek oldu.

NASİP OLURSA, TOKYO 2020 OLİMPİYAT OYUNLARI’NDAN SONRA YAVAŞ YAVAŞ EVLİLİK ADIMLARINI ATMAK İSTİYORUM

Sloganınız Umutla Yarına hatta “Annem için Umutla Tokyo’ya”. Peki spor dışında umutların ne?
-Ailem ve sevdiklerimle birlikte sağlıklı, huzurlu bir hayat hayal ediyorum. Özel hayatıma dair de bazı planlarım var, nasip olursa, Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’nın ardından yavaş yavaş evlilik adımlarını atmak istiyorum. Sporculuk kariyerimin sonrasını ise çok fazla planlamadım. Ama belki bir antrenör, belki de bir yönetici pozisyonunda ama yine sporun içerisinde olurum diye tahmin ediyorum.

HEDEFİM DÜNYA ŞAMPİYONASI’NDA SERGİLEDİĞİM BAŞARILI PERFORMANSIMI OLİMPİYATLARDA DA GÖSTEREBİLMEK

“Annem için Umutla Tokyo”ya demişken, Tokyo’da neler olacak İbrahim? İlk dünya şampiyonluğunu getirdiğin gibi ilk olimpiyat madalyasını da getirecek misin?
-Tokyo çok heyecanlı olacak, bundan eminim. Aynı zamanda Tokyo, benim kariyerimdeki ilk olimpiyat tecrübem olacak. Hedefim ise Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda sergilediğim başarılı performansımı orada da gösterebilmek. Tabii ne kadar heyecanlı olursa olsun, bunca yıldır elde ettiğim tecrübelerden faydalanarak heyecanımı kontrol edebilirim diye düşünüyorum.
Tokyo’da başarı elde edebilmek kolay olmayacak biliyorum ama hiçbir şeyin de imkansız olmadığını kendim yaşadım, gördüm. Gerçekten çok çalışırsam bu hedefimi de başarabileceğimi biliyorum.

HAFTANIN 6 GÜNÜ ANTRENMAN!

Bu kadar fiziki disiplin gerektiren bir spor dalıyla uğraşınca, bunun yemesi içmesi de çok önemli oluyordur. Olimpiyatlara hazırlanan bir sporcu ne yer ne içer? Kaçta yatar? Günde kaç saat antrenman yapar?
-Sabahları saat 07.45 gibi uyanıp, akşamları da en geç 23.00 gibi uyuyorum. 3 gün tek, 3 gün de çift olmak üzere haftanın 6 günü antrenman yapıyoruz ve bir antrenman yaklaşık 3 saat kadar sürüyor. Pazar günleri ise tatil. Küçüklüğümden bu yana kahvaltıda yumurta, zeytin, peynir ve 1 – 2 dilim ekmek üzerine bir şeyler sürüp yerim ve bir bardak da çay içerim. Öğle ve akşam yemeklerimiz ise beslenme uzmanlarımız tarafından hazırlanıyor, karbonhidrat ve protein ağırlıklı oluyor. Yani marina patates, pilav ve yanında et, balık veya tavuk yiyorum, bunların yanında da sebze. Abartmamak kaydıyla tatlı da yiyorum.

GENÇ KARDEŞLERİME TAVSİYEM SPOR YAPMALARI

Genç sporculara neler önerirsin?
-Sporun, gençlerin hayatına kattığı güzel birçok şey var. Spor sayesinde çevrenizde daha bilinçli, kötü alışkanlıklardan uzak insanlar oluyor. Spor sizi hem fiziksel hem de zihinsel olarak geliştiriyor ve bu da daha olgun davranmanıza, okulunuzda daha başarılı olmanıza fayda sağlıyor. Ama en güzeli, spor sayesinde dünyanın birçok yerini gezme fırsatına sahip oluyorsunuz. Bu sayede kendinizi daha iyi geliştirebiliyorsunuz. Bu yüzden genç kardeşlerime tavsiyem, spor yapmaları. Profesyonel anlamda sporcu olmak gerçekten zor ama bu zorlukları aşıp, hedeflerinize ulaştığınız zamanki mutluluk ise tarif edilemez. Bununla birlikte profesyonel sporculuk sizin mesleğiniz gibi oluyor ve her işte olduğu gibi çok çalışmak sabretmek ve birçok fedakarlık yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama aynı zamanda bu zorluklar karşısında pes etmemeyi de öğreniyorsunuz. Tüm bunlar sizi fiziksel olduğu kadar zihinsel açıdan da kuvvetlendiriyor.

