Biz, onu ilham veren mücadelesiyle tanıdık.
Cesaretiyle, bi bacağının yokluğuna rağmen şort giymesiyle, bedeniyle barışık olmasıyla, hayallerim hayatımdan uzun demesiyle, sağlık sorunları yaşamasına rağmen üniversite okumasıyla, yazdıklarıyla, hayat felsefesiyle…
Bu güzel gülüşlü genç kadın hepimize umut oldu.. Olağanüstü direnişiyle hepimize örnek oldu.
Hem onu hem mücadelesini çok çok sevdik.
Cennet gülüşlü kahramanımızdı Neslican Tay…
.
Aramızdan ayrılalı 3 yıl oldu.
‘Yaşadıklarım değil mücadelem çok güzel’ dedi, hepimize harekete geçme, mücadele etme gücü verdi, bize hayatın değerini öğretti.
Şimdi Neslican’ın hayatı film oldu ve bizlere ilham olmaya devam ediyor.
.
Ablası Nazlıcan Tay’la, Nesli’siz geçen üç yılı ve filmi ‘Demir Kadın: Neslican’ı konuştuk.
‘Bu film Neslican’ın hayaliydi’ diyor ve ekliyor, “Bu filmle onun ve bütün ailenin yaşadıklarını daha iyi anlayacaklar. Herkesin izlemesini dilerim.”
Neslican, müthiş bir rol modeldi! Azmiyle, mücadelesiyle hepimize ilham oldu. Ben onun gibi birini hiç tanımadım. Tanıyabileceğimi de sanmıyorum. Çok özel bir ruhtu. Cennet gülüşü, cesareti, dirayeti… Hiç gözümün önünden gitmiyor… Neslican’sız üç yıl geride kaldı. Sen onun canısın, kanısın. En yakınısın. Nasıl geçti bu üç yıl senin için?
-Öncelikle Nesli adına teşekkür ederim… Çok yalnız geçti. Yapayalnız. İçime kapandığım, mutlu olduğum anların bile bana huzursuzluk getirdiği, yarım yamalak bir 3 yıl geçirdim. Nesli’yi düşünmediğim tek bir an yok. Hep aklımda, hep yanı başımda. Tamam, hayat devam ediyor bir şekilde ama hep eksik hissediyorum ve bu hiç geçmeyecek biliyorum. Bunu bilmek ve bununla yaşamak çok ağır. Çünkü artık yok. Bazen aklım bu kelimeyi kavrayamıyor. Bir insan nasıl yok olabilir ki.
Nasıl anlatırsın ilişkinizi?
– Çok yakın iki kardeştik. Her kız kardeş gibi didişirdik ama müthiş bağlıydık birbirimize. O kadar sıradan bir hayatımız vardı ki birbirimizi kaybedeceğimiz, böyle bir mücadele vereceğimiz aklımıza dahi gelmezdi. Zaten kimin aklına gelirdi ki… Teşhisi aldığımızda Nesli 19, ben 23 yaşındaydım. Ne kadar küçükmüş ne kadar küçükmüşüm. O gün, ben o iki kız kardeşin ablası oldum. Sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmadı zaten.
Onun nesi kimselere benzemezdi?
-Bence kelimeler onu ifade etmeme yetmiyor. Ne anlatsam eksik kalır. Ben Neslican kadar güçlü bir insan görmedim, göremem de. Hem fiziksel hem ruhsal olarak gerçekten hayranlık uyandırıcı bir insandı. Bütün bunlar 19 yaşında başına geldi. Bir kere bile “Neden ben?” demedi. Oysa 19 nedir? Çocuk. Ama işte tuhaf bir olgunluğu vardı, vazgeçmedi, bırakmadı, isyan etmedi… Tüm olumsuzluklara, acılara rağmen devam etti… Ondaki mücadele ruhu ve yaşama sevinci kimseye benzemezdi…
O DELİ KIZ, BİR YERLERDEN ÇIKIP GELSE, HER ŞEY BAMBAŞKA OLACAK!
