Oleeeeeey!
Bugün o gün…
Bugün kadın girişimcileri yazdığım gün.
Yürünmemiş yollardan yürüyen kadınları yazdığım gün. İki müthiş girişimci kadınla tanıştıracağım bugün sizi. Deniz Sezen Akgüngör ve Ece Çırakoğlu Demirpençe. Biri iletişim, diğeri şehir ve bölge planlama mezunu iki pırı pırıl kadın. Yıllarca kurumsal hayatta çalışıyorlar ve bir gün canlarına tak ediyor, işlerinden ayrılıyorlar, kendi girişim fikirlerini hayata geçiriyorlar. Öyle hızlı bir giriş yapıyorlar ki girişimcilik hayatına, daha altıncı aylarında Amerika’nın en hızlı büyülen markası Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya’nın programı olan Hamdi Ulukaya Girişimi’ne seçilen 6 start-up’tan biri oluyorlar. Uluslararası platformlarda hak ettiği yerde olmadığını düşündükleri tekstil sektörünü, yurtdışında temsil etmek istiyorlar. Ve ve ve Amerika’da Türk peştamalları tasarlayarak bu pazara giriş yapıyorlar. Gerisini onların ağzından dinleyin…
– Sizi tanıyalım…
Ben Deniz Sezen Akgüngör. Marmara Üniversitesi İletişim mezunuyum. 15 yıl reklam, pazarlama ve iletişim alanında yöneticilik yaptım. Ortağım Ece Çırakoğlu Demirpençe de Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama mezunu. O da 15 yıl boyunca uluslarası şirketler için çalıştı ve yabancı fonlar adına büyük ölçekli alışveriş merkezleri geliştirdi ve yönetti.
– Nerede nasıl tanıştınız?
Altı yıl önce, katıldığımız bir kişisel gelişim seminerinde. Birbirimizi gördüğümüz anda sanki yıllardır tanışıyormuş gibi hissettik ve o günden sonra dostluğumuz güçlenerek devam etti.
– Peki sizce bir kişisel gelişim seminerinde tanışmak bir işaret miydi?
Kesinlikle! İkimiz de yaşamımızın dönüm noktalarından birindeydik ve hayatımızın birçok alanında değişiklik yapmak istiyorduk. Bunlardan biri de iş yaşantımızdı. O yüzden aynı beklentilerle bu seminere katılmış olmamızı bir işaret olarak yorumluyoruz!
– Peştamal nereden aklınıza geldi?
Valla, ikimiz de peştamal seviyoruz! Birinci neden bu. Pratik ve estetik buluyoruz. Ama üretimde çok güçlü olduğu halde, uluslararası planda hak ettiği yeri almadığını düşünüyorduk. O yüzden tekstil sektörümüzü yurtdışında temsil etmek istedik. Ve bu işe giriştik, Türkiye’de tasarlayıp ürettiğimiz peştamal ve peştamal kumaşından yapılmış banyo, plaj ve ev tekstili ürünlerini Mediterien Deep markamızla web sitemiz www.mediteriendeep.com üzerinden Amerika’da satıyoruz.
– Peki ürünlerinizi Kuzey Amerika’ya pazarlamak nereden aklınıza geldi?
Peştamal hem ülkemizde hem de Avrupa’da çoktan rüştünü kanıtlamış bir ürün. Amerika için nispeten yeni olmasına rağmen ilgi görüyor ve pazarda bu yönde bir büyüme trendi var. Sonuçta Kuzey Amerika, dünyanın en büyük tüketim pazarlarından biri. Ve doğal, el yapımı ve lüks tüketim banyo ve ev tekstili ürünleri oldukça revaçta. Ama bu pazara Türkiye’den erişim güç ve bu pazarda iş yapmak farklı kurallara tabi. Dolayısıyla biz de az kişinin soyunduğu bir işi başarmak üzere yola çıkalım dedik…
UZUN BİR SÜRE PAZAR ARAŞTIRMASI YAPTIK
– Gelelim markanızın hikâyesine…
Mediterien Deep’i kurmadan önce uzunca bir süre pazar araştırması yaptık. Kısıtlı bütçemizle yollara düştük. Hedef pazarı anlayabilmek ve tüketicimizi tanıyabilmek için Amerika’nın birçok şehrindeki lüks mağazalardan küçük butiklere, hatta semt pazarlarına kadar birçok satış ortamında bulunduk ve ürünümüzü müşterilerimizle buluşturduk. Bir yandan da başka bir ülkede olmanın, yabancı olmanın getirdiği bürokratik sıkıntıları aşmaya çabaladık. Tüm bu zorluklara rağmen, sonunda online mağazamızı geçen sene nisanda işler duruma getirdik…
– Şu anda Akdeniz kültürünü, yaşam biçimini ve ince zevkini tasarımlarına taşıyan ve Amerikan lüks tüketim pazarına hitap eden bir marka sizinki… Neden e-ticareti seçtiniz?
