D., 27 yaşında, Hacettep Üniversite’si hastanesinde hemşire. Pandemi dolayısıyla evine gidemiyor. Hastanenin misafirhanesinde kalıyor. Şüpheli doktorla, hastanenin kantininde tanışıyor. Doktor, bir asistan doktor. D.’ye, sosyal medyadan yazıyor.
Olay günü, D., misafirhanedeki odasını temizliyor, yoruluyor. Ailesinin yanına gidemediği için canı sıkkın. Şüpheli doktor ise, hastanede nöbetçi. D., şüphelinin buluşma teklifini kabul ediyor. Doktor, arabayla gelip alıyor. Arabada sohbet ederken alkol veriyor. Önce içmek istemiyor D., sonra ısrar devam edince, içiyor. Ondan sonra kendini çok güçsüz ve halsiz hissediyor. Şüpheli doktor, aracı tenha bir yere götürüp, alkol içmeye zorluyor. D., bundan sonrasını tam hatırlamıyor bile. Zorla taciz ediyor, kıyafetlerini çıkarıyor ve birlikte olmaya çalışıyor.
D., saatler sonra arabada gözünü açıyor. Büyük bir şok yaşıyor. Ne yapacağını bilmiyor. Arabasının anahtarı, telefonu kayıp. Şüpheli doktor, telefonu olay sırasında, D.’nin ulaşamayacağı koltuk arasına atmış. Sonra telefonu veriyor, anahtarı vermiyor. Bir de azar işitiyor doktordan D. “Eğlenecektik şurada, amma abarttın!” diyor. Misafirhaneye dağınık bir halde, sendeleyerek geliyor D. Günlerce ne yapacağını bilemez halde ağlıyor. En son psikolojik destek alıp, şikayetçi olmaya karar veriyor. Adli Tıp Raporu, hemşire D.’nin anlattıklarını doğrular yönde.
Bugün D.’nin avukatı Aslı Arıhan röportajını okuyacaksınız. Yarın ise, başından geçenleri bizzat D.’nin azından…
Müvekkiliniz D.’nın başına gelen nedir?
-Rızası dışında, cinsel saldırıya uğradı. Müvekkilimin beyanına göre, alkolün içine amnezi ve bilinç kaybı yapan uyuşturucu madde verilerek karşı koyamaz hale getirildi. Bu ilaçlar, insanda, tıpkı ameliyatlarda olduğu gibi bir etki yapıyor. Kişi, bazı anları hatırlıyor, bazı anları hatırlamıyor ama en önemlisi, karşı koyamaz bir hale geliyor.
Hukuken hangi davalar açıldı?
– TCK 102/2 (Nitelikli cinsel saldırı), 109/2-5 (Nitelikli olarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma), 125/1 (Hakaret), 149/1-h (Geceleyin nitelikli yağma) suçlamalarıyla iddianame düzenlendi ve Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Adli Tıp raporuna göre, cinsel istismar ve cinsel şiddet söz konusu mu?
-Elbette. Rapora göre bariz bir şekilde istismar ve cinsel şiddet bulguları mevcut.
Savcı, tutuklama kararı çıkardı mı?
-D.’nin şikayetiyle, şüpheli ilk önce tutuklandı, sonra salıverildi. Ama ardından, mahkeme, suçun “katalog suçlardan” olması nedeniyle, tensiple tutuklama kararı verdi. Sanık, yakalanarak tutuklanacak.
Bu dava da gerçekleşememiş bir tecavüz girişimi mi söz konusu?
-Adli Tıp Raporu’na göre, D., çok zorlama görmüş ama fiil, tam tamamlanmamış. Ama fiilin tam gerçekleşmemesi, şüpheliden kaynaklanmıyor. Olayın olduğu yer -yani arabanın içi- elverişli olmadığı için, fiil neticelenmemiş.
Söz ettiğimiz şüpheli bir doktor… Burada, nöbet sırasında alkol alma ve görevi terk etme de söz konusu mu?
– Evet, şüpheli hem alkol almış hem de nöbet yerini terk etmiş. Olayın olduğu gün hastanede nöbetçi. D.’ye mesaj atıyor, görüşmek istediğini söylüyor, arabaya çağırıyor, içki ikram ediyor. D. aldığı içkinin etkisiyle, yarı uyuşuk vaziyetteyken bir cinsel saldırı söz konusu oluyor.
