BU ne ya…
Diyanet ne yapmaya çalışıyor!?
Farkında mısınız, bir süredir Anayasa’nın laiklik ilkesini ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ihlal eden ve suç sayılabilecek fetvalar veriyor. Hükümetin bakanları da “Diyanetin verdiği fetvaların bağlayıcı hükmü yoktur!” gibi abuk sabuk açıklamalarda bulunuyor.
Yani bize diyorlar ki…
“Diyanet var ama siz ciddiye almayın, yok sayın…”
Ama o Diyanet, 9 bakanlığın bütçesinden daha fazla pay alan bir kurum. Bir süredir de belli bir amaca yönelik şekilde, şeriat kanunlarını empoze etmek amacıyla fetvalar veriyor.
Amaa…
Ne “Dur!” diyen var ne de “Ne yapıyorsun!?” diyen…
Hatırlayın, iki yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi web sitesi üzerinden, “Öz kızını öperken şehvet duymanın nikâha etkisi olur mu?” sorusuna verdiği “…. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın 9 yaşından büyük olması gerekir” şeklideki beyanı hepimizi çılgına çevirdi.
Sadece kadınlar değil, kız çocuğu olan babalar da delirdi, “Bu nasıl bir rezillik!” diye…
Ama sonuç sıfır! Nitekim bu yıl, yeniden bir boşanma konusu gündeme geldi. Üç kere, “Boş ol” diyerek boşanmanın gerçekleşebileceğini ilan etti. Hangi ülkede yaşıyorlarsa artık. Yetmedi! Bunun telefon mesajıyla bile olacağını söylediler. Ve son yumurta, 9 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir ve gebe kalabilirdi… Ki bu da insanları delirtmek için verilmiş bir fetvaydı…
Artık hükümet, buna da itiraz etmezse, hesap sormazsa onlar da aynı derecede sorumlu demektir.
Biz kız çocuklarımızı sokakta bulmadık!
Aileyi savunmak bu mu?
Bu resmen kadın ve çocuk düşmanlığı…
Sonuna kadar itirazımız var!!!
HAMİŞ
Diyanet bunları yalanlayacağına web sitesindeki ‘buluğ’ ibaresini ve altında yazanları kaldırsın.
VEEEEEE SİZİN 2018 YENİ YIL KARARLARINIZ
Yeni bir dil öğrenmek istiyorum. (Leylatta)
– Evet ya Leyla, şahane karar. Kim tutar seni. Öğren. Ben de bak söz veriyorum, ölmeden anadilim Almancayı içimden tekrar çıkaracağım, bülbül gibi konuşacağım!
Hayatımın en büyük kararlarından birini alarak işi bıraktım. 2018’de hem severek yapabileceğim hem de aileme vakit ayırabileceğim bir iş istiyorum. Bir de çini boyamaya bayılıyorum. Ona devam. Ve sosyal fayda çalışmalarında yer almak istiyorum. (tbsvnc)
– Feci destekliyorum. İlham olmanı diliyorum. Cesaretini de tebrik ediyorum.
İYİLİĞE KONSANTRE OLALIM
Dünya benim yapacaklarımla kurtulacakmış gibi çalışıp, yarın yok olsam, aynı dünyanın hiç takmayacağını bilerek yaşamak istiyorum… Yeni yıl kararım bu! (isilisik1)
– Bayıldım! Benim de yeni yıl, hatta hayat kararım olabilir mi? Mottom olarak duvarıma yazacağım.
Huzur, huzur ve yine huzur… (gorgunemre)
– Tamam, çok haklısın da… Huzur da bayar mı bir süre sonra?… Yeni hedefler belirleme ve onlara ulaşmak için meydan okumalar da gerekmiyor mu sence?
