1923 müzikalinin Nükhet Öğretmeni Ece Dizdar ile karşınızdayıııımmm….
Ece, didaktiklikten uzak, “Öğrencilerime nasıl faydalı olurum?” diye tarihin izini süren şahane bir öğretmeni canlandırıyor. O da her temsilde harikalar yaratıyor… Zaten sahne önünde ve arkasında bu müzikale ruhunu koymayan hiç kimse yok… İzlerken hissedebiliyorsunuz. . “İnsanoğlunun beraber şarkı söylemek, beraber eğlenmek, beraber bazı şeyleri kutsamakla ilgili bir ihtiyacı var. Buna esrime hali deniyor. 1923 müzikalinde seyirciyle işte biz bunu gerçekleştiriyoruz” diyor Ece. Evet tam olarak bu… Benim de sayısız kez izlememin sebebi bu. Çok sevdim bu beraber olma halini…
Soranlar oluyor, tek tek mesajlarınıza dönemiyorum. Affedin. Müzikal şimdilik sadece İstanbul’da Zorlu PSM’de. Başka yere o sahne kurulamıyor çünkü. Biletlerine Biletix ve Passo’dan ulaşabilirsiniz. Evet, haklısınız umarım bir gün turneye de çıkabilirler. Başka şehirlerin de bu müzikali görmesi gerekiyor…
Ece, çok tebrik ederim. 1923 müzikalinde, didaktiklikten uzakta, “Öğrencilerime nasıl faydalı olurum?” diye tarihin izini süren şahane bir öğretmeni canlandırıyorsun. Projeyi duyunca neler hissettin?
-Çok heyecanlandım ve kendimi çok şanslı hissettim. Böyle bir projenin içinde olmak gerçekten gurur verici. Cumhuriyetin 100. yılında mutlaka cumhuriyet ile ilgili bir şey yapmak istiyordum. O sırada, Zorlu PSM’de Evlilikten Sahneler isimli oyunum devam ediyordu. Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu’yla irtibat halindeydim. Projeyi, Mehmet Ergen ve Lerzan Pamir’in yöneteceğini duyduğumda da yıldızların dizildiğini düşündüm. Daha önce çalışmıştık çünkü… Daha sonra Sadri Alışık beni aradı ve birlikte bir yola çıktık.
Role nasıl hazırlandın?
-Ben 1923’te, müzikalimizin orijinal müziklerini yapan Tuluğ Tırpan’ın bestelediği “Kahramanlar Geçidi” isimli, aşık olduğum bir şarkıyı söylüyorum. Çok enteresan bir tesadüftür ki bu müzikal proje teklifini almadan altı ay önce ses dersi almaya başlamıştım. Yani aslında halihazırda zaten sesimi çalıştırıyordum. Role hazırlık süreci benim için daha çok orkestra ve ses çalışması gibi oldu. Etrafımızda inanılmaz büyük kreatif bir ekip vardı. Bu kadar kalabalık bir ekiple çalışmak tabii ki çok disiplin gerektiren bir şey. Role hazırlık süreci birbirinden yetenekli onlarca insanla birlikte, adeta bir karnaval gibi geçti diyebilirim.
CUMHURİYETİN 100. YILINI BİRLİKTE KUTLAMAK GİBİ ÇOK ÖZEL VE ORTAK BİR DUYGUYU PAYLAŞIYORUZ
1923’ü izleyenlere nasıl bir duygu geçsin istersin?
-Bu sene hepimiz için çok özel bir sene! Her zaman yaşanacak bir şey değil. Cumhuriyetin 100. yılını birlikte kutlamak gibi çok özel ve ortak bir duyguyu paylaşıyoruz. Tüm samimiyetimle paylaşmak isterim ki sahne arkasında, büyük taarruz ve seferberliği izlerken hem bizim hem de dansçıların ağladığı anlar çok oluyor, göz yaşlarımıza hakim olamıyoruz. Sahnede, bunu gerçekten yürekten hisseden bir ekip var. Dolayısıyla seyircinin de bunu hissettiğini, daha doğrusu zaten hissetmek, bu duyguyu yaşamak için geldiğini düşünüyorum ve varsayıyorum. Orada hep beraber bir “esrime” hali oluşturduğumuzu düşünüyorum. Bu esrime kelimesi, müzikale çalışırken sıklıkla üzerinde durduğum bir kelimeydi. İnsanoğlunun beraber şarkı söylemek, beraber eğlenmek ve beraber bazı şeyleri kutsamakla alakalı bir ihtiyacı var. İşte bunun adına da esrime deniliyor. Prova süreci bizim için bir esrime gibiydi ve daha sonra biz bunu seyircilerle paylaştık. Bu esrime halli hepimizi ele geçirdi.
