HEPSİ ERKEK ŞİDDETİ KURBANI: Nergiz, Gizem, Şule, Sakine, Ceren, Müzeyyen

 Bugün Müzeyyen’in hikâyesini okuyacaksınız. Acı hikâyesini ve acı sonunu… Müzeyyen Boylu avukattı, kocasından şiddet görüyordu, boşanmak istedi. Sen misin boşanmak isteyen! 11 kurşun yedi! Öldürüldüğünde devlet korumasındaydı, nasıl korumaysa… Allah rahmet eylesin. Geride çocukları kaldı. Bir avukatın, bir hukukçunun başına bile bunlar geliyorsa vay halimize. Rahmetli Müzeyyen’in avukatı Aslı Pasinli’ye olan biteni sordum…

Geçtiğimiz günlerde korkunç bir şey yaşandı. Avukat müvekkiliniz, boşanmak istediği eşi tarafından katledildi. Koruma kararına rağmen katil çocuklarını bahane ederek avukat eşiyle görüştü ve 11 kurşun sıkarak onu öldürdü…

Maalesef bütün bunlar yaşandı! Müzeyyen Boylu müvekkilimdi. Yedi yıl önce Mesut Issı’yla evleniyor. Evliliği boyunca sistematik olarak şiddete maruz kalıyor. Geçen sene de Diyarbakır’da boşanma davası açıyor.

Peki faili, yani katili?

Başından itibaren boşanmak istemiyor. Müzeyyen’i davadan vazgeçirmek için de şiddet uyguluyor. Sürekli tehdit, şantaj ve iftira… Defalarca Müzeyyen’in annesiyle beraber yaşadığı evi basarak boşanmaktan vazgeçirmek için baskı kuruyor.

Çocukların velayeti?

Boşanma davası sürerken, geçici velayet Müzeyyen’e veriliyor. Ama adam çocukları kaçırıyor. Bunun üzerine Müzeyyen, 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi”ne dair kanun kapsamında, “çocuklarla failin kişisel ilişkinin kaldırılması” ve “kendisi için de koruma tedbirlerine” başvuruyor.

Talebi kabul ediliyor mu?

Ne yazık ki sadece 15 gün gibi kısa, ihtiyacını karşılamayan ve işlevsiz kalan önleyici bir tedbir kararı veriliyor!

Çok korkunç, o zaman onun ölümünde onu yeteri kadar korumayanların da payı var…

Elbette! Geçen ay fail, Müzeyyen ve annesinin beraber yaşadığı evi basarak Müzeyyen’i yine darp ediyor ve tehditler savuruyor. Müzeyyen, emniyete gidip şikâyetçi oluyor. Cinayetten iki hafta önce de, yani 6 Mayıs 2019’da devam eden boşanma davasının duruşması yapılıyor.

Yine mi boşamıyorlar?

Fail boşanmak istemediğini yineliyor çünkü. Ve sonra, 13 gün sonra, iki çocuklarının yıl sonu gösterimi çıkışında, Mesut Issı, sokakta, çocukların gözü önünde Müzeyyen Boylu’yu kurşun yağmuruna tutuyor. Canavarca hislerle, güpegündüz sokak ortasında katlediliyor. Bitti. Kadın yok artık… Ölüyor! Öldürme kastıyla, isteği ve iradesiyle tam 11 kurşun sıkıyor Müzeyyen’e! Cinayete müdahale etmek isteyen görgü tanıklarının ifadesine göre, Müzeyyen’i vurduktan sonra etraftan yaklaşmaya çalışan insanlara silah doğrultarak, “Yaklaşma, sana da sıkarım!” diye tehditler savuruyor. Cinayetin ardından da büyük bir soğukkanlılıkla çocukları alıp olay yerini aracıyla terk ediyor!

KADINLAR TEHLİKE İÇİNDE

Böyle bir son aklınıza gelir miydi?

Kadınlar, erkek şiddeti yüzünden hep tehlike içinde. Sürekli tekrarlıyoruz, vurguluyoruz bu gerçeği. Nitekim, aynı gün Müzeyyen’le birlikte Nergiz Yavaş ve Gizem Tabak da erkek şiddetine kurban gitti. Öncesinde de benzer şekilde, Şule Çet, Sakine Oğuz, Ceren Damar cinayetleri de hep aynı erkek zihniyetinin sonucu…

ÇARESİZ DEĞİL ÖFKELİYİZ!

Bu vahim cinayetler sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? Hukuk insanı olarak çaresiz mi hissediyorsunuz?

Çaresiz değil, öfkeliyiz! Bizler, şiddete maruz kalan kadınların adalete erişimi ve yaşadıkları bürokratik engelleri her seferinde dile getirdik, getiriyoruz. Kadın cinayetlerinde, erkek şiddeti kadar devlet mekanizmalarının da sorumluluğu var. Kadınların şikâyetleri üzerine, gerekli özen ve yükümlülüklerin gösterilmemesi sonucu kadınların ihtiyacı olan koruma mekanizmaları layıkıyla işletilmiyor. Tutuklama kurumunun erkek fail üzerinde etkin bir şekilde uygulanmaması, kadın üzerinde baskı kurmaya devam etmesine sebep oluyor. Ve kadını şikâyeti konusunda dirençsiz bırakıyor, şikâyetinden vazgeçirmeye zorluyor. Caydırıcı cezaların verilmemesi nedeniyle ortaya çıkan “cezasızlık kültürü” de erkekleri şiddet uygulama ve öldürme konusunda cesaretlendiriyor. Kadınların hak arama mücadelesi önündeki bürokratik engeller, işlevsiz ve kısa süreli göz boyayan tedbirler, boşanmaların önlenmesine dair iktidar söylemleri, uzayan yargılama süreçleri, taleplerin sonuçsuz kalması kadınları yıldırarak adalete olan inançlarını zedeliyor! Ve erkek şiddeti karşısında yalnızlaştırıyor…

SAHADAN GELEN BİR HUKUKÇUYDU MÜZEYYEN

Koruma kararına rağmen nasıl böyle bir şey olabilir? Bu şiddet avukatlara kadar uzandığına göre ne yapmak lazım?

Müzeyyen bir hukukçuydu, üstelik sahadan gelen bir hukukçuydu! Yani şiddete maruz kaldığında, tam olarak hangi mekanizmaları, hangi dinamikleri hayata geçirebileceğinin farkında olan bir kadındı. Boşanma davası devam ederken aldığı iki tedbir kararı var: Biri 15 günlük, bir diğeri 20 günlük olan. Ama hepimiz biliyoruz ki verilen tedbir kararlarının bir hükmü olabilmesi için karşı tarafa tebliğ edilmesi gerekiyor. 15 günde, hangi karar karşı tarafa tebliğ olabilir? 6284 sayılı kanun, kadın mücadelesinin en büyük kazanımlarından biri. Ama uygulama pratiği ne yazık ki kadınları koruyamıyor ve bir işlevi olmayan hale getirilmiş kararlara dönüştürüyor! Hele ki bireysel silahlanmanın bu kadar arttığı toplumda tehlike daha da kızgın bir hal alıyor…

Yorum Bırak