SULTAN ÇOLAK: İBRAHİM’İ YARIŞMALARDA İZLERKEN KALBİM YERİNDEN FIRLAYACAKMIŞ GİBİ OLUYOR

SANKİ HALKADA YARIŞAN OĞLUM DEĞİL DE BENMİŞİM GİBİ HEYECANLANIYORUM

Sultan Hanım, evlatlarımız bizim her şeyimiz. Sizin de çok başarılı, pırıl pırıl bir oğlunuz var. Sizi tebrik ediyorum. İbrahim’i bir yarışmada izlerken neler oluyor? İçinizde neler kopuyor? Korkuyor musunuz çok…
-İbrahim’i izlerken kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oluyor! Sanki halkada yarışan İbrahim değil de benmişim gibi heyecanlanıyorum. Bir de elleri kayıp düşecek diye çok korkuyorum.

UFAK, TEFEK HAREKETLİ BİR ÇOCUKTU. ONU HEP DESTEKLEDİK. SPORCU OLMASINI İSTEDİK. AMA BURALARA GELECEĞİNİ HİÇBİRİMİZ DÜŞÜNEMEDİK

İbrahim küçükken içinize ne doğardı? Bu çocuk büyüyünce ne olacak derdiniz?
-Ufak tefek, hareketli bir çocuktu. Biz de sporu seven bir aileyiz. İbrahim’in sporcu ve spor çevresi olan biri olmasını çok istiyordum. Şimdi çok şükür hem sporcu hem de beden eğitimi öğretmeni oldu.

İbrahim gibi yetenekleri, sizin gibi anneler, müthiş fedakarlıklarla yetiştiriyor. P&G’nin ‘Annelerin sponsoruyuz’ söylemiyle, Olimpik Anneler projesini çok kıymetli buluyorum. Madem olimpik anne var karşımda o zaman sorayım. Sporcu yetiştirmek zor mu?
-Evet. Çok fazla emek ve fedakarlık isteyen bir süreç. İbrahim’e her zaman inandık ama biz de dahil hiçbirimiz onun buralara geleceğini düşünmedik. Amacımız sadece oğlumuzun spor yapmasıydı.

HEDEFLERİNE ULAŞTIĞI İÇİN ÇOK MUTLUYUM

Nelerden feragat ettiniz İbrahim için? Herkes ev gezmesindeyken siz neredeydiniz mesela?
-Herkes ev gezmesindeyken ben oğlumu okuldan alıp antrenmana götürüyordum. Saatlerim ve günlerim hep jimnastik salonunda geçti. Günümü, İbrahim’in antrenman saatlerine göre planlıyordum.

Bir anne için en önemli şeylerden biri, evladıyla gurur duymak. İbrahim şampiyon olduğu gece neler hissettiniz? İnanılmaz bir gurur olsa gerek…
-Evet. Çok mutlu oldum ve gururun en büyüğünü yaşadım. O hep, “Ben de bir gün Dünya Şampiyonu olacağım” derdi. Ben de oğluma hep inandım. Hedeflerine başarıyla ulaştığı için çok mutluyum.

KABUL EDİYORUM ZOR AMA HER ŞEY MÜMKÜN! İYİ BİREYLER YETİŞTİREBİLMEK İÇİN, AİLELERE BÜYÜK FEDAKARLIKLAR DÜŞÜYOR

Pandemi boyunca İbrahim’le spor yaptınız evde…
-Evet. Ben onun online antrenmanlarına katıldım. İbrahim’in antrenman izni çıkınca, bende spor yapmaya evde, eşimle devam ettim.

