Dünya, pandemiyle mücadelesine devam ediyor. Bazı ülkeler başarılı oldu, bazıları hala savaşa devam ediyor.
.
Pandemi başladığından beri sizce en çok kim yoruldu???
En çok kim hayatını tehlikeye attı???
Elbette sağlık çalışanları….
.
Dünya genelinde, binlerce sağlık çalışanını, bu illete kurban verdik. Türkiye’de, doktorundan hasta bakıcısına, teknikerinden hemşiresine kadar tüm sağlık personeli en önde tehlikeyle burun buruna yaşıyor. Her birimiz onlara çok şey borçluyuz🙏🙏
.
İşte bu görünmez kahramanların başında HEMŞİRELER geliyor.
Sizce hemşireler hak ettikleri değeri görüyor mu??? İstatistikler, en büyük sorunun, hasta başına düşen hemşire sayısı olduğuna dikkat çekiyor.
.
Pandemi boyunca hepimizin dikkat kesildiği yoğun bakımlar, mücadelenin kilit merkezleri oldu. Yoğun bakımlarımızın yatak sayısına dikkat kesildik hepimiz. Ama hiçbirimiz yoğun bakımları ayakta tutan personelin, hemşirelerin neler yaşadığını yeterince bilmiyoruz.
.
Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı Ebru Kıraner’le, kutsal hemşirelik mesleğini, yaşadıkları en büyük zorlukları ve başlattıkları kampanyayı konuştuk.
Verdiği değerli bilgiler için teşekkür ederim…
HEMŞİRE OLMAK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ
Sizi tanıyalım?
-Ben Ebru Kıraner. Evliyim, 2 kızım var. Marmara Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği mezunuyum. Hayvanseverim, iyi bir okuyucuyum. Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı’yım.
Hemşirelik kutsal bir meslek. Hemşire olmaya nasıl karar verdiniz?
-Çocukluk hayalimdi. Hemşire bir anne ve sağlık memuru bir babanın kızıyım. Çocukluğum hep sağlıkçılar arasında geçti. Evimiz, hastanenin hemen karşısındaydı. Hastane bahçesindeki beyaz önlüklüleri hayranlıkla izlerdim. Bir gün önlük giymenin hayalini kurardım. Annemin kepini kafama takar, ayna karşısında kendime bakardım.
Ne güzel bir hikaye…
-Ortaokuldayken, yaz tatilinde, babam beni evimizin hemen yanında bulunan eczaneye götürürdü. Yaz boyu orada çalışırdım. Diğer eczane çalışanları gibi, ben de beyaz önlük giyerdim. Ah nasıl büyük bir mutluluktu anlatamam! Üniversite sınavı sonrasında tercih yaparken, tüm tercihlerimi sağlıkla ilgili bölümlerden seçtim. Ve Marmara Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nü kazandım. Havalara uçtum. Çocukluk hayalim gerçek olmuştu.
BİR DAHA DÜNYAYA GELSEM YİNE HEMŞİRE OLURUM AMA ZOR BİR MESLEK. AİLENİZE BİLE AYIRACAK VAKTİNİZ OLAMIYOR
Tüm sağlık çalışanlarına minnettarız. Gerçekten çok zor bir iş yapıyorsunuz. Geceniz gündüzünüze karışıyor. Hayatınızı bizler için riske atıyorsunuz. Size sormak istiyorum, sizce hemşire olmanın en zor tarafı ne?
-Sürekli vardiya usulü çalışmak ve insana hizmet ediyor olmanın verdiği büyük sorumluluğu her gün taşımak kolay değil…
Haftanın neredeyse 6-7 gününü hastanede ya da nöbette, ertesi günü de uyuyarak geçiriyorsunuz değil mi?
-Evet. Ailenize bile ayıracak vaktiniz olamıyor. Bir daha dünyaya gelsem yine hemşire olurum ama zor bir meslek. Bizim için bayram, yılbaşı, çocuğunuzun okuma bayramı gibi özel günleri kutlamak pek mümkün değil. O günlerde de çalışmamız gerekiyor. Bir de tabii yardıma ihtiyaç duyan bir insana hizmet verme kısmı var. Duygu durumumuz, enerjimiz ne olursa olsun, kaliteli bakım hizmeti vermek zorunda olduğumuz hasta ve hasta yakınları var. Tabii ki en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz ama çok büyük bir sorumluluk.