Çünkü Kuzey Amerika’da çok gelişmiş bir e-ticaret sistemi var ve online mağazalar için bu sisteme entegre hizmetler başarılı bir şekilde çalışıyor.
KADIN GİRİŞİMCİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUZ
– Kendinizi kabul ettirebilmeniz kolay mı oldu, zor mu?
Öncelikle şunu söylemek gerek: Biz “kadın girişimi”yiz ve bununla gurur duyuyoruz. Ancak hikâyemizi anlatırken fark ettik ki bu terimi kullandığınızda insanlar farklı hikâyeler bekliyorlar. Ya “büyük bir yoksunluğu veya travmayı geride bırakarak tepeye tırmanma” öyküsü duyacaklarını düşünüyorlar ya da girişim deyince sadece teknolojik bir fikir ve onun etrafında dönen bir iş modeli beklentisine giriyorlar. Bizim durumumuz farklı, biraz da deli cesareti. Yeni bir işi, bilmediğimiz bir pazarda, binlerce kilometre uzakta tanıtmak ve satmak hayali için tüm varlığımızı ortaya koymak. Kolay mı oldu, elbette çok zorlandığımız, moralimizin bozulduğu, sil baştan yaptığımız birçok tecrübe yaşadık fakat pes etmedik. Zaman daha iyi gösterecektir ama başarılı olacağımıza inanıyoruz. Demek ki inanan sadece biz değiliz ki birçok değerli kurum ve kişi tarafından destekleniyoruz.
400 START-UP ARASINDAN SEÇİLDİK
– Geçen yıl Amerika’nın en hızlı büyüyen markası Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya’nın programı olan Hamdi Ulukaya Girişimi’ne seçilen 6 start-up’tan biriydiniz. Kaç kişi arasından seçildiniz?
Evet, 400 start-up arasından seçildik.
– Sizce niye sizi seçtiler?
Öncelikle bize ve işimize inandılar elbette! Türkiye’den global bir marka çıkarma hayalimizi desteklemek istediler. Hamdi Ulukaya start-up programının amacı, dünya pazarına açılmayı hedefleyen Türk girişimlerini desteklemek. Bizim start-up’ımız, halihazırda Amerika pazarını hedeflediği için başarılı bulundu ve jürinin de seçim yaparken bu durumu göz önüne aldığını düşünüyoruz…
– Neler öğrendiniz orada?
Farklı alanlarda uzmanlaşmış mentorlarla işimizi geliştirmek, büyütmek üzerine çalıştık. Ayrıca Chobani’nin New York Soho’daki kuluçka merkezinde, Chobani ekipleri ile markamızın pazarlaması, tanıtımı, satışı vb. ile alakalı konularda görüş alışverişinde bulunduk. Ama en önemlisi Hamdi Ulukaya ile birebir görüşmeler yapıp, markamızın imajı üzerine çalıştık.
– Başka ne tür programlara katıldınız?
İstanbul start-up programına başvurduk ve 19 bin girişim arasından da ilk 100’e girmeyi başardık. Yine Ünlü&Co firmasının Kadın Akademisi’ne katıldıktan sonra, son olarak Boyner, Bank of America Merrill Lynch ve Kagider’in ortak düzenlediği ‘İyi İşler’ programını da tamamladık. Girişimcilik zor ve çoğu zaman yalnız bir süreç, dolayısıyla etrafınızda sizin yaşadıklarınızın benzerlerini tecrübe etmiş girişimcilerle birlikte olmak güç ve güven veriyor insana. Herkese tavsiye ediyoruz…
HAYALİMİZ TÜRKİYE’DEN KÜRESEL BİR MARKA ÇIKARMAK
– Ürünleriniz nerede üretiliyor?
Çoğunlukla Denizli ama değişik nitelikle bir ürün ise Türkiye’nin farklı yerindeki zanaatkârlarla da çalıştığımız oluyor…
– Hayalleriniz neler?
Hedefimiz ve hayalimiz Türkiye’den küresel bir marka çıkarmak. Amacımız hayatlara fark ve değer katabilmek. İki kadın girişimci olarak da arzumuz, girişimcilik yolunda kadının ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesine katkıda bulunmak.
TUTKU DUYDUĞUNUZ ALANDA ÇALIŞIN
– Kadın girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur?
Mutlaka çok sevdiğiniz, tutku duyduğunuz bir alanda çalışın çünkü işiniz hayatınız olacak. Çok fazla insan tanıyın. Öğrenmekten asla vazgeçmeyin. Düşmek çok önemli değil ama her defasında yeniden başlayabilmek esas mesele…