MALTEPE Belediyesi gerçekten alkışlanacak bir şey yapıyor. Evlere hapsolan, İstanbul’da yaşadığı halde hiç deniz görmemiş ya da maddi imkânsızlıklar nedeniyle tatil yapamayan kadınlara yönelik tekne turları düzenliyor. Bu turlar ağustos boyunca da devam edecek.
Kadınların bu ülkede işi çok zor.
Gördükleri şiddet-zulüm bir yana, hayatın bütün yükü onların üzerinde. Engelli evlatlarına bakan onlar, yatalak annelerine-babalarına bakan onlar…
İşte bu turlar, evlerinden çıkamayan kadınların, hayatın tüm yükünü omuzlarında taşıyan kadınların biraz nefes almasını amaçlıyor. Bu sene, her mahalleden 300 kişinin katılması planlanmış. Turlara özellikle engelli bireylerin çağrılmasına dikkat ediliyor. Benim katıldığım ilk tura, Bağlarbağı ve Esenkent sakinleri katıldı. Çalışan kadınlar için de 26 Ağustos Cumartesi günü bir tur düzenlenecekmiş.
Saat 9.30’da Maltepe’den hareket ettik.
Herkes pek bir mutlu ve uyumluydu. En çok da engelli çocuklar, onlar mutlu olunca anneleri de mutlu tabii.
Ali Kılıç Başkan mikrofonu alınca alkışlar yükseldi. O da çok sıcak ve kısa bir konuşma yaptı. “Beni de sizin gibi bir Anadolu kadını büyüttü. Babaannem büyüttü. Ben bu adam olduysam, okuduysam onun sayesinde” dedi. “Bu toplumu dönüştürenlerin siz kadınlar olduğunu biliyorum” dedi, “Sizin omuzlarınıza ne kadar yük bindiğini biliyorum” dedi. “Arada kapıyı çarpıp çıkmak istediğinizi biliyorum” dedi. “Ne deseniz haklısınız” dedi.
Çok samimi ve insanın yüreğine değen bir konuşmaydı.
Başkan da öyle biri, siyasetçi gibi değil, sahte durmuyor bir kere, çok gerçek, güldürüyor da insanı, esprili ve komplekssiz…
Bir süre sonra da indi, biz teknede kadın kadına kaldık.
İkramlarda bulunuldu, canlı müzik vardı, Türkiye’nin tek kadın tulumcusu da bir müzik yaptı. Kadınlar coştu. Meğer Boğaz’da giderken göbek atmak, halay çekmek gayet eğlenceliymiş.
Ortam pek keyifliydi.
Herkes birbirine sarılıyor, fotoğraf çektiriyordu. Dertleşiyor, gülüyordu. Boğaz’ın ortasında sıkıntılardan, problemlerde uzak bir yarım gün yaşadık.
Ve tabii Boğaz her zaman gibi nefisti, bu tekne turlarına katılan kadınların bir kısmı da hayatlarında ilk defa Boğaz görüyordu, onların sevinci ve tezahüratı da görmeye değerdi!
HAMİŞ: 26 Ağustos’a kadar devam edecek turlara katılmak ve bilgi almak isteyen Maltepeli kadınlar, 0216. 458 9999 ‘dan (Dahili: 2049 ve 2058) Kadın, Aile ve Engelli Hizmetleri’ne başvurabilir.
MALTEPE BELEDİYE BAŞKANI ALİ KILIÇ: BENİ BÜYÜTEN DE BİR ANADOLU KADINIYDI!
O, Avrupa’da 25 yıl yaşadıktan sonra oradaki bilgi ve tecrübesini birikimi buraya taşıyan bir başkan. Aynı zamanda eski bir gazeteci. 25 yıl Münih’te yaşıyor. Milliyet gazetesinde gazetecilik, Bosna’da, Afganistan’da, Romanya’da savaş muhabirliği yapıyor. Sivil toplum örgütlerinde görev alıyor ve birkaç dönemdir Maltepe’nin sevilen başkanı…
Ali Başkan bu tekne turu fikri nereden çıktı?
– Maltepe’de, özellikle de gecekondulaşmanın olduğu bölgelerde kadınlarla bir araya geldiğimde hep şu lafı duyuyor, üzülüyordum: “Engelli çocuğum, yatalak annem var, eve mahkûm olduk başkanım! Sokağa çıkamıyoruz, tatile gidemiyoruz, yaşadığımız şehri bile bilmiyoruz, Boğaz’ı bile görmedik!” Muhtarlarla yaptığımız toplantıda, gerçekten de çoğunun İstanbul’un değişik yerlerini bilmediklerini öğrendik. 30 yıldır burada yaşıyorlar ama Boğaz Köprüsü’nü, Kız Kulesi’ni sadece dizilerden biliyorlar! Biz de Maltepe Belediyesi olarak, 18 mahallemizi kapsayan tekne turları düzenlenmeye başladık. Çok ilgi gördü!
Siz gelip başta bir konuşma mı yapıyorsunuz?