Şimdi gözünü kapatınca, onunla ilgili en çok hangi anılar geliyor aklına?
-Gözlerimi kapatınca sadece yaşadıklarımızın değil, yaşanmasını istediğim şeylerin de hayalini kuruyorum. Çünkü en güzel zamanımda kaybettim onu. O deli kız, bir yerlerden çıkıp gelse, her şey bambaşka olacak!
Hayatı, yaşadıkları, mücadelesi film oldu. Ben izleyince çok duygulandım. Sen neler hissettin?
-Tüm duyguları aynı anda hissettim. Nesli, benim kırmızı çizgimdir, senaryoyu okumuştum ama filmi izlerken, Nesli gözünden izlemeye çalıştım. Bazen tutamadım kendimi, ben oldum. Tek tek bütün her şeyi tekrar yaşadım. Duygudan duyguya geçtim durdum, hala etkisindeyim.
Gerçek Neslican’ı yansıtabilmişler mi?
-Gerçek Neslican’ı birebir yansıtsalardı, insanlar hayal ürünü derdi ve senaryoyu gerçekçi bulmazlardı buna eminim. Çünkü o bambaşkaydı. Ama filmde Nesli’yi, gerçeğe en yakın haliyle gördüm.
Oradaki aile, sizin aileyi yansıtıyor mu?
-Evet, yansıtıyor. Sonuçta bu film, birebir aynısı değil. Ama birçok şeyiyle kendi ailem.
Film süreci nasıl gelişti?
-Bundan tam 3 yıl önce Ocak ayında yapımcılardan biri, Nesli’nin bir arkadaşı vasıtasıyla bize ulaştı. Nesli’nin mücadelesinin film olması konusunda bizi ikna etti. Öyle başladı süreç.
Filmin en çok nesi seni etkiledi?
-Naz Çağla’nın sesi. Nesli’nin sesine çok benziyor. O heyecanlı heyecanlı konuşmaları, hali tavrı, sanki Naz Çağla’yı değil de Nesli’yi izledim ben bu filmde. Nesli’yle aramızda geçen diyalogların aynısını, o ses tonundan duymak beni çok zorladı.
Bu film projesi, Neslican’ın hayali miydi?
-Evet. Eğer hayali olduğunu bilmesem ve ondan bunu duymasam böyle bir film, asla çekilmezdi. Nesli bizimle onun istemediği bir şeye ben müsaade etmem.
EKSİĞİ OLUP, FAZLASI OLMAYAN BİR FİLM. YAŞANMIŞ BİR FİLM. SONUCU DEĞİL, YOLU GÜZEL OLAN BİR FİLM
Neslican’ın mücadelesinin filmin yapılacağı duyulunca, pek çok tartışmaya konu oldu. Olumlu olumsuz pek çok yorum yapıldı. Sen ne söylemek istersin bu konuda?
-Çok hassas ve ucu açık bir konu bu. Olumsuz yorum yapanları anlıyorum, saygı da duyuyorum. Sadece sağlıklarına, sevdiklerinin sağlığına bu kadar güvenmelerine hayret ediyorum. Bu film, eksiği olup, fazlası olmayan bir film. Yaşanmış bir film. Sonucu değil, yolu güzel olan bir film. Böyle yorumlayıp izlemelerini tavsiye ederim. O zaman kıymet bilecekleri şeyler çoğalıp, neden Neslican’ın mücadelesinin film konusu olduğunu anlayacaklardır.
Naz Çağla Irmak, kız kardeşin Nesli’nin ruhunu ne kadar yansıtabilmiş…
-Tanıdığım en naif ve hassas insanlardan biri Naz Çağla. Filmin başından sonuna kadar onu değil, Nesli’mi izledim ben. Fragman da bile “ses tonunu nasıl bu kadar benzetebildi” deyip ağladığımı, “filmi nasıl izleyeceğim” diye söylendiğimi bilirim. Saçlarını kazıtmasından, bana yaklaşımından, hikâyeye böyle güzel sahip çıkmasından ve Nesli’yi içselleştirdiğini bildiğimden, Nesli’yi farklı bir silüette gördüm diyebilirim.
