Bugün, MUCİZE ÜÇÜZLERİN anne- babası Kübra ve Tunç çifti huzurlarınızdayım.
‘Mucize üçüzler’ diyorum. Çünkü doğal yollarla oluşan gebeliklerde, tek yumurtanın üçe bölünmesi sonucunda tek yumurta üçüzleri oluşabilmekte. Ama çok nadiren. Milyonda bir gibi ihtimal gibi. İşte Kübra ve Tunç’la milyonda bir ihtimalle doğan tek yumurta erkek üçüzlerinin ebeveynleri olmayı, prematüre doğumun zorluklarını ve süreci olabildiğince sağlıklı geçirmek için neler yaptıklarını konuştuk.
Ailelerinde ikiz veya üçüz bebek geçmişleri yok. O yüzden hiç beklemiyorlar. Kontrole gittiklerinde ikizleri olacağını öğreniyor ve çok şaşırıyorlar. Bir sonraki kontrolde de üçüzleri olacağını öğreniyorlar!!!
.
Riskili gebelik olduğu için Kübra, 33 hafta boyunca, temel ihtiyaçları ve doktor kontrolü dışında yataktan kalmıyor. Bebeklerine özenle bakıyor. Farkındalıkları yüksek, bilinçli bir çift. Prematüre bebekleri olacaklarını bildikleri için hemen ne yapabilirizi araştırmaya başlıyorlar. Hayat Bağım Güvenli Bağlanma programı hakkında bilgi sahibiymişler, onlarla iletişime geçiyorlar. Hayat Bağım ekibi ve @bebekruhsaglıgıdernegi sürece hemen dahil oluyor.
.
Veee çiftin doğum öncesi psikolojik destek almasından tutun da çocuk gelişim uzmanları, psikologlar ve yeni doğan bakım uzmanlarıyla bir araya gelmelerine kadar birçok alanda rehberlik sağlıyorlar.
.
Birbirlerini de çok önemseyen ve önceliklendiren bir çift… Normal prematüre bebek ebeveynlerine göre işleri üç katı daha zor. Ama bir takım gibi hareket edip, harika bir iş çıkarıyorlar. İkisinin çabasını da yürekten kutluyorum.
.
Aslan, Pars ve Kayra, 33. haftada dünyaya geldiler. Prematüre doğdukları için Kübra dokunanadan kuvöze alınıyorlar. “Her ne kadar kendimi bu duruma hazırlamış olsam da sarsıldım” diyor Kübra. Sonrasında kuvözde de olsalar, anne-bebek arasındaki güvenli bağı kurmak için harekete geçiyorlar. Benzer süreçleri yaşayan anne-babalara da çok önemli tavsiyelerde bulunuyorlar… @bebekruhsagligidernegi @molfix #hayatbagim #hayataguvenlebaglaniyorum #hayırlı #işbirliği
ÜÇÜZ BEBEKLERİMİZ 33. HAFTADA PREMATÜRE OLARAK, DÜNYAYA GELDİ
Milyonda bir ihtimalle dünyaya gelmiş, doğal yollarla oluşmuş, tek yumurta erkek üçüzlerinin anne ve babasısınız. Bebekleriniz 33. haftalarında dünyaya geldi. Şimdi ise Aslan, Pars ve Kayra, tam 1 aylık oldular. Üçü de dünya güzeli. Maşallah, maşallah! Tebrik ediyorum… Veeee başlıyorum sorularıma: Öncelikle siz nasılsınız? Bebekleriniz nasıl?
-Çok teşekkür ederiz. İyiyiz, sürece ve yeni hayatımıza alışmaya çalışıyoruz. Allah’a şükür bebeklerimiz de iyi. Üçüz oğullarımız, 33. haftada prematüre olarak dünyaya geldi. Şu anda evdeler. Hayata azimle bağlılar. Müthiş heyecanlı bir süreç. Her şey için şükrediyoruz.
HER KONTROLDE, BİR TANE DAHA ÇOCUĞUMUZ OLACAĞINI ÖĞRENDİK!
Ailenizde ikiz, üçüz var mı başka?
