Enseyi karartma arkadaş!


ARKADAŞIM, arkadaşım…
Enseyi karartmak yok.
Depresyona girmek yok.
Devam ya, devam…
Sakın umutsuz olma.
Şöyle düşün…
İnanılmaz adaletsiz bir kampanya yürütüldü.
Devletin parası gani gani kullanıldı.
Her televizyon kanalına girildi.
Muhalefete kampanya şansı verilmedi.
Yer gök “evet”ti.
Seçim gününe gelene kadar hukuktan, adaletten uzak bir kampanya dönemi yaşandı.
Yukarıda Allah var, yalansa bu yazdıklarım.
İnsanların bütün değerleri kullanıldı, vatan, millet, Sakarya, din, hayır diyene ‘terörist’ dendi.

BU REFERANDUMDAN ÇIKAN SONUÇ DEVAM, DEVAM, DEVAM!

Buna rağmen, halkın yarısı “Yok arkadaş!” dedi.
Yani “Hayır!” dedi.
Büyük şehirler, “Hayır” dedi.
Ki bu, yeni bir gelişme…
Tamam, bayram edecek bir durum da yok.
Ama karalar bağlamak manasız!
24 milyona yakın insan, bu ülkede korkmadan, başını kuma gömmeden, özgürce, “Ben sizin gibi düşünmüyorum!” diyebildi.
Demek ki umut var!!!!
Bu kıl payı fark, fark yaratacak bir ölçü değil.
Sadece şapka öne alınıp düşünmek gerekiyor.
Mesele, bu yüzde 49’u yani 24 milyonu çoğaltmakta…
Bu da yılmadan, usanmadan çalışmaya devam etmeyi gerektiriyor.
Siyaset böyle bir şey…
Bence bu referandumdan çıkan tek şey:
Devam!
Devam!
Devam!

ANTİPATİK ALİ AĞAOĞLU HABERLERİ

SONUNDA beklediğim yazı geldi.

Okur temsilcimiz Faruk Bildirici, okurlarından Ahmet Servidal’ın Ali Ağaoğlu üzerine görüşlerini paylaştı:

“Bu Ali Ağaoğlu haberleri artık çığırından çıktı. Bu haberlerde toplumu ilgilendiren hiçbir öğe yok. Adam bir şekilde parayı bulmuş, parası ile harem kurmuş, gencecik kadınlar sıraya girmiş, kiminden de çocuğu var. Bunlar sık sık gazete manşetlerinde. Hani örf ve âdetlerimiz? Lütfen bu tür haberlere yer vermeyin.”
Bildirici şöyle cevap veriyor.
“Görüldüğü gibi okurlar bu haberleri hoş karşılamıyor. Emin olun, Ağaoğlu’yla ilgili bu haberler yayınlanmazsa, okurlar, ‘Nerede bu Ağaoğlu haberleri?’ diye gazeteyi telefon ve e-posta yağmuruna tutmaz.
Artık kabul etmek gerekir, işadamı Ağaoğlu’nu bir magazin fenomeni haline getiren okurların talebi değil, magazin medyasının sunumu. Onun yaşam tarzını normalleştiren de -diğer servislerin de katkısı var elbette ama- magazin medyasının kendisi. Gazetecilik açısından sorun sadece Ağaoğlu’nun yaşam biçiminin normalleştirilmesi değil. Bu yaşam tarzının PR malzemesi haline getirilmesi ve bu haberlerin çoğunlukla PR bülteni kıvamında sunulması.
O nedenle Ağaoğlu’nu eleştirmek yetmez, medyanın kendisine de bakması gerekli. Şimdi özeleştiri zamanı!”

TEBRİKLER FARUK BİLDİRİCİ
Gerçekten de Ali Ağaoğlu’nu da hakkındaki haberleri de fevkalade antipatik bulan biri olarak Bildirici’yi tebrik ediyorum…

Ben bile, “Demek ki gazetelerle reklam ilişkileri çok iyi. Veriyor ilanları, yöneticiler de susuyor!” diye düşünüyordum ama Faruk Bildirici, “Kral çıplak!” demiş.
Ama tabii çıkar ilişkileri ne gösterir bilinmez. O yine bir yolunu bulur, parasını konuşturur, istediği gibi ilan verir…
Umarım Ali Ağaoğlu’nun o saygısız, görgüsüz ve laubali halini görmediğimiz gazeteler okuruz.

HELAL OLSUN LEVENT GÜLTEKİN!
DİKEN.com.tr’ye yazdığı “Referandum sonuçları ne anlama geliyor?” yazısı inanılmaz çok paylaşıldı. Herkes birbirine yolladı. Bence en isabetli tespitlerden biriydi…

REFERANDUMUN EN İYİ YORUMU

“Yüzde 51, çok hassas bir oran. İktidarın rahatça hareket etmesini engelleyecek bir oran. Yani hem bahaneleri ellerinden gitmiş oldu hem de kontrolsüzce hareket edebilecekleri kadar bir orana ulaşamadılar.
Halk, “Ne istiyorsan al, dilediğini yap, her şey sonuna kadar senin, daima arkandayız…” demedi.
Halk, “Eh, gerçekten çok mu istiyorsun başkan olmayı? Madem öyle… Hatırını kırmayalım, görelim bakalım ne yapabiliyorsun…” demiş oldu.
Şu bir gerçek ki, tüm yetkinin tek bir kişiye verildiği bir ülke uzun süre varlığını sürdüremez. Ekonomisini yürütemez. Dünyada sağlıklı ilişkiler geliştiremez.
Bütün bunların bir faturası olacak. İşte yüzde 51 “Evet”, o faturanın “Hayır”cılara kesilmesini engelledi. Ve yüzde 49 “Hayır”, iktidarın coşmasını engelleyecektir.
Muhalefet yani demokratlar bu süreçten güçlenerek çıktı. (…) Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Atatürkçü, sağcı, solcu, ülkücü, başı açık, başı kapalı… Her kesimden insan el ele verdik, bir mücadele yürüttük. (…)
Şimdi top iktidarda. Eğer dedikleri gibi işler yolunda gidecekse ne âlâ. Gitmeyecekse, çok değil birkaç yıl içinde halkın karşısına çıkacaklar. Sebep oldukları tahribatın faturasıyla karşılaşacaklar.
Bize düşen, “Hayır” kampanyası ile başladığımız mücadeleyi sürdürmek… Burayı herkes için yaşanabilir, saygın bir ülke yapabileceğimize insanları ikna etmek…
Yalancı cennet vaat edenlere karşı, gerçek cennetin eşitlikte, özgürlükte, demokraside olduğunu, bunu kurmak için el ele vermek gerektiğini anlatmak…
Yüzde 49, bize bu gücü sağladı. Bu umudu verdi…
(Levent Gültekin’in yazısının devamını internetten bulabilirsiniz. Satırları, ulaştığı binlerce insan gibi, bana da umut verdi. Bilmesini istedim, teşekkür ederim…)

Yorum Bırak