Sürekli bu köşede yazıyorum…
Haykırıyorum, bağırıyorum…
Sesim kısılıncaya kadar da yazacağım.
Bu kaçıncı cinsel istismar vakası?
Hem de Eskrim Milli Takımı’nda.
Yuh artık!
Hem de milli takım antrenörü tarafından!
Çıldırmamak mümkün değil.
Bu ülkede kime güveneceksin?
Çocuğunu kime emanet edeceksin?
Cesur baba A.U., kızının milli takımda yaşadığı taciz rezaletini anlatıyor. Bu cuma duruşması var. Üç milli sporcu daha, uğradıkları tacizi anlatacak…
Umudumuz bu pisliğin ağır bir ceza alması…
Bu haber yarın da devam edecek…
Sizi tanıyalım…
Adım A.U. 43 yaşındayım. Hekimim. Anestezi doktoru olarak bir özel hastanede çalışıyorum…
Nerede yaşıyorsunuz?
Alanya’da.
Başına gelen nedir?
15 yaşındaki kızımız milli bir eskrimci. Madalyaları, uluslararası başarıları var. Son zamanlarda çok içine kapanmıştı. Biz ergenlik yüzünden zannediyorduk. Meğer üç yıldır antrenörünün cinsel istismarına ve tacizine maruz kalıyormuş. Biz de yeni öğrendik. Kızım ağlayarak anlattı. Dünya başımıza yıkıldı tabii…
Nasıl yani? Eskrim Bayan Milli Takımı’nın antrenörü tarafından mı cinsel istismara uğruyormuş?
Evet. Ben baba olarak aklımı yitirecektim! Adamı öldürecektim ama sonra bunun ona bir ödül olacağını düşündüm. Kolay yoldan kurtulacaktı. Eşimle konuştuk, hukuki yollara başvurmaya karar verdik. Zaten bu sapık adamın istismarına uğrayan tek çocuk da bizim kızımız değilmiş. Daha pek çok çocuk var. Cuma günü de ilk duruşmamız var. Kızımız dışında, üç genç kız daha dinlenecek…
Bir dakika, bir dakika en başından anlatın…
Kızımız, yaklaşık 6 yıldır eskrim sporu yapıyor. Bu sporu çok sevdi, başarılı da oldu. Madalyalar aldı, uluslararası kupalar kazandı. Kendi kategorisinde Türkiye birincilikleri de var. 9 ile 12 yaş arası her şey sorunsuzdu. Okul başarısı da iyiydi. Ama son üç senedir, çocukta değişiklikler başladı. Biz bunu eşimle ergenliğe verdik. Hekim olduğumuz için de hemen bir tanı koymaya eğilimindeyiz…
Söz konusu değişimler nasıl şeylerdi?
Okuldan ya da antrenmandan eve gelince odasına giriyordu ve bizimle ilişki kurmuyordu. İçine kapanma, kendi başına kalma isteği, “Beni anlamıyorsunuz” demeler… Ama zaman geçtikçe, kızımızın kendini ergenlikle açıklanamayacak kadar yalnız hissettiğini fark ettik. Sanki bir derdi vardı ama bize açıklamıyordu. Kendi çalıştığım hastanenin psikoloğuyla görüştüm, destek almaya çalıştım. Bir sonuca ulaşamadık. Okul başarısı da düşmeye başladı, işin ilginç tarafı, spordaki başarısı da yerle bir oldu. Eskrimi deli gibi seven çocuk, antrenmanlara acı çeker gibi gitmeye başladı. Hatta son üç ay gitmeyi reddetti. Çözemedik durumu…
Sonra?
Yılbaşından önceki cuma, eşim diğer eskrim anneleriyle buluşuyor. Annelerden biri, antrenörün taciz ve istismar dosyasının olduğunu ama bunun örtbas edildiğini söylüyor. Eve dönünce bana anlattı. Kızımızla bu konuyu konuşma ihtiyacı hissettik. Annesi akşam sofrada, “Hocanız hakkında böyle böyle şeyler söyleniyor. Duyduğun bir şey var mı” dedi. Çocuk birden değişti, “Ona çok fazla güvenmeyin” dedi ve odasına gitti. Biz tabii şoke olduk. “Her duyduğunuza inanmayın” gibi şeyler söylemesini bekliyorduk. “Acaba” dedik, bildiği bir şey mi var?
Peki ne yaptınız?
Ben arkasından odasına gittim. Onunla konuşmak istediğimi söyledim. Yarım saat kızıma sarıldım, onu öptüm, cesaretlendirdim. Onu ne kadar sevdiğimizi, bizim için ne kadar önemli olduğunu anlattım. Bildiği bir şey varsa bize söylemesini rica ettim. “Her ne anlatırsan anlat, biz senin yanındayız” dedim. “Bir arkadaşına bir şey mi yaptı” dedim. Öylece durdu. Sessizlik olunca şüphelendim, “Yoksa sana mı bir şey yaptı” diye sorudum. “Hayır” diyeceğini zannediyordum ama “Evet baba” dedi. Benim orada ömrümden ömür gitti. Bir baba olarak o an, dünyadaki en büyük acılardan birini yaşadım. Kızım ağlamaya başladı. Ona sarıldım. Sonra sakince, “Ne yaptı sana” dedim. “Vücuduma dokunuyor” dedi. Gerisini dinleyemedim. Eşime anlatım. Ben Karadenizliyim, o sapığı, o an öldürmek istedim! Karım engel oldu, kızım odada ağlıyor. Sonra kendime geldim. Baktım ki kızımız çok kötü durumda, tekrar onun yanına gittim ve bize anlatmasının ne kadar güzel ve doğru bir şey olduğunu söyledim.