Sence, yıllarca devam edecek mi bu müzikal?
-Biz 1923’ün senelerce sürmesini istiyoruz, yola çıkış hedefimiz de bu aslında. Fakat günümüz şartları ne gösterir, bunu sevgili yapımcılarımız daha iyi bilir. Ben bu müzikalin senelerce devam etmesini ve uzun yıllar hayatımın bir parçası olmasını çok isterim. Zaten bugüne kadar oynadığım tüm oyunları, hep uzun yıllar oynadım çok şükür. Oyunların üzerimde böyle bir büyüsü vardır. Bu müzikalin büyüsünün de uzun süre devam edeceğini düşünüyorum.
8 İLE 82 YAŞ ARASINDA 100 KİŞİ SAHNEDE VE EKİP İNANILMAZ UYUMLU
8 ile 82 yaş arasında değişen oyuncular, dansçılar var… Ekibin uyumu nasıl?
-8 ile 82 yaş arasına değişen 100 kişilik bir oyuncu ve dansçı kadrosu var. Biraz önce bahsettiğim “esrime” hali bu sorudaki ekibin uyumu bölümü için de geçerli. Ekip üyeleri birbiriyle inanılmaz derecede uyumlu. Hiç abartmadan söylüyorum, provalar bittiğinde birkaç hafta boyunca birbirimize sürekli “gerçekten de bitti mi, artık prova yok mu” diye sorduk. Çünkü güçlü bir duygu yaşıyorduk. Herhangi bir tatsızlık ya da uyumsuzluk gibi bir durum yaşamadık. Prova şartlarımız iyiydi, iyi bakıldık. Yönetmenlerimiz Mehmet Ergen ve Lerzan Pamir ile birlikte reji ekibimiz de grubu idare etmekte oldukça başarılıydı. Beyhan Murphy ve Tuluğ Tırpan’ın da kreatif katkısı büyük bir saygı oluşturduğu için ekibin uyumu gerçekten çok iyiydi.
İNSANLARIN BİR TİYATRO OYUNU İZLEYEBİLMESİ DE CUMHURİYETE BORÇLU OLDUĞUMUZ ŞEYLERDEN SADECE BİR TANESİ
İnsanlar sence neden izlemeli?
-Düşündüğünüz zaman, cumhuriyetin 100. yılında bir kadın oyuncu olarak sahnede olabilmek, sahnede özgürce şarkı söyleyebilmek tamamen cumhuriyete borçlu olduğum bir şey. İnsanların bir tiyatro oyunu izleyebilmesi de cumhuriyete borçlu olduğumuz şeylerden sadece bir tanesi. Ve bir beraber kutlama hali bu. Her yıl kutlanmalı tabii ki ama bazı yıllar gerçekten özeldir. Bu altın çağ, 100. yılında da hep birlikte, coşkuyla kutlanmayı hak ediyor.
BEN HER SAHNEYE ÇIKTIĞIMDA, MESLEĞİMİ İCRA ETTİĞİM, ÖZGÜRCE KONUŞABİLDİĞİM, HAKLARIMI SAVUNABİLDİĞİM HER ANDA, CUMHURİYETE GEREKEN DEĞERİ VERDİĞİMİ VE BU DEĞERİ KENDİ İÇİMDE YAŞATTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM
Cumhuriyete gereken değeri veriyor muyuz sence?
-“Ayrıcalık, ona sahip olan için görünmez olur” diye bir söz var. Belki, bazı kuşaklar için görünmez olabilir. İşte biz de tam bu noktada, çocukların da izleyebileceği bir aile müzikalinde, farklı kuşaklara bazı şeyleri hatırlatmak için buradayız. Ben her sahneye çıktığımda, mesleğimi icra ettiğim, özgürce konuşabildiğim, haklarımı savunabildiğim her anda, cumhuriyete gereken değeri verdiğimi ve bu değeri kendi içimde yaşattığımı düşünüyorum. Etrafımdaki herkesin de bu şekilde, aynı benim gibi yaşadığını görüyorum.