BİR erkeğin anlamasına olanak yok.
Erkekler ancak bu konuda geyik yapabilir ya da gevrek gevrek gülebilir.
Onlar için ya cinsel bir espridir bu mesele ya da “Annelik kutsaldır, cennet anaların ayaklarının altındadır, kadınlar çiçektir!” filan.
Ne geyik yapılacak bir şey ne de gereğinden fazla kutsanacak.
Ama çoğu kadın gibi benim için de eşsiz bir deneyimdi.
Bir çocuğu bedeninde butik otel gibi taşımak da öyleydi, sonra onu kendi bedeninden çıkan bir sıvıyla beslemek de…
En acayibi de aslında son derece hassas ve duyarlı olan bir cinsel organının bir beslenme organına dönüşmesiydi. Ve hislerin tamamen değişmesiydi. Sevgilin dokununca başka, bebeğinin dokununca başka. Sanki görünmez bir şalter vardı. Şehvet hissi, tarifi olmayan bir şefkate ve huzura dönüşüyordu.
Hâlâ çözebilmiş değilim.
Emzirmek yaşadığım en müthiş deneyimlerden biriydi
Ama şanslı olduğumu biliyorum. Çünkü her anından olağanüstü keyif aldım. Ama yine de çok abartmak istemiyorum, anneliğin bu faslından hoşlanmayanlar da var; canı acıyanlar ya da yeterli sütü olmayanlar. Ben kimseyi yargılamıyorum, olabilir, herkesin deneyimi farklıdır…
Ben su dahil başka hiçbir gıda ilave etmeden bir yıl süt verdim. Bıraksalar daha da verebilirdim…
Sonunda pedagoğa başvurdum, “Bana yardım edin, kızım değil ben bırakamıyorum. Sanki, süt vermeyi kesersem aramızdaki sevgi akışında bir sorun olacak gibi hislere kapılıyorum!”
Annelik böyle bir şey.
Bitmez tükenmez bir suçluluk duygusu, acaba yanlış mı yapıyorum diye bir vicdan azabı. Kafa karışıklığı ve çoğu zamana yetersizlik hissi…
En azından benim için öyle.
YAŞASIN KADINLAR!
Duruma hep hâkim annelere hayranım, ben onlardan değilim, çocuk büyüdükçe de yeni yeni havuz problemleriyle karşı karşıya geliyor insan.
Ama o ilk yıla dönersek, aramızdaki bağın kuvvetli olmasının temelinin, emzirme döneminde atıldığını düşünüyorum.
İlk bir aydan sonra her yerde süt verdim. Çok pratiktim, hiç öyle eve tıkılmadım. “Aman memem görünür, aman süt aktı, üstüm berbat oldu!” filan gibi takıntılarım da olmadı.
Ama tabii evden çalıştığım için de şanslıydım çünkü süt pompalamak, yedeklemek, eve yollamak, buzdolabında istiflemek hiç de kolay şeyler değil.
Kadın olmak kolay değil.
“Kariyerim için çocuğumu feda mı ediyorum?” diyorsun. Hep iki arada bir derede kalıp her şeyi birden yapmaya, herkese birden yetişmeye çalışıyorsun. Ve ne yazık ki kadınların hayatını kolaylaştıran şeyler de çok yok.
O günden beri bu ülkede pek bir değişiklik olmadı.
Hâlâ işyerlerinde emzirme odaları yok.
Hâlâ “Kariyer mi, annelik mi?” ayrımı var.
Ben yine de ne olursa olsun, bu emzirme işinin çılgınca önemli olduğunu düşünüyorum. Hele ilk bir yıl. İlk bir yıl, bebeğe anne sütü dışında hiçbir şey verilmesi gerekmiyor. Su bile. Bunu herkes bilir zannediyordum, öyle değilmiş…
Şunu bilir şunu söylerim, kadınlar aynı anda o kadar iş halledebilen varlıkları ki valla erkekler nal toplar!
Yaşım ilerledikçe, kadınların gücüne, direncine, pek çok şeyi birden yapabilme kapasitesine, adalet duygusuna, merhametine, pratikliğine daha da çok şapka çıkarıyorum.
Yaşasın kadınlar!
Anne olmak da şart değil, bu baskı da iğrenç…
Ama olmayı tercih ediyorsanız…
Süt veriniz, süt verenleri destekleyiniz!