Çocukları spor yapan, sizinle benzer yollardan geçmekte olan annelere neler tavsiye edersiniz?
-Elbette karşılarına zorluklar çıkacak. Onlara bu zorluklara göğüs gerip, düzenli olarak spor yapmalarını tavsiye ederim. Çocukların sağlıklı beslenmesi ve uyku düzenleri çok önemli. Okul ve spor hayatını birlikte götürmelerini sağlamalılar. Kabul ediyorum bu zor bir süreç ama her şey mümkün. İyi bir birey yetiştirmek için, biz ailelere büyük fedakarlıklar düşüyor.

OLİMPİK ANNELER PROJEMİZİ, TÜRKİYE MİLLİ OLİMPİYAT KOMİTESİ’YLE BİRLİKTE BAŞLATTIK

Kurumların, sporcu sponsorluklarına alışığız. Ama sporcuların özellikle annelerine sponsor olmak müthiş bir şey. Tebrikler…
-Teşekkürler. P&G olarak biz, sporun; sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel gelişimi de desteklediğine gönülden inanıyoruz. O yüzden de daha sağlıklı ve mutlu bir toplumun, spor yapmakla yakından ilişkili olduğunun altını çizmek istiyoruz. Değerli paydaşımız Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’yle birlikte, 2014’te başlattığımız “Olimpik Anneler” projemiz, Türkiye’de spor kültürünün gelişmesi ve çocukların spora yönlendirilmesini amaçlayan ve tüm spor dallarını kapsayıcı bir proje.

ÇOCUĞUN HAYATINDAKİ EN ÖNEMLİ FİGÜRLERDEN BİRİ ANNE. BU YÜZDEN BİZ, ELİMİZİ ANNELERİMİZE UZATTIK

Peki annelere sponsor olmanızın temelinde yatan felsefe nedir?
-Çocuğun hayatında en önemli figürlerden birisi anne. Bu yüzden biz, elimizi annelerimize uzattık. Annelerimizi desteklersek, ön yargılarını kırmalarına katkıda bulunur ve yüreklendirirsek, çocuklara ve gençlere en büyük desteği sağlayacağımızı biliyorduk. “Çocuğuna spor yaptıran her anne, Olimpik Annedir” dedik ve harekete geçtik. Düzenlediğimiz seminerlerle, 24 binden fazla anneye ulaştık ve onları, çocuklarını nasıl “doğru spora” yönlendirebilecekleri konusunda bilinçlendirmeye çalıştık. Gerçekleştirdiğimiz araştırmalarla da 2 – 3 kere spor yapanların oranının her 10 çocuktan 2 çocuğa yükseldiğini gördük. Spora desteğimiz çok geniş alanları kapsıyor. Fakat bu Olimpik Anneler veya Olimpiyat Oyunları’na olan global sponsorluğumuzla sınırlı değil, mesela paralimpik oyunlarına da sponsorluğumuz bulunuyor ve bu da 2028 yılına kadar sürecek. Bunun yanında futboldan basketbola, triatlondan voleybola pek çok alanda hem sporun kendisine hem sporcuya hem de spor kulüplerine çeşitli destekler sunuyoruz. Kısaca sporun ve sporcunun var olduğu her branşta var olmaya gayret ediyoruz.

DESTEĞİMİZ, 34 SPORCU VE ANNESİNİ KAPSIYOR. TÜM SPORCULARIMIZA VE ANNELERİNE TOKYO’DA BAŞARILAR DİLİYORUZ

Kaç sporcu annesine sponsor oluyorsunuz?
-Olimpik Anneler projemiz, 2014’te başlamış olsa da 2017’de, Türkiye’deki 30’uncu yılımızdan hareketle, 30 milli sporcu ve annesine maddi ve manevi destek sunmaya başladık. Bu desteğimiz bugün, Türkiye’deki 34’üncü yılımızda 34 sporcu ve annesini kapsıyor.

Peki hangi branşlara destek oluyorsunuz?
-Olimpik branşlara. Bu da atletizm, güreş, halter, tekvando, karate, okçuluk, rüzgar sörfü, badminton, yüzme, judo, bisiklet, eskrim gibi birçok branşı kapsıyor.

Yorum Bırak