Pandemi sürecinde yaşadığınız en büyük zorluk neydi?
-Valla, her günü başka zorluklarla geçti, halen öyle. İlk günlerde, ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz bir hastalıkla savaşma söz konusuydu. Yoğun bakımlarda rutin olarak yaptığımız her şey değişmişti. Evlerimize gidemiyorduk. Lojman, misafirhane gibi yerlerde kaldık. Kendimizi toplumdan izole edilmiş gibi hissettik. Ailelerimiz çok zor günler geçirdi. Çocuklar evlerde babalarıyla yalnız kaldı. Bu dönemde, babalara çok iş düştü. Pandeminin hemen bitmeyeceğini, uzun süreceğini anladığımız zaman evlerimize geri döndük. Bu sefer de evde maskelerimizle yaşamayı öğrendik. Ailelerimizle aynı sofrada yemek yemeyi, çocuklarımıza gönül rahatlığıyla sarılmayı çok özledik. Çalışma ortamında, 5-6 saat boyunca, tulumların içinde ve 3 kat maskeyle çalıştık. Mola saatlerimiz çok kısıtlıydı. Tuvalet ihtiyacımız olmasın diye su bile içmiyorduk. Çünkü artan hasta sayılarıyla birlikte, yoğun bakım hemşiresi sayısındaki yetersizliğe rağmen yatak sayıları hızla artırılıyordu ve biz, hastalara yetişemez bir hale gelmiştik. En büyük sıkıntımız, kaliteli bakım hizmetine yetişemiyor olmamızdı. Özel hastanelerde ve bazı bakanlık hastanelerinde 24 saat nöbetler, pandemi döneminin zaten ağır olan şartlarını daha da ağırlaştırdı.
BEN VE AİLEM COVID’E YAKALANDIK
Siz, Covid’e de yakalandınız. Nasıl bir süreçti?
-Evet. Ben ve ailem Covid-19’a yakalandık. Henüz aşı olmadığım bir dönemde, izinde olduğum günlerde hastalığa yakalandım. Virüsü nereden kaptığımız noktasında hala şüphelerimiz var. Çocuklar 2 günde çok büyük bir hızla iyileştiler. Ben ve eşim biraz daha zor atlattık. Ama yine de şanslıydık, evimizde atlatabildik.
Cephede olmaya korkan sağlık personeli yok mudur?
-Olmaz olur mu? Hepimiz korku ve endişe duyduk. En büyük korkumuz, virüsü eve taşımaktı. Ancak hiç kimse görevden kaçmadı. Evrensel değerlere ve hemşireliğin değerlerine sıkıca tutunup, hastalara en yakın mesafeden hizmet vermeye devam ettik. Bu süreçte kronik hastalıkları olan, hamile olan meslektaşlarımızı kendi aramızda koyduğumuz kurallarla korumaya çalıştık.
Her gün, ölümün kıyısına gidip gelen insanları görmek nasıl bir duygu?
-Onları görmek ve hizmet etmek, yoğun bakım hemşireliğinin doğasında var. Bizler, kritik hastalara bakım vermek üzere eğitim alıyoruz. Kriz ortamında var olan duyguları yönetmeyi de zamanla öğreniyoruz. Bir yoğun bakım hastasının iyileşip taburcu olması bizim en büyük motivasyon kaynağımız.
Bir hemşire, hastasını kaybettiğinde ne hisseder? Sizin ağladığınız oluyor mu?
-Duygulanmamak mümkün değil, hepimiz insanız. Ama iyi bir hemşire, hastasının son anlarını nasıl geçireceğini de planlar. Hasta yakınlarıyla iletişim kurarak, onları olası süreçlere hazırlar. Yoğun bakım hemşireliği eğitiminde, “İyi, onurlu ölüm” diye çok önemli bir konu var. Eğitimini tamamlamış olan meslektaşlarımız bu konuyu iyi bilirler. Bireyin hak ettiği şekilde, ağrısız, insan onuruna yakışır bir şekilde vedasını gerçekleştirirler. Ayrıca hasta yakınlarının yanında olup, onlara da destek olurlar.
HEMŞİRELİKTE EĞİTİM UZMANLIK ALANIM
Hemşireler, kendi içlerinde değişik uzmanlıklara sahip olurlar mı?