Müvekkiliniz D. tabii ki şikayetçi oluyor… Şikayeti yeteri kadar ciddiye alınıyor mu?
-Ne yazık ki, her taciz ve tecavüz mağduru gibi şikayetçi olduktan sonra, “sosyal baskı”ya maruz kalıyor. Sosyal ortamından dışlanıyor. Hatta, arkasından çeşitli dedikodular yapılıyor. Bu süreç, müvekkilimi çok mağdur ediyor. Ne üzücüdür ki, bu ülkede birçok mağdur, sırf bu yüzden şikayetçi olamıyor.
Peki, yasal yollara baş vurduğunda n’oluyor?
-O zaman da yaşadığı bazı sıkıntılar oluyor. Kimisi pandemi kaynaklı, kimisi yargıda yaşanan ikincil mağduriyetler… Aynı olayı defalarca anlatmak zorunda kalması, delillerin toplanması aşamasındaki sıkıntılar, yeterince ciddiye alınmamak, süreçle ilgili belirsizlik gibi pek çok şey sayabilirim…
Hastanenin tavrı…
-O da ayrı bir üzüntü kaynağı! Çalıştığı hastanede müvekkilimin hemşire, şüphelinin doktor olması, süreçte müvekkilin tekrar tekrar mağduriyetine ve çeşitli asılsız ithamlara maruz kalmasına sebep oluyor!
İnsanların, “Bu, iki sevgili arasında yaşanmış bir olaydır. Biz karışmayalım!” tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Toplum, kadına karşı şiddette, genelde, kadın-erkek arasında yaşanan olaya dahil olmak istemiyor. Eski eş, eski sevgili, eş, sevgili durumlarında daha net bir şekilde göze çarpıyor. Ama bu olayda, taraflar sevgili bile değiller! D. pandemi nedeniyle evine gidememiş ve biraz sohbet için buluşuyor, söz konusu doktorla.
Böyle bir suçun cezası nedir? Ne olmalıdır?
-Bu suçların cezası oldukça ağır. Ancak “haksız tahrik” gibi indirimler uygulanınca, cezalar yetersiz kalıyor. Bu davalarda indirim uygulanmaması, suçluların hak ettikleri cezayı alması, başka kadınların mağduriyetini önleyecek ve caydırıcı olacaktır.
Müvekkilinizin birkaç yıl önce intihara teşebbüs etmesi, sanığın kendi lehine çevirebileceği bir durum mu?
-Elbette değil. Bu olaylarda, her zaman yaşadığımız gibi, şüpheli tarafından, mağdurun suçlanacağını biliyoruz. Mağdurun geçmişi, ne giydiği, ne içtiği, saat kaçta nerede olduğu sorgulanacak. Biz artık mahkemelerde ve toplumda, kadınların değil, suçluların yargılanmasını istiyoruz! Suçlular, mahkemelerde ve toplum vicdanında yargılanmadığı sürece, bu suçlar devam eder. Aslında kadına yönelik her suçta, toplum da suçludur!
D. size nasıl ulaştı?
-Ben kadın örgütleriyle çalışan bir avukatım. D. de bir tanıdığı vasıtasıyla ulaştı. Kendini çok çaresiz ve umutsuz hissediyordu. Bu tarz suçların mağdurları, suçu, açıklamaktan bile çekinirler. Çok zor süreçler yaşarlar. Müvekkilim de bu süreçte, değişik duygu durumları yaşadı. Kendini ifade edebildiği yerlerde iyi hissetti ama sosyal baskıya maruz kalıp kendisinin suçlandığı yerlerde, ikincil mağduriyetler yaşadı. Günlerce ağladığını biliyorum. Ama hiç vazgeçmedi. Çünkü mağdurlar şikayetçi olup haklarını aramadıkları sürece, iç huzurları olmuyor. Aslında tacizciler, tecavüzcüler, mağdurların hayatlarını ellerinden alıyorlar. Kadınlar anca dayanışma ve hukuk mücadelesiyle, kendilerine yeni bir hayat kurabiliyorlar. Bu suç mağdurlarına, “Unutun!” demeyin çünkü yaşadıkları travma asla unutulacak gibi değil…