Milyonlarca kadın yürüdü. Sel gibi aktılar. Sokaklara, caddelere sığmadılar. Her kesimden kadın. İşçisi, sanatçısı, şarkıcısı, oyuncusu, ev kadını, eşcinseli, transı, ünlüsü, ünsüzü…
Müthiş bir görüntüydü! ABD dahil dünyanın 700 noktasında, 2 milyonun üzerinde kadın. Tek kelimeyle şahaneee!
Çünkü hepsi, cinsiyetçi, ötekileştirici, ırkçı, ayrıştırıcı politikalara ve politikacılara “Hayır!” dediler. Özgürlük istediler. Kadınların gücünü gösterdiler.
Dünya üzerinde bir sürü kötü şey oluyor. Ama sevindirici olan kadınların bunlara karşı seslerini yükseltmeye başlamaları…
Bu, insana umut veriyor. Televizyona bakıp, o milyonları izlerken hissettiğim buydu: Umut. Umutlandım birden gelecek adına. Ben, geleceğin kadınlarda olduğuna inanıyorum. Kadın gücüne inanıyorum. Kadınların, birleşirlerse bütün dünyayı yerinden oynatabileceğine inanıyorum.
Aylin Nazlıaka kelepçe eylemini neden yaptığını açıklıyor
MHP’LİLER ‘SESİMİZ OL!’ DEDİ, O YÜZDEN YAPTIM
Geçen hafta, Meclis’te feci bir şey yaşandı. Kadın vekiller birbirine girdi. Akıl almaz bir görüntüydü. Olayın kahramanı, bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka’ya sordum…
Kendinizi neden kürsüye kelepçelediniz?
– Birçok MHP seçmeni beni aradı, “Biz Cumhuriyetimize sahip çıkıyoruz. Bu rejim değişikliği ülkemizin üniter yapısını bozacak. MHP milletvekillerine ‘Hayır’ oyu verin” diyoruz ama dinletemiyoruz. Lütfen bizim sesimiz olun!” dediler.
E, bunu normal yolla yapamadınız mı?
– Hayır. Önerge verip, konuşma talep ettim ama bağımsız vekil olduğum için konuşturulmadım! Ben de kürsüye kendimi kelepçeleyip, MHP Genel Başkanı’na ve milletvekillerine nezaketli ve içten bir tonlamayla, “Evet’ derseniz, tarihe kara leke olarak geçersiniz. ‘Hayır’ derseniz tarih yazarsınız!” dedim. Devlet Bey’e de, “Adınız Devlet, çok güven veriyor. Lütfen Cumhuriyetimize, devletimize sahip çıkın!” diye seslendim…
Randevu alıp, kendisine söyleseydiniz ya…
– Bir etkisi olmazdı! 1. turda 1. madde 347 kabul oyu almıştı. Bu konuşmadan sonraki oylamada 339 kişi “Evet” dedi. 8 kişinin oyunu değiştirmesi, benim için çok kıymetli. Ertesi gün, eski ülkü ocakları genel başkanları “Hayır diyeceğiz!” diye bir açıklama yaptı…
Bu kelepçelemeyi oylamayı geciktirmek ve ilgi çekmek için yaptığınızı düşünenler de var…
– Bakın, Meclis’te, Türkiye’nin geleceğini, rejimini değiştirecek çok kritik bir süreç yaşanıyor. Ama bu, sanki sıradan bir şeymiş gibi sunulmaya çalışılıyor. Cumhurbaşkanı’nın haftalık olağan muhtarlar toplantısını bütün televizyon kanalları canlı yayınlıyor, ama Meclis’i gösteren yok. Halka bilgi verilmiyor. Ben de kamuoyu oluşturmak istedim. Amacıma da ulaştım. Çünkü sadece burada değil, yurtdışında da çok yankı uyandırdı…
Oylamayı geciktirme amacınız da vardı…
– Tabii ki. Çünkü sanki basit bir yasa değişikliği yapılıyormuş gibi maddeler vızır vızır geçiyordu. MHP hariç, tüm muhalif milletvekilleri, tek adamcılığa hayır demek için elinden geleni yapıyordu. Ben de “Bir şeyler yapmalıyım” dedim ve demokratik protesto hakkımı kullandım. Ayrıca bu, çok meşru bir hak. CHP’nin yaptığı gibi kürsü işgali ya da ‘filibuster’ diye tanımlanan kürsüde konuşma süresini uzatma yöntemi, bazı ülkelerde yıllardır uygulanıyor…
Geleceği kadınlar şekillendirecek
Sizi sevenler kadar, sevmeyenler de var. Tüm bunları rol çalmak için, CHP’ye geri dönebilmek için yaptığınızı söyleyenler de var. Ne diyeceksiniz?