-Evet. Bizde de diğer mesleklerde olduğu gibi uzmanlık alanları mevcut. Lisans mezunu hemşireler, yüksek lisans ve doktora programlarıyla, uzmanlık alanlarında yeterlilik kazanırlar. Cerrahi, dahiliye, yönetim, halk sağlığı, kadın doğum, çocuk, eğitim gibi çeşitli uzmanlık alanlarımız var. Benim uzmanlık alanım ise hemşirelikte eğitim.
Hemşire olmanın en güzel yanı ne?
-Hasta ve hasta yakınlarıyla kurduğunuz bağ. İyileşen ve taburcu olan hastanın yüzündeki gülümseme… Bazen de ebediyete göç eden bir hastaya sağladığınız insanca, onurlu bir ölüm… Çok değerli bunlar… Tabii hastanın ve ailesinin yanında olabilmek de çok değerli…
HEMŞİRELER UZUN ÇALIŞMA SAATLERİ VE FAZLA HASTA YÜKÜYLE GÖREV YAPIYOR… AMA NE YAZIK Kİ, HALEN HAK ETTİKLERİ MAAŞI ALAMIYORLAR
Hemşirelerin temel dertleri nedir?
-Derneğimize gelen bildirimlere göre, meslektaşlarımız üzerindeki baskı, pandemi süreci boyunca giderek artmış. Pandemi nedeniyle yaşanan olağanüstü durum, bunun bir gerekçesi haline getirilmiş durumda.
Nasıl yani?
-7 gün/24 saat kesintisiz sağlık hizmeti sunulan kurumlarda, gece-gündüz, hafta sonu ve resmi tatillerde fazla mesai, uzun çalışma saatleri ve fazla hasta yüküyle görev yapıyorlar. Ama ne yazık ki, halen hak ettikleri maaşı alamıyorlar.
MAAŞLAR, YOKSULLUK SINIRLARININ ALTINDA OLDUĞUNDAN, GEÇİM SIKINTISINI AZALTMAK İÇİN, İNSANİ SINIRLAR DIŞINDA FAZLA MESAİ TALEP EDEN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR!
Meslektaşlarımızın bir kısmı, yoksulluk sınırın altındaki maaşla, kendilerinin ve ailelerinin yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalıyorlar. Bir kısmının, geçim sıkıntısını azaltmak için, insani sınırlar dışında, sağlık sorunlarına neden olabilecek düzeyde fazla mesai -ayda 200 saate varan fazla mesaiden bahsediyorum- talepleri olmakta. Üzülerek görüyoruz ki, bu durum yöneticiler tarafından memnuniyetle kabul edilmekte. Sağlık Bakanlığı’nın en son yayınladığı, “Covid-19 Pandemisi Nedeni ile Sağlık Tesislerinde Ek Ödeme Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar” ve “performansa dayalı ödeme sistemi”nde, bu konuya adil bir çözüm getirilemediğini, üzülerek görüyoruz.
NİTELİKLİ YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİNİ YOĞUN BAKIMDA TUTMAK HER GEÇEN GÜN DAHA DA ZORLAŞIYOR
Hemşirelerin emeği, alın teri ve aldıkları risk neredeyse yok sayılıyor. Hemşire iş gücü planlamalarında, nicelik ve niteliğin birlikte planlanmaması nedeniyle, nitelikli yoğun bakım hemşiresini yoğun bakımda tutmak her geçen gün daha da zorlaşıyor.
YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN, HASTANENİN DİĞER BİRİMLERİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERDEN, ÜCRETLENDİRME OLARAK NET BİR FARKLARININ OLMADIĞINI GÖRMEK İÇİMİZİ BURKUYOR!
Yoğun bakımda hemşireler, pandeminin yanı sıra birçok farklı zorlukla da mücadele ediyorlar. Radyasyon/elektromanyetik alanlar, kimyasal ajanlar, yüksek volümlü gürültü, ses, kesici-delici alet yaralanmaları, stres ve tükenmişlik bunlardan bazıları. Bu kadar yüksek risk altında ve yoğun iş temposunda çalışan yoğun bakım hemşirelerinin, hastanenin diğer birimlerinde çalışan hemşirelerden, ücretlendirme olarak net bir farkları olmadığını görmek içimizi burkuyor.