-Hayır. Sanırım bu sorunun cevabı, bizden sonraki nesiller için “Evet” olacak. Başlangıcı biz olduk. Biz önce, bir çocuğumuz olacağını öğrendik. Yaklaşık bir hafta sonra, kanamam oldu. Kontrol için doktora gittiğimizde, ikiz bebeklerimiz olacağı bilgisini aldık. Tabii çok mutlu olduk. Ama aklımızda “bir tane daha olur” gibi bir düşünce yoktu. Sonrasında çoğul gebelik riskli bir süreç olduğu için çoğul gebeliklerde uzman bir doktora kontrole gittik. Ultrason esnasında, doktorumuz, “Sizin iki değil, üç bebeğiniz var!” dedi. Tabii bu sefer şoke olduk! “Acaba haftaya kontrole geldiğimizde beş bebek derler mi?” diye endişe duymaya başladık. Çünkü her kontrolde, bir tane daha çocuğumuz olacağını öğrendik! Duygularımızı tarif etmek imkânsız. Hem çok sevinçli hem de endişeliydik. Aynı zamanda şanslıydık da… Hayatımızın en unutamayacağımız dönemiydi diyebilirim.
Erken doğum olacağını biliyor muydunuz?
-Çoğul gebeliklerde, özellikle tek yumurtalarda, üç bebek bir kesenin içinde genellikle 38-40. haftaları göremiyormuş. Yani erken doğum olacağını biliyorduk. İstatistiklere göre 27-29 hafta arası bekleniyordu. Ama süreç, mucizevi bir şekilde gelişti ve 33. haftada, doğum sağlıklı bir şekilde gerçekleşti. Tek yumurtada, üç bebek inanılmaz güzel bir şey! Biz, bu doğum zamanını da mucize olarak görüyoruz.
Nasıl bir hamilelik geçirdin?
-Her konuda inanılmaz hassas davrandım. Uyuma saatimden, hareket alanıma kadar her detaya dikkat ettim. Bir odaya tüm ihtiyaçlarımı doldurdum ve mümkün olduğu kadar az kalktım. Temel ihtiyaçlarım ve doktor randevularım dışında yerimden kalkmadım diyebilirim. Sürekli olarak pozitif düşünüp, sonucun iyi olacağına odaklandım.
PREMATÜRE DOĞDUKLARI İÇİN HEMEN KUCAĞIMA ALAMADIM. DOĞAR DOĞMAZ KUVÖZE ALINDILAR. HER NE KADAR KENDİMİ BU DURUMA HAZIRLAMIŞ OLSAM DA SARSILDIM
Peki doğum başladığında neler hissettin…
-Sürecin sonuna gelmiştim. Belirsizlik beni korkutuyordu. Gerçi sanırım doğum yapacak bütün kadınlar benzer şeyler hissediyordur. Bir bebek de endişe hissederken, üç bebek de haliyle endişe biraz daha artıyor. Eşim çok destekti. Ameliyathanede, ilk 10 dakika hiç geçmedi, sanki zaman durmuştu. En ağır basan duygu heyecandı. Çünkü 8 aylık sürecin sonuna gelmiştim, bebeklerime kavuşacaktım. Ve sonunda kavuştum. Tarif edilemez bir mutluluk! Minnet, şükretme duygusu! Aslan 1.710 gram, Pars 1.940 gram, Kayra 1.820 gram doğdu.
Onları ilk gördüğün an neler hissettin?
-Mutlulukla birlikte ne kadar büyük bir aile olduğumuzu hissettim. Çünkü doğmadan önce üçüz diyerek, geçiyorduk. Ama üçünü aynı anda görünce, aslında 3’ün ne kadar büyük bir rakam olduğunu hissettim. Ama prematüre doğdukları için hemen kucağıma alamadım. Doğar doğmaz kuvöze alındılar. Her ne kadar kendimi bu duruma hazırlamış olsam da sarsıldım.
Senden ne kadar zaman sonra taburcu oldular…
-14 gün sonra. O süreç işte, çok zorlu geçti. Bebeklerini orada bırakıp, eve dönmek istemiyorsun. Ama mecbursun. O kadar karışık duygular hissediyorsun ki. Hayata tutunabilecekleri mi? Bilemiyorsun. Ömründen ömür gidiyor. Bebeklerim orada yaşam mücadelesi verirken, benim yediğim yemekler, yaptığım tüm aktiviteler anlamsızdı. Yemeden içmeden kesildim. Sanki bunları yapmayı, yemeyi hak etmiyorum ya da böyle ihanet ediyormuşum gibi hissettim. Allah’tan destekçilerim vardı. En büyük destekçim tabii eşim ve ailelerimizdi. Sonrasında Molfix ekibi. Onlar olmasa bu süreci çok daha zor atlatırdım. Sanki aileden gibi her an yanımızdalardı. Zaten artık aile gibi olduk. Ve tabii ki doktorumuz Mehmet Aytaç Yüksel.