Çocukluk hayalimdi, hâlâ öyle, bu yıl deniz kenarında ufacık bir eve sahip olmak istiyorum. (emeltummu)
– Süpermiş! Odaklan, harcamaları azalt, para biriktir, hayalini gerçekleştir! E artık beni de evine davet edersin…
Siz iyilik kolyeleri yapıyorsunuz. Ben ise Datça’da bahçem ve yolumun üstünde 30’u aşkın kediyi doyurmak için âşık serçeler boyuyorum. 2018’de iyilik yapmaya ve iyiliğin bulaşıcı olduğunu inanmak istiyorum. Başka türlü bu kadar kötülükle baş edemem. (Filizyasaroglu)
– Yolum Datça’ya düşerse sizi mutlaka ziyaret edeceğim. Âşık serçeler fikri çok hoşuma gitti. Kedileri doyurmanız da… Kötülükle baş etmek için, sizin yaptığınız gibi iyiliğe konsantre olalım…
ÖTEKİLEŞTİRME SONA ERSİN
Daha çok resim yapacağım. Mutlaka Hindistan’a da gideceğim. (Lutfiyeyzn)
– Resim yapmaya 10 puan. Mumbai’ye gelirseniz beklerim.
İyi insan olabilmek. Gerisi zaten gelir diye düşünüyorum. “Bu-şu değil de biz” diyebileceğimiz bir ülke ve bir yıl. (K6403)
– Evet, inşallah ötekileştirmenin sona erdiği bir yıl olur. Şu güzel memleketi paylaşamadık gitti.
Bu yıl sevdiklerimi daha çok seveceğim. (Neslihan)
– Harika. Hem onları daha çok sevelim hem de yeni insanları sevelim. Yenilere de açık olalım. Kalbimiz kocaman…
Küçücük bahçemde domateslerimi yetiştireceğim. Yüreğimin götürdüğü yerlere gideceğim. Yürüyüşü ihmal etmeyeceğim. Okuyamadığım kitapları okuyacağım. İzlemek istediğim filmlerin yarısında uyuyorum, uyumayacağım. Ve gezmekten yorgun düşüne kadar gezeceğim.
– Seni seviyorum. Hepsini yaparsın. Domatesler gözümün önüne geldi. Kokusu da burnuma geldi. Kürk Mantolu Madonna’yı da oku. Filmlerin yarısında uyumak da keyiflidir. Boş ver, uyursan da uyu.
Her şeyi çok kafaya takmadan, olacakları akışına bırakacağım. Bir de böyle deneyelim bakalım. (Burçin)
– Tamam Burçin. Güzel karar. Akışta kalalım, hayatla akalım.
13’lük bir ergen annesi olarak, evde daha az çığlık duymak istiyorum. Pudralarımı, rimelimi, rujumu yerinde görmek istiyorum. Ve “Beni hiç anlamıyorsunuz!”, “İşinize gelince, ‘Sen büyüdün!’ işinize gelmeyince, ‘Daha küçüksün’ demenizden nefret ediyorum!” cümlelerini daha az duymak istiyorum… (Tlykrmn)
– Sesli güldüm yazdıklarına! Bir de “Bu benim hayatım!” “Bu benim hakkım!” lafları var. Sana “Ergen Beyni, Bir Ergenle Yaşarken Hayatta Kalma Kılavuzu” adlı kitabı öneririm. Frontal lobları tam gelişmemiş durumdaymış. MR’a soksanız bir ergeni, bizim gibi değilmiş beyinleri yani. İdrak henüz oturmamış durumda, ani patlamaları ve duygusal iniş çıkışları da bu yüzden yaşıyorlar. Korkutmak istemem ama 25’e kadar da yolu varmış!
DOYA DOYA GÜLÜN
Kızım minicikti, elinden tutup tiyatroya götürürdüm. O günden beri “Oyuncu olacağım!” derdi. Büyüdü, konservatuvarda oyunculuk okudu. Gözlerindeki oyunculuk aşkı hep taze. Bu yılki hayalim, kızımı sahnede görmek… (ssurreyya)
– Kutluyorum. Kalbinin sesini dinleyen bir kızınız olması şahane! Siz de onu desteklemişsiniz. Ne mutlu size. Doya doya gülün ve ağlayın kızınızı sahnede izlerken. Ne kadar gurur duysanız az.
Az yemek, çok spor, no negatif düşünce, daima güler yüz, bol kitap, orman, temiz hava, az insan-öz insan… Ve sokak hayvanlarına yardım. (Nesegunesalpak)
– Al benden de o kadar. Bol su, no uykusuzluk, bol kahkaha, ruhumuzu besleyecek kadar kültür-sanat üstüne bol neşe, eğlence, öpüşme-sevişme…