KÜRESEL EMZİRME KARNESİ
Bakın, söz konusu araştırmalarla neler tespit edildi…
– Dünya üzerinde, emzirme konusunda tavsiye edilen standartlara tam olarak uyan hiçbir ülke yok.
– “Küresel Emzirme Karnesi” 194 ülkeyi kapsıyor. Bu 194 ülkedeki altı aylıktan küçük bebeklerin yalnızca yüzde 40’ı sadece anne sütüyle besleniyor. Başka hiçbir gıda maddesi verilmeden…
– Ve bu dönemde, yalnızca anne sütüyle beslenme oranının yüzde 60’ın üzerinde olduğu yalnızca 23 ülke var. Bu da çok az.
– Oysa bebeklerin bu ilk altı ayda, ishal ve zatürreeden korunması için gerekli olan temel gıda anne sütü.
– Anne sütü aynı zamanda, bebeklerini emziren annelerin rahim ve meme kanserine yakalanma riskini azaltıyor.
– Altı aydan küçük bebeklerin yalnızca anne sütüyle beslenme oranının 2025’te küresel ölçekte yüzde 50’ye çıkarılması için yeni doğan bebek başına yapılması gereken yıllık yatırım sadece 4.70 dolar. Bu da ülkelerin sağlığı ve geleceği için çok önemli ve gerekli. Üstelik çok da yüksek bir rakam değil.
– Söz konusu hedefe ulaşılması halinde, beş yaşından küçük 520 bin çocuğun yaşamı kurtarılacak, 10 yıllık bir dönem içinde de 300 milyar dolar tutarında ekonomik kazanç sağlanabilecek. Bakar mısınız anne sütünün faydalarına?
– Dünyada yükselen beş ekonomide—Çin, Hindistan, Endonezya, Meksika ve Nijerya- emzirme alanına yatırım yapılmamasının bedeli, yılda 236 bin çocuk ölümü ve ekonomide de 119 milyar dolar kayıp.
UNICEF’E DESTEK BENİM İÇİN ONURDUR
UNICEF Türkiye’nin İletişim Bölüm Başkanı Sema Hoşta aradı.
“Desteğinize ihtiyacımız var!” dedi.
“Tabii ki, elimden ne gelirse yaparım” dedim.
Çünkü UNICEF’in çalışmalarının yararına inanan biriyim.
1946’dan beri dünya çapında, çocuklar için canla başla çalışan bir kurum. Çocuk haklarının da başlıca savunucusu.
Bu hafta, Dünya Emzirme Haftası ve aynı zamanda “Küresel Emzirme Ortaklığı” çalışmalarının da başladığı hafta…
UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) öncülüğünde, sivil toplum kuruluşları ve akademik kurumlar, emzirmeye süreklilik kazandırmak için, “Küresel Emzirme Karnesi” ve “Emzirmenin Yatırım Olarak Değeri” başlıklı iki araştırma yayınladı.
Benden de bunu duyurmamı istediler.
Alya’yı emzirirken ki fotoğrafımı kendi hesaplarında kullandılar.
“Seve seve!” dedim, “Benim için onurdur!”
Çünkü ben de anne sütünün, bebeğin ilk aşısı olduğuna inanıyorum. Kız ya da erkek, zengin ya da yoksul, hayata anne sütüyle başlamanın en sağlıklı başlangıç olduğunu düşünüyorum…
EMZİRMEYİ YAYGINLAŞTIRIN VE ÖZENDİRİN
“Küresel Emzirme Ortaklığı” dünya ülkelerine bakın hangi konularda çağrı yapıyor:
– Doğumdan ikinci yılın sonuna kadar emzirme oranlarının artırılması için daha fazla kaynak yaratılması.
– Bebek mamalarının pazarlanması konusunda güçlü yasalar çıkarılması.
– Ücretli aile izni ve işyerinde emzirme uygulamalarının hayata geçirilmesi.
– Hasta ve sorunları olan yeni doğan bebeklere anne sütü verilmesi de dahil olmak üzere, doğumevlerinde “Başarılı Bir Emzirme için On Adım” kuralının uygulanmaya başlanması.
– Emzirmeyi koruyan, yaygınlaştıran ve destekleyen yayınların özendirilmesi.