– Ben idealist bir insanım. Siyaseti, güç kazanmak için değil, haksızlığa uğrayanlara güç vermek için yapıyorum. Birilerini sevindirirken birilerini rahatsız etmem normal. Bence hiçbir sakıncası yok.
CHP’ye dönme meselesi…
– E bunu istediğimi zaten yedi düvel biliyor! Bir yalan haberle başlayıp partiye dönük bir linç kampanyasına dönen ve iyi yönetilemediği için kontrolden çıkan süreç nedeniyle yuvamdan atıldım! Yine de hep CHP’liyim ve CHP’lilerleyim. Herkes “Ne zaman partiye dönüyorsunuz?” diye soruyor. Bir gün mutlaka hak yerini bulacak. Yuvama resmi olarak da döneceğim. Ancak bu konuyla protestomun bir ilgisi yok. Ben yeni vekil olmadım ki, kendimi kanıtlamak zorunda olayım.
Çeşitli gazetelerde yorumcular, sizin yaptığınız eylemin hiçbir işe yaramadığını, hiçbir şeyi değiştirmediğini yazdı, çizdi, aynı kanaatte misiniz?
– Yok canım, yazılanları ciddiye bile almadım! “Kelepçe” kullandığım için edep dışı yorumlar yapıldı. Bunu mu ciddiye alacağım? Kelepçe denilince benim aklıma tutuklu gazeteciler, akademisyenler geliyor. Bu rejim değişikliğiyle, Meclis’e kelepçe vurulması geliyor, Cumhuriyet’e olan bağlılığım geliyor. Bazılarıysa bilinçaltı saplantılarını kelepçe mevzusu üzerinden dışa vurdular. Gidip tedavi olsunlar…
İşe yaradıysa nasıl yaradı?
– Bu protesto, “Bir kişi ne yapabilir ki?” sorusuna yanıt oldu. Tek kişinin bile bir şeyleri değiştirebileceğine dair bir umut oldu. Çünkü korku bulaşıcıysa, cesaret de bulaşıcıdır…
ŞAFAK YERE DÜŞTÜ, PROTEZ KOLU ÇIKTI
Yaşanan arbedeyi nasıl anlatırsınız?
– Yaşananlar kelimelere sığmaz! Şafakcığım ilk andan beri yanımdaydı. “Direnişine saygı duyuyorum, ikna için değil, destek için yanındayım!” diyerek dayanışmanın en asil halini gösterdi. Uzun süre ayakta durmasın diye hem ona hem de yanıma destek için gelenlere, “Bir şeye ihtiyacım olursa ben haber veririm!” dedim. Bir ara AKP’li kadınlar aniden etrafımı çevreleyince bir tuhaflık olduğunu anladım. “N’apıyorsunuz?” diye bağırdım. HDP’nin kadın vekilleriyle göz göze geldim, hemen yardıma koştular. O sırada, birileri kollarımı arkadan tuttu, beni çekiştirmeye başladılar. AKP’li İlknur İnceöz bileğimi çekiştirip, getirdiği maymuncukla kelepçeyi açmaya çalıştı. Sonra tornavidayla denedi. İtiş kakış… Müthiş bir arbede… Meğerse ben bağırdığımda, Şafak da kürsüye doğru gelmiş. Ben iç halkada kaldığım için onu göremedim. Yere düşmüş, protez kolu çıkmış. Çok ama çok üzgünüm. Burcu Özkan’ın saçını tutam halinde koparmışlar. Pervin Buldan’ın göğsünü tekmelemişler. Melike’nin kolunu incitmişler. Sabaha kadar hastanelerdeydik.