Çok üzücü bu anlattıklarınız…
Evet. Sabaha kadar uyumadık. Kızımız çok kötüydü, kendisine bir şey yapmasından korktuk. İki gün bu konuyu hiç konuşmadık. Ama her şart altında, ne olursa olsun, onun arkasında olduğumuzu söyledik. O bize anlatarak doğru bir şey yapmıştı. Hep bunu dile getirdik. Ama tam olarak ne yaşadığını, neler olduğunu da bilmek istiyorduk. İki gün sonra dedim ki, “Kızım, sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü başka çocuklara da bunları yapıyordur. Onun cezalandırılması, yaptıklarının bedelini ödemesi gerekiyor! Anlat bana neler yaptı…”
Kızınız ne dedi?
Yaklaşık üç yıldır kendisine istismarda bulunduğunu, elle taciz ettiğini, cinsel içerikli konuşmalar yaptığını, iğrenç videolar izlettiğini ve bunu şehirlerarası maçlara gittiklerinde kaldıkları otelde her fırsat bulduğunda yaptığını, vücuduna dokunduğunu, sürekli sarıldığını, boynundan, dudaklarından öptüğünü ve daha bir sürü iğrenç şey… Bunları anlatmak benim için kolay değil…
Çok haklısınız… 12 yaşından 15 yaşına kadar mı?
Evet. Ve çocuğu tehdit etmiş, “Birine söylersen çok fena olur” demiş. “Kendini de, beni de yakarsın” demiş. Bu çocuklar bu sporu çok seviyorlar. “Sizi ben yarattım, bensiz bir hiçsiniz” diyormuş bu şerefsiz! Önce onların güvenini kazanıyor, üzerlerinde baskı kuruyor, sonra her türlü şeytanlığı, iğrençliği yapıyor. Çocuklar aradan bir süre geçince istismara uğradıklarını anlıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Zaten korkuyorlar, utanıyorlar. Ne kendine itiraf edebiliyor ne bir başkasına…
Aman Allah’ım çok iğrenç bu… Ve siz şikâyetçi olmaya karar verdiniz…
Evet. Hemen gözaltına alındı. Ama tutuksuz yargılanmak üzere o gece serbest bırakıldı. Tabii delirdim! Bir hafta boyunca serbest gezdi. Ben de o bir hafta boyunca, Başbakanlığa yazdım, Cumhurbaşkanlığı’na yazdım, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yazdım, Türkiye Eskrim Federasyonu Başkanlığı’nın Bayan Milli Takım antrenörlüğünü yapıyordu. Ben her yere yazı yazdıktan sonra, hakkında idari soruşturma başlatıldı. Ve milli takım antrenörlüğünden alındı. Sonra Alanya Savcılığı’na gittim. “Ben bir babayım! Kızıma yapmadığını bırakmamış! İçimde bir yangın var! Bu adam serbest bir biçimde dolaşıyor, karşılaşırsam kendimi nasıl tutacağımı bilmiyorum” dedim. Sonra tekrar gözaltına alındı ve tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi. Başta insanlar abarttığımızı düşünüyordu. Bu sapık herif, velilere öyle bir anlatmış ki kendini, kimse adama yakıştıramıyordu. Ama ben çocuğuma inandım.
Sonra ne oldu?
Sonra bu adamın eski öğrencilerinden telefonlar gelmeye başladı. İsimlerini söyleyince kim olduklarını anladık. Eski milli sporcular. “Biz de aynı şeyleri yaşadık. Kızınız yalnız değil. Mahkemede biz de tanıklık yaparız” dediler. Sadece kızım değilmiş yani mağdur olan. Yıllarca, bu pislik başka çocukları da istismar etmiş. Konuşmak isteyenler şu anda hukuk fakültesinde okuyan genç kızlar, uluslararası ilişkilerde okuyan genç kızlar. Onlar da şikâyetçi oldular, ifadelerini verdiler ve bizim dosyalarımız birleşti. Cuma günü duruşmamız var…
YARIN: Bana “Şikâyetçi olma, kızının adı çıkar” dediler. Sırf bu yüzden şikâyetçi olmayanlar, susanlar var. Ne demek “adı çıkmak”? Nasıl bir saçmalıktır bu! Elbette kızımın başına gelenleri dünya aleme haykıracağım. Ben çocuğumun onuru için mücadele ediyorum. Ona inanıyorum ve babası olarak hep onun arkasında olacağım. Kızım, utanılacak bir şey yapmadı… Susmayacağım ve bu olay yokmuş gibi asla davranmayacağım. Asıl susarsam ben kızıma ihanet etmiş olurum…