DÜN ‘Şehir Tiyatroları’ndaki kovulmalarla ilgili yazı yazdım, bugün de devam ediyorum.
Usta yönetmen Haldun Dormen, “Bu işten çıkarılmalar içinde bulunduğumuz birlik, beraberlik atmosferine ve ortamına uymuyor!” diyor, haklı.
Bir an evvel bu gençlerin görevlerine iade edilmeleri gerekiyor.
Biz de bu konuda alacağımız iyi haberi bekliyoruz.
Bugün işine son verilenlerden Ceren Hacımuratoğlu, Çağın Irmak ve Haldun Dormen sizlerle…
BEN O KOVULANLARDAN BİRİNE 2 KERE BAŞROL VERDİM
Kararı şaşırarak okudum. Sonra Şehir Tiyatroları’ndan kovulanlarla tek tek konuştum. Böyle bir saçmalık olamaz!
Ben işine son verilen oyunculardan Irmak Örnek, Sevinç Erbulak ve Mahperi Mertoğlu’yla defalarca çalıştım. Diğerlerinden de benim filmlerime auditon’a gelenler oldu. Aşağı yukarı hepsini tanıyorum.
Sevinç’le “Baba Evi”nde, “Çemberimde Gül Oya”da ve “Prensesin Uykusu”nda çalıştım. Üstelik, ona başrol verdim. O kadar iyi bir oyuncu!
Mahperi’yle “Şaşı Felek Çıkmazı”nda ve “Kâbuslar Evi”nde çalıştım, Irmak’la “Nadide Hayat”ta çalıştım. Performans düşüklüğü olan bir oyuncuyla hiçbir yönetmen, 4 kere filan üst üste çalışmaz! Deli miyim, niye filmimi tehlikeye atayım? Aksine, o kadar iyi performans alıyorum ki, o oyuncularda ısrar ediyorum.
Tamam, ben bir tiyatro yönetmeni değilim ama çok iyi bir tiyatro izleyicisiyim ve sinema yönetmeniyim. Oyuncularımı da tiyatrodan seçiyorum, bu çocukların hepsini tek tek izledim ben. Hepsi müthişler!
Tiyatroya âşıklar. Bu mesleğe tutkuyla bağlı oldukları için çılgınlar gibi çalışıyorlar. Üç kuruşa her akşam seyircinin karşısına çıkıyorlar. Bu ülke, daha ne kadar gençlerini harcayacak? Gerçekten büyük bir haksızlık yapılan.
Şehir Tiyatroları için, dış kapının mandalı olabilirim ama sessiz kalamadım. Performans düşüklüğü gerekçesini çok acı, çok değersiz ve çok yaralayıcı buluyorum.
İşin komiği de günlerden beri, “Bize mantıklı bir açıklama yapın! Biz neden kovulduk” diye yazıyor-çiziyor hepsi ama bir tek Allah’ın kulu, açıklama yapmıyor. Yahu niye kafanızı bu kadar kuma gömüyorsunuz oturduğunuz o koltuklarda? Tiyatronun yöneticileri, size sesleniyorum! Kafanızı kuma gömdüğünüz sürece daha da belirgin olacaksınız. Saklanmayın, çıkın ve konuşun bu çocuklarla. “Bir yanlışlık oldu!” deyin. Bir insanı gerekçesiz bir şekilde mesleğinden etmenin karşılığı yok çünkü. Bu çok onur kırıcı bir şey. Sonuna kadar bu gençlerin arkasındayım. En kısa zamanda görevlerine iade edilmelerini diliyorum…
GENÇLERİN GÖREVLERİNE İADESİNİ BEKLİYORUM
Çok üzüldüm ben bu karara. Ortada hiçbir sebep yokken, durup dururken neden böyle bir şey yaptıklarını anlamakta zorlanıyorum.
İşine son verilen gençlerden biri Özgün Akaçça. Benim yönetmenliğini yaptığım “Şahane Züğürtler”de oynuyor. İnanılmaz yetenekli bir genç. Elimden bugüne kadar binlerce genç geldi geçti, Özgün kadar yeteneklisini az gördüm. Aynı şekilde Yeşim Koçak. O da harika. O yüzden performans eksikliği gibi bir gerekçeyi benim kabul edebilmem mümkün değil, birebir çalışıyorum onlarla.
Ayın 5’inde “Şahane Züğürtler”in provası var, ben yine Özgün ve Yeşim’le çalışabilmek istiyorum. Onların yerine koyabileceğim kimse yok. Bu gerekçe bile bildirilmeden verilen kovulma kararı, şu anki altı çizilmek istenen birlik, beraberlik ortamına da uymuyor. Bir yanlışlık yapıldığını düşünerek, bu gençlerin görevlerine iadesini bekliyorum…
KAFALARINA ESTİ, KOVDULAR
Size kim “Performans düşüklüğünden işinize son verildi!” dedi?
Bağlı olduğumuz bir taşeron şirket var. Endüstriyel temizlik ve tüketim malzemesi işleri, bir de yanında sanat işlerine bakıyor! İşte o şirketin bir çalışanı tek tek hepimizi aradı ve “Performans düşüklüğü gerekçesiyle işinize son verildi!” dedi. Bu nereden çıktı, kim ölçtü biçti de düşük performanslı olduğumuza karar verdi bilmiyoruz. 23 gün geçti hâlâ bilmiyoruz! Bize bunu söyleyen taşeron şirket yetkilisine de, belediyenin insan kaynakları söylemiş bu gerekçeyi. Sanki telefonu kapatırken son dakika şöyle bir diyalog geçmiş gibi aralarında, “Bir dakika, bir dakika… Gerekçe olarak ne diyeceğiz ????” “Eeeee…. hah… Performans düşüklüğü dersiniz!!!!!”
Oyuncuların performasına kim karar verir? Yani genel olarak performans düşüklüğü nasıl tayin edilir? Neye göre? Ölçü ne?
Genel sanat yönetmenliği ve o oyunu sahneye koyan yönetmenler. Ama bizim işten çıkarılışımız genel sanat yönetmenliğinin ve bizimle çalışan yönetmenlerin bilgisi ve inisiyatifi dışında oldu! Haberleri yoktu yani. Onlar da şoke oldu. Bunun dışında, benim bildiğim kadarıyla Şehir Tiyatroları’nda tiyatro için performans seviyelerine bakan bir birim veya bir kurum yok…
Haldun Dormen başta olmak üzere pek çok yönetmen size destek oldu, “Biz kefiliz, performansları düşük değil!” diye imza topladı… Sonuç sizce ne olur?
Birileri, onların performansını da düşük bulmazsa, bir karşılığı olur diye umuyoruz! Bu kadar değerli sanat duayenlerinin bize kefil olmasının şu anki koşullarda bir karşılığı varsa, birileri bunu görüyor ve duyuyorsa sonuç olumlu olacaktır…
Siyasiler tarafından kodları belirlenmiş bir şeye sanat denilebilir mi?
Yok! Ona mevcut siyaset hangi yöndeyse onun sözcüsü denir, pekiştiricisi denir, destekçisi denir, sevicisi denir, tutsağı denir ama sanat denilemez! Sanat özgürdür. Hiçbir siyasi kodun güdümünde hareket edemez. Varoluşu hiçbir siyasi oluşumun varoluşuna bağlı olmaz..