Gelelim “Hayat Bağım Güvenli Bağlanma” programına…
-Biz, “Hayat Bağım Güvenli Bağlanma Programı” hakkında bilgi sahibiydik zaten. Prematüre bebeklerimiz olacağını öğrenince, her konuda daha detaylı bir araştırma yapmaya başladık. Programın sonuçlarını, binlerce anne ve bebeğine dokunduklarını görünce de çok etkilendik. Şans da bizimleydi ki Molfix’in #hayırlı#işbirliği iletişim ajansının başkanıyla bir tanışıklığımız oldu. Molfix’le hemen iletişime geçtik. Sürekli bizim yanımızdaydılar ve tüm bu sürecin bir parçası oldular. Bize program kapsamında doğum öncesi psikolojik destek verdiler. İnanılmaz faydasını gördük. Bizi, çocuk gelişim uzmanı, psikolog ve yeni doğan bakımı alanında uzman profesörlerle bir araya getirdiler, sürece çok daha iyi hazırladılar. Nelerle karşılaşabileceğimiz konusunda bilgilendik. Süreçle ilgili profesyoneller tarafından yapılan tüm bilgilendirmeler, fiziksel yönlendirmeler bizim daha bilinçli ve hazırlıklı olmamızı sağladı. Güvenli bağlanmayla ilgili farkındalığım arttı, neyi neden yaptığımı veya hastanede neyi neden yaptırdıklarını bilerek ilerledim. Oğullarım prematüre bebekler olduğu için onların gelişimleri, normal bebeklere göre daha geriden geliyor. Bu büyüme sürecinin nasıl daha doğru takip edileceğini de öğrenmiş oldum. Tabii ki bu sayede, her şeyi çok daha bilinçli bir şekilde yaklaşıyorum.
Anne-bebek arasındaki güvenli bağlanmayı sağlamak için neler yaptın, yapıyorsun?
-Günün belirli saatlerinde, ten tene temasla bebeklerimle iletişim kuruyorum. Onlarla konuşuyorum, ağladıklarında sıkıca ellerini tutuyorum. Şu an evde her şey, çocukların beslenme saatlerinde ve diğer zamanlarda konforlarını arttırmak üzerine kurulu.
En çok ne de zorlanıyorsunuz?
-Uykusuzluk!
“Hayat Bağım Güvenli Bağlanma” programı kapsamında başka ne tür desteklerde bulunuldu size?
-Psikolojik destek ve eğitim başta olmak üzere, manevi her konuda destek sağladılar. Bunlara ek olarak; Bez desteği, ıslak mendil ve maddi destek de sağlandı. Her biri çok kıymetli, kendilerine minnettarız.
Evde, iki de kedi evladınız var. Bazı anne- babalar petleri hemen yolluyor, birine veriyor. Sizin aklınızdan böyle şeyler geçti mi?
-Bizim tek düşüncemiz vardı: Alerji! “Bebeklerin alerjisi çıkmazsa, kedilerimiz gitmeyecek” dedik ve şu an buna uyuyoruz. Mecbur kalmadıkça onlardan ayrılmayı düşünmüyoruz. Şimdilik her şeyi iyi gidiyor. Ama tabii geceleri bebeklerin odasını kapatıyoruz, en azından alışana kadar…
Tunç, sen bu sürece ne kadar dahilsin?
-Tam olarak ortasındayım diyebilirim. Elimden geldiğince Kübra’ya psikolojik ve fiziksel olarak yardımcı oluyorum. Bazen Kübra uykusunu alsın diye bebeklere gece ben bakıyorum. Alt değiştirme ve mama verme konusunda da gayet iyiyim. Tabii aldığımız eğitimler de çok faydalı oldu.
Prematüre annelere tavsiyeniz ne olur?
-Yoğun bakımdaki o görüntülerden, bebeğinde kablolar bağlı olmasından etkilenmesinler! Çünkü bu, bebeğin sağlığı için çok önemli. Sürecin geçici olduğunu bilsinler. Yoğun bakım manevi anlamda zor. Ama kesinlikle orada bebeklerimize çok iyi bakıldığını söyleyebilirim. Son olarak da her bebek ziyaretinde bebekleriyle konuşsunlar, güvenli bir şekilde bağlansınlar. Bebeklerin buna ihtiyacı var. Onlara yalnız olmadıklarını hissettirsinler. #hayırlı#işbirliği