Ben de beğendim filmi ve oyunculukları ama gerçek Nesli bambaşka bir şeydi… Ya da o kadar seviyorum ki kim o olmaya çalışsa olamazmış gibi… Tuhaf, karışık duygular içindeyim…
-Katılıyorum buna. Nesli, bambaşkaydı. Bir kere çok zekiydi, çok çok güçlüydü, her şeye rağmen çok enerjikti. Kendine mutlu olacak şeyler yaratırdı her zaman. Nesli’yi anlatırken zorlanıyorum. Çünkü o, hayal ürünü gibi. Filmdeki Nesli, sanki gerçek bir insana daha yakın…
Film sürecine ne kadar dahil oldunuz?
-Senaryo yazılırken tüm aile ve Nesli’nin hayatında önemli olan kişilerle beraber hikâyeyi senariste aktardık. Bazı sahnelerde ise Naz Çağla ve beni canlandıran Zeynep Elçin’le telefon görüşmelerim oldu.
Bu filmin nasıl bir işlevi olsun istersin?
-Bu filmden öncesi ve sonrası olsun istiyorum insanların hayatında. Silkelensinler. Tüm eksiklerine rağmen kendilerini sevsinler ve Neslican’ı rol model alsınlar çünkü bu mücadele bunu hak ediyor. Nesli’nin de dediği gibi, ‘’Yıldızları keşfetmek için karanlığı beklemesinler.’’
Sence Nesli bir görevle geldi, görevini tamamladı ve gitti mi?
-Kesinlikle öyle! Doğduğu günden beri tek bir olumsuzluk yaşatmadı kimseye. Hep çok mutluydu, çok başarılıydı, neşeliydi. Ben ve küçük kardeşim o kadar problemliydik ki o kendi kendine büyüdü. Zamanı gelince de bizi terk etti, gitti. Ama görevini tamamladı. Işığı, milyonların yolunu aydınlatıyor.
LAHMACUN YEMEYE HEP BİRLİKTE GİDİYORUZ. NESLİ, HEP BİZİMLE
Ailecek ondan söz ederken, hep duygulanıyor musunuz? Hiç şöyle derdi, şöyle yapardı deyip güldüğünüz olmuyor mu?
-Olmaz olur mu? Özellikle çocukluğumuzu konuşmak bana ve aileme çok iyi geliyor. Bazen yanımızdaymış gibi dedikodu bile yapıyoruz onunla. Lahmacun yemeye hep birlikte gidiyoruz. O, hep bizimle.
Onunla en çok ne yapmayı özlüyorsun?
-İyi olduğu her an arabaya atlayıp, Manuş Baba’yı açıp, bağırarak şarkı söylediğimiz o güzel günleri… Evde Sihirli Annemi izleyen küçüklük halimizi… Kavgalarımızı, kahkahalarımızı… En çok da onunla konuşmayı özlüyorum. Hala o anlarda hissettiğim huzuru, bulamıyorum ben hiçbir şeyde. Her şeyini özlüyorum her şeyini. Güzel gülüşlüm…
Onunla yaptığım röportaj sürecini de dahil etmişsiniz filme. İlk konuşmamız, buluşmamız, fotoğraf çekim detayları, beni o günlere götürdü… Gözlerim doldu… Küçücük bir izim olabildiyse hayatında ne mutlu bana…
-Sizi çok severdi, rol modeliydiniz. Küçücük değil, kocaman bir iziniz oldu. O günkü heyecanı da dün gibi aklımda, nasıl iyi gelmiştiniz Nesli’me. İyi ki yaptınız o röportajı, kamuoyu da biraz o röportajdan sonra tanıdı Nesli’yi… Bu filmle de onun ve bütün ailenin yaşadıklarını daha iyi anlayacaklar. Herkesin izlemesini dilerim.