BİZDE 1000 HASTAYA 2.4 HEMŞİRE DÜŞÜYOR GELİŞMİŞ ÜLKELERDE, 1000 HASTAYA 14-17 HEMŞİRE ARASINDA
Bir milyon sağlık personelimizin 350 bini hemşirelerden oluşmakta. Ama OECD rakamları beni biraz ürküttü. Verilere göre, 1000 hastaya, 2.4 hemşire düşüyor Türkiye’de. Kendinizi 500 kişiye bakacak güçte hissediyor musunuz?
-OECD verileri, ülkemizdeki hemşire sayısının eksikliğini çok net olarak ortaya koymakta. Gelişmiş ülkelerde, 1000 hastaya düşen hemşire sayısı 14-17 arasında. Tam da bu yüzden, meslektaşlarım, 24 saat süren nöbetlerle, kullanamadıkları yıllık izinlerle çok ama çok zor koşullar altında çalışmak durumunda bırakılıyor. Hemşirelerin çalışma koşullarında, bahsettiğimiz iyileştirmeler ivedilikle sağlanabilirse, çok daha sürdürülebilir bir sağlık sistemi mümkün olur.
ATANMAYI BEKLEYEN 100 BİN HEMŞİRE VAR
Atanamayan öğretmenlere aşinayız ama bir televizyon programında 100 bin hemşirenin atama beklediğini söylemişsiniz. Sizce bu açığa rağmen, hemşireler neden işe yerleştirilemiyor?
-Ülkemizde hemşire sayısı, nüfusa oranlayınca yetersiz kalıyor. Bu çok net. Rakamlar da buna işaret ediyor. Atanmayı bekleyen lisans mezunu 100 bin hemşire var. İnsan hayatı en önemli değer. Hepimiz bu konuda mutabıkız diye düşünüyorum. İnsanlara daha kaliteli bir sağlık hizmeti sunulabilmesi için en kısa sürede Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle 100 bin hemşirenin atamasının yapılması çok önemli. Hiçbir ekonomik gerekçe insan hayatından daha önemli olamaz, olmamalı.
ÇALIŞMA KOŞULLARIMIZIN İYİLEŞTİRİLMESİ ÜLKEMİZDEKİ 350.000 HEMŞİRE VE AİLELERİ İÇİN GERÇEKTEN ÖNEMLİ
Özel sektörde durum ne? Hemşirelik para kazanılan bir meslek mi?
-Kamuda çalışan meslektaşlarımız yoksulluk sınırında. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımız ise asgari ücretle, yani açlık sınırında yaşamaya çalışıyor. Hemşirelik para kazanmanın daima ikinci sırada olduğu, müthiş bir özveriyle ve fedakarlıkla çalışmanız gereken bir meslek. Biz insan hayatına verdiğimiz değeri her zaman en üstte tutarak yaşıyoruz. Çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi için karar vericilerin konuyu önceliklendirmesi, ülkemizdeki 350.000 hemşire ve aileleri için gerçekten önemli.
ÜLKEMİZDE YOĞUN BAKIM YATAĞI SAYISI YETERLİ YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİ SAYISI YETERSİZ!
Siz Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği başkanısınız. Pandemi bize pek çok şey öğretti ama en çok da yoğun bakımın önemini gösterdi. Ülkemizde yeterli yoğun bakım ünitesi olduğunu düşünüyor musunuz?
-Yaklaşık 38 bin yoğun bakım yatağı var ülkemizde. Bu, dünya ortalamaları ile karşılaştırıldığında, oldukça iyi bir sayı. Teknik donanım, yapay solunum cihazı sayısı, yatak sayısı gayet yeterli. Ama ne yazık ki, tüm bunları anlamlı kılacak yoğun bakım hemşiresi sayısı yetersiz. Pek çok bilimsel çalışma, yoğun bakım ünitesindeki deneyimli hemşire sayısıyla, hasta tedavi sonuçları arasındaki pozitif bağlantıyı göstermekte. Ülkemizde de bu başarının artırılması için acilen hemşire atamalarının yapılması ve yoğun bakım ünitelerinin hasretle beklediği hemşirelere kavuşması sağlanmalı.
Bu mücadelede kaç sağlık personelini kaybettik?
-Pandemi döneminde, 1 yıllık süreç içinde, 372 sağlık emekçisi hayatını kaybetti. 200 bine yakın sağlık emekçisi ise virüs ile enfekte oldu.