– Evet, gezinin başında, siyasete bulaşmadan kısa bir konuşma yapıyorum, sonra kadınları birbirleriyle baş başa bırakıyorum. Yürek burkan insan hikâyelerine de denk geliyoruz, elimizden geldiği kadar destek oluyoruz. Mesela o gelen kızlardan biri, estetik yaptırırken bir zehirlenme yaşıyor, ne yazık ki bacakları kesiliyor. Kocası terk ediyor, çocuğuyla ortada kalıyor. Biz ona destek olduk, protez bacak taktırdık, yaşama kazandırdık…
Siz kadınları destekleyen bir başkansınız, özellikle de Anadolu kadınını…
– Evet, çünkü beni büyüten de bir Anadolu kadını! Ata binen, yazın sıcağında hiç şikâyet etmeden çalışan babaannem. Tunceliliyiz. Annem-babam, 60’larda Almanya’ya işçi olarak giden ilk kafileden, babaannem baktı bize. Anadolu hümanizmi benim için insan sevgisi demek. Bunları hep ondan öğrendim.
Her gün beni giydirip okula zorla gönderen de babaannemdi. İnatla, ısrarla bütün torunlarını okutan bir bilge kadın…
ENGELLİ ÇOCUKLARI EVLERİNDEN ALIYORUZ
Hedefinizdeki kadınlar sadece dışarı çıkamayan kadınlar mı?
– Evet, ağırlıklı olarak onlar.
Pek çok engelli çocuk da gördüm…
– Doğru, bizzat evlerinden alıyoruz.
Erkekler yok…
– E olmasın! Hayatın her alanında erkekler var zaten. Ben buradaki kadınlara takılıyorum. Erkeklerin suratına kapıyı çarpıp gelin!” diyorum. Burası sadece kadın kadına eğlendikleri bir yer. Ağustos boyunca 18 mahallemizi tarayacağız. Şimdiden geleneksel hale geldi…
Bu turlarda rehber ve psikologların bulunma sebebi ne?
– Tekneyle ilerlerken yalıların, tarihi yapıların, köprünün, Kız Kulesi’nin hikâyesini öğreniyorlar. Psikologlara gelince, kocasından izin alıp gidemeyen kadınlar var, bu tekne seyahati bizim için bir fırsat. Derdi olan gidip anlatıyor…
YÜREK BURKAN KADIN HİKÂYELERİ
YETER TÜRK, 4 ÇOCUĞU DA ENGELLİ
-Tokatlı. Annesinin isteği üzerine dayısının oğluyla evleniyor. 4 çocuk dünyaya getiriyor. 4’ü de engelli. İkisi vefat ediyor. Ben onunla konuşurken iki engelli oğlu da yanındaydı. Hem zekâ hem kemik sorunları var. Büyük oğlu Güven yardımla yürüyebiliyor ancak, küçük Gürkan eklemler sorunları yüzünden durmadan ameliyat oluyor. “Kabullendim, hayatıma böyle devam ediyorum. Ama sokak yüzü görebilmem imkânsız!” diyor. Oğulları ilk defa insan içine çıkıyormuş.
AYŞE, 6 YIL AYNI EVDE KÜS!
– 46 yaşında. İki çocuk annesi. Eşiyle birlikte iş kuruyor. Sonra geçimsizlik yüzünden evden de işten de ayrılmak istiyor. Kocası izin vermiyor, onu öldürmekle tehdit ediyor. Tam 6 yıl, aynı evin içinde küs yaşıyorlar. Adam ne ayrılıyor ne boşanıyor. Ayşe’ye işten pay da vermiyor. Ayşe kanserle cebelleşirken, adam onu aldatıyor ve gidiyor. Uzun bir tedaviden sonra Ayşe kendine gelmiş. Çocuklarıyla birlikte ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor.
HAMİDİYE TEKİN, ANNE YATALAK ABLA MS
– Annesi yatalak. Hem annesine hem de MS hastası ablasına bakıyor. Abisi de 9 buçuk yıldır hapiste, onun çocuklarına da Hamidiye bakmış. “Evet zor ama başka çarem yok. Sabrediyorum ve üzülmemeye çalışıyorum. Onlar benim ailem, tabii ki seviyorum ama benim bir hayatım olamadı. 31 yaşıma geldim, evlenemedim” diyor. Aslen Bitlisli, 24 yıldır İstanbul’da yaşıyor. Pek dışarı çıkamıyor. “Boğaz’ı bu kadar yakından görmemiştim. Bu gezi benim için bir lüks, çok hoşuma gitti!” diyor.
SEVCAN KARAMAN, EMEKLİ MAAAŞIYLA 5 ÇOCUK BAKIYOR
– Malatyalı. Daha 50 yaşındayken kalp krizinden kocasını kaybediyor. Anlatırken ağlıyor. Biri engelli beş çocuğu var. Kocasından kalan emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. İzbe bir evde yaşıyor. Onun için ve engelli kızı için Boğaz’da gezinti bir hayal. O yüzden mutluydu.