HER gün ama her gün yeni bir kepazelik çıkıyor karşımıza…
İğrenç erkek tacizinin haddi hesabı yok. Biri bitiyor, diğeri başlıyor.
Neden sizce?
“Çünkü” deyip geçmeyin. “Çünkü”sü önemli, herkes kafasında evirsin, çevirsin bu“çünkü”yü…
Toplumsal olarak, erkek egemenliği bu ülkenin üzerine çullanmış durumda!
Anlayış, “Erkektir yapar!” anlayışı…
Bunu değiştirmek için ne yapıldı şimdiye kadar. Hiç!
Hukuken ara sıra düzgün kararlar çıksa da durum pek parlak değil. Kadınlar her an bir kepazelikle karşı karşıya kalıyor bu ülkede.
Bakar mısınız şu en son iğrençliğe…
Üniversite öğrencisi C.D., Muğla’dan İstanbul’a geliyor otobüsle… Uyurken… Yanında mastürbasyon yapan muavinin spermleri yüzüne gelince dehşetle uyanıyor ve bağırmaya başlıyor!
Durum, Jandarma’ya bildiriliyor, muavin gözaltına alınıyor.
Var mı böyle bir küstahlık?
Bundan sonrası, otobüs içinde, herkesin gözü önünde tevacüz!
İğrençliğin son noktası!
Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Öztürk, -ki o da bir kadın- olayı doğruluyor ve muavin hakkında hukuki işlem başlattıklarını söylüyor.
Peki sonra ne oluyor?
Eskihisar Jandarma Karakolu’nda muavin, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor.
Neden acaba?
Hafif bir suç diye mi?
Öyle mi?
Hafif bir suç mu bu gerçekten?
Bu ülkede, cinsel suçlar, hem toplumsal olarak hem de hukuk anlamında fena halde gözden geçirilmeye muhtaç!
HAY ALLAH, TECAVÜZCÜ YURTDIŞINA KAÇMIŞ
KAÇ kere yazdım, bilmiyorum.
Daha kaç kere yazacağım, ne yazık ki, onu da bilemiyorum.
Bildiğim tek şey, Türkiye’de hukuk, herkes için ama özellikle kadınlar ve çocuklar için de eşit oluncaya kadar yazmak zorunda olduğumuz…
Asla vazgeçmek yok!
Kadınların sesi yüksek, daha yüksek çıkmadıkça, ezdikçe eziyorlar çünkü.
Çok büyük haksızlıklara, eşitsizliklere tanık oluyoruz.
Bir bakıyoruz, bir çocuğa cinsel istismarda bulunulmuş.
Anında, kravatlı, takım elbiseli, pedofil sapıklar, bin bir türlü dolap çevirmeye başlıyorlar.
Yok efendim, rızası varmış!
Allah sizi bildiği gibi yapsın, o yaşta çocuğun rızası mı olurmuş!
Başına neler geldiğini bile fark edemeyecek kadar küçük çocukların, o koca koca adamlara itiraz edebilme, karşı koyabilme şansı varmış gibi…
Bu “Rızası vardı” yalanı yüzünden kaç sapık hâlâ dolaşıyor aramızda biliyor musunuz?
CAYDIRCI DEĞİL NEREDEYSE TEŞVİK EDİCİ!
KADIN cinayeti, tecavüzü, şiddeti ya da tacizi davası mı söz konusu…
Nedense, Türkiye’de, erkek zanlıların cezalarını yumuşatıp kuşa çevirecek, sonunda da üç vakitte o kuşu hapisten uçuracak ne kadar indirim varsa hepsi anında devreye giriveriyor!
Şimdi haklarını yemeyelim, elbette çocukların ve kadınların uğradığı haksızlıklarda hakkani-yet ölçüsüne göre davranan savcılarımız, hâkimlerimiz var, ama ne yazık ki resmin tamamına baktığınızda devede kulak!
Ama özellikle de kamuoyunda infial yaratan vakalarda, artık gerekli ağırlıkta kararların verildiğini görebiliyoruz.