Başkalarını iyi etmeye çalışırken kendinizi tehlikeye atıyorsunuz…
-Hemşireliğin en önemli değerlerinden biri de “özgecilik”tir. Başka birinin yararını, kendi yararımız kadar gözetmek anlamına gelir. Artan vakalarla mücadelede, daha kararlı adımlar atılabilseydi, yaşadığımız zor zamanlar biraz olsun hafiflerdi. Ama yine de bugün, aşılamayla gelinen noktadan umutluyuz.
SİZ DE MUTLAKA BU KAMPANYAYA KATILIN: HAREKETE GEÇİYORUZ HADİ BİZ DE ADIMLARIMIZI BAĞIŞLAYALIM!!!
Dört farklı hemşire derneği bir araya gelerek nefis bir proje olan ‘’Harekete Geçiyoruz’’u başlattınız. Hangi dernekler bunlar?
-Baxter Türkiye çalışanlarıyla birlikte, Türk Hemşireler Derneği, Türk Cerrahi ve Ameliyathane Hemşireleri Derneği, Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireleri Derneği ve Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği üyeleri, adımlarını, “Türk Eğitim Vakfı Korona Kahramanlarına Vefa Fonu”na aktaracak. Hepimiz bu proje için çok heyecanlıyız. Adım bağışları şu ana kadar gayet iyi gidiyor. Sadece hemşire dernekleri değil, tüm toplumdan, her kesimden kampanya adım bağışlayan katılımcılarımız var.
HELP STEPS UYGULAMASI ÜZERİNDEN ADIMLARINIZI BAĞIŞLAYARAK, PANDEMİ SÜRECİNDE HAYATINI KAYBEDEN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÇOCUKLARININ EĞİTİMLERİ İÇİN TEV BURS FONUNA KATKIDA BULUNABİLİRSİNİZ
‘’Harekete Geçiyoruz’’ tam olarak nasıl bir kampanya? Mekanizması nasıl işliyor?
-Sosyal bir kampanya. 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü’nde başlatıldı. Haziran sonuna kadar devam edecek. Amaç, Covid-19 pandemisinde, özveriyle çalışan değerli hemşirelerimizi hatırlatmak, göstermiş oldukları azimli çalışmaları takdir etmek ve kamuoyunda bu konuda farkındalık yaratmak, hemşirelerin ve ailelerinin pandemi sürecinde yaşadıkları zorlukların sesi olmak… Bu anlamda çok değerli bir kampanya. Bu kampanyayı başlatan Baxter Türkiye ekibine çok teşekkür ediyoruz. Bizler de 4 hemşire derneği olarak kampanyayı destekliyoruz. Help Steps uygulaması üzerinden adımlarımızı bağışlayarak pandemi sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının çocuklarının eğitimleri için TEV burs fonuna katkıda bulunmak nihai amacımız. Help Steps dünyanın her yerinde ücretsiz olarak indirilip kullanılabilen bir sağlık ve sağduyu uygulaması. Gün içinde atılan adımlar sayılıyor ve uygulamaya aktarılıyor. Sayılan adımlar her gün gece 00.00’dan önce dönüştürülmeli. Dönüştürülen adımlar, kampanyaya gönderiliyor. TEV Korona Kahramanlarına Vefa Fonu, Covid-19 nedeniyle anne veya babası çalışamayacak durumda olan öğrencilere ihtiyaç kriterleri doğrultusunda eğitim desteği için kurulan bir bağış fonu. Biz de bu dönemde adımlarımızı anlamlı bir projeye bağışlamak istedik. İyilik için atılan adımlar daha büyük iyiliklere yol açsın.
Yani ‘Help Steps’ uygulamasını indireceğiz ve orada yürüdükçe ‘’TEV Korona Kahramanlarına Vefa Fonu”na bağış yapılmasını sağlayacağız doğru mu? Her adım bir destek mi olacak?
-Evet, cep telefonlarımıza Help Steps uygulamasını indirip, biriktirdiğimiz adımları kampanyamıza aktaracağız. Çok basit bir şekilde attığımız her adım iyiliğe dönüşecek. Ben bu iyilik kampanyasına binlerce kişinin destek vereceğini düşünüyorum. Hedefimiz 500 milyon adım!