Yürünmeyen yollarda yürüyen girişimci kadınları yazmaya çalışıyorum denk düştükçe. Çünkü başarılarıyla hepimize ilham verdiklerine inanıyorum. Pınar Yar Gövsa onlardan biri. New York ve Milano’da eğitim almış bir tasarımcı. ‘LilGaea’ onun markası. Çocuklara ödüllü tasarımlar üretiyorlar. Pınar aynı zamanda üç kız çocuğu annesi. İngiltere kraliyet ailesinin son bebeği doğduğunda ‘Our Royal Baby’ isimli bir kitap hazırlandı. Bu kitaba girebilen tek Türk markası ve tek tasarımcı Pınar oldu. Birkaç hafta önce de Junior Design Awards’ta ‘en iyi beşik’ ödülünü aldı. Yakaladım, sordum…
– Heyyyoooo! Pınar seni tebrik ediyorum. 3 çocuk annesi bir mobilya tasarımcısısın. Veeeee çocuklara ödüllü tasarımlar yapıyorsun. Junior Design Awards’ta daha yeni “en iyi beşik kategorisi”nde ödül aldın! İngiliz firmaları arasında ödül alan tek Türk firmasının. Neler hissediyorsun?
Haber geldiğinde havalara uçtum! “İşte budur!” dedim. En şahanesi de İngiltere’de, dünya markaları arasında Türkiye’yi temsil etmek ve ödüle layık görülmek…
– Onaylanmış gibi hissediyor musun?
Kesinlikle! Doğru yolda olduğumun kanıtı oldu.
– İngiliz kraliyet ailesinin senin tasarımını seçmesi ne anlama geliyor? Senden daha iyi beşik yapan yok mu dünyada?
Tabii ki vardır, olmaz mı? Aynı soruyu ben de onlara sordum, “Neden ben?” diye. Çok araştırdıklarını, ürünlerimi özgün bulduklarını, tasarladığım tüm odaların iyi bir aile yaşantısına örnek teşkil ettiğini söylediler. 30 yıllık kraliyet muhabiri Robert Jobson, her şeyimizi araştırmıştı. Pek gururlandım.
– Bu beşiğin alametifarikası ne?
Tamamen sağlıklı ve doğal olması. Su bazlı, doğal, sertifikalı ağaçlar seçiyoruz. Cilasını da mis gibi organik keten tohumu yağıyla yapıyoruz. Malzeme seçiminde aşırı titiziz yani. Çocukların güvenliği ve rahatı olmazsa olmazımız. Bir de tabii tasarımlarımız EN ve ASTM güvenlik standartlarında sertifikalı.
– Peki bu başarının arkasında ne yatıyor?
Disiplinli çalışma temposu ve çok araştırma. Yaptığın işi ciddiye almak. Her zaman gelişimlerden haberdar olmak ve kendini sürekli yenilemek.
– Şimdi tersten bir soru geliyor: Çocuklar tasarımlı ürünlerde yatmazsa ne olur? Biz yatmadık, ne kaybettik?
Ben de yatmadım ne yalan söyleyeyim! Hiçbir şey de olmadı görünürde. Fakat o süreçte neler olmuş olabilir pek kestiremiyoruz. Şimdi bir test yaptırttım mesela, müthiş toksik madde birikmiş vücudumda. Kim bilir, belki de yattığım beşikteki boyadandır. Annemin sebebini çözemediği bir el-kol sıkışması var. Belki de beni yatırdığı beşiğin ergonomisi düzgün olmadığındandır. Etkileri bilemiyoruz. Ama şurası kesin, son 20-30 sene içinde çok şey değişti. Artık daha bilinçli bir tüketici var. İnsan sağlığını önemsiyorlar, ürünlerde daha iyi standartlara ulaşmak istiyorlar. Ve tabii hayatlarının kolaylaştırılmasını. Bizim de bütün çabamız bu…
– Ben de kızım doğunca bir heyecan, tasarımı şöyle olan, boyası bebeklere zarar vermeyen bir yatak odası ve şifonyer almıştım… Gerçekten gerekli mi sence? İkea olmaz mı mesela?
Çocuklarımız bizim en değerli varlığımız, onların minicik savunmasız bedenlerine iyi gelecek her şeyi yapmak bizim en önemli önceliğimiz olmalı. İkea, durduğu pozisyon itibariyle çok iyi konumlandırılmış bir marka ve standartları eksiksiz. Fakat bulundukları yer, mobilya sektörünün FMCG tarafı. Yani günlük ihtiyacını karşılamak adına ideal. Ama çocuk bebek psikoloji ve gelişimi açısında aramızda çok fark olduğunu düşünüyorum.
İYİ BİR TASARIMDA HİSSEDİLEN TATMİN HİÇBİR ŞEYLE KIYASLANAMAZ
Senin hikâyen nedir?
Ortaokul ve lisede kendimi hep çizim masasında hayal ederdim. Liseyi, İsviçre Lugano’da güzel bir Amerikan Koleji’nde okudum. Oradan New York. Oradan da yüksek lisans için Milano Domus. Hem okudum hem de yoğun bir şekilde çalıştım. Ama ben aileme çok bağlıyımdır, 11 sene sonra ya Avrupa’da devam edecektim ya Türkiye’ye dönecektim. Kararımı verdim, döndüm. İyi ki de dönmüşüm. Yoksa kesinlikle hep aile hasreti çekecektim…
Bu işin nesi seni heyecanlandırıyor?
İnsanlara iyi gelecek bir şeyler yaratmak müthiş bir his! Tasarım, uzun ve emek isteyen bir süreç ama parçalar yerine oturduğu zaman hissedilen tatmin, hiçbir şeyle kıyaslanamaz! Eskiden “endüstriyel tasarım” Amerika’da bile sadece erkeklerin yoğun olarak ilgi gösterdiği bir bölümdü Allah’tan şimdi öyle değil. Ben mesleğimi hep çok büyük bir tutku ve aşkla yaptım.
Bu kadar iyi tasarımlar yapabilmenin sırrı ne?
Yetenek bir noktaya kadar önemli ama en önemlisi çok çalışmak ve işi çok sevmek.
Kaç tasarımcı çalışıyor seninle?
Ekibim çok küçük, sadece 9 kişiyiz. Tasarımcı olarak ise ben dahil 3 kişiyiz. Onlar genç asistanlarım, tüm süreçte beraberiz. Onlarsız olmaz.
DÜNYACA ÜNLÜ BİR TASARIMCI OLMAK İSTİYORUM
Anne olmasaydın bu beşikler, yataklar, çadırlar, tasarımlar bu kadar iyi olmaz mıydı?
Olmazdı galiba. Çocuklarım benim en büyük ilham kaynağım. Bana ne gerekli, ne eksik, müthiş yol gösteriyorlar.
Tasarladığın ürünlerin kapanış mekanizmaları da farklı. Çocukların güvenliği ön planda. Peki bu nerede denetleniyor?
Ürünleri, Avrupa’daki UL laboratuvarına yolluyoruz. Keşke Türkiye’de öyle bir kurum olsaydı ama yok. Avrupa için EN, Amerika için ASTM testlerinden geçiyor. Kolay olmuyor, çok detay var, ama sonradan içimiz rahat ediyor.
Hedef ne?
Dünyaca ünlü bir tasarımcı olmak, bu sayede daha fazla insana tasarımlarımın ulaşması en büyük hedefim!