Ama yine de mahkeme kararlarının çoğunda, hâlâ erkek suçlulara okkalı indirimler eğilimi ağır basıyor.
Bu haliyle Türk Hukuk Sistemi’nde verilen hükümler caydırıcı olmaktan çok, neredeyse teşvik edici oluyor.
Kadın ve çocuk düşmanı bir ülkede yaşadığımız izlenimi ağır basıyor. Her gün ama her gün bunun bir örneğine tanık oluyoruz.
Alın size en son örneği…
TECAVÜZCÜ YURTDIŞINA TÜYMÜŞ BİLE!
Olay, İzmir’de yaşanıyor.
Ali Yavaş ve Gökhan Muşmula, üniversite öğrencisi bir kıza tecavüz ediyor.
İki tecavüzcü de, 14 yıl 2’şer ay hüküm giyiyorlar.
Cezayı çok bulan suçlu avukatları da, cezayı az bulan mağdur avukatı da kararı temyize götürüyorlar.
Bu arada… Ne oluyorsa oluyor ve…
Sanıklar, tutuklu kaldıkları süre göz önünde tutularak ve temyiz aşamasının uzun sürebileceği gerekçesiyle…
Tahliye ediliyorlar!
Derken, Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, suçun işleniş biçimi, tehlikenin ağırlığı, kasta dayalı kusurların yoğunluğu ve mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu gerekçeleriyle yerel mahkemenin kararını cezanın arttırılması yönünde bozuyor.
Bozuyor da…
Tecavüzcünün biri, Gökhan Muşmula, başka bir suçtan hapiste zaten ama diğeri…
Ali Yavaş toz. Ara ki bulasın! Yurtdışına tüymüş bile!
Bir kadının hayatını karartan adam, Türk Ceza Sistemi’nin kayıtsızlığı sayesinde, yattığı bir-iki seneyle yırtmış durumda.
Siz buna “adalet” diyor olabilirsiniz ama ne yazık ki değil!
Adalet bu değil!
Bu ülkede çocuklar ve kadınlar için ayrı, yetişkin ve sapkın erkekler için ayrı hukuk uygulaması var.
Ve maalesef bu da haksızlığın, eşitsizliğin dik âlâsı!
Kimse kadınlar neden seslerini yükseltiyor diye sormasın… İşte bu yüzden!
Hukuk karşısında erkeklerle eşit haklara sahip olmak için!
Oluncaya kadar da ses çıkarmaya devam!
HAYDİ ADANA DEMİRSPOR!
ÇOCUKLUĞUMUN beynime kazıdığı silinmez izlerden biridir Adanaspor ile Adana Demirspor rekabeti.
Fenerbahçe-Galatasaray çekişmesi neyse bizim Adana’da futbol konusunda tanık olduğumuz itiş kakış da oydu.
Rekabetin seviyesi de, şiddeti de inanılmaz yüksekti.
Türkiye’de futbol endüstrileştikçe Adana zaman zaman ülke seviyesinin gerisine düştü.
Ama bu yıl müthiş bir atılım yaptılar. Adanaspor, eski Fenerbahçeli kaleci Engin İpekoğlu liderliğinde PTT Birinci Lig’in açık ara şampiyonu olup Süper Lig’e çıktı.
O çıktı da, ezeli rakibi Adana Demirspor ne yaptı?
O da PTT Birinci Lig’in play-off’unda Süper Lig’e çıkabilmek için mücadele veriyor.
Elazığ’da 3-2 kaybettiği maçın rövanşında Adana’da 2-1 kazandı.
Yarın Adana Demirspor ile Alanyaspor Konya’da final oynayacaklar ve kazanan Süper Lig’e çıkacak.
Kalbim, kalbimiz Adana Demirspor’la. Haydi Demir!
Eski günlerdeki gibi iki takım yeniden Süper Lig’de olsun biz de eski günlerdeki gibi rekabetin tadını çıkaralım!